Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi*

Av. Mustafa Tırtır / İstanbul Barosu Avukatı

Bilindiği üzere 1 Haziran 2005 tarihinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir. Bu kanunlardan TCK ve CGİK’e baktığımızda yeni bir kavramın hukukumuza girdiği görülmektedir: Mükerrirlere özgü infaz rejimi.

Her ne kadar Tekürrür ile ilgili hükümler TCK’da yer almış olsa da, 1 Haziran 2005 yılında kabul edilen kanunlarla, tekürrür artık infaz hukuku kapsamında değerlendirilmektedir. İnceleme konumuz olan mükerrirlere özgü infaz rejimine geçmeden önce YTCK’da yer alan Tekerrür ile ilgili hükümlere kısaca temas etmek faydalı olacaktır.

1) Tanım

Tekerrür, kişinin daha önce işlediği suç nedeniyle kesinleşmiş olan belli bir cezaya mahkum edilmiş olmasına rağmen yeni bir suç işlemesidir. Arapça kökenli olan tekerrür, yineleme ya da tekrarlama anlamına gelmektedir.

Tekerrür, YTCK içinde Birinci kitap, Üçüncü Kısım, İkinci Bölüm’de bulunan Güvenlik Tedbirleri başlığı altında yer almaktadır. Tekerrür, güvenlik tedbirlerine ilişkin bölümde yer alsa da, anılan düzenleme maddi ceza hukukuna ilişkindir.

765 sayılı TCK’ya göre, tekerrür halinde verilen ceza, aynı kanunun 81/1. maddesine istinaden 1/6 oranında arttırılmakta idi. 765 sayılı TCK’nın 81/3. fıkrası gereğince ise, önceki suç için hükmedilmiş cezanın en ağırından fazla bir artırım yapılamayacağı öngörülmüştü.

Ayrıca 765 sayılı TCK gereğince özel tekerrür ve genel tekerrür gibi ayrımlar yapılmışken, yeni TCK’da bu ayrıma rastlanmamaktadır. Bunun yanında madde metninde bir açıklık olmaması nedeniyle yabancı bir ülkede işlenen suçtan dolayı tekerrür hükümlerinin uygulanacağını da belirtmek gerekmektedir.

YTCK’nın 58. maddesi ile cezanın son hükümle birlikte arttırılması sistemi terkedilmiş, bunun yerine mükerrir hakkında şartla salıverme süreleri uzatılmıştır. Bu sebeple yeni bir infaz rejimi ortaya çıkmış, bu infaz rejimine mükerrirlere özgü infaz rejimi adı verilmiştir.

5237 sayılı TCY\’nın genel hükümlerinde \”güvenlik tedbirleri\” başlığı altında düzenlenen tekerrür, cezayı etkileyen bir neden olmadığı, cezanın infazı ile ilgili bir infaz rejimi olduğu, infaz rejimine ilişkin hususların ise kazanılmış hak oluşturmadığı Yargıtay’ımız tarafından ifade edilmiştir. 5237 sayılı TCK’nın 221. maddesindeki silahlı örgüt üyeliği suçundan yapılan yargılama sonrasında verilen cezanın infazı aşamasında hükümlü hakkında denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması gerektiği ifade edilmiştir.

Ancak suçun 5237 sayılı TCK yürürlüğe girmeden önce işlenmesi halinde cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin kararın sanık aleyhine olduğu yine Yargıtay tarafından ifade edilmiştir.

765 sayılı TCK gereğince tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceki cezanın çekilmiş olmasını aramakta idi. YTCK ile cezanın infaz edilmiş olması aranmamakta, sürelerin işlemesi açısından verilen mahkumiyet kararının kesinleşmesi şartı aranmaktadır.

765 sayılı TCK’da toplum için tehlikeli hal arzeden suçlularla ilgili herhangi bir hüküm bulunmamakta idi. Ancak 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin son fıkrası gereğince itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi veya örgüt mensubu olan kişiler tehlikelilik kavramı içerisinde değerlendirilecek ve bu kişiler hakkında tekerrür hükümleri uygulanacaktır.

5237 sayılı TCK’nın 7.maddesinin 2.fıkrasında \”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.\” hükmü ; 3.fıkrasında ise \”Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç, infaz rejimine ilişkin hükümler, derhal uygulanır.\” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Buna göre tekerrür hükümleri yönünden sanık lehine olan kanun uygulanacaktır.

Mahkûmiyet kararında mükerrir hakkında 5237 sayılı Yasa’nın 58/7.maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekmektedir. Yargıtay, yerel mahkemenin gerekçeli kararında denetimli serbestlik süresini belirtmemesi gerektiğini ifade etmiştir. Yerel Mahkeme tarafından belirlenen sürenin infazı kısıtlayacağı açıkça ifade edilmiştir.

Ancak Yerel Mahkeme kararında hangi mahkûmiyetin tekerrüre esas alındığı, tekerrür koşullarının bulunup bulunmadığı, hükümlü hakkında kaçıncı kez tekerrür hükümlerinin uygulandığı, tekerrür nedeniyle hükümlünün ceza evinde kalacağı süreye eklenecek sürenin belirlenmesi için mahkûmiyet hükmünde açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

2) Tekerrür hükümlerinin uygulanmasının şartları:

Tekerrür hükümlerinin uygulanması için madde metninde bazı şartların varlığı belirtilmiştir. Bu şartlar ;

Önceden işlenen bir suçtan dolayı “kesinleşmiş” bir mahkûmiyetin olması
Yeni bir suç işlenmesi Maddede yer alan 3 ve 5 yıllık sürelerin geçmemiş olması, şeklindedir.

3) Tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı haller:

YTCK’nın 58. maddesinde tekerrür hükümlerinin uygulanmayacağı haller de yer almaktadır. Bu haller ;

a) Fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış olan kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri uygulanmaz.

b) Kasıtlı suçlarla taksirli suçlar ve sırf askerî suçlarla diğer suçlar arasında tekerrür hükümleri uygulanmaz.

c) Yabancı ülke mahkemelerinden verilen hükümler tekerrüre esas olmaz. Ancak kasten öldürme, kasten yaralama, yağma, dolandırıcılık, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ile parada veya kıymetli damgada sahtecilik suçları ile ilgili tekerrür hükümleri uygulanır.

d) Önceden işlenen suçtan dolayı ;
Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl,

Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para cezasına mahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl geçtikten sonra işlenen suçtan dolayı tekerrür hükümleri uygulanmaz.

Şeklindedir.

Tekerrür hükmünün uygulanması için önceden işlenen suçtan dolayı verilen hükmün kesinleşmesinden sonra, yeni bir suçun işlenmesi yeterli olacaktır. Ancak önceki hükmün kesinleşmesi ve ikinci suçun kesinleşmeden sonra işlenmesi yeterli olmakta, cezanın infaz edilmiş olmasına gerek bulunmamaktadır.

Yasa koyucu tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceki cezanın infaz edilmesi koşulunu aramadığı halde, infazdan sonra belirli bir sürenin geçmesi halinde tekerrür hükümlerinin uygulanmayacağını hüküm altına almıştır. Buna göre, beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet halinde cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl, beş yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına mahkûmiyet halinde ise cezanın infaz tarihinden itibaren üç yıl geçmekle tekerrür hükümleri uygulanmayacaktır.

Burada önemli bir hususa dikkat çekmek yerinde olacaktır. Tekerrür hükümlerinin uygulanması için ilk hükmün kesinleşmesi yeterli olmakta, kesinleşen bu hükmün infaz edilmesi aranmamaktadır.

İlk hüküm kesinleştikten sonra da belirli süreler geçtikten sonra tekerrür hükümleri uygulanmayacaktır . Bu sürelerin başlayabilmesi için kesinleşen ilk hükmün infazının tamamlanması gerekmektedir. Madde metninde yer alan “bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren” ibaresi bu hususa temas etmektedir. Örneğin A şahsı hakkında kasten yaralama suçundan 2 yıl hapis cezası verildi. Karar kesinleşti, ancak A şahsı hakkında verilen karar infaz edilmedi. Bu sebeple 3 yıllık süre başlamayacaktır. Karar kesinleştikten ancak henüz infaz edilmeden 4 yıl geçse bile A şahsının işlemiş olduğu suçtan dolayı tekerrür hükümleri uygulanmayacaktır.

5237 sayılı Yasanın 58. maddesi uyarınca kişinin mükerrir sayılması için ilk hükmün kesinleşmesinden sonra ikinci suçun işlenmesi yeterli olup, ilk suçun 1 Haziran 2005 tarihinden önce veya sonra işlenmesinin mükerrirlik açısından herhangi bir önemi bulunmamaktadır.

Ayrıca Yargıtay 4. Ceza Dairesi verdiği bir kararda 5237 Sayılı TCK’nın 7/2 maddesi hükmü gereğince sanığın 01.06.2005 tarihinden önce işlemiş olduğu suçlara ilişkin geçmiş yükümlülüklerin 5237 Sayılı TCK uygulanmasında tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi sebebiyle yerel mahkeme kararını bozmuştur.

Temyize tabi olmayan ve 2000 YTL’nin altında hükmedilen para cezaları da tekerrüre esas olmayacaktır .

4) Tekerrürün sonuçları:

a) Kanunda öngörülen suçun cezası adli para cezası ya da hapis cezası ise, hapis cezasına karar verilecektir.

YTCK’nın 58. maddesinin 3. fıkrası gereğince; sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adlî para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunacağı belirtilmiştir.

b) Hükmedilen ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilecektir.
Tekerrür halinde hükmolunan ceza mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Mükerrerlere özgü infaz rejimi, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108. maddesinde yer almaktadır. 108.maddenin 1. fıkrası gereğince, mükerrir hakkında uygulanacak olan şartla salıverilme süreleri uzatılmıştır.

c) Cezanın infazından sonra başlamak üzere denetimli serbestlik tedbirine karar verilecektir.

Cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesinden sonra cezanın infazı tamamlandıktan sonra, mükerrir hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanacaktır.

5) Mükerrirlere özgü infaz reijimi :

Mükerrirlere özgü infaz reijimi, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108. maddesinde yer almaktadır. Bu hükümle infaz hukukumuza yeni bir infaz rejiminin yer aldığını söyleyebilmek mümkündür. Maddenin birinci fıkrasında mahkûm olunan hapis cezaları sayılarak şartla salıverme sürelerinin arttırıldığı görülmektedir. Cezası, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilen hükümlünün belirtilen süreleri tamamladıktan sonra şartla salıvermeden faydalanması için de, cezaevinde geçirdiği sürede iyi halli olma şartı aranmaktadır. 108. maddenin birinci fıkrasıdaki şartla salıverme sürelerini şu şekilde belirtebilmek mümkündür ;

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 108. maddesi
Tekerrür halinde işlenen suçtan dolayı mahkum olunan;

a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının otuz dokuz yılının,

b) Müebbet hapis cezasının otuz üç yılının,

c) Süreli hapis cezasının dörtte üçünün,
infaz kurumunda iyi halli olarak çekilmesi durumunda, koşullu salıverilmeden yararlanılabilir.

Maddenin ikinci fıkrasında tekerrür nedeniyle şartla salıverme süresine eklenecek miktarın tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamayacağı belirtilmiştir.

Üçüncü fıkrada ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması durumunda, hükümlünün şartla salıvermeden faydalanamayacağı hükme bağlanmıştır.

CGİK’in 108. maddenin 4. fıkrası gereğince hâkim, mükerrir hakkında cezanın infazının tamamlanmasından sonra başlamak ve bir yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirleyecektir. Yine CGİK’nın 108. maddesinin 6. fıkrası gereğince hakim, denetim süresinin 5 yıla kadar uzatılmasına karar verebilir. Halbuki, YTCK’nın 51. maddesinde belirtilen denetim süresinin üst sınırı en fazla 3 yıl olabilir. Görüldüğü üzere mükerrir hakkında öngörülen denetim süresi daha uzun tutulmuştur.

Maddenin 5. fıkrası gereğince “Tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde, koşullu salıverilmeye ilişkin hükümler uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Bu sebeple aynı kanunun 107. maddesinde yer alan hükümlere temas etmek faydalı olacaktır.

CGİK’in 107. maddesinin 12. fıkrası gereğince “ Denetim süresinde hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi hâlinde şartla salıverme kararı geri alınır” hükmüne göre belirlenen yükümlülüklere uymayan hükümlünün infaz kurumuna gönderilmesine karar verilir.

CGİK’nın 107. maddesinin 13. fıkrası gereğince, hükümlünün denetim süresi içinde suç işlemesi halinde , suçu işlediği tarihten itibaren; yükümlülüklere aykırı davranması durumunda ise, salıverme kararının geri alınmasının kesinleştiği tarihten itibaren, bihakkın tahliye tarihine kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir. 14. fıkrada denetim süresinin iyi halli olarak geçirilmesi durumunda ceza infaz edilmiş sayılacaktır. 15. fıkranın b bendinde, yükümlülüklere uymama halinde şartla salıverme kararının geri alınacağı belirtilmiştir.

Bilindiği üzere denetimli serbestlik tedbirinin kontrolü Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları tarafından yapılmaktadır. CGİK’nın 104/1.maddesi gereğince denetimli serbestlik ve yardım merkezleri kurulacağı belirtilmiş, denetimli serbestlik merkezinin görevleri yine bu madde içinde yer almıştır.

Bu maddenin 1.fıkrasına göre; cezaları ertelenen, salıverilen veya haklarında hapis cezası dışında herhangi bir tedbire hükmedilen hükümlülerin toplum içinde izlenmesi, iyileştirilmesi, psiko-sosyal problemlerinin çözülmesi, salıverme sonrası korunması ve yargılanan kişiler hakkında sosyal araştırma raporlarının düzenlenmesi ve mağdurun korunması gibi görevleri yerine getirmek üzere denetimli serbestlik ve yardım merkezleri kurulacaktır.

Mükerrirlere özgü denetimli serbestlik tedbirinin ihlali halinde Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları”nın nasıl hareket edeceği Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları Yönetmeliği’nin 78. maddesinde yer almaktadır. Bu madde aynen ;

Denetleme planına uyulmadığının ilgili kurum ve kuruluşlar veya kolluk tarafından bildirilmesi ya da şube müdürlüğü veya büro tarafından tespit edilmesi hâlinde, hükümlü denetleme planına uyması yönünde şube müdürlüğü veya büroca uyarılır. Uyarıya rağmen denetleme planına uyulmaması halinde, kararda belirtilen süre sonuna kadar infaz ilgili kurum ve kuruluş ile kolluk tarafından takip edilir. İlgili kurum ve kuruluş ile kararda belirtilen süre sonunda evrak şube müdürlüğü veya büroya iade edilir. Şube müdürlüğü veya büroca kayıt kapatılarak evrak, mahkemeye iletilmek üzere Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. şeklindedir.

Yönetmeliğin 78. maddesi gereğince denetim planına uymayan mükerrir uyarılacak, uyarıya rağmen denetleme planına uyulmazsa infazı tamamlanıncaya kadar takip edilecek ve evrak mahkemeye iade edilecektir. Görüldüğü üzere mükerririn yeniden cezaevine gönderilmesi şeklinde bir ibareye rastlanmamaktadır.

SONUÇ:

5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinde yer alan tekerrür ile cezanın hükümle birlikte arttırılması sistemi terkedilmiş, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesi sistemi kabul edilmiştir. Özel tekerrür genel tekerrür ayrımı kaldırılmıştır. Yurtdışında işlenen suçtan dolayı tekerrür hükümlerinin uygulanacağını da belirtmek gerekmektedir. 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesi ile mükerrir olan sanığın tehlikeli olduğu kabul edilerek tekerrür hükümleri güvenlik tedbirleri başlıklı ikinci bölümde yer almıştır.

Maddi Ceza Hukuku alanın konusu olan tekerrür, getirilen yeni düzenleme ile birlikte artık infaz hukukunun konusu haline getirilmiştir. Temel yasalarda yapılan bu değişiklikle beraber yeni bir kavram olarak mükerrirlere özgü infaz rejimi böylece Ceza Hukukumuza girmiş bulunmaktadır. Mükerrirlere özgü infaz rejimi gereğince de şartla salıverme süreleri uzatılmıştır. 5237 sayılı TCK gereğince cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmesi zorunluluğu getirilmiştir. Buna göre hükümlü cezaevinden çıktıktan sonra Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü tarafından denetime tabi tutulacaktır.

*Bu makale, Av. Mustafa Tırtır’ın izniyle yayımlanmıştır.