Avrupa Konseyinin Oluşum Evreleri ve Sistemi

Av. Emre Mert Çığır

GİRİŞ

İnsan mekanik ve hatasız bir varlık değildir. Bu nedenle hata veya yanlış yapacaktır. Bu hataların veya yanlışların en başında ise insanların, insan gruplarının, tüzel kişiliklerin veya devletlerin diğer insanlara karşı işlenen hatalar gelir. İşte bu hataların önüne geçebilmek, caydırıcılığı arttırabilmek ve insanlar arasındaki barışı daha çok sağlamak üzere tarih boyunca adalet, kanun ve kurum oluşturma kavramı gelişmiştir. İşte Avrupa Konseyi de içerisinde kurulan mekanizmalar ve yargılama kurumları ile bu kurumlardan biridir.

İnsan hakları ihlalleri tüm dünyada çözüme ulaştırılması gereken bir kavramdır. Avrupa Konseyi bu amaç doğrultusunda dünyada bulunan en uzman ve faydacı kurum olarak yer almaktadır. Bu başarısını ise sistemi, çalışanları ve sözleşmeleri ile başarmaktadır. Avrupa Konseyine hukuk ve adalet konusunda devletleri yargılama sıfatını, ona üye ülkelerce bahşedilmiştir. Başka bir deyişle devletler insan hakları konusunda yanlış yapabilme ihtimaline karşı Avrupa Konseyi‘ni kurmuş veya üye olmuştur ve bu kurumun kendilerini gerektiğinde mahkûm etme ve tazminat ödeme yükümlülüğü altına koymasına karar vermişlerdir.

Avrupa Konseyi esas olarak; insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasi konularında faaliyet gösterir. Avrupa Konseyi bu işlemlerinin kaynağını da esas olarak dünyada İnsan Haklarını en fazla koruyan yazılı metin olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden almakta olup, bu sözleşme ve ek başka protokoller uyarınca kendi bünyesinde bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile de yargılama yapma yetkisine haizdir.

Bu çalışmamız da Avrupa Konseyini bir bütün olarak irdeleyip, mekanizmasını, organizasyon şemasını, ruhunu, tüm dayanak metinlerini, bünyesinde faaliyet gösteren tüm kurum ve kuruluşlarını, idari yargısal yaptırımın mekanizmalarının nasıl işletildiğini incelemeye çalışacağız.

AVRUPA KONSEYİ (COUNCİL OF EUROPE)

I. BÖLÜM

AVRUPA KONSEYİNİN OLUŞUM EVRELERİ VE SİSTEMİ

1-) Avrupa Konseyi Kuruluş Amacı Ve Üye Ülkeler

5 Mayıs 1949 tarihinde Avrupa çapında insan haklarını, hukukun üstünlüğünü ve çoğulcu demokrasi ilkelerini korumak, güçlendirmek ve savunmak, ırkçılık, hoşgörüsüzlük ve yabancı düşmanlığı, sosyal dışlanma, uyuşturucu madde ve çevre konularındaki sorunlara çözüm aramak amacıyla kurulmuş hükûmetler arası bir kuruluştur[1]. Konsey’in çalışma alanları insan hakları, medya, hukukî iş birliği, sosyal dayanışma, sağlık, eğitim, kültür, spor, gençlik, yerel demokrasiler, sınır ötesi iş birliği çevre ve bölgesel plânlama olmak üzere birçok dala ayrılıp konsey bu dalların ve bu dallardan daha fazlasını planlı, sistematik ve pragmatik bir şekilde çalışmalarına konu etmektedir.

Kuruluş aşamasında ilk olarak Belçika, Birleşik Krallık, Danimarka, Fransa, Hollanda, İrlanda, İsveç, İtalya, Lüksemburg, ve Norveç olmak üzere toplam 10 ülke Londra antlaşmasını imzalayarak Avrupa Konseyi kurulmuş olup, merkezi Strazburg, Fransa’dır.

Şu an Avrupa Konseyi’nde toplam 47 üye ülke bulunmaktadır. Ülkemiz Türkiye de, anlaşmayı 1949 yılında imzalamıştır. Türkiye ve Yunanistan her ne kadar ilk kuruluş aşamasında olmasa da Avrupa Konseyi kurulduktan sonra konseye 9 Ağustos 1949 tarihinde ilk giren üyeler oldukları için “kurucu üye” statüsündedirler. Konsey’in resmî dilleri İngilizce ve Fransızca’dır [2].

Üye Ülkeler:

Almanya, Andorra, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Belçika, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Çekya, Danimarka, Ermenistan, Estonya, Finlandiya, Fransa, GKRY, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Karadağ, Letonya,

Lihtenştayn, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Malta, Moldova, Monako, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, San Marino, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Türkiye, Ukrayna, Yunanistan.

Avrupa Konseyi’ne Aday Ülkeler: Beyaz Rusya

Gözlemci üyeler: ABD, Japonya, Kanada, Meksika, Vatikan

Parlamenter Meclisi Nezdinde Gözlemci Sıfatını Taşıyan Ülkeler: İsrail, Kanada, Meksika

2-) Avrupa Konseyi Kuruluşunun Tarihi Evresi

Genel olarak Avrupa İkinci Dünya Savaşı’ndan büyük maddi ve manevi kayıpla çıkmıştır. Bunun akabinde Avrupa Konseyi, Avrupa halkları arasındaki yıllardır savaşlar ve siyasetler sonucu ortaya çıkan gerginlik ve çatışmanın son bulması, devletler ve halklar arasındaki uzlaşıyı sağlamak amacıyla ortak kurumlar ve antlaşmalar ve standartlar yaratıp, güven ve işbirliği tesis etmek amacıyla o günün koşullarının yarattığı buhran durumunda kurulmuştur[3].

Avrupa Hareketi, 2. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan hükümetler dışı bir sivil toplum hareketidir. İşte Avrupa Konseyi bu durum sonrası kurulan kurumlardan bir tanesidir[4]. Nitekim Avrupa Hareketi, 2. Dünya Savaşı sonrası Avrupa’nın her anlamda yeniden yapılanması amacına haiz olan ve amacı Avrupa halklarının özgürlük içinde bir arada yaşamasını sağlamak olan bir harekettir[5]. 13Avrupa Konseyi, 1948 yılında o dönemki hükümetleri temsilen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin ve parlamenter kanadı temsilen o dönemdeki adıyla Avrupa Konseyi İstişare Meclisi’nin (Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi) birlikte kurulmasıyla oluşturulmuştur[6].

Avrupa Konseyi’nin ruhunu ve esasını oluşturan sözleşmelerden biri olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ise 4 Kasım 1950’de Roma’da imzalanmıştır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), esas olarak Avrupa ülkelerinde yaşayan vatandaşların, insan hakları ihlallerine karşı korumaktadır. Avrupa Konseyi’ne üye olabilmek için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ilgili devletlerce imzalanması şartı aranmaktadır.

Avrupa Konseyi, üye devletlerarasında her türlü konulardaki siyasi işbirliğinin yanı sıra; yanı sıra; norm oluşturup bu normları denetlemek gibi bir yapılanmaya sahiptir. Konsey, hükümetler arası kanat, parlamenter kanat ve yerel yönetim kanadı dışında, 200’ü aşkın sözleşme ile bir sözleşmeler sistemini de içerir ki, görev, salahiyet ve amaçlarını bu kurul ve sözleşmeler ile yerine getirir. Keza, günümüzde bütün taraf ülkelerin bireysel başvuru hakkını kabul ettiği yargı organı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başta olmak üzere, birçok denetim mekanizması bulunmaktadır [7].

İkinci Dünya savaşı sonrası Avrupa ülkelerinde bir demokrasileşme süreci başlamıştır. Bunun akabinde Avrupa Konseyinin, Avrupa ülkeleri arasındaki siyasi ve hukuki etkinliğini öne çıkarmış olup konsey hızla gelişmiştir. Özellikle 2000 sonrasında küreselleşen dünya nedeni ile günümüz ihtiyaçlarına daha etkin bir yanıt vermek amacıyla bir takım çalışmalar yapmış ve kapsamlı reformları uygulamaya sokmuştur. Yapılan tüm reformlar ile, tüm Avrupa halkının gözünde Avrupa Konseyinin çalışmalarının ve faaliyetlerinin faydasını arttırmak ve uluslararası düzeyde siyasi etkinliğini arttırmayı amaçlamaktadır.[8] Hatta son yıllarda Avrupa Konseyi, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki halk hareketleri karşısında kendi bünyesinde geliştirdiği demokratikleşme, hukuk devleti ve insan hakları norm ve standartlarını, talepleri üzerine bu ülkelerle paylaşma yolunda çalışmalara başlamıştır.

3-) Avrupa Konseyine Üyelik Hususu

Avrupa Konseyi’nin Statüsü’ne Dair Sözleşme 5 Mayıs 1949 tarihinde Londra’da imzaya açılmış ve 42. maddeye uygun olarak 3 Ağustos 1949 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye Sözleşmeye 13 Nisan 1950 tarihinde katılmış ve 12 Aralık 1949 tarihinde onaylamıştır. 5456 Sayılı Onay Kanunu 17 Aralık 1949 gün ve 7382 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. İşbu 42 maddelik sözleşmenin üyelik ile ilgili ana unsurları incelenecek olursa;

– Konseyin amaçları ile ilgili konular başta olmak üzere, ekonomik, sosyal kültürel, bilimsel ve hukuksal konuların görüşülmesi, korunması ve daha ileri seviyelere çıkarılması konusundaki eylem ve sözleşmeler konsey organları eliyle izlenir.

– Avrupa Konseyine üye devletlerin, konseye katılmış olmaları Birleşmiş Milletlerin veya taraf oldukları öteki uluslararası örgüt veya birliklerin etkinliklerine katılmalarını etkilemez.

– Devletlerin ulusal savunma konularına ilişkin konular Avrupa Konseyinin kapsam ve alanı dışındadır.

– Hukukun üstünlüğü ilkesini benimseyen, temel hakları ve özgürlüklere saygılı ve bağlı her Avrupa devleti Avrupa Konseyi’ne üye olabilirler[9].

– Avrupa Konseyine her devlet; hukukun üstünlüğü ilkesini ve vatandaşlarının da temel özgürlüklerden yararlanması ilkesini kabul eder. Avrupa Konseyinin amaçları doğrultusunda hareket eden ancak üye olmayan her Avrupa devleti yeterli ve istekli olmaları halinde Bakanlar Komitesi tarafından Avrupa Konseyi üyesi olmaya davet edilebilirler. Bu şekilde çağrılan bir devlet statüye katılma belgesine Genel Sekretere vermesi üzerine üye sıfatına haiz olur. Bu şekilde davet edilen bir devlete çağrı yapılmadan önce Bakanlar Komitesi, önerilen üyenin Parlamenter Meclisinde bulundurmaya yetkili olduğu temsilci sayısını ve mali katkısını belirler.

– Avrupa Konseyinin herhangi bir üyesi, Genel Sekretere resmi bir bildirimde bulunarak tek taraflı olarak Konseyden çekilebilir. Bu türlü çekilmeler, bildirimin mali yılın ilk dokuz ayı içinde yapılması durumunda o mali yılın sonunda, mali yılın son üç ayı içinde yapılması durumundaysa, gelecek mali yılın sonunda hüküm kazanır.

– Konseyin amaç ve ilkelerini İhlal eden bir konsey üyesi ülkenin temsil hakları askıya alınabilir ve sözleşmenin 7. Maddesi hükmü uyarınca Bakanlar Komitesi tarafından çekilmesi istenebilir. Şayet üye bu isteğe uymaz ise, Komite re’sen bu üyenin Konsey üyeliğinin sona erdirebilir

– Bakanlar Komitesi, mali sorumluklarını ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen bir üyenin bu sorumluluk ve yükümlülüklerini yerine getirmediği süre boyunca Komitedeki ve Parlamenter Meclisindeki temsil hakkını askıya alabilir [10].

Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, turkiyehukuk.org’a değil, yazara aittir.