Başörtülü Avukatların Hukuk Zaferi

Hukukçu Kadınlar Platformu Başkanı Av. Figen Şaştım tarafından başörtülü avukatların duruşmalara başörtülü olarak katılabilmeleri ve başörtülü kimlik alabilmeleri için Türkiye Barolar Birliği’ne karşı Danıştay 8. Daire Başkanlığı’nda T.B.B. Meslek Kuralları İlkesi Yönergesi’nin 20. maddesinin iptali talebi ile açmış olduğu İptal Davası kabul edilerek 20. maddedeki “başı açık” ibaresi iptal edilmiş; dava kabul edildi.

Bahse konu kararda yürütmenin durdurulması kararı 2 yıl önce verilmişti ancak Esas Karar henüz verilerek yeni tebliğ edildi.

Hukukçu Kadınlar Platformu, Danıştay 8. Daire Başkanlığı’nın verdiği kararı “Türkiye’yi vesayet rejimine mahkum etmeye çalışan; Hukuk ve Özgürlüklere karşı cephe açmış olan, demokrasiyi ve meşru Siyasi otoriteyi yok sayan totaliter ve vesayetçi zihniyete karşı bir hukuk zaferi kazanılmıştır.” sözleriyle yorumladı.

Platform, konuyla ilgili paylaştığı basın bülteninde şu açıklamalara yer verdi:

“Türkiye gündeminde başörtüsü yasağı uzun yıllardır eğitim/öğrenim alanında ve çalışma hayatının tamamında insan hakkı ihlalleri arasında yer işgal etmiştir.

Bu yasak, başta Anayasa olmak üzere, Kanun ve Yönetmelikte açıkça yasaklayıcı kanuni bir düzenleme olmamasına rağmen, Avukatlık mesleğinde ve diğer meslek gruplarında başörtülü bayanların mesleklerini icra etmelerini imkansız hale getirmiştir.

Türkiye Barolar Birliği’ne karşı Av.Figen ŞAŞTIM tarafından Danıştay 8. Daire Başkanlığında 2011 yılında başörtülü kimlik verilmesi için Avukatlık Kanunu ve Yönetmeliğe dayanarak çıkarıldığını iddia ettikleri Avukatlık Meslek Kuralının 20. Maddesinin iptali talebiyle Yürütmenin Durdurulması talepli İptal Davası açılmıştır.

Kamuoyunun malumu olduğu üzere 05.11.2012 tarihinde Danıştay 8. Dairesi avukatların “başörtülü” olarak görevlerini icra etmelerine engel teşkil edecek şekilde uygulanan Avukatlık Yönetmeliği’nin 13. maddesi ile TBB Meslek Kuralları Yönergesi’nin 20. maddesinin yürürlüğünü durdurmuştur.

Bu karar üzerine, İstanbul başta olmak üzere tüm Türkiye’de başörtülü avukatlar duruşmalara başörtülü olarak girmeye başladı. Ancak, aylar boyunca birçok mahkeme hakimi Türkiye Barolar Birliği Yönergesi hakkında Danıştay Yürütmenin Durdurulması Kararı vermiş olmasına rağmen kararı uygulamamakta direndi. Bu süreçte mahkeme kararının uygulanabilirliğini sağlamak için ciddi bir sivil aktivizm ortaya konuldu.

Avukatlar özelinde alınan bu karar Türkiye’deki siyasi irade olan Ak Parti Hükümeti’nin yarattığı demokratik havanın etkisiyle tüm meslek grupları tarafından emsal kabul edilerek özel teşebbüste başörtüsü yasağının ortadan kalkmasına vesile oldu.

Türkiye Barolar Birliği avukatları 08.02.2013 tarihinde Danıştay’a Yürütmenin Durdurulması Kararının Kaldırılması için İtiraz ettiler.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı 13.03.2013 tarihinde Türkiye Barolar Birliği itirazını reddetti.

Dosyada davaya dair esastan yapılan yargılama neticesinde, Danıştay 8. Daire Başkanlığı 12.11.2014 tarihinde verilen ve 26.03.2015 tarihinde tebliğ ettiği karar ile Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralının 20. Maddesinde yer alan “başları açık” ibaresinin İptaline Karar verdi.

Danıştay 8.Daire Başkanlığı Kararında, “Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralının Anayasa’nın 13., 24., 48. Maddelerine;Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9.maddesi ve Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklara ilişkin Uluslar arası Sözleşmenin 18. Maddesine aykırı olduğu ifade edilmiş; gerek Uluslararası Sözleşmelerde, gerekse Anayasada güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerin ancak bu maddelerde belirlenen sebeplerin varlığı halinde özlerine dokunulmaksızın ve bu sebeplere dayalı olarak kanunla kısıtlanabilmesi mümkündür. Bu kısıtlamaların ise, Anayasanın özüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı yine Anayasada düzenlenmiştir, denilmiştir.

Kararda, avukatlık mesleğinin kamu hizmetinin yanında bir serbest meslek olduğu hususu değerlendirilmeksizin sadece yürütülen hizmetin kamu hizmeti olduğundan bahisle kamu görevlilerinin uymakla yükümlü olduğu yürürlükteki mevzuat hükümleriyle getirilen kurallara benzer nitelikte bir uygulama yapılarak bu kuralların serbest meslek icra eden avukatlara da geçerli hale getirildiği; halbuki avukatlığın sunulan hizmet açısından bir kamu hizmeti; mesleki faaliyet olarak ise serbest meslek olduğu; avukatların kamu görevlilerinin tabi olduğu kurallara tabi kılınmasının mesleğin niteliği ile örtüşmeyeceği ifade edilmiştir.

Türkiye Barolar Birliği Yönergesinin, üst hukuk normunda herhangi bir kısıtlama ya da engelleme bulunmadığı halde söz konusu maddede yer alan bu belirlenin Anayasa ve tarafı olduğumuz uluslar arası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan din ve vicdan özgürlüğü ne bağlantılı olarak ihlal edilmesi sonucunu doğuracağının açık olacağı” belirtilmiştir.

Bu karar ile Türkiye’yi vesayet rejimine mahkum etmeye çalışan; Hukuk ve Özgürlüklere karşı cephe açmış olan, demokrasiyi ve meşru Siyasi otoriteyi yok sayan totaliter ve vesayetçi zihniyete karşı bir hukuk zaferi kazanılmıştır.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”