Avukat Hakları Grubu’nun çevrim içi yayınında “Sermaye Piyasası Hukuku” konuşuldu. Avukat Bengü Kendir ve Avukat Taşer Kara’nın moderatörlüğünü yaptığı yayına katılan Av. Mete Tevetoğlu, bu alanla ilgili önemli bilgiler aktardı.
“Hukuk eğitimi alırken aldığımız eğitim bir piramit şeklinde tabandan tavana doğru örülüyor.” diyen Av. Mete Tevetoğlu, sermaye piyasası hukukuna ulaşmak için önce birbiriyle bağlantılı alanları bilmek gerektiğini söyledi. Tevetoğlu “Hukukçuların büyük bir kısmı belli bir hukuk disiplinini öğrendiklerinde onu bir kenara koyup başka bir alana geçme düşüncesiyle hareket ediyorlar. Halbuki hukuk bir bütün. Alanlar arasında müthiş bir multidisipliner etkileşim var. Duvarın tuğlaları gibi birbirini tamamlıyor. Sermaye piyasası hukuku bu duvarın ortasında veya üstlerinde bir parçaysa oraya tırmanabilmek için önce medeni hukuku, borçlar hukukunu, eşya hukukunu, ticaret hukukunu ve şirketler hukukunu bir rota gibi belirleyip doğru zamanda doğru sürede doğru mesafede seyahat edip sonra bir varış noktası planlamak gerekiyor.” dedi.
Askeri Cuntanın Kabul Ettiği Kanunu 30 Yıl Utançla Kullandık
1990’lı yıllarda başlayan küreselleşmenin sermaye piyasası alanında Türkiye’yi de etkilediğini belirten Tevetoğlu, mevzuatın son yıllarda değişikliğe uğradığını söyledi. Tevetoğlu “Bizim sermaye piyasası mevzuatımız 1982’de kabul edilmiş ve bundan 5-6 yıl önce değiştirilerek yenilenmiş bir mevzuat. Ülkemizde sermaye piyasası alanının çok geç yapılandığını görüyoruz. Hâlâ da bunun sancıları yaşanıyor. 1990’ların sonunda globalleşmeyle paranın ve emeğin serbest dolaşımıyla başlayan süreçte Türkiye’nin bu konuda ivme kazandığını söyleyebiliriz. Askeri cunta tarafından kabul edilen sermaye piyasası kanununu 30 yıl boyunca utançla yönetmeye çalıştığımızı ifade etmek gerekir.” diyerek bu alanda geç kalındığına vurgu yaptı.
Amerika’nın Blue Sky Law Yasası Halen Yürürlükte
Tevetoğlu, Avrupa’da sermaye piyasası hukukunun geçmişi incelendiğinde çok eskilere dayanan yasa çalışmaları olduğunun altını çizdi. Tevetoğlu “Sermaye piyasaları az bir geçmişe sahip. Buna mukabil sermaye piyasası hukukunun temeli olan ülkelerde 700-800 yıl öncesinde bu alanlarda yapılmış yasal çalışmalar var. İngiltere’de 1200’lerin başında kabul edilen bir yasa halen yürürlükte. Konusu İngiltere’de şirketlerin değerinin gerçeğe aykırı köpürtülmesini engellemek üzerine bir yasa. Amerika’da 1930’larda kabul edilen ‘Blue Sky Law’ (Mavi Gökyüzü) olarak kabul edilen yasa. Yani yatırımcıya gökyüzünü satmışlar. Bunun üzerine bu kanun çıkmış. Hâlâ bu yasaların üzerine kuruludur.” diyerek bu alanda köklü yasalar bulunduğunu aktardı.
Sermaye Piyasası Hukukunda Lokal Olunmamalı
“Kimsenin bilmediğini bilme çabası bir hukukçunun kendisini ayrıcalıklı kılabilmesinin temel anahtarı” diyen Tevetoğlu, “Kimsenin çalışmadığını çalışmak, keşfetmediğini keşfetmek, sevmediğini sevmek özel bir çaba ister. Sermaye piyasası hukuku da zor bir alandır. Çünkü medeni hukuku, borçlar hukuku, eşya hukuku, ticaret hukuku ve şirketler hukukunu çok iyi bildikten sonra üzerinde mesafe kat etmek mümkün olabilir. Sermaye piyasası hukuku alanında çalışmak isteyen kişilerin bu alanlarda temel yeterliliklerinin asgari seviyenin çok üzerinde olmaları elzemdir.” ifadelerini kullandı.
Tevetoğlu bu alanda ilerlemek isteyenlere yönelik tavsiylerini şu şekilde devam etti: “Bizim sermaye piyasası hukukumuz Amerikan ve İngiliz hukukundan beslendiği ve onlarla beraber şekillendiği için mutlaka İngilizceyi en azından bu alandaki literatürü takip edecek kadar pratik şekilde okuyabilmek aranan bir diğer özellik. Lokal olmamak. Kendi mahallesinin muhtarlık alanının sınırlarından ibaret bir cumhuriyet şeklinde yaşamayıp dünyanın kocaman bir köy olduğunu, aslında mali piyasaların bu köylerin sayısını belirlediğini unutmamak gerekir. Bugün dünyada birbirini resmi olarak kabul etmiş olan 220 tane devlet var. Çünkü bunların her biri bir pazardır.”
Pek Çok Faktöre Hâkim Olmak Gerekiyor
Yalnızca sermaye piyasası hukukunu bilmenin yeterli olmayacağının altını çizen Tevetoğlu, bu alanda çalışacak hukukçuların pek çok faktöre hakim olması gerektiğini ifade etti. Tevetoğlu “İnşaat hukukundan örnek verelim. O pazarı, o pazardaki aktörleri, ürünleri ihtiyaçları, gereksinimleri, hedefleri bilmek en az hukuk bilmek kadar kıymetlidir. Zira tek başına hukuk bilen kimse, sadece sermaye piyasası hukuku, sadece ceza hukuku, sadece vergi hukuku bilen kimsenin toplum için arz ettiği durum sadece bir tehlikeden ibarettir. Ama sosyoloji, iktisat, iletişim, pazarlama, habercilik, oradaki kişileri, konuları, ürünleri, sebepleri, süreçleri bilen kişinin hukuk bilgisi o zaman anlam ifade eder. Sermaye piyasası hukukunda da makul ve mantıklı bir kariyere sahip olmak isteyen kişilerin ister istemez iktisat bilgisine global ölçekte biliyor olmaları şarttır.” değerlendirmesinde bulundu.