Türkiye Barolar Birliği, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla yayımladığı basın açıklamasında çocukların Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar bakımından; sözleşmeler, Anayasa ve yasalarla tanımlanan haklarını tam olarak kullanamadığına vurgu yaptı.
Kamu bütçelerinde çocuklara yönelik yatırımlara harcanan payın giderek azaldığına dikkat çekilen açıklamada, çocukların doğuştan sahip oldukları yaşama, barınma, beslenme, eğitim, oyun oynama, her türlü istismara karşı korunma gibi birinci kuşak haklarını yeterince kullanamadıklarının altı çizildi.
TBB tarafından konuyla ilgili yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 20 Kasım 1989 tarihinde Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni kabul etti. O tarihten bu yana her yıl 20 Kasım’ı Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kutluyoruz. Her yıl 20 Kasım’da çocuk hakları alanında nerede olduğumuzu, çocuklarımızın mutlu geleceği için neler yaptığımızı ve yapmadığımızı düşünme ve konuşma fırsatı buluyoruz. Çocuklarımız, ülkemizin içinde bulunduğu koşullar bakımından; sözleşmeler, Anayasa ve yasalarla tanımlanan haklarını tam olarak kullanamıyor.
TÜİK verilerine göre; 84 milyonluk nüfusun 23 milyonu, yani toplam nüfusun yüzde 27’si çocuk yaşta olduğu halde kamu bütçelerinde çocuklara yönelik yatırımlara harcanan pay giderek azalıyor. Oy verme yaşına geldiklerinde peşlerine düşülen gençler, çocuk yaştayken siyaset kurumunun dikkatini yeterince çekmiyor ve siyasi öncelikler arasına girmiyor.
Çocuklar doğuştan sahip olduğu yaşama, barınma, beslenme, eğitim, oyun oynama, her türlü istismara karşı korunma gibi birinci kuşak haklarını yeterince kullanamıyor. Kişiliğini geliştirme, kendisini ifade etme, ayrımcılığa tabi tutulmama gibi konularda ise durumları daha da kötü.
Çocuklar babasının elini tutmuş sokakta gezerken terörün hedefi olabiliyor; trafik kazalarında, iş cinayetlerinde yaşamını yitirebiliyor; sokakta, silahlı çatışma ortamlarında öldürülebiliyor.
Sağlıklı, temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir eve sahip olmayan, günde üç öğün sağlıklı ve besleyici gıdaya erişemeyen çocukların sayısı milyonlarla ifade ediliyor. Eğitim çağında bulunup okula giden her çocuğa okul ortamında hiç değilse bir öğün yemek verilmesi gibi çok insani bir talep dahi siyasi saiklerle reddedilebiliyor.
Öte yandan, eğitim çağındaki her çocuk okula erişemiyor. Ülkemizde zorunlu eğitim yaşında olup okula gidemeyen çocuk sayısı 700 bini aşmış durumda.
En temel çocuk haklarından biri olan oyun oynama hakkı çocuklar için bir lüks halini alıyor. Çocukların güvenli biçimde oyun oynayabileceği kamusal alanlar giderek azalıyor. Şehirler, çocukların sokakta oyun oynayabileceği, akranlarıyla bir araya gelebildiği yerler olmaktan çıktı. Çocuklar, evlerinde, çoğu kez bir başlarına, çevrimiçi ortamlarda zaman geçiriyor. Spor yapmayan, hareket etmeyen, gerçek dünya ile ilişkileri azalan çocuklar kişisel gelişimlerinde sorunlar yaşıyor.
Okulda olması gereken çocuklar; tarlalarda, sanayide, imalathanelerde çalıştırılıyor.
Çocukların fiziksel, cinsel ve duygusal istismara uğradığı vakaların sayısı her geçen gün artıyor.
Tüm bu koşulların varlığı bizi karamsarlığa düşürmemeli. Yapacağımız şey sorunlara bakıp üzülmek, bu sorunların birileri tarafından çözülmesini beklemek olmamalı.
“Çocuklar geleceğimizdir” söylemini bir kenara bırakıp çocukların bugünü için üstümüze düşen görevleri hatırlamak ve yerine getirmek zorundayız.
Türkiye Barolar Birliği olarak; yaşamın her alanında çocuk hakları bilincinin geliştirilmesi için çabalamaya; onlarla birlikte haksızlıklara karşı mücadele etmeye, tek tek veya kurumsal hak ihlallerini gidermek için çalışmaya devam edecek, görevini yerine getirmeyenler üzerindeki demokratik baskımızı sürdüreceğiz.
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü vesilesiyle, kendimiz dahil tüm kişi ve kurumları çocukların haklarının önündeki engellerin neler olduğu ve bu engelleri kaldırmak için kişisel ve kurumsal olarak neler yapabileceğimizi düşünmeye, bulmaya ve harekete geçmeye davet ediyoruz.