Hafta sonu kulüpte güneşleniyorum, arkamdaki beyefendi “Evlenmek için bir milyon harcadım, boşanmak için de bir milyon gitti” diye söyleniyordu. Gülümsedim, ironik geldi ama maalesef çağımız acı gerçeği bu; boşanma.
Açıkçası sevdiğim bir alan değil. Nasıl ki aile mahkemelerinde tercihen 30 yaş üstü, alanında yüksek lisans yapmış, evli ve açıkça söylenmese de kadın hakimler tercih ediliyorsa HSYK tarafından, boşanma avukatlığı da daha çok kadın avukatlara uygun. Zor bir süreç, kadın daha güzel idare ediyor bu süreci.
Sevdiğim bir arkadaşım bana demeseydi ki “falanca 5 ay evli kalmış, bir milyon maddi tazminat, bir milyon da manevi tazminat davası açmış kocasına”, vallahi hiç girmeyecektim bu konuya ancak gördüm ki yanlış bilinen çok doğru var bu konuda. Boşanmada doğru bilinen yanlışlar mı olsaydı acaba bu yazının başlığı Memuriyette Doğru Bilinen Yanlışlar yazımız gibi?
Öncelikle bir milyon liralık maddi tazminat davası açma konusuyla başlayalım. Evet, ülkemizde her üç kişiden biri ya davalı ya da davacı, ancak her dava açmanın da bir maliyeti var. Hayır, avukat parasından filan bahsetmiyorum, kendiniz de açsanız öncelikle bir harç ödersiniz ki, bu maktu harçtır, standarttır.
Bir de nispi harç vardır, bu talep ettiğiniz bedel üzerinden oransal olarak alınır, yaklaşık olarak da %10’dur. Yani, bir milyon lira maddi tazminat istemek için sadece 100.000 TL harç yatırmanız gerekir.
Olsun, yatırayım, ne de olsa davayı kazanınca geri almayacak mıyım bu harcı? Evet, ama ne zaman bitecek ki bu dava? 7-8 yıl sürerse, ülkemizin de enflasyonu malum, pul olmaz mı bu paranız?
Kaldı ki, siz neye göre hesapladınız maddi zararınızı? Kocanız size bir milyon liralık bir zarar mı verdi, çalışmadığınız sürenin özel sektördeki bedeli mi bu, neye göre bir milyon? Nasıl bu kadar yuvarlak bir meblağa ulaşabildiniz?
Siz boşverdiniz enflasyon vergisiyle Devlet Ana’ya kalacak 100.000 TL harcı da bilirkişi sizin maddi zararınızı bir milyon değil de 400.000 TL olarak hesaplarsa reddedilen 600.000 TL için nispi oranda karşı tarafa vekalet ücreti ödeyeceğinizi biliyor musunuz? (Burada sevgili okuyucu Kanuni Vekalet Ücreti Kimin yazımızı okursa konu bütünlüğü daha iyi sağlanacaktır)
Başına gelmeyen bilmez, 100.000 TL harcın devlete kalması insanı o kadar etkilemez de kazandığı davada bir de karşı tarafa vekalet ücreti ödemek psikolojik olarak çok etkiler. E ne yapacağız o zaman, 300.000 istedik, sonradan bilirkişi daha fazla hesapladı, yazık olmaz mı bizim hakkımıza? Hani iddianın ve savunmanın genişletilme yasağı var, hukukun temel ilkelerinden, hani İhtar Zaman Aşımını Keser mi? yazımızda görmüştük?
Hukukçuyu diğer kafası çalışan üniversite mezunlarından ayıran kanunları bilmesi değil, o kanunların istisnalarını bilmesidir. Yoksa herkes açar kanunu okur. Ancak her kanunun bir istisnası vardır. İşte HMK’nın yasakladığı iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağının istisnası da ıslah müessesesidir.
Açarız davayı 10.000 TL maddi tazminat istemiyle, öderiz 1.000 TL nispi harcımızı, bilirkişi 353.000 TL dedi mi hemen ıslah eder, fark harcı yatırır, hem davanın sonuna geldiğimiz için yatırdığımız harcı enflasyona ezilmeden mahkeme masrafları adı altında karşı taraftan alırız, en önemlisi de kazandığımız davada karşı tarafa vekalet ücreti ödemek zorunda kalmayız. Üstelik maddi tazminat hesabı çok detaylıdır, zordur, ispatlı olacak, bilirkişiler karar verecek. Siz hiç gördünüz mü AYM’nin herhangi bir maddi tazminata hükmettiğini?
Manevi tazminatta işin rengi değişiyor. Hem harç ödemezsiniz, hem de karşı tarafa vekalet ücreti (davayı kazanmanız şartıyla, manevi tazminat talebiniz reddedilse bile). O yüzden, iste isteyebildiğin kadar da şunu da unutmayalım, bizim Yargıtay’ın görüşü manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olmadığıdır. Ortada bir haksız fiil olacak, bu haksız fiil sizde bir elem ve keder yaratacak, bu elem ve kederin bedeli olarak bir gönül almadır ödenecek tazminat.
Yani öyle bir milyon maddi tazminat, bir milyon manevi tazminat, bunlar pek olmaz futbolcu sanatçı değilseniz. Ama ne olur, ömür boyu nafaka ödeme, bakın o olur.
Konuyu çok dağıtmak istemiyorum ama şu tazminat ve nafaka olayının anlaşılması için önemli. Şimdi, sizin evlilikten önce kazandığınız, evlilikten sonra size miras kalan tüm mallar sizin tamamıyla hakkınız; eşinizin hiçbir hakkı yok. Onun hakkı, evlilik süresince edinilen mallarda. Ancak, sizin evlenmeden önce aldığınız bir eviniz var ve eşinizle orada yaşamaya başladınız. Tapu sizin üzerinize ancak artık orası ortak aile konutu statüsüne geçtiği için eşinizin müsaadesi olmadan satamazsınız. Hatta, açıldı boşanma davası (siz ya da onun tarafından), eşiniz hâkime başvurup bu ayrılık sürecinde o evde yalnız yaşamak isteyebilir. Tapu sizin de olsa, çoğunlukla kadın tarafa kalır orada yaşamak.
Başka ne var, bakın kimin kusurlu olduğunun önemi yok, eğer karşı taraf olmadan diğeri geçimini sürdüremeyecekse boşanma sonuçlanana kadar hâkimden tedbir nafakası isteyebilir. Nasıl yani, beni aldattı, bir de nafaka mı vereceğim?
Aldatıp aldatmadığını, yani kusurlu olup olmadığını bilmiyoruz, o mahkeme sonucunda belli olacak. Ama sen yoksan zora düşecekse, evet, ödeyeceksin o tedbir nafakasını mahkeme kesinleşene kadar.
Bir de bunların dışında, evet, kusuru daha fazla olan taraf ödüyor o ömür boyu nafakayı gene karşı tarafın sosyoekonomik durumuna göre. Çözüm ne? Öncelikle, kusurumuz olmayacak. Yani hem aldatalım hem dövelim, hem de nafaka vermeyelim, öyle bir dünya yok. Bir ikinci önlem de, hani davul bile dengi dengine ya, kendi sosyoekonomik durumunuza göre bir eş seçerseniz en baştan, ileride daha rahat edersiniz.
Tamam, nafaka öyle de, bu manevi tazminat kısmı neye göre belirleniyor? Eşinizi aldatırsanız bu onda bir elem ve keder yaratacağı kesin, bunun bedeli olarak bir manevi tazminat ödersiniz. Eğer ayrılıyorsunuz diye o ekonomik açıdan zor duruma düşmeyecekse, nafaka ödemezsiniz.
Peki, son bir soru, bu manevi tazminatı aldatan eş ödüyor, değil mi? Eşini onunla aldattığı 3. kişi değil, değil mi?
Sadakat yükümlülüğü eşler arasında mevcuttur. Üçüncü kişinin taraflara herhangi bir sadakat yükümlülüğü yoktur. Velev ki BK m. 49/f. 2 aykırılığı olmasın.
Yani, sırf beraber olduğu kişinin eşine zarar vermek amacıyla hareket etmiş olmasın. Bu nasıl ispatlanacak? Malum, müddei iddiasını ispatla mükellef. Ama bilemezsiniz insanların ne kadar dedektif olabileceğini, ne sürpriz şahitler çıkabileceğini, siz gene uzak durmaya çalışın bu tür haksız fiillerden. Manevi tazminatsız günler efendim, kazanan da olsanız, kaybeden de olsanız; boşanmanın süreci çok stresli, bunun bedeli Yargıtay’ın ölçütüyle ödenemez.
Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, turkiyehukuk.org’a değil, yazara aittir.