Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun demokratik hesap verebilirliğinin güçlendirilmesi

Kuvvetler ayrılığının benimsenmesiyle birlikte yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlamak üzere 19. yüzyılda Fransa’da başlayan yargı kurulları oluşturma fikri zamanla diğer ülkelere de yayılmıştır. Avrupa ve diğer ülkelerde yüksek kurulların oluşumu ve yetkileri açısından farklılıklar bulunmaktadır. Geniş yetkili yüksek kurullar atama, tayin ve disiplin cezası verebilme gibi yetkilere haiz iken sadece idarî görevleri bulunan kurullar da bulunmaktadır.

Avrupa’da yargı yönetimi alanında meydana gelen bu değişimler, ülkemizde de yargı alanında birçok reform yapılmasına yol açmıştır. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına ilişkin konular özellikle yargı yönetimi ve hâkimlik teminatı üzerine yoğunlaşmıştır.

Ülkemizde yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına ilişkin hükümler 1924, 1961 ve 1982 Anayasalarında yer almıştır. 1924 Anayasasında yargı kurulu yer almamış daha sonra çıkan 766 ve 2556 sayılı Kanunlarla bu husus düzenlenmiştir. 1961 Anayasasında dünyada ilk örneklerinden biri olan hâkimlerin, atama, tayin, terfi ve disiplin işlemlerini yürütmek üzere Yüksek Hâkimler Kurulu oluşturulmuştur. 1961 Anayasasının 143 üncü maddesi uyarınca Yüksek Hâkimler Kurulunun oluşumunda seçim sistemine yer verilmiş TBMM, Senato, ve hâkimlerin kendi aralarından seçtiği altışar üye ile Kurulun toplam 18 üyeden oluşacağı öngörülmüştür. Seçim sisteminde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle 20 Eylül 1971 gün ve 1488 sayılı Kanun ile Anayasanın 143 üncü maddesinde yapılan değişiklikle seçim sistemi kaldırılmış ve Kurul’un tamamı Yargıtay tarafından kendi üyeleri arasından seçilen 11 üyeden oluşturulmuştur. Yüksek Savcılar Kurulu ise 1962 yılında çıkarılan 45 sayılı Hâkimler Kanunu’nda düzenlenmiş daha sonra 1971 Anayasa değişikliği ile anayasal statüye kavuşmuş olup; temel bir değişikliğine gidilerek 1982 Anayasasının 159 uncu maddesinde adli ve idarî yargı hâkimleri ile Cumhuriyet savcılarının atama, tayin ve disiplin işlemlerini yürütmek üzere Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kurulmuştur.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısı, üye sayısının azlığı, üyelerin sadece yüksek yargı mensupları arasından seçilmesi, kurulda ilk derece mahkemelerinde görevli olan hâkim ve savcıların yer almaması, Kurul kararlarının tamamen yargı denetimine kapalı olması, Kurulun kendisine ait sekretaryasının, binasının ve bütçesinin bulunmaması gibi hususlar gerek iç ve gerekse uluslararası kamuoyunda eleştiri konusu yapılmıştır.

Bu bakımdan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını güçlendirmek ve Kurulun yapısına yönelik eleştirileri karşılamak üzere 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan Anayasa Referandumu ile HSYK’nın yapısı geniş tabanlı temsil esasına dayalı olarak yeniden düzenlenmiş, kurulun üye sayısı 7’den 22’ye yükseltilmiş, ardından kabul edilen 6287 Sayılı Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu ile de Kurulun çalışma usul ve esasları belirlenmiştir.

Anayasa değişikliğinden bu yana Yüksek Kurul üyelikleri için iki kez seçim yapılmıştır. Ancak seçim sistemine gerek yargı mensupları gerekse kamuoyu tarafından ciddi eleştiriler getirilmiştir.

Bu itibarla; yargının demokratik meşruiyeti ve hesap verebilirliğini güçlendirmek için mevcut Kurul yapısının yeniden şekillendirilmesi suretiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin de Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeliği seçimlerinde rol üstlenmesi önem taşımaktadır.

yargi reformu stratejisi 5