Doç.Dr. Fahri Gökçen Taner: Soru Sormak Avukatın En Önemli Silahıdır

Haber: Taha Ahmet Özel

Avukat Hakları Grubu Ankara’nın çevrim içi yayınında “Ceza Muhakemesinde Doğrudan Soru Sorma Hakkı” ele alındı. Yayında konuşan Doç.Dr. Fahri Gökçen Taner duruşma sırasında soru sorma hakkının ayrıntıları hakkında bilgiler verdi.

Soru Sormak Bir Avukatlık Sanatı

Ceza muhakemesinin sözle gerçekleşen bir düello olduğunu belirten Taner “Geçmiş zamanda eşit silahlar vererek tarafları eşit şartlarda karşı karşıya getirerek düello yapmalarını istiyordu. Bugün ise bu düellolar duruşma dediğimiz aygıtın içinde gerçekleşiyor. Bu aygıtın içerisinde özellikle avukatın sahip olduğu en önemli silah soru sorma. Soru sorma avukatlık sanatının çok önemli bir parçası.” dedi.

AİHS Temel Hakkı Düzenliyor

Gökçen, duruşma sırasında sorulacak soruların dosyanın durumuna ve delillere bağlı olduğunun altını çizdi. Gökçen “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Adil Yargılanma başlıklı 6.maddesinin 3. fıkrasının d bendindeki temel hak, tanık çağırmada eşitlik sağlıyor. Tanık çağırma hakkımızı hem koruyor hem de soru sorma hakkını güvence altına alındığını görüyoruz. Bu bent hem soru sorma hakkını hem de tanık çağırma hakkını güvence altına alan temel bir hakkı düzenliyor” ifadelerini kullandı.

Delilleri Öğrenme ve Tartışmak Hakkınız

“Soru sormak muhakemeye yön verme hakkıyla çok bağlantılı” diyen Taner “Eğer dosyayı bilirseniz doğru düzgün sorular sorabilirsiniz. Dosyaya giren bilgi ve belgeleri öğrenme ve bunları tartışma hakkınız var. Soru sorma hakkı aslında bilme hakkıyla doğrudan bağlantılı. Daha çok tartışma hakkıyla ilgili zannediliyor. Öyle değil. Çünkü soru sorma hakkı, delillerin ortaya konulmasının bir parçası.” şeklinde konuştu.

Soru Sorma Hakkı Dikkatli Kullanılmalı

Duruşma sırasında sorulacak sorularla karşı tarafı savunmasız bırakılabileceğinin altını çizen Taner “İyi bir savunma, başka bir alternatif bulmaktan geçer. Savunma yaparken sadece iddianameyi reddetmek her zaman inandırıcı olmayabilir. Kendinize göre olayın formatını oluşturup bu formatı da kendi delilleriniz vasıtasıyla desteklemeye çalışırsınız. Soru sorma hakkı, tanığın beyanını şekillendirmede çok önemli bir araç. Ama aynı zamanda çok dikkatli kullanılması gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Çeşitli Nedenlerle Sorulara İtiraz Edilebilir

Taner, sorulan sorulara çok çeşitli nedenlerle itiraz edilebileceğini belirtti ve temel itiraz noktasının, sorunun ispata etki etmeyeceğine dayandırılması gerektiğini ifade etti. Taner “İspatla ilgili ‘İspata etkili değildir. Özel hayatına yöneliktir. İspata etkili değildir. Aşağılama amacına yöneliktir. Baskı altına alma amacına yöneliktir.’ gibi benzetmelerle soruya itiraz ettiğinizde öncelikle mahkeme başkanının bu bağlamda bir karar vermesi gerekiyor. Bu ağır ceza mahkemeleri için yazılmış bir hüküm. Asliye ceza mahkemesinde tek hâkim olduğu için bütün bu işlemleri tek başına yapıyor.” dedi.

Taner bu konuyla ilgili şunları ekledi: İkinci aşamada sorulan soruya itiraz edildiğinde ve mahkeme başkanı tarafından kabul edildiğinde az bilinen bir uygulama var. CMK’nın 192. maddesinin 2. fıkrasında bir düzenleme var. Mahkeme başkanının duruşmanın yönetimi hakkında verdiği kararlara karşı orada bulunan mahkeme makamına heyet halinde bir karar verme imkanı tanıyor. Normal şartlarda mahkeme başkanının duruşmanın yönetimiyle ilgili verdiği tüm kararlar hâkimlik makamı kararı. Ama siz ağır ceza mahkemelerinde mahkeme makamına, heyete ‘Bir ara karar alın. Mahkeme başkanının verdiği bu kararı değerlendirin’ diyorsunuz. Bu, yapılması gereken bir şey. Çünkü bu aşamada verilen kararlar ancak hükümle birlikte kanun yoluna götürülebilen kararlar. Çabuk bir sonuç almak için bu imkanı bilip cepte tutmak lazım.

Altın Kural: Cevabını Bilmediğiniz Soruyu Sormayın

Cevabı bilinmeyen soruları sormamanın altın kural olduğunu belirten Taner “Bu, duruşma aygıtının durumuyla da ilgilidir. AİHM kararlarına baktığımızda ‘Öğrenme duruşması’ der. Duruşmayı kim öğrensin diye yapıyoruz peki? Mahkeme öğrensin diye yapıyoruz. Çünkü bizim zaten bir iddiamız var. Olayın nasıl olduğunu bildiğimizi iddia ediyoruz. Cevabını bilmediğiniz yada hazırlıklı olmadığınız bir soruyu sormak demek hukuki yardımda bulunduğunuz kişinin durumunu çok daha kötü bir noktaya götürme anlamına gelir.” ifadelerini kullandı.

Yayının tamamı için:

https://www.youtube.com/watch?v=yx5HmkWW0mg