42. Yılında 12 Eylül 1980 Darbesi

Türkiye’de artan şiddet olayları, kaos, anarşi ve siyasi-toplumsal düzensizlik bahane gösterilerek Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından “huzur ve güven ortamını sağlama” gerekçesiyle 12 Eylül 1980 tarihinde yönetime el konuldu.

Yaklaşık üç yıl sürecek askerî yönetim sırasında benzeri görülmemiş baskı ve cezai uygulamalar, siyasi ve sivil faaliyetlerin kontrol altına alınması, kişisel hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı birçok düzenleme gerçekleştirildi. Bu süreçte vatandaş ile devlet kurumları arasında ciddi bir güvensizlik ortaya çıktı.

Madde Madde 12 Eylül Darbe Süreci

  • CHP’nin 34 yıllık lideri İsmet İnönü genel sekreteri Bülent Ecevit’e karşı girdiği mücadeleyi kaybederek görevinden istifa etti. Bülent Ecevit, 14 Mayıs 1972’de CHP Genel Başkanı seçildi.
  • CHP özellikle büyük şehirlerde artman işçi kesimin desteğini alarak yapılan ilk seçimlerde yaklaşık yüzde 6’lık bir artışla yüzde 33 oy oranına ulaşıp sandıktan birinci parti olarak çıktı.
  • AP, seçimlerde ikinci parti çıkarken en büyük çıkışı yüzde 11’lik oy oranıyla Milli Selamet Partisi (MSP) yaptı. Seçimden sonra CHP-MSP koalisyonu kurularak bu hükûmet döneminde Kıbrıs Barış Harekâtı gerçekleştirildi.
  • CHP-MSP iş birliğinde ideolojik ayrılıklar sıkça sorun olmaya başlayınca Eylül 1974‘te koalisyon hükûmeti dağıldı.
  • Uzun arayışların ardından AP-MSP-MHP-GP’nin bir araya gelerek oluşturduğu Milliyetçi Cephe hükûmeti kuruldu. “Milliyetçi Cephe” ifadesi ile ülke siyasetinde ideolojik söylemler güç kazanmaya başladı.
  • 1975 yılından itibaren devlet kadrolarında ve üniversitelerde sağ-muhafazakâr görüş güç kazanmaya başladı. Üniversite ve devlet kurumlarında yaşanan rekabet karşılıklı şiddet yöneliminin artması kaotik bir süreci doğurdu.
  • 1977 yılına doğru üniversite ve liselerde öğrencileri arasında hâkimiyet alanlarını geliştirme çabaları, saha mücadeleleri, karşıt görüşteki öğrenciler arasındaki şiddet olayları, karşılıklı yaralama ve cinayetler sıklaştı. Şiddet olayları neticesinde yaralı ve ölü sayısı hızla yükseldi.
  • Alevi-Sunni nüfusun yoğun yaşadığı Sivas, Malatya, Kahramanmaraş gibi şehirlerde kitlesel çatışmaların ve insanların hayatlarını kaybettiği olaylar artarken siyasette ve toplumda ideolojik ayrışma derinleşti.
  • Bu atmosferde yapılan 1977 genel seçimlerinde CHP yüzde 41 oy oranıyla seçimden birinci parti olarak çıktı. Ancak Ecevit’in kurduğu azınlık hükûmeti güvenoyu alamayınca Milliyetçi Cephe hükûmeti tekrar kuruldu. Bu hükûmet kısa süre sonra dağılınca yaptığı milletvekili transferleriyle çoğunluğa ulaşan CHP hükûmet kurarak 1946’dan sonra ilk kez tek başına iktidar oldu.
  • 1978 – 1979 yıllarında üniversite ve sokak eylemlerinde hayatını kaybedenlerin sayısı hızla arttı.
  • CHP hükûmeti ideolojik ayrışma ve şiddet olaylarının önüne geçemezken üst-alt hiyerarşisi devlet kurumlarındaki işleyişi adeta felç etti; devlet vatandaşın temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi, güvenlik zafiyeti iyice arttı, Anadolu şehir ve kasabalarında, büyük şehirlerin bazı semtlerinde kurtarılmış bölgeler ilan edilmeye başlandı.
  • 1978 yılından itibaren askeri kuvvetler içindeki rahatsızlıklar kendini hissettirmeye başladı. Sık değişen hükûmetler ordunun üst kademesinde istikrarsızlığa sebep olurken 1979 sonrasında yönetime el koyma fikri kuvvetlenmeye başladı.
  • 1979 yılında yapılan ara seçimde CHP’nin büyük oy kaybı yaşaması üzerine Bülent Ecevit istifa etti. Hemen ardından MSP ve MHP’nin dışarıdan desteklediği Adalet Partisi azınlık hükûmeti kuruldu.
  • 1980 yılında anarşi ve şiddet olayları zirveye tırmanırken faili meçhul cinayetlerin sayısında endişe verici bir artış yaşandı.
  • Yaşananlarla ilgili karşılıklı suçlamalarına devam eden siyasi parti liderleri ve kamu otoritesi bu gidişata karşı çözüm üretemezken Mart 1980’de görev süresi dolan 5. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün yerine seçilecek Cumhurbaşkanı için toplanan TBMM art arda yapılan oylamalara rağmen bir sonuca varamadı.
  • Şiddet olaylarının iyice tırmandığı 1980 yazında askerî kuvvetler artık darbe için zamanın geldiği kanaatine varsa da Süleyman Demirel hükûmetinin tekrar güvenoyu alması üzerine operasyon ertelendi.
  • Fatsa ve Çorum’da yaşanan olaylar, şiddetin kontrol edilemez bir hal alması ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin hâlen sonuçlanmaması gibi sebepler üzerine ordu üst kademesi 1980 Eylül’ünde darbeyi gerçekleştirme kararı aldı.
Kenan Evren

12 Eylül 1980 Darbesi

  • Genelkurmay Başkanı Kenan Evren’in öncülüğünde kuvvet komutanları ve askerî kuvvetler, 12 Eylül 1980 tarihinde yönetime el koydu.
  • Bütün yurtta sıkıyönetim ilan edildi.
  • Ülke idaresi, kuvvet komutanları ve Genelkurmay Başkanı Kenan Evren’den oluşan Milli Güvenlik Konseyi’ne (MGK) geçti.
  • Ülke idaresine dair yasama, yürütme ve yargı güçlerinin hepsi MGK’yı oluşturan 5 General’de toplandı.
  • Siyasi parti yöneticileri gözaltına alınırken Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit Hamzaköy adasına, Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş ise İzmir Uzunada’ya gönderildi.
  • Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel sürekli gözetim altında tutulurken Necmettin Erbakan 9 ay, Alparslan Türkeş yaklaşık 4,5 yıl cezaevinde kaldı.
  • Dernekler ve siyasi partilerin faaliyetleri yasaklandı. 20 binden fazla derneğin faaliyetine son verildi. 
  • Tırmanan şiddet ve sokak olayları, askerin yönetime el koymasıyla birlikte hızla azalınca vatandaşların büyük çoğunluğu tarafından darbe olumlu karşılansa da devlet mekanizması ve günlük hayatın işleyişi durma noktasına vardığından kısa sürede halkın temel ihtiyaçları dahi karşılanamaz hale geldi.
  • Darbe yönetimi, baskı ve şiddetin dozajını artırmaya başladı.
  • Darbe sonrası dönemde yaklaşık 650 bin kişi tutuklanırken 98 bin kişi örgüt üyeliği suçlamasıyla yargılandı.
  • Binlerce insan yurt dışına kaçmak zorunda kalırken özellikle ülkücü ve solcu kesimden 517 kişi idam cezasına çarptırıldı. Bunlardan çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu 50’sinin cezası infaz edildi.
  • Fikren sakıncalı olduklarına kanaat getirilen binden fazla akademisyen ve üç bin beş yüzü aşkın öğretmen görevlerinden uzaklaştırıldı.
  • 10 binin üzerinde vatandaş siyasi mülteci olarak yurt dışına kaçtı.
Turgut Özal

1982 Anayasası ve Seçim

  • Milli Güvenlik Konseyi, 27 Mayıs Anayasası yerine yeni bir anayasa yapma çalışmalarını tamamlayarak halk oylamasına gitti. Darbe yönetimi tarafından hazırlanan 1982 Anayasası, 7 Kasım 1982’de yüzde 91 oyla kabul edildi.
  • Halk oylaması sonucu Kenan Evren Cumhurbaşkanlığı’na seçildi.
  • 12 Eylül Anayasası, askerî kuvvetler ve bürokrasiye verilen imtiyazları yeniden güvence altına alırken bireysel özgürlükleri ve sivil toplum faaliyetlerini kısıtlayan, üniversite ve liselere ciddi kontrol mekanizmaları getiren uygulamaları yürürlüğe koydu.
  • Yükseköğretim Kurumu 12 Eylül Anayasası’nın getirdiği bir düzenlemeye binaen ihdas edildi.
  • 12 Eylül yönetimi yeni Anayasa’nın kabulünün ardından 6 Kasım 1983’ü seçim tarihi olarak belirledi ancak yasaklı olan siyasi liderlerin seçimlere katılmasına izin vermedi.
  • Seçimlerden sadece dört ay önce kurulan Turgut Özal’ın Anavatan Partisi (ANAP), yüzde 45 oy alarak seçimin galibi oldu.
  • ANAP’ın tek başına iktidara gelmesiyle MGK yönetimi fiilen son buldu.
  • 1989 yılında Kenan Evren’in emekli olmasıyla ilk kez sivil kökenli bir isim olan Turgut Özal Cumhurbaşkanlığı’na seçildi.