Terörizme Karşı Birleşmiş Milletler Kararı ile Kuvvet Kullanma

Terörizme karşı uygulanabilecek diğer bir yol, BM Andlaşması’nda öngörülen ortak güvenlik sistemini kullanmaktır. Uluslararası terörizmin neden olduğu tehdidin önlenebilmesine yönelik çabaların gerçekleştirilebilmesi için BM oldukça elverişli bir zemin sunmaktadır. BM Andlaşması’nın “Barışın Tehdidi, Bozulması ve Saldırı Durumunda Yapılacak Hareket” başlığını taşıyan VII. Bölümü uluslararası barış ve güvenliğin korunması amacıyla, BM’nin alacağı önlemleri ve söz konusu önlemlerin uygulanmasını öngören ortak güvenlik sistemini düzenlemektedir. Bu bağlamda barışın tehdit edildiği, bozulduğu veya bir saldırı eyleminin gerçekleştiğini tespit etme yetkisi ve bu tespitin ardından tavsiyelerde bulunma veya zorlayıcı önlemler alma konusunda Güvenlik Konseyi yetkilidir. (574)

VII. Bölümde yer alan 39. madde ile kuvvet kullanma konusunda karar alma noktasında Güvenlik Konseyine 51. maddeden daha geniş bir yetki verilmektedir. 39. maddeye göre uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından başlıca sorumlu organ olan Güvenlik Konseyi barışın tehdit edildiği, bozulduğu veya bir saldırı eyleminin gerçekleştiğini tespit etmesi halinde uluslararası barış ve güvenliğin korunması veya yeniden kurulması için tavsiyelerde bulunur ya da 41 ve 42. maddeler uyarınca hangi tedbirlerin alınacağını kararlaştırır. (575) 41. madde, Konseyin kuvvet kullanılmasını içermeyen ne gibi tedbirler alınması gerektiğini kararlaştırabileceğini ve üye devletleri alınan tedbirleri uygulamaya çağırabileceğini düzenlemektedir. (576) 42. madde ise, Konseyin 41. madde kapsamında aldığı tedbirlerin uygun olmadığı veya olmayacağı kanaatine ulaşması halinde uluslararası barış ve güvenliğin korunması veya yeniden tesisi için hava, deniz ve kara kuvvetleri aracılığıyla gerekli gördüğü her türlü girişimde bulunabileceğini öngörmektedir. Bu durumda Konsey eylem veya olay silahlı saldırı boyutuna ulaşmasa dahi uluslararası barış ve güvenliğe yönelik bir tehdit oluşturduğuna karar vererek 42. madde kapsamında kuvvet kullanılmasına yetki verebilir. BM’nin kendi askerî kuvveti olmadığından alınan kararların üye devletler tarafından uygulanması öngörülmüştür. (577)

BM Andlaşması’nda meşru müdafaa hakkı hariç kuvvet kullanabilmek için Güvenlik Konseyinin karar alması BM’nin amaçları ile uyumlu olduğu gibi uluslararası toplumun barış ve istikrarı için de gereklidir. Konseyin kuvvet kullanımına dair yapacak olduğu yetkilendirmenin açık bir yetkilendirme olması gerekir. Konseyin açık bir şekilde yetkilendirmede bulunmadığı bazı durumlarda da üstü örtülü bir şekilde kuvvet kullanımına izin verdiği iddia edilmektedir. Örneğin D’Amato, İsrail’in 1981 yılında Osirak Nükleer Santrali’ne karşı gerçekleştirdiği saldırı sonrasında Güvenlik Konseyinin saldırıyı kınamakla beraber İsrail’e karşı yaptırım uygulanması yönünde bir karar almadığını, alınan kınama kararının ise sembolik olduğunu belirterek bu durumun Konseyin İsrail’in saldırısını zımnen onayladığı veya desteklediği şeklinde yorumlanabileceğini ileri sürmektedir. (578) Bu tür bir çıkarımda bulunulması, BM Andlaşması’nda öngörülen Güvenlik Konseyinin öncelikle söz konusu durumun uluslararası barış ve güvenliğe yönelik bir tehdit oluşturduğu ve sonrasında alınan tedbirlerin sorunu çözüme kavuşturmadığı tespitinde bulunmasını düzenleyen kurallara aykırıdır. Konsey, pek çok durumda mevcut durumu uluslararası barış ve güvenliğe yönelik bir tehdit şeklinde değerlendirmekle beraber kuvvet kullanılmasına gerek olmadığı şeklinde karar almıştır. Konseyin aldığı kararlar üzerinde tartışmaya açık yorumlar yaparak kuvvet kullanımına başvurmak 2/4. maddede öngörülen kuvvet kullanma yasağını işlevsiz hale getirecektir. Ayrıca güçlü devletler kendi ulusal çıkarları doğrultusunda kuvvet kullanma imkânına sahip olacaklardır.

Terörizm karşısında ortak güvenlik sisteminin harekete geçirilebilmesi için öncelikle 39. maddede yer alan barışa yönelik tehdit kavramının terörist örgütler ve terörizme yönelik devlet desteğinden kaynaklanan tehditleri kapsayıp kapsamadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. BM Andlaşması kabul edildiğinde söz konusu tehdidin devletlerden kaynaklanan tehditle ilgili olduğu bilinmesine rağmen 39. madde veya Andlaşmanın diğer herhangi bir kısmında tehdidin sadece devletlerden kaynaklandığına dair bir hüküm yer almamaktadır. Ayrıca terörist saldırıların neden olduğu can ve mal kaybı ile uluslararası toplumda neden olduğu etkiler göz önüne alındığında uluslararası barış ve güvenliğe yönelik bir tehdit oluşturabileceği açıktır. (579) Nitekim gerek Güvenlik Konseyi gerek Genel Kurul aldıkları çeşitli kararlarda terörizmin uluslararası barış ve güvenliğe yönelik bir tehdit oluşturduğuna karar vermiştir. (580) Konsey 11 Eylül sonrasında aldığı kararlarda terörizmi açık bir şekilde kınamış ve uluslararası barış ve güvenliğe yönelik bir tehdit oluşturduğu nitelendirmesinde bulunmuştur. (581) Ayrıca Dışişleri Bakanları seviyesinde Kasım 2001 ve Ocak 2003 tarihlerinde gerçekleştirilen Güvenlik Konseyi toplantılarında terörizmin uluslararası barış ve güvenliğe yönelik bir tehdit oluşturduğu tekrarlanmıştır. (582) Konseyin aldığı kararlara paralel olarak, terörist eylemin uluslararası barış ve güvenliği tehdit ettiği, bozduğu ve saldırı fiilinin gerçekleştiğinin tespit edilmesi halinde ortak güvenlik sisteminin çalıştırılması gündeme gelecek ve terörist eylem tehdidini önlemek amacıyla kuvvet kullanımına başvurulması söz konusu olabilecektir. Nitekim Bosna Hersek’te oluşturulan güvenli bölgelerin Sırp gruplara karşı korunması amacıyla NATO ve BM Koruma Gücü’nün yetkilendirilmesi örneklerinde olduğu gibi, uygulamada Güvenlik Konseyinin devlet dışı aktörlere karşı kuvvet kullanılması için yetkilendirmede bulunduğu görülmektedir. (583)

Uluslararası terörizmle mücadelenin BM Andlaşması’nın VII. Bölümü çerçevesinde gerçekleştirilecek ortak eylemlerle yürütülmesi gerek hukukî gerek politik bakımdan pek çok avantaj sunmaktadır.584 Konseyin, uluslararası terörizme yönelik kuvvet kullanma ve diğer mücadele çabalarına katılması söz konusu tehdide karşı hukuken meşru ve geniş bir desteğe sahip önlemler ağı oluşturmaya yardım edecektir. Bu nedenle bir veya daha fazla devletin ülkesinde yerleşebilme imkânını sahip devlet dışı aktörler tarafından gerçekleştirilen terörist eylemlere karşı yürütülecek mücadelede Güvenlik Konseyi sorumluluğu üstlenmeli ve terörizmle mücadelenin her aşamasında BM yer almalıdır. Konseyin terörist saldırılar karşısında kuvvet kullanılmasına dair bir yetkilendirmede bulunmuş olması başvurulacak kuvvet kullanımının meşruiyetini hiçbir şüpheye yer bırakmaksızın açık bir şekilde ortaya koyacaktır. Diğer taraftan Konseyin yetkilendirmesi olmaksızın gerçekleştirilecek kuvvet kullanımı uzun vadede BM’nin amaçlarını ve BM sistemini olumsuz bir şekilde etkileyebilme ihtimali taşımaktadır.

*Bu yazı, Doç Dr. Ahmet Hamdi Topal‘ın Uluslararası Hukukta Devlet Destekli Terörizme Karşı Kuvvet Kullanma (Ankara, 2004) başlıklı Doktora Tezi’nden alınmıştır. Çalışmanın tamamı ilgili linkten incelenebilir.

574 BM Andlaşması’nın 39. maddesinde “…barışın tehdit edildiği … bozulduğu…” ifadeleri yer almaktadır. Ancak Andlaşmada nelerin barışı bozduğu veya tehdit ettiği konusunda herhangi bir açıklık yoktur. BM Andlaşması’nın hazırlanması sürecinde hangi durumların barışı tehdit ettiği, bozduğu veya saldırı eylemi oluşturduğu hususunda bir karara varılamamış ve bu konularda karar verme yetkisinin Güvenlik Konseyine ait olduğu belirtilmiştir.
575 Güvenlik Konseyinin 39. maddeye göre alacağı tavsiye kararlarının bağlayıcı olmamasına karşılık 41 ve 42. maddeler kapsamında zorlayıcı tedbirlerin alınmasına yönelik kararları bağlayıcı niteliktedir.
576 41. madde Güvenlik Konseyine, askerî olmayan, tahdidi şekilde sayılmayan herhangi bir tedbire başvurabilme yetkisini vermektedir. Konsey 41. maddeye dayanarak, tamamen veya kısmen ekonomik ilişkilerin kesilmesi; demiryolu, deniz, hava, posta, telgraf, radyo ve her türlü diğer iletişim araçlarının tamamen veya kısmen kesilmesi; diplomatik ilişkilerin kesilmesi gibi çeşitli tedbirlerin alınmasına karar verebilir. Bkz. BOZKURT, s. 40.
577 43. maddede bu amaçla Güvenlik Konseyi ile üye devletler arasında yapılacak özel anlaşmalarla bir özel askerî kuvvet oluşturulması öngörülmüştür. Ancak bu anlaşmalar yapılamamış ve bu nedenle konsey kararıyla bir devlete karşı zorlama önlemi niteliğinde kuvvet kullanılması Andlaşmada öngörülen sistemden farklı bir yapıda gerçekleştirilmiştir. Konsey ya üye devletlere kuvvet kullanma izni vermiş ya da kuvvet kullanmalarını tavsiye etmiştir.
578 D’AMATO, 1983, s. 586. Güvenlik Konseyinin üstü örtülü bir şekilde kuvvet kullanımına izin verdiği ileri sürülen benzer örnekler için bkz. LOBEL, Jules & RATNER, Michael: “Bypassing the Security Council:Ambiguous Authorisations to Use Force, Ceasefires and the Iraqi Inspection Regime”, Am. J. Int’l L., Vol. 93, 1999, s. 130-134.
579 Doktrinde de terörist eylem karşısında ya da devletin terörizmi desteklemesi halinde VII. Bölüm çerçevesinde kuvvet kullanımına başvurabileceği ileri sürülmektedir. Bkz. BAKER, Mark B., s. 27; GREENWOOD, 2003, s. 20; PICKARD, Daniel: “When Does Crime Become a Threat to International Peace and Security?”, Fla. J. Int’l L., Vol. 12, 1998, s. 5.
580 Örneğin S.C. Res. 731, U.N. SCOR (1992); S.C. Res. 748, U.N. SCOR 47th Sess., U.N. Doc S/RES/748 (1992); S.C. Res. 883, U.N. SCOR, 48th Sess., U.N. Doc. S/RES/883 (1993); S.C. Res. 1192, U.N. SCOR, 53rdSess., U.N. Doc. S/RES/1192 (1998); S.C. Res. 1269, U.N. SCOR, 54th Sess., U.N. Doc. S/RES/1269 (1999); S.C. Res. 1044, U.N. SCOR, 51st Sess., U.N. Doc. S/RES/1044 (1996); S.C. Res. 1189, U.N. SCOR, 53rd Sess., U.N. Doc. S/RES/1189 (1998); S.C. Res. 1267, U.N. SCOR, 54th Sess., U.N. Doc., S/RES/1267 (1999); G.A. Res. 40/61 U.N. GAOR, 40th Sess., Supp. No. 51, U.N. Doc. A/40/1003 (1985); G.A. Res. 49/60, U.N. GAOR, 49th Sess., Supp. No. 49, U.N. Doc. A/49/60 (1995).
581 S.C. Res. 1368, U.N. SCOR, 56th Sess., U.N. Doc. S/RES/1368 (2001); S.C. Res. 1373, U.N. SCOR, 56th Sess., U.N. Doc. S/RES/1373 (2001).
582 S.C. Res. 1377, U.N. SCOR, 56th Sess., U.N. Doc. S/RES/1377 (2001); S.C. Res. 1456, U.N. SCOR, 58th Sess., U.N. Doc. S/RES/1456 (2003).
583 S.C. Res. 836, U.N. SCOR U.N. Doc. S/RES/836 (1993).
584 DELBRUCK, s. 22.