Tweet Beğenmek Suç mudur?

Bir şeyleri beğenmek neden suç olsun ki? Beğeni, sevgi, çiçekler, böcekler… Bunlar güzel kavramlardır, neden zarar gelsin? Bir şey suç olacaksa sevmemek, sevememek, takdir edememek,  beğendiğini gösterememek suç olmalıdır.

Yazarımız bir türlü hukuki konularda yazdığının farkına varamadığı için sorumuzu da yanlış anlamış. Doğru soru, “içeriği suç teşkil eden tweet beğenmek suç mudur?” olacaktı.

Ha bakın, o zaman iş değişti. Siz diyorsunuz ki, ortada terör örgütü olduğu yetkili makamlarca tespit edilmiş bir teşkilatın paylaşımlarını beğenmek var, açıkça anayasal düzeni ortadan kaldıracağını ilan eden düşünceleri beğenmek var, devlet büyüklerine (bayılırım bu terime de. Kimdir bu devlet büyükleri? Siyasi parti liderleri desen, onlar devletin değil, olsa olsa hükûmetin büyüğüdür ya da muhalefetin. Yürütmenin başı cumhurbaşkanı bile artık partili olduğuna göre, o bile devletin değil, hükûmetin büyüğüdür) aleni hakaretlerde bulunan paylaşımları beğenmek var, var oğlu var. Suç değil midir bu?

Değildir, değildir. Bir paylaşım ne kadar suç içerirse içersin, siz onu başkalarıyla paylaşmadığınız sürece, sadece beğenmişseniz, siz suça ortak filan değilsinizdir. Kim mi söylüyor? En başta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM). Ay hatırlatmayın şimdi bana Memurun Grev Hakkı yazımızı. Biz AİHM kararlarını ciddiye almıyoruz ki! Bakınız Kavala örneği.

Lakin Anayasa Mahkemesinin de kararları aynı şekilde; beğeniler düşünce özgürlüğü içerisinde değerlendirilir. Ama biz anayasa Mahkemesinin de kararlarını uygulamıyoruz ki! Bakınız, Atalay örneği.

Şimdi konu çok dağılacak ama Atalay kısmında Yargıtay’ın biraz haklılık boyutu var. Anayasa Mahkemesi diyor ki, AY m. 14 kapsamında yer alan faaliyetler ifadesi çok muallak, onu kanunilik ilkesi gereği tam dâhil olacak şuçlarla yazılı hâle getirelim, meclis bir kanun çıkarsın. Yargıtay da diyor ki, her şey sürekli olarak kanuna yazılarak belirlenemez, bazen de içtihatlarla kanun oluşur, ben bu değerlendirmeyi içtihatlarımla yapıyorum, Atalay kararımda da eski içtihatlarıma uygun karar verdim, sorun yoktur. İşte problem buradan çıkıyor. Özünde Yargıtay her şey kanuna yazılamayacağı için ve siyasi sebeplere rağmen eski içtihatlarından farklı bir karar vermediği için haklı, AYM de suç ve cezada kanunilik ilkesi gereğince haklı; hoş haksız da olsa AYM kararlarına hepimiz uymak zorundayız, bunu da böyle araya sıkıştırayım dedim.

Peki efendim, geldik gene Yargıtay ve Danıştay kararlarına sizi ikna etmek için, rahat olun, onlar da içeriği suç teşkil eden ifadeleri beğenmek suç olmaz diyorlar, rahat olun. Hatta Yargıtay bazı kararlarında tweet ve retweet ederek suçun yayılmasını sağlayan kişilerin de kaç takipçisi olduğuna bakıp öyle karar vermek gerekir diyor.

Tamam, işin adli boyutunu hallettik, ya disiplin hukuku? Biliyorsunuz, disiplin hukuku ceza yargılaması kadar katı değildir, orada da suçu beğenmek cezasız kalır mı?

Devlet memuru olmak bazı avantajları getirdiği gibi beraberinde bazı külfetleri de getirir. Bunlardan biri de siyasi olarak tarafsız olmak (ama devletin, tüm memurların, yürütmenin başı bile siyasi olarak tarafsız değil, partili, memurdan bunu istemek çok adil mi, o ayrı bir yazının konusu), devletin bölünmez bütünlüğü için çalışmak. Yani, söz konusu olan disiplin hukuku olduğunda o kadar kolay çıkamayız işin içinden düşünce özgürlüğüdür diye.

Bir adım daha ileri gidelim o zaman, içeriği suç teşkil etmeyen paylaşımları beğenmek disiplin hukuku açısından kusur oluşturur mu? Cevaplamak biraz zor. Yani düşünsenize Diyanet İşleri Başkanlığında çalışan bir müdür Hayyam’ın “Ben şarap içiyorum, doğrudur, aklı olan da beni haklı bulur; içeceğimi biliyordu Tanrı, içmezsem Tanrı yanılmış olur” adlı şiirini beğendiğini? Tam oluyor mu? Olmuyor gibi.

O zaman biraz da devlet memurunun onur ve vakarına uygun hareket etmek lazım. Bir hâkim yolda simit yiyerek dolaşabilir mi? Ya da hoş bir görüntü müdür? Osmanlı’da yolda yürürken bir şeyler içenlerin şehadeti sayılmazdı (tabii efendim burada ulema arasında ihtilaf var. O lafın aslı Ramazan’da bir şeyler yiyip içenler de, var mıydı öyle serbestlik oruç tutmadan, o da ayrı bir tartışma).

Madem memur olmayı seçtiniz, nasıl kılığınıza kıyafetinize özen gösteriyorsanız, biraz da beğenilecek paylaşımlara özen göstermek lazım. Bu muhalif düşünceleri beğenemezsiniz anlamına gelmez, önemli olan o muhalif düşüncelerin nasıl ifade edildiği.

E bunun foku fokumetresi mi var, nasıl anlayacağız beğenilen paylaşımın devlet memurunun onur ve vakarına yakışacak düzeyde olduğunu? Daha doğrusu, geldi önünüze bir şikayet, falanca memurun beğenileri, bu adam nasıl o kurumun müdürü olarak kalabilir? Açacak mısınız soruşturmayı açmayacak mısınız?

Gene çok bilinen bir yanlış, zaten burada ilk açılacak olan soruşturma değil, incelemedir. İncelemenin sonunda zaten çok abartı bir durum olmadığı sürece düşünce özgürlüğü ifadesi bağlamında kalıp soruşturma izni veremeyeceksiniz de, asıl mesele, o ön inceleme dediğimiz olguya izin verecek misiniz? Yani Çankaya Noteri hemen ver inceleme iznini sonra zaten soruşturmaya dönmeyecek mi, yoksa o inceleme izninde de bir sıkıntı olur mu?

Nasıl bir sıkıntı olacak ki, birel işlem bunlar, bir inceleme açılması kişinin hukuki durumunda bir değişiklik yaratmıyor ki, iptal davasına da konu olamaz, tam yargı davasına da. Çok emin değilim bundan. Düşünsenize sonu soruşturmasız da olsa bir inceleme açılıyor, kişinin çevresi bunu duyuyor, bu durum kişide bir elem ve keder yaratmaz mı? Bu elem ve keder Danıştay’ın manevi tazminat için aradığı gerekli düzeye ulaştığında sorumlu olan memurlara rücu edilmek üzere bir tam yargı davasına söz konusu olamaz mı? Doktrinde tartışmalı efendim.

Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, turkiyehukuk.org’a değil, yazara aittir.

Önceki İçerikCan Özümüz Anayasal Özgürlüklerimiz
Sonraki İçerikTrabzon Barosundan Trabzonspor – Fenerbahçe Maçı Olaylarıyla İlgili Açıklama
Özgür Türkeş
1978 İstanbul doğumlu. Ön lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Adalet, lisans eğitimlerini Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim ile Anadolu Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, yüksek lisans eğitimini BİST Spor Mali Durum ve Hisse Hareketleri Analizi adlı teziyle Beykent Üniversitesi İşletme Yönetimi’nde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde eğitimine devam eden Türkeş, Teknik Öğretmen olarak görev aldığı MEB’de Flekso Baskıda Maliyet ders kitabı modülünü hazırladı; Eğitim Kurumları Yöneticisi olarak çalıştı. Görevine Şubat 2023’ten itibaren Adalet Öğretmeni olarak devam eden Türkeş, Fransızca ve İngilizce biliyor.