Psikoloji literatüründe yer alan örselenmiş kadın sendromu, bir kadının duygusal veya fiziksel ilişki yaşadığı eşi ya da partneri tarafından düzenli olarak fiziksel, cinsel, duygusal, ekonomik ya da sözlü şiddete maruz kalmasıyla içine düştüğü sendromdur. Kavram adli tıpta, kadın haklarında, feminizm tartışmalarında, akademide ya da hukuki düzlemde yeni yeni tartışılmaya, kabul edilmeye başladı.
Örselenmiş kadın sendromu ne demek?
Örselenmiş kadın sendromunda eşinden ya da partnerinden düzenli olarak şiddete uğrayan kadının psikolojisi zamanla zarar görmekte, ruhsal ve fiziksel sağlığı hasar görmektedir. Uzun süre eziyet suçuna maruz kalan kadın, manevi anlamda örselenmeye başlayarak sendroma doğru sürüklenmektedir.
Hukukta örselenmiş kadın sendromunun yeri
Hukukçular, bu tarz şiddete sistematik ve düzenli olarak maruz kalan kadınların örselenmiş kadın sendromu yaşadığına kanaat getirmektedir. Ancak konu, psikoloji ve psikiyatriyi doğrudan ilgilendirdiği için hukuk da alanında uzman kişilerden bu konuda görüş ve destek alınmasını savunmaktadır.
Örselenmiş kadın sendromu, Amerika kaynaklı olmasından dolayı Amerikan hukuk sistemine yeni yeni girmektedir. Türk hukuk sisteminde henüz yer almayan örselenmiş kadın sendromu, diğer ülkelerin hukuk sisteminde de henüz kendisine yer bulamamıştır. Psikoloji biliminde tanımı yapılan örselenmiş kadın sendromu, Türk yasalarında ve içtihatlarda kabul edilen bir kavram değildir.
Ancak örselenmiş kadın sendromu, hukuki düzenlemelerimizde resmî olarak bir yer almasa da Yargıtay bu sendroma tam olarak atıf yapmasa da bazı kadınların içinde bulunduğu ruh halinden dolayı mağdur olan erkeği öldürdükleri ya da öldürmeye teşebbüs ettiklerine yönelik birkaç Yargıtay kararı bulunmakta. Buna rağmen mahkeme kararlarında ya da savunmalarda örselenmiş kadın sendromuna doğrudan atıfta bulunulamıyor.
Örselenmiş kadın sendromunu kanıtlamak niçin önemli?
Türk hukukunda örselenmiş kadın sendromu, kusurluluğu azaltan sebep, meşru müdafaa hali, özel bir cezasızlık sebebi olarak görülmemektedir. Kadının örselenmiş kadın sendromu yaşadığına, somut delillerle kanaat getirilse bile “bu sendromun etkisi altında suç işlediği, meşru müdafaada bulunduğu” resmî olarak ifade edilemiyor; karar mahkemenin takdirine bırakılıyor.
Örselenmiş kadın sendromunun hukukta yer alması gerektiğini savunan hukukçulara göre normalde suç işlemeyecek kadınla ilgili hüküm verilirken kadının maktul ya da fail tarafından örselenmesi sebebiyle sağlıklı olmayan bir ruh halinden dolayı suçu işlediği göz önünde bulundurulmalı.