15 Eylül Dünya Demokrasi Günü

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 2008 yılında 15 Eylül’ü Dünya Demokrasi Günü olarak ilan etti. O tarihten bu yana her 15 Eylül’de ülkemizde ve dünyada demokrasi adına kutlamalar ve çeşitli etkinlikler yapılmaktadır. 

193 üyeli BM Genel Kurulu’nun kararında demokrasinin “İnsanların siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel sistemlerini kendi özgür iradeleriyle belirleme ve bu sistemlere tümüyle katılma temeline dayalı evrensel bir değer olduğu” vurgulandı. 


Demokrasi nedir?

Türk Dil Kurumu’ndaki tanımıyla demokrasi, “Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimidir.” 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk demokrasiyle ilgili olarak “Demokrasi esasına dayanan hükûmetlerde hakimiyet halka, halkın ekseriyetine bağlıdır. Demokrasi prensibi; hakimiyetin millete ait olduğunu, başka yerde olamayacağını iltizam eder. Bu suretle demokrasi prensibi, siyasi kuvvetin, hakimiyetin menşeine ve meşruiyetine temas etmektedir.” demiştir. 

Demokratik sistemlerde yönetimin başında bir kişi ya da bir grup yer almaz. Burada halkın iradesi devreye girer. Demokrasinin olmazsa olmazlarının başında oy kullanma hakkı gelir. Demokrasilerde halkın birçok anayasal hakkı bulunmaktadır.

Demokrasi, halkın kamusal sorunlarını kendi arasında bir hal yoluna koyması, bir anlamda kendi kendini idare etmesidir. Demokrasi deyince genellikle “temsili demokrasi” anlaşılmaktadır. Temsili demokraside halk, temsilciler belirlemekte ve belirli aralıklarla  onları hesaba çekmektedir. 

Demokrasinin tarihsel gelişimi

Demokrasi ilk olarak Eski Yunanistan’da, şehir devletlerinde uygulandı. Demokrasiye çok yakın olan bu sistem “Atina Demokrasisi” olarak da anılır. Teoride bütün yurttaşlar mecliste oy verme ve fikrini söyleme hakkına sahipti. Fakat kadınlar, köleler ve o şehir devletinde doğmamış olanlar oy kullanamıyordu.

Roma İmparatorluğu döneminde uygulanan devlet sistemi, temsilî demokrasiye yakın bir düzene sahipti. Demokratik haklar genellikle sosyal sınıf ayrımına göre şekillenirdi ve güç elitlerin elindeydi. Eski Hindistan’da bazı bölgelerde uygulanan sistemler de temsilî demokrasiye benzetilir. Roma İmparatorluğu ile paralel olarak, kast sisteminin varlığı, gücün varlıklı ve asil bir azınlığın elinde olduğunu gösterir.

Orta Çağ’a gelindiğinde demokrasinin gelişimi açısından en büyük olay, İngiltere’de kralın yetkilerini din adamları ve halk adına sınırlayan Magna Carta Libertatum’un (Büyük Sözleşme) imzalanması oldu. Bu belge doğrultusunda ilk seçimler 1265 yılında yapıldı.

18. ve 19. yüzyıllarda demokrasi, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ile Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi sayesinde hızla yükselen bir değer haline geldi. Bu yüzyıllardan önce demokrasi, sadece küçük topluluklara uygun bir hükûmet şekli olarak anılıyor ve esas itibarıyla doğrudan demokrasi olarak tanımlanıyordu. Amerikan İç Savaşı’nın ardından 1860’larda yapılan değişikliklerle kölelere özgürlük sağlandı ve demokrasinin temel ilkelerinden biri olan oy verme hakkı tanındı. Ancak güney eyaletlerinde siyahilerin oy kullanmaları 1960’ları buldu. 1789 Fransız Devrimi’nde ise bir anayasa hazırlanarak iktidar halkın seçeceği bir parlamento ile kral arasında paylaştırıldı. Devrimden sonra yapılan seçimde oy verme hakkı sadece belli oranda vergi veren vatandaşlara tanındı.Kadınlara seçme hakkı ilk kez 1893’te Yeni Zelanda‘da verildi. Seçimlere tam katılım hakkının verilmesi ise tüm ülkeler için 20. yüzyılı buldu. 

20. yüzyılda demokrasi hızlı bir değişme ve gelişme göstermiştir. Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Avrupa’da pek çok ülke ortaya çıktı. 1930’lu yıllarda Latin Amerika, Asya ve Avrupa’da çok sayıda diktatörlük rejimleri ortaya çıktı. Bu sebeple 1930’lar Diktatörler Çağı olarak nitelendirilir.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ise sömürgecilik anlayışının sona ermesiyle birlikte yine çok sayıda ülke ortaya çıktı. Avrupa ve Asya’da diktatörlük rejimleri son bulurken ülkeler daha barışçıl bir düzen kurmaya başladı. Bu yüzyıldaki en önemli savaşlardan biri de Soğuk Savaş dönemi oldu. Komünizmi yaymaya çalışan Doğu bloku ile liberal demokrasiyi yaymaya çalışan ABD liderliğindeki Batı grubu arasındaki çekişme 1989 yılına kadar sürdü.

Günümüzde dünyada ve Türkiye’de demokrasi ne durumda?

The Economist Dergisi‘nin 2019 yılında yayımladığı “Demokrasi Endeksi”ne göre Türkiye, 167 ülke arasından 110. sırada yer aldı. Hazırlanan rapor, ülkelerin seçim süreci ve çoğulculuk, hükûmetin işleyişi, siyasi katılım, siyasi kültür ve yurttaşlık hakları kriterleri değerlendirilerek yayımlanıyor. 

The Economist Dergisi'nin demokrasi endeksi üzerine her yıl yayımladığı rapora göre Türkiye 110'uncu sırada yer aldı.
The Economist Dergisi’nin hazırladığı rapora göre Türkiye 167 ülke arasından 110’uncu sırada yer aldı.

Rapora göre en demokratik ülke Norveç oldu. Norveç’in ardından İzlanda, İsveç, Yeni Zelanda, Finlandiya, İrlanda, Danimarka, Kanada, Avustralya ve İsviçre listenin ilk 10 sırasında yer alan ülkeler konumunda. Türkiye ise yayımlanan bu raporda Gambiya, Pakistan ve Nijerya’nın gerisinde kaldı. 

Bu veriler neyi ifade ediyor?

Tüm bu veriler ülkelerin temel siyasi ve sivil özgürlüklere ne kadar sahip olduğunu açıklar nitelikte. 

The Economist Dergisi‘nin her yıl hazırladığı raporun dışında Uluslararası Demokrasi ve Seçim Destek Kurumu (IDEA) tarafından hazırlanan “Demokrasinin Küresel Durumu-2019” raporu da bulunmakta. Bu rapora göre Türkiye’nin demokrasisi “kırılgan ve çok zayıf” olarak nitelendiriliyor. Raporda ayrıca Türkiye ve Haiti, demokratik olarak kabul edilmesine rağmen temel hakların düşük seviyede olduğu iki ülke olarak yer alıyor.

Dünya ülkelerinin yüzde 62’si demokrasi ile yönetilmesine rağmen demokrasi uygulamaları ve seviyesi ülkeden ülkeden farklılık gösterebiliyor. 97 ülkeden sadece yüzde 22’si yüksek seviyede demokratik değerlere sahip. Günümüzdeki demokrasilerin yüzde 72’si 1975’ten sonra ortaya çıktı.

Norveç niçin en demokratik ülke?

Uluslararası Demokrasi ve Seçim Destek Kurumu'nın hazırladığı rapora göre Norveç ilk sırada.
Norveç, dünyanın en demokratik ülkesi olarak gösteriliyor.

Norveç parlamenter, demokratik ve temsiliyetçi bir yapı çerçevesinde “anayasal monarşi” ile yönetilmektedir. Bununla birlikte, Kral’ın siyasi gücü oldukça sınırlı ve daha ziyade simgeseldir. Halen ülkenin başında bulunan Kral V. Harald 1 Ocak 1991’de tahta çıkmıştır. 18 yaşını doldurmuş Norveç vatandaşları ile en az 10 yıl Norveç’te oturanlar seçimlerde oy kullanma hakkına sahip.

Norveç, devlet olarak vatandaşlarına sağladığı imkanlardan dolayı dünyada en demokratik ülke konumunda yer alıyor.

Norveç, en demokratik ülke olmayı nasıl başarıyor?

Norveç, refah devletinin özelliklerinden üç tanesini barındırmakta. Bunlardan ilki kapsamlı bir sosyal politikaya sahip olması, ikincisi kurumsallaşmış sosyal haklar ve üçüncüsü dayanışmacı ve evrensel sosyal yasalardır. Norveç refah devleti modeli ülkede yaşayan tüm vatandaşlara gelir güvenliği ve refah hizmetleri sağlamaktan sorumludur. Evrensel ve cömert bir sosyal güvenlik sistemi bireysel hakları ve yükümlülükleri esas alır. Eğitim, sağlık, yaşlı ve engelli bakım hizmetleri kamu tarafından ağırlıklı olarak karşılanır.

Refah devletinin özelliklerinden biri olan dayanışmacı ve evrensel sosyal yasalara göre Norveç, vatandaşlarına gelir güvenliği garantisi veriyor. Buna göre hiç geliri olmayan ya da çok az gelire sahip vatandaşlara yönelik kamu harcamaları maksimum seviyeden yapılıyor. Devlet; istihdam, sosyal dağıtım, yaşam ve çalışma şartlarıyla ilgili olarak diğer sosyal gruplarla olan iş birliğini maksimum seviyede tutmakta ve iş gücü piyasası ile refah sistemi arasında köprü görevi görmekte.

Sınır Tanımayan Gazeteciler tarafından hazırlanan 2020 Basın Özgürlüğü raporuna göre Norveç, 180 ülke içerisinde ilk sırada yer alıyor. İfade özgürlüğü açısından oldukça rahat bir medya ortamına sahip olan ülkede hukûmet, ifade özgürlüğünün koşullarını gözden geçirmek için bir komisyon kurdu. Bu komisyonla hukûmet kamuoyundaki tartışmalara halkın geniş katılımına teşvik etmeyi amaçlıyor. Komisyon ayrıca sahte haberler ve nefret söyleminin azaltılması konularında da çalışmalar yapacak.

Türkiye ise bu listede 154’üncü sırada kendine yer buldu. Geçen yıl 157. olan Türkiye, 2020 yılında 3 puan yükseliş göstererek 154’üncü sıraya yükseldi. Bunun yanında Türkiye; basın kuruluşlarının kapatılması, hükûmet politikaları ile yetkililerin eleştirilmesinin suç haline getirilmesi, internet siteleri ve içeriklerinin engellenmesi, ifade ve basın özgürlüklerinin kısıtlanması gerekçeleriyle özellikle Avrupa Birliği tarafından eleştirilmekte.

Demokrasi talep eden cesur insanlar var

Avrupa Birliği Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Dubravka Suica, Dünya Demokrasi Günü’ne ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada “Dünyanın dört bir yanında insanlar, hayatlarını riske atarak eylem yapmaya devam ediyor, demokrasi talep ediyorlar. Hong Kong’dan Lübnan’a, Belarus’tan Sudan’a manşetlerin ve sayıların ardında her kökenden cesur insanlar var. Demokrasiye olan bağlılıklarını paylaştıkları için bu insanlara saygılarımızı sunuyoruz.” ifadeleri yer aldı.

Borrell ve Suica “Tüm dünyada demokratik kurumlar zarar görüyor. İnsanların demokratik kurumlar ve uygulamalara olan güveni azalırken kutuplaşma artıyor. Dijital teknoloji ve sosyal medya ile birlikte dezenformasyon da artıyor.” açıklamasında bulundu.

Açıklamanın devamında “Avrupa Birliği, insan hakları ve hukukun üstünlüğünün yanı sıra demokratik değerleri geliştirmek ve korumak için güçlü bir taahhüt üzerine kuruludur. Demokrasi, barış ve istikrar olmadan uzun vadeli kalkınma ve refah olamaz. Öncü bir rol üstlenmeye devam etmeliyiz.” denildi.

Demokrasi Anketi

Türkiye Hukuk’un Twitter hesabından 15 Eylül Dünya Demokrasi Günü için 3 soruluk bir anket paylaştık. Ankete katılanlara

  • Sizce dünyanın “en demokratik ülkesi” hangisi?
  • Demokrasiden en uzak ülkenin hangisi olduğunu düşünüyorsunuz?
  • Gelecekte dünyanın tamamına demokrasinin hakim olacağına dair umudunuz var mı?

sorularını yönelttik.

Dünyanın “en demokratik ülkesi” hangisi?

Ankete katılanların yüzde 23,8’i ileri demokrasiye sahip ülkenin Norveç olduğu görüşünde. Katılımcıların görüşü, yukarıda ayrıntılarını paylaştığımız 2020 Basın Özgürlüğü ve 2019 Demokrasi Endeksi raporlarıyla da örtüşüyor. Her iki raporda da Norveç, ilk sırada yer almakta.

Twitter’da düzenlediğimiz anket sonuçları

Demokrasiden en uzak ülkenin hangisi olduğunu düşünüyorsunuz?

Ankete katılanların yüzde 26,1’i demokrasiden en uzak ülkenin Türkiye olduğunu düşünüyor. Ankette Türkiye’yi 21,7 ile Kuzey Kore takip ediyor. Türkiye, The Economist Dergisi’nin 2019 Demokrasi Endeksi’nde 167 ülke arasından 110. sırada yer alırken Sınır Tanımayan Gazeteciler’in 2020 Basın Özgürlüğü raporunda bir önceki yıla göre 3 puan yükselerek 154. sırada yer aldı.

Twitter’da düzenlediğimiz anket sonuçları

Gelecekte dünyanın tamamına demokrasinin hakim olacağına dair umudunuz var mı?

Ankete katılanların yüzde 91,3’ü gelecekte tüm dünyada demokrasinin hakim olacağına dair umutlu olmadıkları yönünde görüş bildirdi. Bu konuda umutlu olanların oranı ise sadece yüzde 8,7.

Twitter’da düzenlediğimiz anket sonuçları