Ahmed Cevdet Paşa (Osmanlıca: احمد جودت پاشا), 27 Mart 1822 tarihinde bugün Bulgaristan sınırları içinde kalan Lofça kasabasında doğdu. 26 Mayıs 1895 tarihinde İstanbul vefat etti. Osmanlı Devleti’nin 19. yüzyılda yetiştirdiği tanınmış devlet ve bilim adamı, tarihçi, hukukçu ve şairidir.
Oluşturduğu bir heyetle birlikte Mecelle‘yi kaleme alarak İslâm hukukunu sağlam bir dille kitaplaştıran kişidir. Usûlen batı prensiplerini uygularken esâsen İslâmın şer’i kaidelerine bağlı kalmayı uygun gören bir hukuk anlayışı benimsemiştir.
İlk Türk kadın romancı kabul edilen yazar Fatma Aliye Hanım’ın da babasıdır.
Eğitimi:
İlk tahsilini doğum yeri olan Lofça’da yaptı. Dedesi Hacı Ali Efendi’nin yardımı ile tahsiline devam etmek için 1839 yılında İstanbul’a geldi. Fatih Camii’nde klasik medrese tahsiline başladı. Aynı zamanda matematik, astronomi, tarih ve coğrafya gibi pozitif bilimlerin yanı sıra Farsçayı öğrendi ve Mevlana’nın Mesnevi’sini bitirdi. Siyasi olayları yakından takip edebilmek için Fransız lisanını da öğrendi.
Memuriyeti:
1844’te daha 22 yaşındayken Rumeli kaleminde kadı oldu.
1845 yılında müderrislik icazeti alarak İstanbul camilerinde ders verme hakkını elde etti. Devrin sadrazamının şeyhülislamlık makamını kendisine teklif etmesi üzerine, yeni kanunlar düzenlemekle meşgul olan Sadrazam Mustafa Reşid Paşa’nın dairesinde çalışmaya, akşamları da konağına gidip çocuklarının eğitimi ile ilgilenmeye başladı.
1848’de Mustafa Reşid Paşa’nın verdiği bir görevle Bükreş’e gitti. Kısa bir süre kaldıktan sonra geri döndü.
1849’da romatizma tedavi için gittiği Bursa kaplıcalarında “Kavâid-i Osmâniyye” (Osmanlıca dil bilgisi) adlı kitabı ve ilk Türk anonim şirketi olan Şirket-i Hayriye’nin kuruluş nizamnamesini yazdı. Yakın dostu Keçecizade Fuad Paşa ile birlikte yazdıkları Kavaid-i Osmaniyye, Türk dilinin Türkçe yazılmış ilk gramer kitabı kabul edilir ve yarım asır boyunca okullarda ders kitabı olarak okutulmuş, başta Almanca olmak üzere Arapça, Bulgarca ve Hırvatça’ya tercüme edilmiştir.
1856 yılında Galata Kadılığı görevine getirilmişken aynı yılın sonunda Mekke-i Mükerreme kadılığına atanan Ahmet Cevdet Paşa, aynı yıl içinde “Meclis-i Âlî-i Tanzimat” üyesi oldu ve kanunlaştırma çalışmalarında yer aldı.
1861’de İstanbul kadısı olarak atandı. Aynı yıl Meclis-i Âlî-i Tanzimatın yapısı değiştirilerek “Meclis-i Ahkâm-ı Adliyye” adını aldığında Osmanlı Devleti’nin kanunlarını yapacak olan bu kuruma üye tayin edilerek meclisin nizamnamesini yazdı.
1863 yılında Anadolu kazaskerliği payesi ile Bosna vilayetinde teftişe gönderildi. Bir buçuk yıl zarfında yeni ıslahatlar gerçekleştirerek orduya asker sağlamakta başarılı oldu. Bu başarısı sayesinde daha önce hiçbir ilmiye mensubuna verilmemiş olan ikinci rütbeden “Nişân-ı Osmânî” ile ödüllendirildi.
1864’te Bosna vilayetinde yaptığı ıslahatların aynısını Kozan’da da yapması için görevlendirildi ve başarılı oldu, bu ıslahatlarla Kozan ve çevre ahalisinin devlete olan güvenini güçlendirdi. Bu başarılardan sonra Sultan Abdülaziz Han tarafından şeyhülislamlığa getirilmesi umulurken bunun yerine ilmiye sınıfından mülkiye sınıfına nakledildi.
1866‘da vezirlikten paşalığa terfi edildi. Bilimin ülkeye yayılması ve genel kültür düzeyinin yükseltilmesi için çalışacak Fransız Bilimler Akademisi benzeri bir akademinin kurulması fikrini ortaya koyarak böyle bir yapının faydalarını anlatan bir makaleyi Sultan Abdülmecit Han’a sundu. Padişahın uygun bulmasıyla 1851’de kurulan Encümen-i Daniş’e (Osmanlı Akademisi) asli üye seçildi.
1853 yılında Encümen-i Daniş’te bir Osmanlı tarihini anlatan bir çalışmanın kaleme alınması kararlaştırılmıştır. O sırada Tanzimat Fermanı’nı kabul ettirmek üzere Mısır’a gönderilen sadâret müsteşarına eşlik etmesi istenmiş olan Ahmet Cevdet Efendi, bu seyahate rağmen çalışmasını aksatmayarak İstanbul’a dönüşünde hazırlamış olduğu üç ciltlik çalışmayı padişaha sundu. Bu çalışması, “Süleymaniye pâyesi” ile ödüllendirildi; böylece yüksek müderrisler sınıfına girmiş oldu.
1855 yılında on yıl sürecek Osmanlı Devletinin resmi tarihçisi olarak göreve başladı. “Tarih-i Cevdet” adıyla şöhret bulan on iki ciltlik eserinin geri kalan bölümlerini yazdı. Ahmet Cevdet Paşa, bir yandan da zamanın siyasal olaylarını anlatan “Tezâkir-i Cevdet” adlı eserini de kaleme aldı.
1868’de yeni kurulan ve temyiz mahkemesi gibi çalışacak olan “Divan-ı Ahkam-ı Adliye”’ye başkan tayin edildi. O yıllarda Fransız medeni kanununun tercüme edilerek Osmanlı Devletinde tatbik edilmesi savunulurken buna karşın Ahmed Cevdet Paşa İslam Hukuku Hanefi fıkhının sistematik kanunlaştırılması gerektiğini müdafaa ediyorlardı. Bu sebeple Ahmed Cevdet Paşa ve arkadaşları “Mecelle Cemiyeti” adıyla ilmi bir heyet altında toplandı. Başkanlığına Ahmet Cevdet Paşa’nın getirildiği bu meclis, Kur’an-ı Kerim’in hükümlerini kanun şekline sokup, bütün milletlerin kıymet verdiği Mecelle adındaki anayasa kitabı kaleme alındı.
1873 yılında Maarif Nazırlığına tayin edildi. Cevdet Paşa bu makama üç defa getirilmiştir. Nazırlığı döneminde ilk tahsilden yüksek tahsile her seviyede ders programı yapıldı. Nuruosmaniye Camii avlusunda “ibtidâiyye” adıyla modern usüllerde eğitim veren bir sıbyan mektebi açıldı. Bu arada Ahmet Cevdet Paşa, okullarda okutulmak üzere kitaplar yazdı. Türkçe dil bilgisi kitabı olarak “Kavâid-i Türkî”, mantık dersleri için “Mi’yâr-ı Sedad”, edebiyatla ilgili olarak “Âdâb-ı Sedad” adlı eserlerini kaleme aldı. Dini alanda tanınmış eseri olan “Kısas-ı Enbiya” da bu dönemde yazıldı.
1874 yılında Yanya valisi olarak atandı. Sekiz ay sonra yeniden İstanbul’a dönerek Adiye Nazırı oldu. Ticaret mahkemelerini Adliye Nezaretine bağladı. Osmanlı kanunlarını toplayan “Düstur” ilk defa onun zamanında yayınlandı. Kadılara yardımcı olacak bir eser olan “Ceride-i Mehâkim”’i yayınladı. Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesinden sonra patlak veren Bulgar isyanları ile ilgilenmek üzere teftiş için Rumeli’ye gönderildi; Bulgarca bilmesi sayesinde görevinde çok başarılı oldu. Dönüşünde Adliye ve ardından Maarif Nazırlığı görevlerine getirildi.
1878’de Suriye valisi yapıldı. Kozan’da Kozanoğlu Ahmet Paşa isyanını bastırması üzerine Ticaret ve Ziraat Nazırı yapıldı. Küçük Mehmet Sait Paşa başvekil olduğunda yeniden Adliye Nezareti’ne getirilerek 1880’de açılan Mekteb-i Hukuk’ta kendisine ders verdirildi.
1881’de kurulan ve Sultan Abdülaziz Han’ın ölümünden sorumlu bulunanları muhakeme eden Yıldız mahkemesinde Adliye Nazırı sıfatı ile bulundu.
1882’de Adliye Nazırlığından ayrılan Ahmet Cevdet Paşa, dört yıla yakın bir süre devlet işlerinden uzak kalarak eserlerini tamamlamakla meşgul oldu.
Son olarak 1886’da tekrar Adliye Nazırı yapıldı ve bu görevi dört yıl kalar sürdüren Ahmet Cevdet Paşa, hayatının geri kalanı bilimsel çalışmalarına ayırdı. 26 Mayıs 1895’te İstanbul Bebek’teki yalısında vefat etti. Naaşı, Fatih Camii haziresine defnedildi.
Eserleri:
- Tarih-i Cevdet: 12 cilttir. Osmanlı Devleti’nin 1774-1825 seneleri arasındaki tarihini anlatır.
- Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa: 12 kısımdır. Hz. Âdem’den itibaren birçok peygamberin, İslam halifelerinin, İkinci Murad’a kadar Osmanlı padişahlarının tarihinden bahseder.
- Tezakir-i Cevdet: Devrinin siyasi, içtimai, ahlaki cephesini anlatmıştır.
- Ma’ruzat: Sultan İkinci Abdülhamid’e 1839-1876 yılları arasındaki tarihi ve siyasi hadiseleri takdim etmek için hazırlanmıştır.
- Mecelle: Ahmed Cevdet Paşa başkanlığında bir heyet tarafından hazırlanmıştır.
- Divançe-i Cevdet: Gençliğinde yazdığı şiirleri, Sultan II. Abdülhamid’in emriyle bu kitapta toplamıştır.
- Kavaid-i Osmaniye: Keçecizade Fuad Paşa’yla birlikte yazdığı dil bilgisi kitabıdır. Türk dilinin Türkçe yazılmış ilk gramer kitabı kabul edilir.
- Ayrıca Belagat-ı Osmaniye – Kavaid-i Türkiye, Takvim-ül Edvar-Miyar-ı Sedad, Adab-ı Sedat fi-İlm-il-Adab, Hülasatül Beyan fi-Te’lifi’l -Kur’an, Asar-ı Ahd-i Hamidi, Hilye-i Seadet, Ma’lumat-ı Nafia adlı eserleri çeşitli mevzulardan bahsetmektedir.