Belli Hakları Kullanmaktan Yasaklanma

En kötü kanun, en iyi uygulayıcının elinde en iyi kanun haline gelir.
En iyi kanun da, kötü uygulayıcının elinde en kötü kanun haline gelir…

Bilindiği üzere 1 Haziran 2005 tarihinde 5237 sayılı TCK yürürlüğe girmiş, aynı tarihte yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 12. maddesi ile 765 sayılı TCK yürürlükten kaldırılmıştır.

İnceleme konumuz olan YTCK’nın Üçüncü Kısım İkinci Bölümü’nde bulunan Güvenlik Tedbirleri ile ilgili hükümleri şu şekilde belirtmek mümkündür;

1) YTCK’nın 53. maddesinde kişinin kasten işlemiş olduğu bir suç nedeniyle verilen mahkûmiyet kararının kanuni sonucu olarak maddenin a, b, c, d, e bendinde yer alan görevleri üstlenemeyeceği ve bu görevlerden yoksun bırakılacağı belirtilmiştir.

Bu maddede yer alan yasaklılık hallerine hükmetmek için iki koşul aranmaktadır;

a) Kasıtlı bir suç işlenmesi:
Maddede yer alan belli hakları kullanmaktan yasaklılık kararı verilebilmesi için işlenen suçun kasıtlı olması gerekmektedir. Madde metnindeki kasıt ibaresinden olası kasıtla işlenen suçları da kapsadığını belirtmek mümkündür. Taksirle ya da bilinçli taksirle işlenen suçlardan dolayı maddenin 1. fıkrası uygulanmayacaktır. Ancak maddenin 6. fıkrası gereğince taksirle işlenen suçtan dolayı hak yoksunluklarına karar verilecektir.

b) Kasten işlenen suçtan dolayı hapis cezası alması:
Yasaklılık hallerine hükmedebilmek için, işlenen kasıtlı suçtan dolayı hükmedilen cezanın hapis cezası olması gerekmektedir. Verilen cezanın ertelenmiş olup olmamasının önemi yoktur. Ancak maddenin 3. ve 4. fıkraları gereğince cezanın ertelenmiş olması durumunda hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceği yer almaktadır. Maddenin 5. fıkrasının son cümlesine göre, istisnai olarak, Adli Para Cezası’na hükmedildiği takdirde hak yoksunluklarına hükmedilmektedir.

2) Bu haklar, hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar kullanılamayacaktır.

3) YTCK’nın 53. maddesinde hak yoksunluklarının uygulanmayacağı durumlar da yer almaktadır. Maddenin 3. fıkrası gereğince, cezası ertelenen veya şartla salıverilen kişi hakkında velayet, vesayet ve kayyımlık gibi hakların yasaklanamayacağı belirtilmiştir. Maddenin 3. fıkrasının 2. cümlesi gereğince hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanıp uygulanmaması konusunda hâkime takdir hakkı tanınmıştır.

Maddenin 4. fıkrası gereğince kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında hak yoksunluklarına karar verilemeyecektir.

4) YTCK’nın 53. maddesinin 2. fıkrasında hak yoksunluklarının süresi ile ilgili düzenleme yer almaktadır. Maddenin 2. fıkrası gereğince, yasal kısıtlılık halleri, cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edecektir. Cezanın infazı tamamlandığı takdirde, kişi kamu hizmetlerinde görev alabilecektir. Hâlbuki 765 sayılı TCK gereğince, mahkûm olunan ceza infaz edilse bile, kişi kamu hizmetlerinden ömür boyu yasaklanabilmekteydi.

5) Maddenin 5. fıkrasında, birinci fıkrada sayılan görevin kötüye kullanılması sureti ile işlenen suçlardan dolayı ayrıca cezanın infazından sonra da bu hak ve yetkinin kötüye kullanılmasına hükmolunacağı, 6. fıkrada ise meslek, sanat ve trafik düzenin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlüğüne aykırılık dolayısıyla sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin hüküm yer almaktadır.

6) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinin 1. fıkrasında, hak yoksunlukları çok geniş bir şekilde yer almıştır. Bu hüküm nedeniyle diğer kanunlarda yer alan asıl cezalar dışında kalan fer’i cezalar ve güvenlik tedbirlerine hükmedilemeyecektir.

7) YTCK’nın 65/3. maddesine göre, hak yoksunlukları, özel affa rağmen devam edecektir. 69. maddede ise, hak yoksunluklarının ceza zaman aşımına tabi olacağı belirtilmiştir. 765 sayılı TCK’nın 307. maddesinde yer alan tedbire uymamanın müeyyidesi, YTCK’da yer almamıştır.

8) YTCK’nın 53. maddesinde yer alan Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma ile ilgili şu hususları belirtmek gerekmektedir:

a) YTCK’nın 3. maddesinde “…işlenen fiilin ağırlığı ile orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur…” hükmü yer almaktadır. İşlenen fiilin ağırlığı ile orantılı olarak ceza verilebilir; ancak güvenlik tedbirine hükmedilmesi için işlenen fiilin ağırlığına ve kusur oranına bakılmamalı, failin tehlikeli olup olmadığına bakılmalıdır . Nitekim YTCK’nın bazı maddelerinde tehlikelilik unsuru dikkate alınmıştır .

Güvenlik Tedbirleri; kişinin tehlikeli hali ile orantılı olarak ceza yerine veya ceza ile birlikte verilen, kanunla belirlenen yaptırımlardır. Güvenlik tedbirleri ile suçlunun ıslahı, topluma yeniden kazandırılması ve suçta tekerrüre engel olmak suretiyle toplum düzeninin korunması amaçlanmaktadır. Güvenlik tedbirlerinde, failin tehlikeli hali dikkate alınarak, yeniden suç işlenmesi önlenmek istenmektedir.

YTCK’nın 3/1. maddesinde yer alan “ve” bağlacı nedeniyle, fail hakkında işlenen suçun cezası ile birlikte mutlaka YTCK’da yer alan güvenlik tedbirlerinden birine hükmedilecektir. Bu hükümle YTCK, güvenlik tedbirlerinin uygulanması ile ilgili sistemlerden “ikici sistemi ” kabul etmiştir.

Güvenlik tedbirlerine hükmedilirken “fiilin ağırlığı” kıstası yerine, tehlikelilik ve orantılılık ilkesi dikkate alınmalı idi. Bu ilkelerden önemli olanı ise Orantılılık İlkesi’dir. Uygulanacak tedbir ile failin işlediği fiil, işleyeceği fiil ve tehlikelilik hali arasında orantı olmalıdır.

b) Kanun’un 53/2. maddesinde yer alan “…hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz…” hükmü gereğince, Şartla Salıverme’den faydalanan mahkûm hakkında, güvenlik tedbiri sona ermeyecektir. Şartla Salıverme ile tahliye olan sanığın toplumsal hayata uyumunun kolaylaştırılması ve sosyalleştirilmesi amaçlanmaktadır. Hak yoksunluklarının Şartla Salıverme kararına rağmen, cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam etmesi, mahkûmun toplumdan soyutlanmasına, yeniden suç işlemeye itilmesine sebebiyet verecektir. Bu nedenle Şartla Salıverme’den faydalanan hükümlü hakkında hak yoksunlukları ya da güvenlik tedbiri sona ermelidir.

c) YTCK’nın 53/1. maddede çok geniş bir yelpazede ele alınan “Kamu Hizmetlerinden Yasaklılık” bu madde ile güvenlik tedbiri haline getirilmiştir. Ancak maddede sayılan yasaklılık halleri, işlediği suç karşılığı belirli bir müeyyideye maruz kalan kişiyi aynı zamanda toplumun bir üyesi olmasının ona kazandırdığı hakların da birçoğundan mahrum ederek toplumdan uzaklaştırmaktadır . Hâlbuki güvenlik tedbirleri, tehlikeli failin iyileştirilmesine ve topluma tekrar kazandırılmasına yardımcı olmaktadır. “Belirli bir meslek ve san’atın tatili” de, Kanun’un 53/1-e bendi ile güvenlik tedbiri haline getirilmiştir. Ancak bir güvenlik tedbiri olarak değerlendirilmesi mümkün görünmemektedir. Zira “mesleki ölüm” olarak yorumlanan bu tedbirin suçlunun iyileştirilmesinde yarar sağlamadığı belirtilmektedir .

d) 53. maddede yer alan ve güvelik tedbirleri olarak belirtilen hükümlerin tamamı, 765 sayılı TCK’nın 20, 25, 31, 33, 34, 35, 41. maddelerinde yer almıştı. 765 sayılı TCK’da yer alan bu maddeler, bir bölüm ve madde altında toplanmış, yeni bir düzenleme yer almamıştır. Hâlbuki suçlunun uslanması ve suçun işlenmesinin önlenmesi açısından önemli olan güvenlik tedbirlerinin YTCK ile sayısı artırılmalı ve kanunilik ilkesi dikkate alınarak hâkime takdir hakkı verilmeli idi. Nitekim bazı ülkeler güvenlik tedbirlerini, kanunilik ilkesine aykırı olmayacak şekilde katalog şeklinde düzenlemekte ve hâkime bu konuda takdir hakkı tanımaktadır. Ancak belirtmek isteriz ki, YTCK ile süresiz kamu hizmetlerinden yasaklılık hali ya da yasal kısıtlılık hali söz konusu olmayacaktır. Bu olumlu durum nedeniyle YTCK’da memnu hakların iadesi kurumu yer almamıştır.

Av. Mustafa TIRTIR; İstanbul Barosu avukatı

Bu içerik daha önce İdeal Hukuk dergisinin 5. sayısında yayımlanmıştır.