Bozdağ: AYM’yi İnsan Hakları Mahkemesine Dönüştürdük

13. Büyükelçiler Konferasında konuşan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, son yirmi yılda yapılan reformlar sayesinde Türkiye’de insan hakları başta olmak üzere birçok alanda önemli yollar katedildiğini belirtti. Teröristlerin iadesi konusunda Avrupa’nın ikiyüzlü tutumuna da dikkat çeken Bozdağ’ın konuşmasından öne çıkan satır başları şu şekilde:

“Bu ülkenin yargısını iki tane dosya üzerinden yargılayıp, bu ülkenin adalet anlayışını iki siyasal taraftarlara göre yargılama yapan sosyal medya veya siyasetçilere göre değerlendirip, dosyayı delilini bilmeden Türkiye’nin adalet sistemini ve yargısını, yargı görevi yapanları mahkum etmek adil değildir.”

“AB üyesi ülkelere baktığımızda terör suçlarından bugüne kadar 893 talebimiz olmuş. Bunlardan sadece dördünü kabul etmişler, beşyüzünü reddetmişler, diğer bir kısmı hitam bulmuş, ölüm veya Türk mahkemelerinin davayı sonuçlandırması nedeniyle vesaire. Ortada durum 4 tane kabul 500 tane ret. ABD’ye baktığımızda ABD’den ise bugüne kadar 2012-2022 arası, 236 tane terör suçlarından biz iade talebinde bulunmuşuz. Şu ana kadar 20 tanesine ret vermişler. Hiçbir tanesini kabul etmemişler. Söz konusu adli yardımlaşmada teröristler ya da terör suçlarıyla ilgili iade talepleri olduğu zaman, Avrupa maalesef Türkiye’nin taleplerine kör ve sağır kalıyor.”

“FETÖ elebaşı Fethullah Gülen ile ilgili ABD’ye sunduğumuz dosya dünyanın yeterli delil bakımından çok net söylüyorum en donanımlı dosyasıdır. ABD’nin yetkilerini de sayın bakanımız defalarca söylemiştir. Ben de bizzat o zaman gittiğimde iki defa muhataplarına söyledim. Bu dosyadan iade yapılmazsa başka hiçbir dosyadan iade yapılmaz. Bu dosyadaki deliller yeterli delil görülmezse başka hiçbir iade talebindeki delil yeterli delil görünmez.”

“Adi Suçlarla ilgili konuda iade talepleri konusunda bir sıkıntımız yok. Orada iyi bir yardımlaşma var ama söz konusu terör suçları olduğu zaman karşımızda bir duvarla karşılaştığımızı ifade etmek isterim. AİHM kararları konusunda da bir hususa dikkatinizi çekmek isterim. Türkiye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına bu mahkeme kararlarına uymayı taahhüt eden ülkeler içerisinde oran itibarıyla en yüksek oranda uyan ülkedir. Avrupa insan Hakları Mahkemesi kararlarını uymayı ve uygulamayı taahhüt eden ülkelerin toplamının uyma oranı yüzde 80,14’tür. Türkiye’nin uyma oranı yüzde 87,90’dır. Yaklaşık yüzde 88. Biz bugüne kadar AİHM’nin kararlarına uyduk ve uyguladık.”

Yargı görevini yapanları mahkum etmek adil mi?

“Bu ülkenin yargısını iki tane dosya üzerinden yargılayıp bu ülkenin adalet anlayışını iki siyasal taraftarlara göre yargılama yapan sosyal medya veya siyasetçilere göre değerlendirip, dosyayı delilini bilmeden Türkiye’nin adalet sistemini ve yargısını, yargı görevi yapanları mahkum etmek adil midir? Adil değildir. O yüzden ben hakim ve savcılarımızın üzerine haksız bir şekilde eleştiriler yönelten siyasi taraftarla göre yargı kararlarını değerlendirip siyasi anlayışlarının terazisinde tartıp dosya ve delil bilmeksizin karalayanlara buradan kınadığımı ve Türkiye’ye ve Türk milletine büyük zarar verdiklerini ayrıca ve özellikle ifade etmek istiyorum.”

“Büyük yargı reformlarını, hukuk reformlarını, demokratik reformları, adalet reformlarını bir bir hayata geçirdik. Türkiye’de pek tartışılmıyor ama son yirmi yıl içerisinde atılan adımlarla Türkiye’mizin hukuk devleti vasfının, demokratik devlet vasfının, insan haklarına saygılı ve dayalı devlet vasfının nasıl güçlendirildiğini sizin de yakından takip ettiğiniz reformlarla burada bir hatırlatma yaparak tekrar izah etmekte, gündeme taşımakta fayda görüyorum.”

“Son yirmi yıl içerisinde hukuk devletiyle bağdaşmayan pek çok hukuk ayıbını biz Anayasa’mızdan ve hukukumuzdan temizledik. Hak aramanın yargılamanın önünde Anayasal pek çok engel vardı. Bunları bir bir ortadan kaldırdık.”

“AİHM kararına uymamış bir sürü ülke var, rakamlar burada ama bakın Osman Kavala konusunda Türkiye kararı uyguladığı halde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine müracaat edildiğinde, Bakanlar Komitesi yıllar yılı bekleyen bu dosyaların hiçbirini görmezden geldi, sıraya koysa sıra gelmez bu kadar bekleyeceksin. Nerede adaletleri hemen toplandılar, karar aldılar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine görüş sordular. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de buna maalesef jet hızıyla karar verdi. Bizim istediğimiz eğer bir ihlal varsa elbette Türkiye uyacaktır, uygulayacaktır ama başkalarına yaptığınız muameleyi Türkiye’ye yapmanızdır. Türkiye’ye karşı adil ve tarafsız olmalarıdır.”

“Darbe yapanların yargılanması yasaktı. Yine geçici 15 ile biz ne yaptık, yargılamanın önündeki engeli kaldırdık. Hukuk devletinde demokratik bir devlette şunlar yargılanamaz diye bir hüküm anayasalarda olmaz olmaması da lazımdır ve kaldırdık ve hem 12 Eylül Darbesini yapanlar hem 28 Şubat darbesini yapanlar ülkemizde yargının önüne çıktılar. Millet adına orada hesap verdiler.”

“Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemlerin hiçbiri aleyhine yargı yoluna başvurulamıyordu. Kapalı yargı yolu ve şimdi Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemlerin tamamına yargı yolunu açan anayasa değişikliğini yaptık. Hukuk devleti böyle güçlendirilir, demokratik devlet böyle güçlendirilir, yargı denetimi dışında olan mekanizmaları yok ettiğinizde her şeyi, milletin ve yargının denetimini açtığınızda güçlenir. Biz de bunu yaptık.”

“YAŞ kararlarının tamamına karşı yargı yolu kapalıydı. Yüksek Askeri Şuranın aldığı kararlar ne kadardır kanunda yazar ama yargıya gidemezsiniz, haksızlığa uğradım diyemezsiniz ve biz burada da büyük bir değişiklik yaptık. Kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayrılma hariç YAŞ kararlarının ihraç kararlarının yargı yolunu sonuna kadar açtık. Hakimler ve Savcılar kurulunun kararlarına karşı da yargı yolu kapalı bizim sistemimizde şimdi ihraçlara karşı da yargı yolunu açtık.”

“Anayasanın 10’uncu maddesinde ‘kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir, Devlet bu eşitliği hayata geçirmekle yükümlüdür’ derken, gördük ki kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizliği kaldırmak için devlet eşitlik ilkesine aykırı düzenlemeler, kanuni düzenlemeler, idari düzenlemeler yapmadıkça ya da tedbirler almadıkça bu eşitliği hayata geçirme imkanı yok. Eşitlik ilkesine istisna koymadığımızda da bu adımlar Anayasaya aykırılık ile karşı karşıya kalacak. O yüzden pozitif ayrımcılığı Anayasamıza koyduk.”

“Öte yandan Anayasa’da yaptığımız bir düzenleme ile yine Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını getirdik. Türkiye’nin taraf olduğu insan haklarına ilişkin sözleşmelerdeki vatandaşlarımızın sahip olduğu haklardan biri kamu gücü tarafından ihlal edildiği takdirde yargı zaten buna bakacak. İdare zaten buna bakacak. Anayasa Mahkemesi de bireysel başvuru yoluyla bunları inceleyecek dedik. Bütün yargıda verilmiş kararların, hak ihlali oluşturup oluşturmadığı konusunda insan haklarıyla ilgili kısımlarının Anayasa Mahkemesi’nin denetimine açtık. Anayasa Mahkememizi adeta bir İnsan Hakları Mahkemesine dönüştürdük.”

Haber kaynak