Devlet Destekli Uluslararası Terörizm*

1. TERÖRİZME YÖNELİK DEVLET DESTEĞİNİN KAPSAMI

Uluslararası hukuk sisteminin, düşük yoğunluklu mücadele stratejisi olarak da adlandırılan terörizme karşı etkili tedbirler geliştirmesi gereklilik halini almıştır. Bu tehdide karşı etkili bir mücadele geliştirebilmek için de, teröristlerin devlet veya devletler ile var olduğu iddia edilen bağlantısının açık bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir. Ayrıca bireylerin diğer devletlere yönelik zararlı eylemlerinden dolayı devletin sorumlu tutulup tutulamayacağı sorusuna bir cevap verebilmek için de devletle birey arasındaki ilişkinin ele alınarak terörizme yönelik devlet desteğinin sınıflandırılması lüzumludur. Çünkü devletin terörizme yönelik desteğinin kapsamı destekleyen devlete karşı verilecek cevabın belirlenmesi ile yakından ilgilidir.

Devletle terörist aktör arasında var olan bu ilişki söz konusu desteğin derecesi, yeri ve zamanı bakımından farklı şekillerde sınıflandırılabilir. Her şeyden önce teröristler devletler gibi sınırları belli bir ülkeye sahip değillerdir. Bu nedenle kendileriyle işbirliği yapan veya yapmayan bir devletin ülkesi içinde faaliyetlerini devam ettirmek zorundadır. Terörizme destek veren devletle terörist grup arasındaki ilişki; maddî destek, silah ve gerekli diğer malzemeleri sağlama, ülke topraklarının terörist gruplar tarafından kullanılmasına izin vermek, eğitim ve istihbarat sağlamak, terörizmle mücadele konusunda isteksiz ya da yetersiz olmak, terörist örgütün üyeleri ile beraber şiddet eylemleri gerçekleştirmek gibi geniş bir alanı kapsamaktadır. Günümüzde pek çok terör örgütü varlığını ve etkinliğini devletlerin vermiş olduğu destek sayesinde devam ettirmektedir. Uluslararası kurallara açıkça aykırı olan söz konusu yardım ve destekler, terörizmin bu derece tehlikeli hale gelmesinde önemli bir rol oynamaktadır.

Bu karışmaların bir kısmı teröristlere olduğu kadar bu devletlere karşı da kuvvet kullanmaya yönelik bir meşru zemin hazırlayabilecektir. Bu nedenle terörist gruplarla devlet arasındaki ilişkinin açık bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir.

Teröristlerle devlet arasındaki ilişkinin derecesi hakkında doktrinde çeşitli sınıflandırmalar yapılmıştır. Örneğin Cassese, terörizme yönelik devlet desteğini altı dereceye ayırmıştır. Bu altı sınıf kısaca; devlet görevlilerinin terörist eylemleri gerçekleştirmesi, devletin terörist eylemler için gayri resmi ajanları görevlendirmesi, devletin malî yardımda bulunması ve silah sağlaması, devletin lojistik destek sağlaması, devletin ülkesi üzerinde terör üslerinin bulunmasına rıza göstermesi ve devletin ne aktif ne de pasif bir şekilde terörizme destek vermemesi şeklinde özetlenebilir. (179) John Murphy ise, devletin uluslararası terörizme yönelik desteğini on iki farklı kategoride ele almaktadır. Bu kategoriler; devletin terörist eylemi bizzat gerçekleştirmesi, doğrudan destek vermesi, istihbarat desteği sağlaması, terörist eylemlere yönelik özel eğitim veya temel askerî eğitim vermesi, diplomatik ayrıcalıklardan ve yüksek teknoloji imkânlarından faydalandırması, silah ve patlayıcı yardımında bulunması, ulaşım konusunda yardımcı olması, teröristlerin ülkesini kullanmasına izin vermesi, malî destek sağlaması, zımnî ve sözlü destek vermesinden oluşmaktadır. (180) Murphy, bu on iki farklı kategorinin devletin destek vermesi ve devletin sponsor olması şeklinde iki ana başlık altında toplanabileceğini de belirtmektedir. (181) Bu basitleştirilmiş şemaya göre, bir devletin terörist eylemleri aktif bir şekilde planlaması, yönlendirme ve kontrol etmesi terörizme yönelik devlet sponsorluğunu oluşturmaktadır. Buna karşılık devletin terörist aktörlere yönelik istihbarat, silah ve malî kaynak sağlaması, diplomatik ayrıcalıklardan faydalandırması ve sözlü destek vermesi terörizme yönelik devlet desteğini oluşturmaktadır. (182) Arend ve Beck, Cassese ve Murphy tarafından yapılan ayrımları göz önünde tutarak devletlerin terörizme yönelik desteğini devletin sponsor olması, destek vermesi, müsamaha göstermesi şeklinde üç temel noktaya indirgeyerek ele almaktadır. (183) Schahchter da terörizme yönelik devlet desteğini üç başlık altında ele almıştır; terörist örgütün faaliyetlerini devletin denetim ve idaresi altında devam ettirmesi, devletin terörist örgüte önemli ölçüde silah temini, lojistik destek, teknik yardım ve eğitim konusunda yardımcı olması ve son olarak, terörist örgütün söz konusu devletten bağımsız bir şekilde veya bu devletle basit ilişkiler içinde devletin ülkesinde faaliyetlerine devam etmesi. (184) Erickson ise terörizme yönelik devlet desteğini sponsor olmak, desteklemek, müsamaha göstermek ve harekete geçmek hususunda yetersiz kalmak üzere dört başlıkta ele almıştır. (185)

Terörizme yönelik devlet desteği hususunda doktrinde yapılan çeşitli sınıflandırmalara dair kısaca verilmeye çalışılan bu kategorilerden sonra terörizme yönelik devlet desteği, Erickson’un yaklaşımı esas alınarak desteğin en yoğun halinden en düşük derecesine doğru sponsor olmak, desteklemek, müsamaha göstermek ve harekete geçmek
hususunda yetersiz kalmak üzere başlıca dört ana başlıkta toplanabilir.

A. Devletin Terörizme Sponsor Olması

Devletin terörizme sponsor olması, terörist eylemleri kontrol etmesi veya yönlendirmesidir. Bu durumda devlet, terörizmi doğrudan bir mücadele aracı olarak kullanmakta ve bizzat kendi organları vasıtasıyla terörist eylemlerde bulunmakta ya da örgütlediği, teçhiz ettiği veya kontrolü altında bulundurduğu gayri resmi devlet ajanlarını (unofficial agents), paralı askerleri veya silahlı çeteleri kullanmak suretiyle terörist eylemlerin gerçekleşmesini sağlamaktadır. (186) Diğer bir ifadeyle teröristler bizzat devlet görevlilerinden veya devlet tarafından etkili bir şekilde kontrol edilen kişilerden oluşmaktadır.

Devlet görevlilerinin terörist eylemlerde bulunması sık görülen bir durum olmamakla beraber Halil El Vezir suikastı ile Greenpeace Örgütüne ait Rainbow Warrior isimli gemiye karşı gerçekleştirilen terörist saldırıları devlet görevlileri tarafından gerçekleştirilen terörist saldırılara örnek gösterebiliriz. FKÖ’nün (Filistin Kurtuluş Örgütü) önde gelen isimlerinden Halil Ebu Vezir iki koruması ile birlikte Tunus’taki evinde 16 Nisan 1988 tarihinde İsrail güvenlik kuvvetleri tarafından düzenlenen bir suikast sonucu öldürülmüştür. (187) Diğer bir örnek ise Fransa’nın Güney Pasifik’te gerçekleştirdiği nükleer denemelerini protesto eden Greenpeace Örgütüne ait Rainbow Warrior isimli geminin Yeni Zelanda sınırlarındayken Fransız istihbarat görevlilerince gerçekleştirilen saldırı sonucu batırılmasıdır. (188)

B. Devletin Terörizme Yönelik Fiili Destekte Bulunması

Bir devletin teröristlere silah, teknik yardım, ulaşım konularında önemli ölçüde yardım ve teşvikte bulunmasının aktif destek olarak değerlendirileceği ileri sürülmüştür. Buna göre, teröristlerin devlet tarafından yönlendirilmemesine veya devletin teröristler üzerinde fiili bir kontrole sahip olmamasına rağmen devletin eğitim, silah, patlayıcı, istihbarat, teçhizat, para, iletişim, ulaşım ve güvenli yer konularında yardımcı olmak suretiyle terörist eylemlere aktif bir şekilde destek vermesi halinde terörizme yönelik devlet desteği söz konusu olmaktadır. Sağlanan bu yardımlar doğrudan terör olaylarına yönelik değildir. (189)

Devletler bu desteği terörist eylemlerin sorumluluğunu veya kontrolünü üzerine almaksızın verirler. Bununla birlikte uluslararası toplumda kabul edilen görüş sadece lojistik destek sağlamanın, eğitim imkânı hazırlamanın veya operasyonlar için üs vermenin fiili destek oluşturmak için yeterli olduğu yönündedir.

Travalio, fiili desteğe örnek olarak, İran ve Suriye’nin Hizbullah Örgütü’ne sağladığı finansal, eğitim, silah, patlayıcı yardımları ile diğer destekleri göstermektedir. (190)

C. Devletin Terörist Faaliyetlere Müsamaha Göstermesi

Devletin ülkesindeki teröristleri aktif bir şekilde desteklememesine rağmen ülkesi içinde faaliyetlerine devam eden teröristlere engel olmak veya bunları ülke dışına çıkarmak için bir gayret göstermemesi ve bu tür faaliyetleri sona erdirmesine yönelik talepleri reddetmesi halinde terörizme karşı müsamaha söz konusu olur. (191) Cassese’nin devletle teröristler arasındaki ilişkinin en düşük derecesi olarak nitelendirdiği (192) bu durumda devlet, teröristleri aktif bir şekilde destekleme ve yönlendirmede bulunmamakla beraber ele geçirmek veya tutuklamak için bir çaba da göstermemektedir. (193) Devletin terörist grupları herhangi bir şekilde desteklemesinin söz konusu olmadığı bu durumda, teröristlerin ihtiyaçları kendileri ya da yabancı destekçileri tarafından karşılanacaktır. Bask Bölgesinin bağımsızlığı için mücadele eden ayrılıkçı ETA terör örgütünün Fransa’daki varlığı buna örnek olarak verilebilir. (194) Yine Taliban yönetiminin uluslararası teröristlerin Afganistan’ı bir eğitim ve operasyon üssü olarak kullanmalarına izin vermesi ve Ladin’in yakalanmasına yönelik çabalara destek vermemesi söz konusu desteğin en tipik örneklerinden biri olarak gösterilebilir. (195)

D. Devletin Terörist Faaliyetlerle Mücadele Etme Konusunda Yetersiz Kalması

Genel olarak devletler ülke topraklarını kontrol etmekle birlikte bazı devletler ülke topraklarını tamamıyla kontrol edemeyebilir. Devlet, teröristlerin ülkesi içinde bulunmasını istememekle beraber yeterli askerî kuvvete veya teknolojik imkânlara sahip olmaması gibi nedenlerle terörist faaliyetleri önlemekte yetersiz kalabilir. Bu tür devletler
teröristler için ideal barınma yerleridir. Devlet bu durumda diğer bir devleti veya bölgesel bir teşkilâtı yardım etmesi için davet edebilir. Örneğin, 1977 yılında Somali hükümeti Mogadishu’daki uçak kaçırma olayında eylemi sona erdirmedeki yetersizliğinden dolayı Batı Almanya’dan yardım talep etmiştir.196 Devlet uluslararası terörizme cevap verebilmek için yetersiz olmasına rağmen diğer devletlerden veya örgütlerden de yardım talep etmediği takdirde devletin talebi olmaksızın başka bir devletin veya teşkilatın müdahalede bulunması gündeme gelebilir. (197)

Travalio, hareketsizliğe örnek olarak Lübnan’ın İsrail’e karşı terörist faaliyetlerin gerçekleştirildiği ülkesinin güney kısmı üzerinde kontrole sahip olmamasını göstermektedir. (198)

*Bu yazı, Doç Dr. Ahmet Hamdi Topal‘ın Uluslararası Hukukta Devlet Destekli Terörizme Karşı Kuvvet Kullanma (Ankara, 2004) başlıklı Doktora Tezi’nden alınmıştır. Çalışmanın tamamı ilgili linkten incelenebilir.

(179) CASSESE, Antonio: “The International Community’s ‘Legal’ Response to Terrorism”, Int’l & Comp. L. Q., Vol. 38, No. 3, 1989, s. 598.
(180) MURPHY, John F.: State Support of International Terrorism: Legal, Political, and Economic Dimensions, 1989, s. 32-33’den aktaran AREND & BECK, s. 164.
(181) MURPHY, s. 32-33’den aktaran AREND & BECK, s. 164, dn. 49.
(182) MURPHY, s. 32-34’den aktaran AREND & BECK, s. 165.
(183) AREND & BECK, s. 164-165.
(184) SCHACHTER, 1993, s. 246.
(185) ERICKSON, s. 32-34.
(186) CASSESE, 1989, s. 598. Arend ve Beck, bizzat devlet görevlileri tarafından gerçekleştirilen terörist eylemlerin kendiliğinden terörist bir eylem olarak kabul edilmemesi gerektiği görüşündedir. Arend ve Beck’e göre, örneğin devletin istihbarat görevlilerini diğer bir devlet ülkesinde bulunan bir hastaneyi tahrip etmek amacıyla bu ülkeye göndermesi halinde gerçekleştirilen eylem terörist bir eylem olmaktan çok gizli bir saldırganlık eylemi şeklinde nitelendirilecektir. Bu tür bir formülasyonun devletler tarafından gerçekleştirilen kuvvet kullanımının terörizm kapsamında değerlendirilmesine imkân verecek şekilde genişleteceğine dikkat çekmektedirler. Bkz. AREND & BECK, s. 165. Ancak terörizmin tanımı konusunda da ele alındığı üzere önemli olan terörist eylemlerin kimler tarafından gerçekleştirildiği değil terörist eylem olma özelliğine sahip bir eylemin gerçekleştirilmiş olmasıdır. Bu açıdan bakıldığında devlet organlarının gerçekleştirdiği bu tür eylemleri terörist eylem olarak nitelendiren Murphy ve Cassese haklı görünmektedir.
(187) Söz konusu olay hakkında ayrıntılı bilgi için üçüncü bölümde “Teröristlere Karşı Suikast Düzenlenmesi” başlıklı kısma bakılabilir.
(188) LAMBERT, Joseph J.: Terrorism and Hostages in International Law a Commentary on the Hostages Convention 1979, Cambridge Grotius Pub., Cambridge, 1990, s. 21.
(189) ERICKSON, s. 33.
(190) TRAVALIO, s. 150, dn. 19.
(191) ERICKSON, s. 33; COHAN, s. 91.
(192) CASSESE, 1989, s. 598.
(193) TRAVALIO, s. 150, dn. 19.
(194) ERICKSON, s. 33.
(195) TRAVALIO, s. 150, dn. 19.
(196) ERICKSON, s. 33.
(197) ERICKSON, s. 33.
(198) TRAVALIO, s. 150, dn. 19.