Hukuknedio’nun çevrim içi yayında “Sosyal Medyada İşlenen Suçlar” konuşuldu. Y ayında konuşan Av. Sima Baktaş, sosyal medyada kişilik hakları konusunda önemli bilgiler paylaştı.
Kişilerin toplum içerisinde saygınlığına zarar verecek her türlü fiziksel ve sözlü şiddetin birer saldırı olduğunun altını çizen Sima Baktaş, bu durumun Anayasa’yla güvence altına alındığını söyledi. Baktaş “Hakaret, iftira, küfür, tehdit veya kişinin adı soyadıyla nitelikleriyle dış görünüşü, konuşma bozukluklarıyla dalga geçilmesi gibi toplum içerisinde kişinin saygınlığını zedeleyen tüm olay ve olgular kişilik haklarına birer saldırıdır. Bir kişinin hak ve değer varlıkları gibi unsurlar o kişinin kişilik haklarını oluşturmaktadır. Bir insanın kişiliğiyle, şahsıyla özdeşleşmiş tüm olgularla dalga geçilmesi, aşağılanması ve bu haklar üzerinde saygınlığının yitirilmesi kişilik haklarına saldırı olarak nitelendirilmiştir. Özellikle Anayasa’nın 5.maddesi yaşama hakkının temelini oluşturdu ve bu maddenin sınırlandırılması özellikle kişilik haklarına Anayasa’da daha öncede gösterilmiş sebeplere bağlı olarak ancak kanunla nispeten sınırlandırılabilir.” dedi.
Kişilik Hakları Sadece Özel Durumlarda Nispeten Sınırlandırılabilir
Kişilik haklarının her ne sebeple olursa olsun tamamen yasaklanamayacağını belirten Baktaş, bazı özel durumlar halinde nispeten kısıtlanabileceğinin altını çizdi. Baktaş “Kişilik hakları ve insan hakları ancak ve ancak kanunla sınırlandırılabilir. Bir kişilik hakkını hepten yok edemezsiniz. Çünkü bu insan haklarına ve uluslararası sözleşmelere aykırı olacaktır. Savaş, seferberlik, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde bu haklar üzerinde nispeten sınırlandırma ya da durdurma yapılabilir. Daha önce yakın zamanda olağanüstü hal ilan edildi ve kişilik haklarına sınırlama gelmişti. Günümüzde bir olağanüstü hal, sıkıyönetim, seferberlik ya da savaş yok. Burada kişilik haklarının sınırlandırılmış olması hukuka, Anayasa’ya aykırı bir durum.” ifadelerini kullandı.
Kişilik Haklarının Sosyal Medya Özelinde Tanımı Yok
Kanunlarda kişilik haklarıyla ilgili sosyal medya özelinde bir tanımının yapılmadığını belirten Av. Baktaş, hak ihlalleri karşısında Medeni Kanun’un hükümlerinin devreye girdiğini ifade etti. Baktaş “Sosyal medyada kişilik hakları şeklinde özel bir tanım yok. Medeni Kanun’da kişilik hakları genel bir biçimde yapılmış. 4722 Sayılı Kanun’la hukukumuza girmiş. Aslında orada da bir tanım yapılmamıştır. Kişilik haklarına saldırı olması durumunda mahkeme kararıyla yaptırımların olacağı ifade ediliyor. Normal şartlarda kişilik haklarımız İnternet Kanunu’ndan önce Anayasa’nın 5.maddesinde ve Medeni Kanun’un 24 ve 25. maddelerinde düzenlendiğini söyleyebiliriz.” diyerek hukuki bir zemininin olduğunu şeklinde konuştu.
Kovuşturma Sırasında Haklarınızı Kaybetmezsiniz
Kişilik hakkına saldırı sonucu mahkeme emri olmadan erişim engeli getirilebileceğini ifade eden Sima Baktaş, bunun kısa süreli olacağını söyledi. Baktaş “Sosyal medyada kişilik hakları 5651 İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Hakkındaki Kanun’la herhangi bir saldırı olması durumunda içeriğin yayından çıkarılması ve erişime engellenmesi gibi bir hakkınız var. Katalog suçlar oluşması durumunda erişime engellenmesine karar verilebiliyor. ‘Katalog suç oluşmadı fakat kişiliğim zedelendi. Bu durumda hiçbir şekilde bir hakka sahip değil miyim?’ şeklindeki bir soruya ise Medeni Kanun’un 24 ve 25. maddeleri cevap veriyor. Kişilik haklarıma saldırı oldu. Bu belki Ceza Kanunu’nda da suç olmayabilir. Ceza Kanunu’nda bu durum ifade özgürlüğü olarak kabul edildi. Suç duyurusunda bulunduktan sonra takipsizlik, kovuşturmaya yer olmadığı ya da beraat kararları verilebilir. Soruşturma ilerledi ama kovuşturma aşamasında ilerlemezse haklarınızı kaybetmiyorsunuz.” değerlendirmesinde bulundu.
Hukuk Mahkemeleri Ayrı Bir Değerlendirme Yapar
Baktaş, konuşmasının devamında hukuk mahkemelerinin kişilik haklarına yapılan saldırıları ayrı değerlendirdiğini belirtti. Baktaş “Eğer ki ceza davasında bir karar aldınız. Suç duyurusunda bulundunuz ve karşı taraf ceza yedi. Bu, elinize geçen güzel bir delil oluyor. Böyle bir delil yoksa hukuk mahkemesinde kişilik haklarına saldırıdan kaynaklı manevi tazminat hakkınız var. Sonuca götürmediyseniz hukuk mahkemeleri, hâkimler bunu ayrıca değerlendiriyor. Hatta bazen tam tersi de olabiliyor. Ceza mahkemesi suç olarak görüyor. İlginç kararlar da çıkabiliyor. Hukuk mahkemeleri kişilik haklarına saldırı olduğunu görmediğini söyleyebiliyor. Nadir de olsa böyle kararlar çıkabiliyor. ‘Ceza mahkemelerinin neticesi hukuk mahkemelerini bağlamaz.’ şeklinde bazı kararlarda mevcut. ‘Hukuk mahkemesi olarak bunu daha farklı değerlendirmeli, ceza mahkemesindeki sonuca bağlı kalınmamalı’ diyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Erişim için Katalog Suç Olmasına Gerek Yok
Kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan içeriğin erişime engellenmesi katalog suçlar için daha çok verildiğini belirten Baktaş, “Kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan içerik, sosyal medya araçlarıyla milyonlarca kişiye ulaştıysa bu durumdan dolayı büyük bir acı, keder yaşıyorsanız ve bunu ispatlayabiliyorsanız mahkemeden erişim engeli istenebilir. İllaki katalog suç olmasına gerek yok. Katalog suçlar olduğu zaman bunu hızlı bir şekilde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) yazarak erişim engeli getirilebilir. BTK kişilik haklarına saldırıdan dolayı erişim engeli isteğinizi kabul eder fakat kısa bir süre içinde mahkemeye giderek karar almanızı ister. Burada dilekçenizi çok iyi yazmalısınız.” diyerek erişim engeli kararının yalnızca katalog suçlar için verilmediği aktardı.
Amerika’da Hakaret Etmek Suç Sayılmıyor
Kişilik haklarıyla ilgili hakaret suçunun bazı tartışmaları beraberinde getirdiğini belirten Aktaş, bunu bir örnekle açıkladı: Amerika’da hakaret suç değil. Hele ki ünlü biriyseniz hakaret etmek sanki bir hakmış gibi. Suç değil. Bununla ilgili hukuk mahkemelerinde haklarını para cezası olarak öne sürebiliyorlar. Ancak edilen hakaretler suç değil. Orada ifade özgürlüğü kavramı çok daha geniş yorumlanıyor. Bizde ise daha az. Hakaret suçu objektif kriterlere göre değerlendiriliyor. Örneğin bir kişiye ‘metres’ demek hakaret midir? Türk Hukukunda ispatı yapılsa bile bu hakarettir. Çünkü objektif kriterlere göre değerlendiriliyor. Amerika’da ise bu subjektif kriterlere göre değerlendiriliyor. Anglosakson ile Kıta Amerikası arasındaki yaklaşım birbirinden çok farklı. Kişilik hakları ihlali sosyal medya aracılığıyla olunca daha fazla soruna sebep oluyor.
Kamuya Mal Olan İnsanların Katlanma Yükümlülüğü Bulunmakta
Kanunlar önünde kişilerin tanınmış olup olmadığına bakılmadığını belirten Sima Baktaş “Türk hukukuna göre değerlendirirsek yüksek sayıda takipçili fenomenlerle sıradan vatandaşın arasında ceza hukuku açısından bir fark yok. Diyelim ki bir kişiye ‘Gerizekalı’ dediniz. Bunu bir fenomene söylemeniz ile bir vatandaşa söylemeniz durumunda ceza yargılaması açısından aynı değerlendirilmekte. Kamuya mal olmuş kişinin eleştiriye katlanma yükümlülüğü vardır. Özellikle politikacılar, sanatçılar için geçerli. Çünkü milyonlarca kişi takip ediyor ve ünlü olmanın bir bedeli vardır. Kamuya mal olduğu için kişilik hakları kapsamında geniş yorumlanıyor.” ifadelerini kullandı.