Av. Tuğçe Duygu Köksal: İfade özgürlüğü başka haklarla çatışabilir

Erciyes Üniversitesi Nizam ve Adalet Kulübü’nün çevrim içi yayınında “İfade Özgürlüğü Korunması” konuşuldu. Yayına konuk olarak katılan Avukat Tuğçe Duygu Köksal, konu hakkında önemli noktalara değindi. 

İfade Özgürlüğü Anayasa Tarafından Teminat Altındadır

İfade özgürlüğünün Anayasa tarafından teminat altına alındığını belirten Av. Tuğçe Duygu Köksal, herkesin bu konuda özgürlüğe sahip olduğunu söyledi. Köksal “İfade özgürlüğü Anayasamızda birden fazla bileşen altında teminat altına alınmıştır. 25,26,27 ve 28. maddede düşünce ve kanaat özgürlüğünü görürüz. 26. maddede düşünceyi açıklama özgürlüğünü görürüz. Düşünce ve kanaat özgürlüğünden kastımız aslında bir şeyi düşünmektir. Hakkın özü, esasıdır. Anayasamız bu çerçevede şunu öngörmüştür: ‘Hiç kimse düşüncesini kanaatini açıklamaya zorlanamaz.’ Ama bu iç boyutu olmakla birlikte bir de dışa vurulmuş hali vardır. Dışa vurulmuş hali konuşmak, ifade etmek, yazmak, çizmek, söylemek, takmak, giymek şeklinde de olabilir.” dedi.

Müdahale Varsa Kanuni Dayağı Olması Gerekir

Bir düşüncenin açıklanmasıyla başka bir hakkın çatışabileceğinin altını çizen Köksal, ifade özgürlüğüyle başka hakların karşı karşıya gelebileceğini ifade etti. Köksal “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihadı’na ve bizim Anayasa Mahkemesi’nin de son dönemde verdiği AİHM’nin ifade özgürlüğüne ilişkin yerleşik içtihadını da takip eden içtihadında gördüğümüz üzere bir denge analizi vardır. Adil denge analizi. Düşüncenin dışa vurulmasında ifade özgürlüğünün kullanılmasında birtakım müdahaleler söz konusu olabilir. Fakat bu müdahalelerin söz konusu olması için de birtakım koşulların yerine getirilmiş olması gerekmektedir. Bunların başında kanunilik ilkesi var. Yani bir müdahale söz konusu olduğunda kanunda bir yeri olması, kanuni bir dayanağı olması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

Müdahale İçin Kişinin Ceza Alması Gerekmez

“İfade özgürlüğüyle ilgili bir değerlendirme yapmadan önce ortada bir müdahale olup olmadığını tartışmamız gerekiyor” diyen Köksal “Bu konu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasında çok tartışılıyor. Bireysel başvurularda böyle bir durum olduğunda hükûmetin itirazlarından biri ‘Hükmün açıklanması geri bırakılmıştır. Bu anlamda bir etkisi yoktur. Sonuçta hüküm verilmemiş. Açıklanmamış. 5 yıl boyunca bu kişi herhangi bir kasıtlı suç işlemezse o hüküm açıklanmayacak’ olabiliyor. Ama bu noktada AİHM ‘Bu bir müdahaledir. Çünkü o kişi 5 yıl boyunca demokrasinin kılıcı gibi bu mahkumiyet hükmünü aslında taşıyacak. Açıklanmamış olsa bile. İşte bu bir müdahaledir. İllaki bu kişinin cezaevine girmesi, para cezası alması gerekmez.’ der, şeklinde konuştu.

Bir Konuşma, Bir Yazı Örgüte Yardım Olarak Nitelendirilebiliyor

Bazı durumlarda yapılan konuşmaların ya da yazıların Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesinin 7. fıkrası kapsamında değerlendirildiğini vurgulayan Köksal “7. fıkrada örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişilerden bahsedilir. Biz suç teşkil eden kişilerden bahsetmiyoruz. Fakat Yargıtay’ın kararlarında 220. maddenin 7. fıkrasında ‘bilerek isteyerek yardım’ meselesinin içerisine bazen özellikle gazeteciler, hak savunucuları açısından yazdıkları bir makalenin, kitabın, yapılan bir basın açıklamasının, bir televizyon ya da radyo programındaki konuşmanın belkide paneldeki bir konuşmanın yardım olarak nitelendirilmesi söz konusu olabiliyor.” değerlendirmesinde bulundu.

İfade Özgürlüğünün Kullanılması Diye Bir Suç Tipi Yok

İfade özgürlüğü kullanımından kaynaklı bir suç işlenemeyeceğini belirten Köksal, bu kapsamda bir suç tipinin de olmadığını ifade etti. Köksal “AİHM şunu söyler: ‘Bir mahkeme gazeteciye nasıl manşet atacağını gösteremez.’ Bu yorumu yapamaz. Çünkü bu durum zaten gazetecinin takdiri ve sorumluluğundadır. İfade özgürlüğünü kullanan kişinin takdiridir. Bunun bir sınırı var mı yok mu? Tabii ki sınırı var. Bazen ‘İfade özgürlüğünün kullanılması suretiyle işlenen suç’ gibi ifadeler kullanıldığını görüyoruz. Böyle bir suç tipi yok. Böyle bir ismi de yok. Hiçbir suç ifade özgürlüğü kullanılarak işlenemez. Türk Ceza Kanunu’nda hakkın kullanılması hukuka uygunluk nedenidir. Bu sebeple Anayasal teminat altında olan ifade özgürlüğü hakkında ya da ifade özgürlüğü hakkının en temel çekirdeğini oluşturduğu barışçıl, silahsız şekilde örgütlenme özgürlüğünü kullanmak suretiyle suç işlenmez. Bu hukuka uygunluk sebebidir. Yargıtay’ın da buna ilişkin değerlendirmeleri var.” açıklamasını yaptı.