Bazı Kanunlarda Denetimli Serbestlik ile ilgili Hükümler*

Av. Mustafa Tırtır / İstanbul Barosu Avukatı

1)ÇKK’da yer alan hükümler:

3 Temmuz 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 5. maddesinde Koruyucu ve Destekleyici Tedbirler yer almaktadır. Buna göre, çocuğun öncelikle kendi aile ortamında korunmasını sağlamaya yönelik danışmanlık, eğitim, bakım, sağlık ve barınma konularında alınacak tedbirler verilebileceği ortaya konmuştur.

ÇKK’nın 23. maddesinde, çocuğa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda, Ceza Muhakemesi Kanunundaki koşulların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği ; Kanun’un 19. maddesinde çocuğa yüklenen suçtan dolayı CMK’daki koşulların varlığı halinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebileceği belirtilmiştir.

Kanun’un 36. maddesine göre ise, hakkında koruyucu ve destekleyici tedbir kararı verilen, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı onanan, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen çocuğun denetim altına alınmasına karar verilebilecektir.

Denetim altına alınan çocuğa göre 37. madde gereğince denetim görevlisi görevlendirilecek, 38. maddede görevleri yer alan denetim görevlisi, 39. madde gereğince denetim planı belirleyecek ve bu palana göre suça sürüklenen çocuk denetim altına alınacaktır.

ÇKK’nın 20. maddesinde suça sürüklenen çocuklar hakkında soruşturma veya kovuşturma evrelerinde adlî kontrol tedbiri olarak Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinde sayılan tedbirler ile ÇKK’nın 20. maddesinin a,b,c bendinde yer alan tedbirlerden bir ya da birkaçına karar verilebilir. Bu tedbirler;
a) Belirlenen çevre sınırları dışına çıkmamak.
b) Belirlenen bazı yerlere gidememek veya ancak bazı yerlere gidebilmek.
c) Belirlenen kişi ve kuruluşlarla ilişki kurmamak, şeklindedir.

Bu tedbirler, nihai kararla verilmemekte, soruşturma ya da kovuşturma aşamasında verilebilmekte ve hükümle ortadan kalkmaktadır.
Gerçekten gazetelerde suç işleyen bir küçüğe verilen günde 100 soru çözme kararının (1) sıra dışı bir kararın verildiği belirtilmektedir.

2)CGİK’te yer alan tedbirler:

a)Mükerrirler hakkında uygulanan Denetimli Serbestlik:
Bilindiği üzere 765 sayılı TCK’da tekerrür halinde verilen ceza, hükümle birlikte arttırılmakta idi. YTCK’ya göre cezanın hükümle arttırılması sistemi tamamen terk edilmiş, bunun yerine verilen cezanın CGİK’te yer alan mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilecektir.

YTCK’nın 58.maddesinin 6.fıkrası gereğince, tekerrür hâlinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Ayrıca cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Mahkumiyet kararında cezanın mükkerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirileceği ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedildiği yer alacaktır. 58. maddede yer alan denetimli serbestlik ile ilgili CGİK hükümlerine atıf yapılmıştır.

CGİK’in “Mükerrirlere özgü infaz rejimi ve Denetimli Serbestlik Tedbiri” başlıklı 108.maddesinin 4. fıkrası gereğince hakim tarafından, mükerrir hakkında cezanın infazının tamamlanmasından sonra başlamak ve bir yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirlenir. Yine CGİK’nın 108. maddesinin 6. fıkrası gereğince hakim, denetim süresinin 5 yıla kadar uzatılmasına karar verebilir. Halbuki, YTCK’nın 51. maddesinde belirtilen denetim süresinin üst sınırı en fazla 3 yıl olabilir. Görüldüğü üzere mükerrir hakkında öngörülen denetim süresi daha uzun tutulmuştur.

5. fıkradaki “…tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde, koşullu salıverilmeye ilişkin hükümler uygulanır…” hükmü gereğince, CGİK’in 107.maddesinin 7 ila 15.fıkralarında yer alan Şartla Salıverme’ye ilişkin hükümler uygulanacaktır.

b)Şartla Salıverilme halinde Denetimli Serbestlik:
CGİK’nın 107. maddesinde şartla salıverilen hükümlü hakkında da denetimli serbestlik tedbirine hükmedilebileceği, bu tedbirin hükümlünün tahliye olmasından sonra başlayacağı belirtmiştir. CGİK’nın 107.maddesinin 6. fıkrasına göre, hükümlü şartla salıvermeden faydalanarak tahliye olduktan sonra, hükümlünün tâbi tutulacağı denetim süresi, 107.maddenin 1,2,3,4.maddelerinde belirlenen infaz kurumunda geçirilmesi gereken sürenin yarısı kadar olacaktır.

107. maddenin 7. fıkrasında, denetim süresinde hükümlünün uyması gereken yükümlülükler yer almıştır. Buna göre hükümlü, denetim süresinde, infaz kurumunda öğrendiği meslek veya sanatı icra etmek üzere, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında, ücret karşılığında çalıştırılabilir. Burada öncelikle cezaevinde bir meslek ve sanatın öğrenilmesi gerekmektedir. Hükümlü cezaevinden çıktıktan sonra ücret karşılığında kamu kurumunda ya da aynı mesleği icra eden özel bir şirkette çalıştırılacaktır. Hangi işlerde çalıştırılacağı yönetmeliğin 36. maddesinde yer almaktadır.

Maddenin 8. fıkrasında on sekiz yaşından küçük olan hükümlüler, denetim süresinde eğitimlerine, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir kurumda devam edeceklerdir. Madde metninde yer alan “devam edeceklerdir” ibaresine göre hükümlü cezaevinde başladığı eğitimine tahliye olduktan sonra devam edecektir.

Hâkim, koşullu salıverilen hükümlünün kişiliğini ve topluma uyumdaki başarısını göz önünde bulundurarak; denetim süresinin, denetimli serbestlik tedbiri uygulanmadan veya herhangi bir yükümlülük belirlemeden geçirilmesine karar verebileceği gibi, denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasını veya belirlenen yükümlülükleri denetim süresi içinde kaldırabilir.

3)CMK’da yer alan Tedbirler:
5271 sayılı CMK’nın 109. maddesinde yer alan Adli Kontrolle ilgili hüküm yer almaktadır. Adli kontrol, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, üst sınırı üç yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebilir. Adli kontrol, şüphelinin 109/3. maddede yer alan bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir. Bu yükümlülüklerden bir kaçını şu şekilde sıralayabiliriz. Yurt dışına çıkamamak, Hakim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak, Hakimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde mesleki uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak, şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hakimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak,

Maddenin 1. fıkrası gereğince bu yükümlülüklere hükmetmek için, suçun üst sınırın 3 yıl veya daha az süreli olması gerekmektedir. Ancak yurtdışına çıkamama ve nakdi kefalet yükümlülüğünde süre sınırı dikkate alınmamaktadır.

Soruşturma aşamasında savcılık makamı tarafından Sulh Ceza Mahkemesi’nden istenecek, bu karar göre şüpheli adli kontrol altına alınabilecektir. Nitekim gazetelerde alkollü bir Fenerbahçe taraftarına halka açık yerde izlemekten men kararı verildiği, kahvesinde talih oyunu oynatan bir kişiye milli eğitim bakanlığı tarafından belirlenen 100 temel eserden 5 tanesini alma kararı verdiği görülmektedir (2).

4)Sonuç:
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren bu hükümlerle, failin iyileştirilmesi ve topluma kazandırılması amaçlanmaktadır. Ancak uygulamada henüz uygulayıcıların bu tür kararlara hükmetmediği veya nadiren hükmettiği görülmektedir. Bilhassa CMK’nın 109. maddesinde yer alan Adli Kontrol ile ilgili hükmün uygulanmasını, hatta CMK’nın 100. maddesinde yer alan tutuklama kararının önüne geçmesi gerektiğini önemli belirtmek istemekteyiz. Zira ülkemizde açılan davaların % 60’ının Beraat Kararı bittiği hususu dikkate alındığında, bu görüşümüzün haklılığı ortaya çıkacaktır.

*Bu makale, Av. Mustafa Tırtır’ın izniyle yayımlanmıştır.

(1) http://www.haberler.com/sarkoy-savcisi-tamer-soysal-dan-ilginc-cezalar-haberi/ (Erişim tarihi 23.03.2007)
(2) http://www.haberler.com/sarkoy-savcisi-tamer-soysal-dan-ilginc-cezalar-haberi/