Gül: Hukukun asıl sahibi milletimizdir

Fotoğraf kaynak: basin.adalet.gov.tr

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu (BEDK) tarafından düzenlenen Bilgi Edinme Hakkı Ulusal Sempozyumunda yaptığı konuşmada demokratik yönetim anlayışı ve hukuk devletinde bilgi edinme hakkının önemini vurguladı.

Hukuk devletinde tüm vatandaşların geleceklerinden emin olması ve kendilerini güvende hissetmeleri gerektiğinin altını çizen Bakan Gül, söz konusu güvenin sadece bir grubun belli bir çevrenin değil, Türkiye’de yaşayan 84 milyon vatandaşın temel hakkı olduğunu belirtti.

“Milletimiz hukukun asıl sahibidir, insanımız bu hakkın yegane sahibidir ve bunun birileri tarafından kendisine bahşedilmesine ihtiyacı yoktur.” diyen Gül, insan haklarının bir lütuf olmadığına, kişinin doğuştan getirdiği bir hak olduğuna dikkat çekerek bilgi edinme hakkının bunu uygulamaya dökmenin en güçlü göstergesi olduğunu dile getirdi.

Adalet Bakanı Gül’ün konuşmasından öne çıkan satır başları şu şekilde:

Devletin olağan zemini hukukun kendisidir

  • Devlet rutin dışına çıkmaz. Devletin olağan zemini hukukun kendisidir. Hepimizin bildiği gibi eski Türkiye’de rutinin dışına çıkalım anlayışı sıradanlaşmıştı, daha da kötüsü, bu durum kanıksanmıştı. Oysa devletin rutini hukuktur, demokrasidir, amasız fakatsız bunu her zaman göstermesi temel görevidir. Kimini kılık kıyafetinden dolayı, kimini inancından dolayı, kimini etnik kimliğinden dolayı, kimini siyasi görüşünden dolayı ama herkesi bir şekilde suçlayan araçsal bir hukuk anlayışı vardı. Öyle bir dünyada bilgi edinme hakkı lükstü. Hak kelimesi bile lükstü. Kafka’nın ‘Dava’ romanındaki gibi, sistemin karanlık dehlizlerinde bir başına kalmış, soru soramayan, sorsa cevap bulamayan bir insan vardı. Bugün ise insanımızın önünü hukuk aydınlatıyor. Kamunun bütün faaliyetlerinde vatandaşlarımızın, faaliyetlerimizin teminatı hukuktur.
  • Artık Türkiye’de hiç kimse inancından dolayı ötekileştirilmemektedir. Böyle bir şeye asla izin verilemez. Kimliğinden dolayı hor görülemez, yaşam tarzından dolayı ayrımcılığa maruz bırakılamaz. Ama görüyoruz ki bazıları hâlâ eski Türkiye özlemi içerisinde. Eski Türkiye’nin adetlerini, alışkanlıklarını hortlatmak isteyenler, Kur’an kurslarına ‘orta çağ zihniyeti’ diyerek bunu hortlatmak isteyen, çağdışı zihniyet iyi bilmelidir ki, o köprülerin   altından çok sular aktı. Artık Türkiye eski Türkiye değil. Gerek kimliğiyle, gerek yaşam tarzıyla, gerek kılık kıyafetiyle ötekileştiren, dilinden dolayı ötekileştiren, inancından dolayı ötekileştiren, yaşam tarzından dolayı ötekileştiren korku siyaseti ve jakoben bağnazlık maziye gömüldü. Türkiye’yi hiç kimse artık eski Türkiye’ye dönüştüremeyecek, insan haklarını eskiye götürmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.
  • Milletimiz diyor ki sen benim vatandaşımın inancına, çocuklarımın hangi okula, kursa, eğitime devam edeceğine karışamazsın, sen benim adıma karar veremezsin. Hele hele bunları, bu tercihlerimi asla hor ve hakir göremezsin. Milletimizin yaklaşımı budur.

Hukuk neyi emrediyorsa bunu gerçekleştiren siyaset anlayışıyla yolumuza devam ediyoruz

  • Bir gün bile ‘Rutin dışına çıksa ne olur’ anlayışıyla ülkemizi nereye getirdikleri geçmişte hepimizin yaşadığı bir tarihtir ama değil bir gün, bir saniye bile olsa rutin dışına çıkmayan, hukuk neyi emrediyorsa bunu gerçekleştiren ve daha fazla reformu hayata geçirmeye inanan bir siyaset anlayışıyla yolumuza devam ediyoruz. Bunun dışındaki hiçbir siyaset anlayışı, kabul edeceğimiz bir siyaset anlayışı değildir. Bu anlayışla da sonuna kadar nereden ve kimden gelirse gelsin mücadele etmeye devam edeceğiz.