Bir televizyon kanalının canlı yayın konuğu olan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Kadına karşı şiddet, kadın ve kadına karşı cinayet konusunda her zamandan kadından yana taraf olduklarının altını çizdi. Bozdağ, kanun ne yazarsa yazsın işin uygulamada bitttiğinin; kanuna hayat verenin ilk derece, istinaf ve Yargıtay’da görev yapan hakimlerin kararlarının olduğunun altını çizdi.
“Yargıda işi olan kişi, ya davacı ya davalı, ya müşteki, müdahil ya da sanık. Sonuçta biri kaybediyor, biri kazanıyor. Yüzde 50’sinin kaybettiği, yüzde 50’sinin kazandığı bir durum. Kazanan da istediği gibi kazanamıyor. 10 yıl hapis cezası almasını istemiş müdahil, 5 yıl almış. Ya da 100 bin lira tazminat istemiş davacı, 10 bin lira vermiş.” diyen Bozdağ, bundan dolayı kazananın da tam memnun olmadığı bir oranda yargıdan memnuniyeti, diğer hizmetlerden memnuniyet gibi aynı konuma koymanın haksızlık olduğunu, bunun işin doğasına aykırı olduğunu belirtti.
Kanundan haberi olmayanlar gündemi davalarla ilgili konuşuyor
Yargıya güven konusundaki değerlendirmeyi vicdan terazisinde doğru yapmakta fayda olduğuna dikkat çeken Bakan Bozdağ dosyadan, delilden, iddiadan, savunmadan, kanundan ve yargılamadan haberi olmayanların gündemdeki dava konularıyla ilgili konuştuğunun; kamuoyunun da bunlara itimat edip kanaat belirlediğinin altını çizdi. Bozdağ ” bu gibi konularda işin aslını bilmeden sadece değerlendirme yapanlara itibar ederek bir kanaat oluşturmak fevkalade yanlıştır. Bunun da altını çizmek isterim, özellikle kadına karşı işlenen şiddet ve cinayet olaylarında hem takdiri indirim nedenleri, hem haksız tahrik konuları çok tartışıldı.” ifadelerini kullandı.
Bakan olunca ilk işinin “Kravat taktı, boyun büktü, efendim güzel giyindi vesaire diye indirim yapılmamalı.” demek olduğunu hatırlatan Bozdağ, takdiri inidirim nedenleri konusunda attıkları adımları “bizim kanunun 62. maddesi takdiri indirim nedenlerini düzenliyor. Ama burada bir sayma usulü değil ve benzeri diyor, 3-5 tane işte failin geçmişi ve benzeri şeyleri sayıyor devamında da diyor ki ve benzeri haller. Yani sınırsız bir takdiri indirim nedenini hakime, mahkemeye veriyor. Bu sınırsızlığı ortadan kaldırdık, artık sayma usulünü getirdik sadece bunlarda takdiri indirim nedeni yapılabilir.” sözleriyle ifade etti.
Takdiri indirimde sadece yargılama sırasındaki davranışlar yerine “Failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiili işledikten sonra ve yargılama sürecinde pişmanlığı gösteren davranışları, bir de onun bundan sonraki hayatına eğer indirim yapılırsa etki edip etmeyeceği ve pişmanlığı gösteren davranışları”na bakılması şartının getirildiğini vurgulayan Bozdağ, “Onu da ‘pişmanlığı gösteren davranışları’ diye değiştirdik, arkasından salt, hâkimi, mahkemeyi etkilemek için yapılan tutum ve davranışların takdiri indirim nedeni sayılamayacağına dair de yasaya bir yasa koyduk. ‘Kravat takmak, tıraş olmak, saçlarını taramak veya düzgün bir lisan ile hitap etmek gibi şeylerden şeklen dolayı indirim yapamazsınız’ diye bir yasak da koyduk ve ‘indirim yapacaksanız, yapmayacaksanız bunun gerekçesini de açıkça yazın’ dedik. Bu önemli bir değişiklik oldu, ben eminim ki yeni uygulamalarda bunun yansımaları görülecektir.” dedi.
Kadın cinayetlerinde hukuk sistemimizin en ağır cezasını veriyoruz
“Canavarca hisle yani bu tahrikle canavarca bir hisle işlenen suç arasında nasıl bir bağlantı var? Yani canavarlık ayrı bir şey. Tahrik, ani bir şey oldu siz yaptınız. Yani bu tahrikin süresi ne kadardır?” sorularını gündeme getiren Bozdağ, tasarlamanın da zaman aldığını ve tahrik altında tasarlamanın çok soğukkanlı bir iş olduğunu belirtti. Bu konu üzerinde çalıştıklarını ve dünyayı ve Türkiye’yi incelediklerini belirten Bozdağ, hukukçular, Yargıtay ve cezacılarla istişare hâlinde olduklarını ifade etti. Cezaların Türk hukukunda çok ağır, kadına karşı cinayetin cezasının ağırlaştırılmış müebbet hapis, infazının da terörle eşit olduğunun altını çizen Bozdağ “Kadına karşı şiddetin infazı terörle eşit. Aldığı cezanın 4’te 3’ünü içeride geçirmesi gerekiyor. Bir de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alıyor. Yani çok büyük bir ceza alıyorlar. Süreli hapiste 4’te 3’ünü geçiriyor. Ağırlaştırılmış müebbette ise tabii 30 yıl içeride kalması gerekiyor. Çok ağır bir ceza, en ağır ceza.” şeklinde konuştu. Türk hukuk sistemindeki en ağır cezanın, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olduğunu, kadınlara karşı işlenen cinayette de en ağır cezanın verildiğini vurgulayan Bakan Bozdağ, “Kasten yaralamada, eziyette, işkencede, kötü muamelede hep nitelikli hâl saydık ve bunların hepsini de tutuklama sınırının üzerinde bir cezai yaptırıma bağladık. Kasten yaralamanın ve diğerlerinin tutuklamayla ilgili CMK’nın katalog suçları kapsamına alarak burada hakim veya mahkeme isterse tutuklama nedenini varsayıp tutuklama kararı verebilir imkanını da onların önüne koyduk ve bu konuda tavizsiz bir yasal düzenleme hayata geçirdik.” ifadelerini kullandı.