Borca Batık Şirketten Tahsilat Mümkün mü?

Özgür TÜRKEŞ

Bundan iki bin yıl önce Roma İmparatorluğu o zamanki tüm medeniyeti hakimiyeti altına aldı. Her imparatorluk kurulduğu anda yıkılmaya mahkumdur; imparatorluklar fethetme üzerine kurululardır ve hiçbiri  sonsuza kadar büyüyemeyeceği için bir an gelir, genişlemeleri biter ve yerlerini yeni imparatorluklara ya da devletlere bırakırlar. Roma’dan da önce imparatorluklar vardı, sonra da oldu. Roma’nın asıl özelliği tüm Akdeniz’e hakim olması değil aslında; günümüz Kıta Avrupası’nda, Almanya’yı bir tarafa bırakırsak, hala Romalılar’ın iki bin yıl önce kurdukları hukuk sistemini kullanıyor olmamız.

İster ticaret yaptığımız için olsun, ister işgören olarak, bir çoğumuzun başına iş yaptığımız şirketten alacağımızı tahsil edememe gelmiştir. Daha da acısı, malvarlığı olmadığı için şirketten alacağımızı tahsil edemememize rağmen şirket sahiplerinin ve yöneticilerinin başka şirketleriyle iş yaptıklarını görmemiz olur. Böyle durumlarda ne şirket sahibinin kişisel varlığına ne de diğer şirketlerindeki haklarına başvurabiliriz. Bunun sebebi, borca batık da olsa o şirketin ayrı bir tüzel kişiliği olmasıdır; artık sermayesini koyarak onu meydana getirmiş sahibinden farklı bir kişiliğe sahiptir.

Şu anda bize çok normal gelen bu durum, çok değil, yarım milenyum önce kabul edilemeyecek kadar uç bir durumdu. Nasıl olur da sermaye sahibinden bağımsız bir kişiliğe sahip olabilirdi bir şirket? Ancak ticaretin gelişmesi gerekiyordu ve yaptığı yanlış bir ticaretin bedelini tüm servetini kaybetmekle ödeyecek olmak o zamanlar kimsenin işine gelmiyordu. Böylece coğrafi keşiflerle beraber insanoğlu tüzel kişilik kavramını icat etti; tabii daha doğrusu Roma İmparatorluğu’ndan kopya çekti. Evet, beş yüz yıl önce bize çok uç gelen tüzel kişilik kavramını aslında Romalılar bulmuşlardı. E bir yerde de bulunmak zorundaydı, şu anda şirketin borçlarından dolayı şirket sahibine gidemiyoruz ama Roma’nın klasik öncesi döneminde kişi borcundan dolayı kişiyi hapsetme, köleleştirme, satma hatta öldürme hakkı vardı alacaklının. Kişi borcundan dolayı kişiyi öldürme hakkından kişinin şirketinin borçlarından dolayı kişiye dokunamamaya geldik, kim bilir belki bir gün de dağlara, ovalara, nehirlere tüzel kişilik hakkı gelir; dağ bize kendisini kirlettiğimiz için dava açabilecek duruma gelir. Uç demeyelim, tüzel kişilik kavramının nereden nereye geldiğini gördük biraz önce.

Yazımızın asıl bizi ilgilendiren kısmı, batık şirketin borçlarından dolayı başvurup başvuramayacağımız başka bir yol olup olmaması. Genellikle minareyi çalan kılıfını da hazırladığından en güzel çözüm, Romalıların tabiriyle “Bonus Pater Familias” olarak davranabilmekte. Yani basiretli tacir, orta zekalı, iyi niyetli vatandaş olup sağlam şirketlerle çalışabilmek. Sermayesi oranında yöneticisinin sorumlu olmasından dolayı anonim şirketler ilk akla gelendir. Ancak özellikle Türkiye’de uluslararası şirketlerin ofislerini limited şirket olarak kurduklarını düşünürsek bu tüm limited şirketlerden uzak durmak anlamına gelmez. Basiretli tacir her anonim şirkete güvenmeyeceği gibi her limited şirkete de hemen şüpheyle yaklaşmaz.

Eğer şirket sahibinin durumunun iyi olduğunu biliyorsak, yaptığımız takiplerden de bir sonuç alamadıysak, şirketin iflasını istemek akla gelebilir. 60.000 TL civarında bir iflas gider avansı vardır (2022 için 27.000 TL idi. 2023’te bu %122 oranında yeniden değerlemeye tutuldu). Aslında bu avansı yatırmakla işimizin bitmesi lazim. Fakat kanun gereği iflası isteyen iflas sonuçlanana kadar tüm giderlerden sorumlu olmasına rağmen bir kere iflas ilana çıktıktan sonra kişi geri kalan masrafları yatırmasa dahi kamu yararı gereği mahkeme iflası sonuçlandırmak zorunda. E para yatıran olmayınca ne yapacak, kamu kaynaklarından mı kullanacak? Bu durumlara düşmemek için mahkemeler o iflas avansına dokunmadan tüm masrafları da ayriyeten sizden alıyorlar, böylece ortaya korkunç bir meblağ çıkıyor.

Zaten neden bu kadar masrafa giriyoruz, yaptığımız takipler boşa çıktı, şirketin bir mal varlığı yok ki? İşte dedik ya, eğer şirket sahibinin durumunun iyi olduğunu biliyorsak bu yola başvuruyoruz, çünkü böyle borca batık bir şirketin korkunç düzeyde de vergi borcu vardır, devlet hiçbir şey yapmaz böyle durumda fakat şirketin iflası istendiğinde bir istisna oluşur. Müflis şirketin sahipleri şirketin vergi borcundan kişisel servetleri açısından sorumlu olurlar. Şu ana kadar herkese ufak ufak borç takan şirket kimsenin bu borçlar için iflas istemeyeceğini biliyordu, bu yüzden rahat hareket edebiliyordu. Ancak biri çıkar da bu riski göze alırsa, vergi borçlarından sorumlu olmamak için şirket sahibi iflasını engellemek için borcunu ödeyebilir size.

Tabii burada aptal puma sendromuna kapılmamak lazım. Yani, sizin alacağınız ne kadar ki onu geri alabilmek için bu kadar büyük bir parayı riske atıyorsunuz? Ama hani riske atmıyorduk, sahibinin durumu iyiydi, vergi borçlarından sorumlu olmamak için size ödeme yapacaktı?

Her zaman öyle olmayabilir. Şu ana kadar şirket yöneticilerine karşı hep mali sorumluluktan bahsettik. İşin bir de adli ceza kısmı vardır. Öz Sermayesini kaybetmiş, bilançosu açısından teknik olarak iflas etmiş bir şirketin yöneticisinin icra iflas suç ve ceza açısından kendisinin iflas istemesi gerekiyor zaten; belki siz bu iflası isteyerek o yöneticiye büyük bir iyilik yapıyorsunuzdur. Belki bu icra iflas suç ve ceza kısmından hareket ederek yapabileceğiniz kanuni bir hareket var mıdır, onu incelemeniz gerekir ama bizim bu yazımızın konusu değil, çok detay gerektiren bir işlem, belki başka bir yazımızın konusu olur.

Yapılabilecek mali açıdan daha az riskli ama başarı şansının epey düşük olduğu bir işlem daha var. Literatürde buna tüzel kişilik perdesinin aralanması deniyor ama yargıtay bazı kararlarında hatalı olarak tüzel kişilik perdesinin kaldırılması olarak geçiriyor. Neden hatalı, siz bir konuda dava açar da onu neticeye bağlarsanız artık o bir emsal olur. Mesela bir işçi dava açtı ve sigorta primlerinin düşük ödendiğini ispatlayabildi. Şirketin başka bir çalışanı bu kararı kendi davasında da kullanabilir, bu şirketin kendi sigorta primlerini de düşük ödediğine karşı karine oluşturabilir. 

Ancak bir kere tüzel kişilik perdesi aralanabilmişse bir mahkeme hükmüyle, yani şirketin borçlarından dolayı şirket sahibinin kişisel mallarına ya da başka şirketlerine gidilebilmiş olması geri kalan tüm alacaklıların da aynı karardan yararlanabileceği anlamına gelmiyor. Yani hiçbir alacaklı “bakın bu şirketin muvaza yaptığı ilamla ispatlıdır, benim de alacağım var, tüzel kişilik perdesi kaldırılmıştır, benim de alacağım ödensin” diyemiyor. Her alacak için ayrı ayrı dava açmak, her olay kendi özel şartlarında değerlendirilmesi gerekiyor. Kaldırılmıyor yani, aralanıyor, daha sonra tekrardan eski tüzel kişiliğine kavuşuyor. Unutmayalım ki bu tür kararlar çok istisnai olarak çıkıyor, amaç ekonominin, ticaretin devamlılığını sağlamak. Kusura bakmayın ama hiçbir mahkeme “bu kişi, alacaklı mağdur, şirket sahibine gidilsin” demiyor, biraz kendi düşen ağlamaz durumu. Herkes basiretli tacir olunsun isteniyor yani. 

Özetle, nasıl doğrusu hasta olduktan sonra iyileşebilmek değil, hasta olmamak için önlem almaksa, sizin de borca batık şirketten tahsilat açısından çok yapabileceğiniz bir şey yok. Önemli olan çok kazanacağım diye vadeli çalışmamak belki de, az karla ama peşin çalışabilmek. Aynı şekilde her işgören de en yüksek ücreti hak ettiğini düşünür. Ama olayın bir de karşı tarafını düşünmek lazım. Sizin maaşınızın işvereni de çok zorlamaması lazım. Yoksa, görece dürüst şirket ise sizi birkaç ay çalıştırdıktan sonra işten çıkaracaktır ya da en başta zaten ödememek üzere o başka yerlerde bulamadığınız maaşı kabul etmiştir.


Özgür Türkeş Hakkında: 1978 İstanbul doğumlu. Ön lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Adalet, lisans eğitimlerini Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim ile Anadolu Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, yüksek lisans eğitimini BİST Spor Mali Durum ve Hisse Hareketleri Analizi adlı teziyle Beykent Üniversitesi İşletme Yönetimi’nde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde eğitimine devam eden Türkeş, Teknik Öğretmen olarak görev aldığı MEB’de Flekso Baskıda Maliyet ders kitabı modülünü hazırladı; Eğitim Kurumları Yöneticisi olarak çalıştı. Görevine Şubat 2023’ten itibaren Adalet Öğretmeni olarak devam eden Türkeş, Fransızca ve İngilizce biliyor.