5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer alan Güvenlik Tedbirleri ile ilgili hükümlere genel bakış

Av. Mustafa Tırtır / İstanbul Barosu Avukatı*

En kötü kanun, en iyi uygulayıcının elinde en iyi kanun haline gelir. En iyi kanun da, kötü uygulayıcıların elinde en kötü kanun haline gelir…

Bilindiği üzere 1 Haziran 2005 tarihinde 5237 sayılı TCK yürürlüğe girmiş, aynı tarihte yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 12. maddesi ile 765 sayılı TCK yürürlükten kaldırılmıştır.

İnceleme konumuz olan YTCK’nın Üçüncü Kısım İkinci Bölümü’nde bulunan Güvenlik Tedbirleri ile ilgili hükümlerle ilgili şu şekilde belirtmek mümkündür;

1) YTCK’nın 53. maddesinde kişinin kasten işlemiş olduğu bir suç nedeniyle verilen mahkûmiyet kararının kanuni sonucu olarak maddenin a, b, c, d, e bendinde yer alan görevleri üstlenemeyeceği ve bu görevlerden yoksun bırakılacağı belirtilmiştir.

Bu maddede yer alan yasaklılık hallerine hükmetmek için iki koşul aranmaktadır;

a)Kasıtlı bir suç işlenmesi:
Maddede yer alan belli hakları kullanmaktan yasaklılık kararı verilebilmesi için işlenen suçun kasıtlı olması gerekmektedir. Madde metnindeki kasıt ibaresinden olası kasıtla işlenen suçları da kapsadığını belirtmek mümkündür. Taksirle ya da bilinçli taksirle işlenen suçlardan dolayı maddenin 1. fıkrası uygulanmayacaktır. Ancak maddenin 6. fıkrası gereğince taksirle işlenen suçtan dolayı hak yoksunluklarına karar verilecektir.

b)Kasten işlenen suçtan dolayı hapis cezası alması (2),
Yasaklılık hallerine hükmedebilmek için, işlenen kasıtlı suçtan dolayı hükmedilen cezanın hapis cezası olması gerekmektedir. Verilen cezanın ertelenmiş olup olmamasının önemi yoktur. Ancak maddenin 3. ve 4. fıkraları gereğince cezanın ertelenmiş olması durumunda hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceği yer almaktadır. Maddenin 5. fıkrasının son cümlesine göre, istisnai olarak, Adli Para Cezasına hükmedildiği takdirde hak yoksunluklarına hükmedilmektedir.

2)Bu haklar, hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar kullanılamayacaktır.

3)YTCK’nın 53. maddesinde hak yoksunluklarının uygulanmayacağı durumlar da yer almaktadır. Maddenin 3. fıkrası gereğince, cezası ertelenen veya şartla salıverilen kişi hakkında velayet, vesayet ve kayyımlık gibi hakların yasaklanamayacağı belirtilmiştir. Maddenin 3. fıkrasının 2. cümlesi gereğince hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanıp uygulanmaması konusunda hâkime takdir hakkı tanınmıştır.

Maddenin 4. fıkrası gereğince kısa süreli hapis (3) cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında hak yoksunluklarına karar verilemeyecektir (4).

4)YTCK’nın 53. maddesinin 2. fıkrasında hak yoksunluklarının süresi ile ilgili düzenleme yer almaktadır. Maddenin 2. fıkrası gereğince, yasal kısıtlılık halleri, cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edecektir. Cezanın infazı tamamlandığı takdirde, kişi kamu hizmetlerinde görev alabilecektir. Hâlbuki 765 sayılı TCK gereğince, mahkûm olunan ceza infaz edilse bile, kişi kamu hizmetlerinden ömür boyu yasaklanabilmekteydi (5).

5)Maddenin 5. fıkrasında, birinci fıkrada sayılan görevin kötüye kullanılması sureti ile işlenen suçlardan dolayı ayrıca cezanın infazından sonra da bu hak ve yetkinin kötüye kullanılmasına hükmolunacağı, 6. fıkrada ise meslek, sanat ve trafik düzenin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlüğüne aykırılık dolayısıyla sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin hüküm yer almaktadır.

6)5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun6 53. maddesinin 1. fıkrasında, hak yoksunlukları çok geniş bir şekilde yer almıştır. Bu hüküm nedeniyle diğer kanunlarda yer alan asıl cezalar dışında kalan fer’i cezalar ve güvenlik tedbirlerine hükmedilemeyecektir.

7)YTCK’nın 65/3.maddesine göre, hak yoksunlukları, özel affa rağmen devam edecektir. 69.maddede ise, hak yoksunluklarının ceza zaman aşımına tabi olacağı belirtilmiştir. 765 sayılı TCK’nın 307. maddesinde yer alan tedbire uymamanın müeyyidesi, YTCK’da yer almamıştır.

8)YTCK’nın 53. maddesinde yer alan Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma ile ilgili şu hususları belirtmek gerekmektedir:

a)YTCK’nın 3.maddesinde “…işlenen fiilin ağırlığı ile orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur…” hükmü yer almaktadır. İşlenen fiilin ağırlığı ile orantılı olarak ceza verilebilir; ancak güvenlik tedbirine hükmedilmesi için işlenen fiilin ağırlığına ve kusur oranına bakılmamalı, failin tehlikeli olup olmadığına bakılmalıdır (7). Nitekim YTCK’nın bazı maddelerinde tehlikelilik unsuru dikkate alınmıştır (8).

Güvenlik Tedbirleri; kişinin tehlikeli hali ile orantılı olarak ceza yerine veya ceza ile birlikte verilen, kanunla belirlenen yaptırımlardır. Güvenlik tedbirleri ile suçlunun ıslahı, topluma yeniden kazandırılması ve suçta tekerrüre engel olmak suretiyle toplum düzeninin korunması amaçlanmaktadır. Güvenlik tedbirlerinde, failin tehlikeli hali dikkate alınarak, yeniden suç işlenmesi önlenmek istenmektedir (9).

YTCK’nın 3/1. maddesinde yer alan “ve” bağlacı nedeniyle, fail hakkında işlenen suçun cezası ile birlikte mutlaka YTCK’da yer alan güvenlik tedbirlerinden birine hükmedilecektir. Bu hükümle YTCK, güvenlik tedbirlerinin uygulanması ile ilgili sistemlerden “ikici sistemi (10)” kabul etmiştir.

Güvenlik tedbirlerine hükmedilirken “fiilin ağırlığı” kıstası yerine, tehlikelilik ve orantılılık ilkesi dikkate alınmalı idi (11). Bu ilkelerden önemli olanı ise Orantılılık İlkesi’dir (12). Uygulanacak tedbir ile failin işlediği fiil, işleyeceği fiil ve tehlikelilik hali arasında orantı olmalıdır (13).

b)Kanun’un 53/2. maddesinde yer alan “…hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz…” hükmü gereğince, Şartla Salıverme’den faydalanan mahkûm hakkında, güvenlik tedbiri sona ermeyecektir. Şartla Salıverme ile tahliye olan sanığın toplumsal hayata uyumunun kolaylaştırılması ve sosyalleştirilmesi amaçlanmaktadır. Hak yoksunluklarının Şartla Salıverme kararına rağmen, cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam etmesi, mahkûmun toplumdan soyutlanmasına, yeniden suç işlemeye itilmesine sebebiyet verecektir. Bu nedenle Şartla Salıverme’den faydalanan hükümlü hakkında hak yoksunlukları ya da güvenlik tedbiri sona ermelidir.

c)YTCK’nın 53/1.maddede çok geniş bir yelpazede ela alınan “Kamu Hizmetlerinden Yasaklılık” bu madde ile güvenlik tedbiri haline getirilmiştir. Ancak maddede sayılan yasaklılık halleri, işlediği suç karşılığı belirli bir müeyyideye maruz kalan kişiyi aynı zamanda toplumun bir üyesi olmasının ona kazandırdığı hakların da birçoğundan mahrum ederek toplumdan uzaklaştırmaktadır (14). Hâlbuki güvenlik tedbirleri, tehlikeli failin iyileştirilmesine ve topluma tekrar kazandırılmasına yardımcı olmaktadır. “Belirli bir meslek ve san’atın tatili” de, Kanun’un 53/1-e bendi ile güvenlik tedbiri haline getirilmiştir. Ancak bir güvenlik tedbiri olarak değerlendirilmesi mümkün görünmemektedir. Zira “mesleki ölüm” olarak yorumlanan bu tedbirin suçlunun iyileştirilmesinde yarar sağlamadığı belirtilmektedir (15).

d)53.maddede yer alan ve güvelik tedbirleri olarak belirtilen hükümlerin tamamı, 765 sayılı TCK’nın 20, 25, 31, 33, 34, 35, 41. maddelerinde yer almıştı. 765 sayılı TCK’da yer alan bu maddeler, bir bölüm ve madde altında toplanmış, yeni bir düzenleme yer almamıştır. Hâlbuki suçlunun uslanması ve suçun işlenmesinin önlenmesi açısından önemli olan güvenlik tedbirlerinin YTCK ile sayısı arttırılmalı ve kanunilik ilkesi dikkate alınarak hâkime takdir hakkı verilmeli idi. Nitekim bazı ülkeler güvenlik tedbirlerini, kanunilik ilkesine aykırı olmayacak şekilde katalog şeklinde düzenlemekte ve hâkime bu konuda takdir hakkı tanımaktadır.

Ancak belirtmek isteriz ki, YTCK ile süresiz kamu hizmetlerinden yasaklılık hali, ya da yasal kısıtlılık hali söz konusu olmayacaktır. Bu olumlu durum nedeniyle YTCK’da memnu hakların iadesi kurumu yer almamıştır.

9)YTCK’nın 54. maddesinde Eşya Müsaderesi düzenlenmiştir. Müsadere, işlenen bir suç karşılığında verilen mahkûmiyet kararının sonucu olarak bir eşyanın mülkiyetinin devlete geçirilmesi anlamına gelmektedir. 765 sayılı TCK’nın 36. maddesinde yer alan müsadere, 54.maddede Eşya Müsaderesi, 55.maddede ise Kazanç Müsaderesi olarak iki ayrı maddede düzenlenmiştir.

Bu madde gereğince;
a.Kasıtlı bir suçun işlenmesi,
b.Eşyanın
    i)Suçun işlenmesinde kullanılması,
    ii)Suçun işlenmesine tahsis edilmesi,
        iii.Suçtan meydana gelmiş olması,

    iiii)Suça iştiraki ve izni olmayan, suç işleneceğini bilmeyen iyi niyetli üçüncü kişiye ait olmaması,
c)Mahkûmiyet kararı olmasa da (16), müsadere kararı verilir.

YTCK’nın 54/1. maddesinin birinci cümlesinde yer alan eşya müsaderesi, 765 sayılı TCK’nın 36/1.maddesinde bulunmakta idi. 36/1.maddedeki müsadere; bazı yazarlar tarafından tedbir (17); bazı yazarlar tarafından da ceza olarak nitelendirilmiştir (18). Bu madde ile müsadere, güvenlik tedbiri haline getirilmiştir. Burada suçun işlenmesi aranmakla birlikte, söz konusu suçtan mahkûmiyet hali aranmamaktadır.

10)765 sayılı TCK’nın 36.maddesinde yer alan müsadere ile ilgili tartışmalı bir diğer husus ise, müsaderenin taksirli suçlarda uygulanıp uygulanmayacağı ile ilgili idi. YTCK’nın 53. maddesinde yer alan “kasıtlı bir suçun işlenmesinde” ibaresi ile taksirle işlenen bir suçtan dolayı müsadereye karar verilemeyeceği anlaşılmaktadır.

11) YTCK’nın 54/1. maddenin 2. cümlesinde suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşyanın kamu güvenliği, kamu sağlığı, genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edileceği belirtilmiştir. Ancak icra hareketlerine başlanmamış ise müsadere kararı verilemeyecektir. Bu maddede güvenlik tedbirlerine hâkim olan ilkelerden tehlikelilik ilkesi dikkate alınmıştır.

54. maddenin 2. fıkrasında, mukabil, muadil, kaim değerin müsaderesi öngörülmüştür (19). Bu fıkraya göre müsadere edilebilecek eşyanın, ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir surette imkânsız olması halinde; söz konusu eşyanın değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilecektir.

Maddenin 3. fıkrasında; güvenlik tedbirlerine hâkim olan ilkelerden orantılılık ilkesi dikkate alınmıştır. Maddenin 4. fıkrası bazı değişiklerle20, 765 sayılı TCK’nın 36/2. maddesi hükmünü içermektedir. Bu maddenin tedbir olduğu hususunda doktrinde görüş birliği mevcuttur (21). Maddenin 5. fıkrasında kısmi müsadere, 6. fıkrasında ise, iştirak halinde mülkiyet durumunda pay müsaderesi öngörülmüştür. Her iki fıkra da, 765 sayılı TCK’da yer almamıştır.

12)YTCK’nın 54. maddesinde yer alan Müsadere, mevzuatımızda, bazı kanunlarda da yer almaktadır. Orman Kanunu’nun 108., 6136 sayılı Kanun’un 12/son, 3628 sayılı Kanun’un 14., 4926 sayılı Kanun’un (22) 20. maddesi gibi. Belirtilen kanunlarda yer alan Müsadere ile ilgili hükümlerin YTCK’da yer alan hükümlerden farklı olduğunu belirtmemiz gerekmektedir. Bu nedenle 31.12.2008 tarihinde yürürlüğe girecek olan YTCK’nın 5. maddesi hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı sorunu ortaya çıkacaktır. Eğer ki, bu kanunlarda her hangi bir değişiklik yapılmazsa, o takdirde, YTCK’nın 5. maddesi gereğince, YTCK’da yer alan müsadere hükümleri geçerli olacak, bu maddede yer alan müsadere ile ilgili hükümler uygulanamayacaktır.

13)YTCK’nın 70. maddesinde, kesinleşmiş müsadere hükmünün 20 yıl geçmesi halinde infaz edilemeyeceği belirtilmiştir. Maddenin 74/1. maddesi gereğince Genel Af, Özel Af ve Şikâyetten Vazgeçme halinde, müsadere edilen şeylerin geri verilmesi engellenmiştir. YTCK’nın 75/5. maddesine göre, ön ödeme uyarınca davanın ortadan kaldırılması müsadereye engel değildir. Müsadere usulü ya da yargılaması, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 256 ila 259. maddelerinde yar almaktadır.

14)YTCK’nın 55. maddesinde Kazanç Müsaderesi yer almaktadır. Bu madde ile suç işlenerek kazanç elde edilmesi engellenmek istenmektedir. YTCK’nın 55.maddesinin 1. fıkrasına göre ;
a) Suçun işlenmesi ile elde edilen maddî menfaatler,
b) Suçun konusunu oluşturan maddî menfaatler,
c) Suçun işlenmesi için sağlanan maddî menfaatler,
d) Maddî menfaatlerin değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançlar müsadere edilir.

Maddenin 1. fıkrasının 1. cümlesine göre elde edilen maddi menfaatin suçun mağduruna teslim edilmesi durumunda müsadere kararı verilemeyecektir. Maddenin 2. fıkrasında, müsadere konusu eşyanın her hangi bir şekilde müsadere edilememesi durumunda, söz konusu eşya ya da maddi menfaat için kaim, mukabil, muadil değer müsaderesi öngörülmüştür.

15)YTCK’nın 55. maddesinin son fıkrasına 5918 sayılı Kanun ile eşyayı sonradan kazanan hüsnüniyetli kimselerin Türk Medeni Kanunu’nun iyi niyet hükümlerine göre korunacağı, müsadere kararı verilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Son derece yerinde olan bu hükmün yer almaması sebebiyle iyi niyetli kişilerin eşyalarına el konulduğu ve mağduriyete sebebiyet verilmekteydi.

16)YTCK’nın 64/1. maddesi gereğince, sanığın ölümü halinde davaya devam edilerek müsadere kararı verilebilir. 64/2. maddeye göre ise hükümlünün ölümü halinde müsadere kararı verebilmek için, hükmün ölümden önce kesinleşmesi gerekmektedir.

17)YTCK’nın 56. maddesinde çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin, ilgili kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Bu nedenle çocuklarla ilgili güvenlik tedbirleri, 15.07.2005 tarihinde kabul edilen 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 11. maddesinde yer almıştır. Çocuklara özgü güvenlik tedbirleri başlıklı bu madde ;

Madde 11 – Bu Kanunda düzenlenen koruyucu ve destekleyici tedbirler, suça sürüklenen ve ceza sorumluluğu olmayan çocuklar bakımından, çocuklara özgü güvenlik tedbiri olarak anlaşılır.

şeklindedir. Koruyucu ve destekleyici tedbirler ise, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 5. maddesinde yer almıştır.

18)YTCK’nın 57. maddesi, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri ile ilgilidir. 57. maddenin 1. fıkrasında, akıl hastaları hakkında koruma ve tedavi amaçlı güvenlik tedbirine hükmedileceği, akıl hastalarının yüksek güvenlikli sağlık kurulunda koruma ve tedavi altına alınacağı yer almış, 2. fıkrada yüksek güvenlikli sağlık kurulu tarafından tehlikeliliğin ortadan kalktığı veya önemli ölçüde azaldığı hususu ile ilgili verilecek rapor doğrultusunda mahkeme veya hâkim kararı ile akıl hastalarının serbest bırakılabileceği belirtilmiştir.

765 sayılı TCK’nın 46/3. maddesinde işlenen suçun ağır cezalık olması sebebiyle, muhafaza ve tedavinin 1 yıldan az olamayacağı hükmü mevcuttu. Ancak 5237 sayılı TCK’nın 57. maddesinde akıl hastaları ile ilgili her hangi bir suç ayrımı yapılmamış, muhafaza ve tedavinin süresi ile ilgili bir belirleme yer almamıştır. Bu nedenle muhafaza ve tedavinin süresi ile ilgili “toplum açısından tehlikeliliğin ortadan kalkması” veya “önemli ölçüde azalması” kıstasları yer almaktadır.

Maddenin 3. fıkrası, sağlık kurulu raporu ile ilgilidir. Raporda, işlenen fiilin niteliğine göre kişinin tıbbi kontrol ve takibinin gerekip gerekmediği, gerekiyorsa süre ve aralığının belirtileceği ortaya konmuştur.

Maddenin 4.fıkrası gereğince, tıbbi kontrol ve takibin, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından akıl hastalarının, teknik donanımı ve yetkili uzmanı olan sağlık kuruluşuna gönderilmeleri ile sağlanacağı belirtilmiş; 5.fıkrada, akıl hastasının hastalığının yeniden ortaya çıkması ve toplum için tehlikeli bir hal taşıması durumunda 1. ve 2. fıkralar gereğince koruma ve tedavi altına alınacağı yer almıştır.

19)765 sayılı TCK’nın 47.maddesindeki “Kısmi Akıl Hastalığı” deyimi yerine, Kanun’un 57/6. maddesinde “Davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişi” tabiri kullanılmıştır.

57. maddenin son fıkrası ise, uyuşturucu ve alkol müptelalarına karşı güvenlik tedbirlerini içermektedir. Son fıkranın 2.cümlesi gereğince uyuşturucu ve alkol müptelalarının salah buluncaya kadar tedavi edileceği belirtilmiştir. Bu fıkra ile 765 sayılı TCK’nın 404/son ve 573. maddelerinde yer alan düzenlemeler birleştirilmiştir.

20)YTCK’nın 58. maddesinde Tekerrür ile ilgili hükme rastlamak mümkündür. 765 sayılı TCK’ya göre, tekerrür halinde verilen ceza, 765 sayılı TCK’nın 81/1. maddesine istinaden 1/6 oranında arttırılmakta idi. 765 sayılı TCK’nın 81/3. fıkrası gereğince ise, önceki suç için hükmedilmiş cezanın en ağırından fazla bir artırım yapılamayacağı öngörülmüştü.

YTCK’nın 58. maddesi ile cezanın hükümle arttırılması sistemi terkedilmiş, bunun yerine mükerrir hakkında şartla salıverme süreleri uzatılmıştır.

Madde ile getirilen en önemli yenilik ise, 765 sayılı TCK gereğince tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceki cezanın çekilmiş olmasını aramakta idi. YTCK ile cezanın infaz edilmiş olması aranmamakta, sürelerin işlemesi açısından verilen mahkûmiyet kararının kesinleşmesi şartı aranmaktadır.

Ayrıca 765 sayılı TCK’da toplum için tehlikeli hal arzeden suçlular hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmamakta idi. Ancak maddenin son fıkrası gereğince itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi veya örgüt mensubu suçlu hakkında tekürrür hükümleri uygulanacak ve bu suçluların cezası mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilecektir.

20)Tekerrürün hükümlerinin uygulanmasının şartları:

  • Önceden işlenen bir suçtan dolayı kesinleşmiş bir mahkûmiyetin olması
  • Yeni bir suç işlenmesi
  • Maddede yer alan 3 ve 5 yıllık sürelerin geçmemiş olması, şartları aranmaktadır.

21)Tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı haller:
a)Fiili işlediği sırada on sekiz23 yaşını doldurmamış olan kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri uygulanmaz.
b)Kasıtlı suçlarla taksirli suçlar ve sırf askerî suçlarla diğer suçlar arasında tekerrür hükümleri uygulanmaz.
c)Yabancı ülke mahkemelerinden verilen hükümler tekerrüre esas olmaz. Ancak kasten öldürme, kasten yaralama, yağma, dolandırıcılık, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ile parada veya kıymetli damgada sahtecilik suçları ile ilgili tekerrür hükümleri uygulanır.
d)Önceden işlenen suçtan dolayı;

  • Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl,
  • Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para cezasına mahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl geçtikten sonra işlenen suçtan dolayı tekerrür hükümleri uygulanmaz (24).

22)YTCK’nın 58. maddesine göre, önceden işlenen ve kesinleşen bir mahkûmiyet kararına rağmen, maddenin 2. fıkrasında yazılı süreler geçmeden, ikinci bir suçun işlenmesi durumu aranmadan tekerrür hükümleri uygulanır. Bu maddeye göre tekerrür, mükerirlere özgü infaz rejimi gereğince infazı yapılan, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanan bir kurum haline gelmiştir. Bu halde ertelenen cezanın infazı ile birlikte tekerrür hükümleri uygulanacaktır. Mahkûm olunan cezanın hapis cezası ya da adli para cezası olmasının önemi yoktur.

23)Mükerrirlere özgü infaz rejimi ise, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerin İnfazı Hakkında Kanun’un25 108. maddesinde düzenlenmiştir. 108. maddenin 1. fıkrasına göre, mükerrir hakkında şartla salıverme süreleri26 uzatılmıştır27. Ayrıca 108.maddenin 4. fıkrası gereğince hâkim, mükerrir hakkında cezanın infazının tamamlanmasından sonra başlamak ve 1 yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirleyecek, bu süre 5 yıla kadar uzatılabilecektir.

24)Tekerrürün sonuçları:
a)Kanunda öngörülen suçun cezası adli para cezası ya da hapis cezası ise, hapis cezasına karar verilecektir.
YTCK’nın 58. maddesinin 3. fıkrası gereğince; sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adlî para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunacağı belirtilmiştir.

b)Hükmedilen ceza mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilecek ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilecektir.
Tekerrür halinde hükmolunan ceza mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Mükerrerlere özgü infaz rejimi, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108. maddesinde yer almaktadır. 108.maddenin 1. fıkrası gereğince, mükerrir hakkında uygulanacak olan şartla salıverilme süreleri arttırılmıştır. Maddenin 3. fıkrası gereğince “ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması durumunda hükümlü koşullu salıverilmez” hükmü yer almaktadır. Cezanın infazı tamamlandıktan sonra, mükerrir hakkında denetimli serbestlik tedbiri (28) uygulanacaktır.

25)YTCK’nın 59. maddesinde sınır dışı edilme ile ilgili hüküm, yeni bir düzenlemedir. Maddede 2 yıl ya da daha fazla süre ile mahkûm olan bir yabancı hakkında güvenlik tedbiri olarak, cezanın infazından sonra sınır dışı edilmesi hali düzenlenmiştir. Madde gereğince koşullu salıverilmeden faydalanan hükümlü hakkında, sınır dışı edilip edilmeyeceği hususu, İçişleri Bakanlığı tarafından değerlendirilecektir. Ancak cezaevinden şartla tahliye edilen yabancının, bihakkın tahliye tarihine kadar, kanundaki ifadesi ile infazı tamamlanıncaya kadar ülkede tutulması doğru değildir.

27)YTCK’nın 60. maddesinde Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri ile ilgili hüküm yer almaktadır. Bu hüküm gereğince tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmetmek için bazı şartlar öngörülmüştür. Bu şartları şu şekilde sıralamak mümkündür:
a)Özel Hukuk Tüzel Kişisinin,
aa)Bir kamu kurumunun verdiği izinle faaliyet göstermesi,
bb)Tüzel kişinin organ veya temsilcilerinin iştiraki ile iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması,
b)Kasıtlı bir suçun işlenmesi,
c)Kötüye kullanılan yetki ile suç arasında illiyet bağının bulunması,
d)Tüzel kişinin menfaat elde etmesi,
e)Mahkûmiyet kararının verilmesi neticesinde,
f)Kötüye kullanılan ya da mahkûmiyet kararına konu olan faaliyet izninin iptaline karar verilir.

1. fıkranın sonunda yer alan “……iznin iptaline karar verilir” şeklindeki hükmün, kötüye kullanılan ya da mahkumiyet kararına konu olan faaliyet izni için geçerli olduğu anlaşılmalıdır. Örneğin, Bankacılık Kanunu ile ilgili işlenen bir suç neticesinde bankacılık faaliyetinin sona erdirilmesi gibi. Ancak bu izin iptalinin Fransız Ceza Kanunu’nda olduğu gibi süreli olmalı, bu konuda hâkime takdir hakkının tanınmalı idi.

Maddenin 2. fıkrasında, müsadere hükümlerinin, yararına işlenen suçlarda özel hukuk tüzel kişileri hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir. Maddenin 3. fıkrasında orantılık ilkesi öngörülmüştür. 3.fıkra gereğince, bu madde kanunda özel olarak belirtilen suçlar bakımından uygulanacak, diğer suçlar bakımından uygulanmayacaktır.

61.maddede yer alan hükmün, Fransız Ceza Kanunu’nun 131-28 ve 131-48.maddelerinde, ayrıca Belçika, İngiltere ve Hollanda Ceza Kanunlarında da ceza olarak yer almaktadır. Fransız Ceza Kanunu’nda iznin iptalinin süreli olacağı, tüzel kişinin organ ve temsilcilerinin ceza almaması durumunda başka bir tüzel kişilik çatısı altında aynı işi yapabileceği belirtilmiştir29.

YTCK’nın 20/2.maddesinde tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamayacağı belirtilmişse de, 61.maddede yer alan “izin iptali” bir tedbirden çok ceza niteliğindedir. Bir gerçek kişinin hukuka aykırı eyleminden dolayı tüzel kişinin sorumlu tutulması ve iznin iptali gibi ağır bir müeyyide ile karşı karşıya bırakılması, YTCK 20/2 ve Anayasa’nın 38.maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Bunun yanında gerçek kişinin tüzel kişilik kavramının arkasına saklanarak ceza sorumluluğunu bu şekilde ortadan kaldırmasının da önüne geçilmelidir.

Bu nedenle tüzel kişilerin sorumluluğu ile ilgili “tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi” öne sürülmüştür. Buna göre, bir tüzel kişiyi sorumlu tutarak faaliyetine son vermek yerine, dolayısıyla faillik ilkeleri gereğince, tüzel kişiyi araç olarak kullanan kişiye ulaşılması amaçlanmalıdır. Çünkü tüzel kişilerin yargılanmalarına sebebiyet veren, perde gerisindeki gerçek kişilerdir (30). Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması, hakkaniyet ve hükümlerin, gaye ve ruhu gerektirdiğinde, kişilik perdesinin arkasına sığınmış kişilere kadar gidilerek, onların bu perdeden haksız yere faydalanmalarını ve böylece takipten kurtulmalarını önlemek şeklinde açıklanmıştır (31).

*Bu makale, Av. Mustafa Tırtır’ın izniyle yayımlanmıştır.

(2) Maddenin son fıkrası hariç olmak üzere, maddede yer alan kısıtlılık halleri için işlenen suçun kasten olması gerekmektedir.
(3) YTCK’nın 49. maddesine göre 1 yıl veya daha az süreli hapis cezası.
(4) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48.maddesi gereğince memurun 6 aydan fazla hapis cezası alması durumunda memuriyet vazifesini sürdürebilecektir. Kanun’un bu maddesi karşısında 657 sayılı Kanun’un 48. maddesi kadük kalmıştır.
(5) Bkz. 765 sayılı TCK’nın 219. maddesi.
(6) Bundan sonraki bölümlerde “YTCK” olarak zikredilecektir.
(7) DÖNMEZER, Sulhi – ERMAN, Sahir , Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, c.II, sh.567, İstanbul 1999., NUHOĞLU, Ayşe, Ceza Hukukunda Emniyet Tedbirleri, sh. 61, 340, Doktona Tezi, Ankara, 1997; ÖNDER, Ayhan, Ceza Hukuku Dersleri, sh. 546, İstanbul 1992; ÖZTÜRK, Bahri – ERDEM, Mustafa Ruhan – ÖZBEK, Veli Özer , Uygulamalı Ceza Hukuku ve Emniyet Tedbirleri Hukuku, sh.389, Ankara, 2002; AYM, 1970/42, 1971/30, Bkz. http://www.anayasa.gov.tr/KARARLAR/IPTALITIRAZ/K1971/K1971-30.htm
(8) YTCK’nın 54/1-2 , 57/2 , 57/5 gibi.
(9) NUHOĞLU, Ayşe, Ceza Hukukunda Emniyet Tedbirleri, Doktora Tezi, Ankara, 1997.
(10) İkici Sistem; Ceza ile güvenlik tedbirlerinin birlikte uygulanması. Bkz. DÖNMEZER, Sulhi – ERMAN, Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, c.II, sh.573, İstanbul 1999.
(11) Diğer ilkeler; Kanunilik ilkesi, fiilin hukuka aykırı ve tipe uygun olması şeklinde sıralanabilir.
(12) YTCK’nın bazı maddelerinde orantılılık ilkesinin dikkate alındığı görülmektedir. Bkz. YTCK m.54/3. ve 60/3.
(13) NUHOĞLU, Ayşe, Ceza Hukukunda Emniyet Tedbirleri, Doktora Tezi, Ankara, 1997.
(14) ALPASLAN, M.Şükrü, TCK’nın 50.Yılı ve Geleceği, Ceza Kanununda Fer’i ve Mütemmim Cezalar adlı makale, sh. 231, İstanbul 1977.
(15) DÖNMEZER, Sulhi – ERMAN, Sahir , Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, c.II, sh.700, İstanbul 1999.
(16) 765 sayılı TCK’da mahkûmiyet şartı aranmakta idi. Suçun ön ödeme nedeniyle ortadan kalkması, suç işleyen kişinin küçük veya akıl hastası olması.
(17) EREM, Faruk, Türk Ceza Kanunu Şerhi, sh. 253, Ankara 1993; aynı yönde ALPASLAN, M.Şükrü, TCK’nın 50.Yılı ve Geleceği , Ceza Kanununda Fer’i ve Mütemmim Cezalar adlı makale, sh. 231İstanbul 1977.
(18) DÖNMEZER, Sulhi – ERMAN, Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, c.II, sh.712, İstanbul 1983; ÖZTÜRK, Bahri – ERDEM, Mustafa Ruhan – ÖZBEK, Veli Özer, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Emniyet Tedbirleri Hukuku, sh.328, Ankara, 2002. , DEMİRBAŞ, Timur, Ceza Hukuku Genel Hükümler, sh.535, Ankara,2002.
(19) GÜNEY, Niyazi – ÖZDEMİR, Kenan – BALO, Yusuf S. , Yeni ve Farklı Yönleriyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, sh.47, Ankara 2004.
(20) “Yapılması” yerine “üretimi” ; “satımı” yerine “alım ve satımı” kullanılmıştır.
(21) DÖNMEZER, Sulhi – ERMAN, Sahir , Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, c.II, sh.712, İstanbul 1983 ; ÖZTÜRK, Bahri – ERDEM, Mustafa Ruhan – ÖZBEK, Veli Özer , Uygulamalı Ceza Hukuku ve Emniyet Tedbirleri Hukuku, sh.328, Ankara, 2002.
(22) 31.03.2007 tarih ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ile yürürlükten kaldırılmıştır.
(23) 765 sayılı TCK’da 15-18 yaşındaki kişilerle ilgili tekerrür hükümleri uygulanmakta idi.
(24) 765 sayılı TCK’da ise, bu süreler, 10 ve 15 yıl olarak öngörülmüştü.
(25) Bundan sonraki bölümlerde CGİK olarak zikredilecektir.
(26) Şartla salıverme süreleri CGİK m.107/2 a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar otuz yılını, b) Müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar yirmi dört yılını, c) Diğer süreli hapis cezalarına mahkûm edilmiş olanlar cezalarının üçte ikisini infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler.
(27) Mükerrirlere özgü infaz rejimi CGİK m.108 : 1) Tekerrür hâlinde işlenen suçtan dolayı mahkûm olunan a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının otuz dokuz yılının, b) Müebbet hapis cezasının otuz üç yılının, c) Süreli hapis cezasının dörtte üçünün, İnfaz kurumunda iyi hâlli olarak çekilmesi durumunda, koşullu salıverilmeden yararlanılabilir.
(28) Ayrıntılı bilgi için Bkz. TIRTIR, Mustafa, Denetemli serbestlik, İstanbul Barosu Dergisi, Sayı : 2006/3.
(29) Ayrıntılı bilgi İçin Bkz. KANGAL, Zeynel T., Tüzel Kişilerin Ceza Sorumluluğu, sh.139, Ankara 2003. (30) TEKİNALP, Gülören – TEKİNALP Ünal, Perdeyi Kaldırma Teorisi, Reha Poroy’a Armağan, sh.387, İstanbul,1995
(31) TEKİNALP – TEKİNALP, a.g.m. sh.389.