AYM Başkanı Arslan: “Kimsesizlerin Kimsesi” Olma Sorumluluğu En Başta Yargıya Aittir

İzmir’de gerçekleştirilen Adli Yargıda Bireysel Başvuru Kararları ve İhlalin Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması konulu bölge toplantısına katılan Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, “Cumhuriyet’in hukuki boyutunun önemini daha iyi anlamak ve anlatmak zorundayız.” mesajını verdi.


Atatürk’ün “Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir.” sözüne atıfta bulunan Arslan, “kimsesizlerin kimsesi” olma sorumluluğunun en başta yargıya ait olduğunu vurgulayarak “Bilhassa bireysel başvurunun kabulünden sonra Anayasa Mahkemesi bu sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirmenin gayreti içindedir. Toplumun hemen her kesiminden anayasal hak ve hürriyetlerinin ihlal edildiğini düşünenler, başka bir ifadeyle kendilerini çaresiz ve kimsesiz hissedenler tüm idari ve yargısal yolları tükettikten sonra bireysel başvuru yolunu kullanmaktadır. İşçisinden iş adamına, çiftçisinden ihracatçısına, öğrencisinden öğretmenine, gazetecisinden siyasetçisine kadar toplumun hemen her kesiminden kişi ve kuruluşlar maruz kaldıklarını düşündükleri ihlallerin giderilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurmaktadır.” ifadelerini kullandı.

 Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir

“Türkiye Cumhuriyeti her şeyden önce ve temelde bir hukuk devletidir.” hatırlatmasında bulunan AYM Başkanı insan hakları, demokrasi, laiklik ve sosyal devlet gibi ilkelerin aynı zamanda hukuk devletini tamlayan nitelikler olarak formüle edildiğini vurgulayarak “Anayasa Mahkemesine göre ‘Hukuk devleti, Anayasa’nın tüm maddelerinin yorumlanması ve uygulanmasında gözönünde bulundurulması zorunlu olan bir ilkedir‘ dedi.

Bireysel başvuru beraberinde hukukun anayasallaşmasını getirdi

Bireysel başvurunun beraberinde getirdiği en büyük dönüşümlerden birinin hukukun anayasallaşması olduğunu dile getiren Arslan, bireysel başvuruyla birlikte idare hukukundan iş hukukuna, ceza hukukundan aile hukukuna kadar tüm alanlarda anayasal hükümlerin ve bunlara ilişkin Anayasa Mahkemesinin kararlarının dikkate alınmaya başlandığını söyledi.

Söz konusu sürecin önemli hukuksal sorunları beraberinde getirdiğinin altını çizen AYM Başkanı Arslan “Bunların başında anayasa hükümlerine ilişkin yorumların yeknesaklaştırılması gelmektedir. Anayasa’nın 138. maddesine göre hâkimler “Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak” karar verirler. Anayasa’ya uygun karar vermek kaçınılmaz olarak anayasal hükümlerin yorumlanmasını gerektirmektedir.” dedi.

Mahkemelerin Anayasa’yı yorum farklılıkları zenginliktir

“Her düzeyde mahkemelerin Anayasa’yı yorumu doğal olarak ortaya yorum farklılıklarını çıkarmaktadır. Demokratik hukuk devletinde bir anayasal hükmün farklı kurumlar tarafından farklı şekilde yorumlanması doğaldır. Dahası yorum farklılığı aynı zamanda bir zenginliktir.” diyen Arslan, yorumda farklılıkların anayasal hükümlerin herkese eşit olarak uygulanması zorunluluğuna halel getirmemesi gerektiği uyarısında da bulunarak “Hukuk devletinde yorum çeşitliliği vardır ancak “yorum kakofonisi” yoktur. Bunu kontrol edecek ve anayasal hükümlerin yorumlanması ve uygulanmasındaki yeknesaklığı sağlayacak olan da kuşkusuz Anayasa Mahkemesidir.” dedi.

Anayasa’nın yorumunda ve uygulanmasında yeknesaklığın sağlanması için bireysel başvurunun objektif etkisinin kabul edilmesinin hayati önemine dikkat çeken AYM Başkanı, bireysel başvurunun asıl amacının tek tek hak ihlali iddialarını ele alarak subjektif giderim sağlamak olmadığı; bireysel başvurunun ülkemizde temel hak ve özgürlüklerin daha iyi korunması ve standardının yükseltilmesi amacıyla ihdas edilmiş bir kurum olduğu hatırlatmasında bulundu.

Bireysel başvuruda asıl amacın yeni ihlallerin önlenmesi, ihlale neden olan bataklığın kurutulması olduğuna işaret eden Arslan, bireysel başvurunun objektif etkisinin hayata geçirilmesinin gerekliliğinin altını çizerek “Objektif etki Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruya konu bir hak veya özgürlüğün kapsamına ve sınırlarına ilişkin yaptığı tespit ve değerlendirmelerin “benzer durumda olanlar yönünden etki doğuracağı” anlamına gelmektedir.” dedi.

“objektif etki yasama, yürütme ve yargı organları ile idarenin Anayasa Mahkemesi kararlarında yapılan değerlendirmeleri, ortaya konulan temel ilke ve esasları dikkate almalarını ve yeni ihlallere yol açmayacak şekilde davranmalarını gerektirmektedir.” diyen Zühtü Arslan, bireysel başvurunun objektif etkisinin dikkate alınmaması, aynı konuya ilişkin benzer tüm ihlal şikâyetlerinin Anayasa Mahkemesine taşınması sonucunu doğuracağı uyarısında bulunarak “Bunun da ikincillik ilkesine dayanan bireysel başvurunun temel hakları koruma işlevini olumsuz yönde etkileyeceği izahtan varestedir.” ifadelerini kullandı.

Kaynak