A Haber canlı yayınına katılan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, evlilik birliğinin kimler arasında kurulduğunu açıkça Anayasaya koyan bir ifadenin itiraz edilecek bir durum olmadığını söyledi. Bozdağ, sokakta kime sorulsa bu düzenleme için doğrusunun bu olduğunu söyleyeceğini belirtti.
Anayasa’da “aile, Türk toplumunun temelidir” ifadesinin açıkça kullanıldığını hatırlatan Bozdağ, evlilik birliğinin kimler arasında olacağına dair çok net ve tartışmasız bir hüküm getirdiklerini ifade etti. “Evlilik birliğinin kadınla erkek arasında kurulacağını çok net bir şekilde, tartışmadan uzak Anayasamıza koyuyoruz.” diyen Bakan Bozdağ, aileyi tehdit ve saldırı altında gören Macaristan, Bulgaristan, Meksika gibi ülkelerde de benzer değişikliğin yapıldığını vurguladı; “Türkiye’nin yaptığı da bu tedbirleri kendi ülkesinde almaktan ibarettir.” dedi.
“Temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu ve özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılması hiçbir kadının başının açık ya da örtülü olması şartına bağlanamaz.” diyen Bozdağ, başı açık ya da örtülü diye ayrım yapılmaksızın Türk vatandaşı her kadının temel hak ve hürriyetlerini özgürce kullanabileceğinin altını çizdi. “Hem yasama organı hem de yürütme organı Anayasa’nın sağlayacağı bu güvenceden hareketle vatandaşlarımızın özgürce sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmasını kim engelliyorsa onun karşısında duracak. Tabii bunun karşısında da hukuki yaptırımlar da kendisini gösterecek.” ifadelerini kullanan Bozdağ, Anayasa’da referandumsuz değişiklik için Meclis’te 400 oya gerek olduğunu, ancak bu çoğunluğu parlamentoda bulmanın kolay olmadığını dile getirdi. Bozdağ basit çoğunluklarla Türkiye’nin yıllarca acısını çektiği, bedel ödediği bu konunun Türkiye’nin önüne yeniden gelmesinin mümkün olduğunun altını çizerek, konunun nitelikli çoğunlukla Türkiye’nin gündeminden kalıcı olarak çıkacağına inandıklarını belirtti.
Hem başı açık kadınların başını açık bir şekilde yaşam tarzını şekillendirme hak ve hürriyetini hem de dini inancı sebebiyle başını örten veya herhangi bir kıyafet tercihinde bulunan kadınların din ve vicdan hürriyetini özgürce kullanmasının anayasal teminat altına alınması yönünde gelecek haftalarda somut adımlar atılacağını söyleyen Bozdağ, referanduma gitmeye gerek kalmadan mümkün olan en büyük uzlaşmayla bunu mecliste yapmak istediklerini ifade etti. Bozdağ, referandumun gündeme gelmesi durumunda gerçekleşecek süreci de “Türkiye referandumla karşı karşıya kalırsa referandumla gitmekten de çekinmeyiz diye ifade etti. Zamanlaması, parlamentonun görüşme bağlıdır. Parlamentonun ne zaman kabul eder? Ona göre, çünkü bizim yasalarımıza göre Anayasa değişikliklerinin resmi gazetede yayınlanmasını takip eden 60’ıncı günden sonraki ilk pazar günü halk oylaması yapılır. Bunun zamanlaması tamamen Meclisin çalışmalarıyla alakalıdır.” sözleriyle özetledi.
Konu yargıya gelene kadar kadın ya şiddete ya cinayete kurban gidiyor
Kadın cinayetleriyle ilgili yasa, yönetmelik, uygulama değişiklikleriyle çok ciddi tedbirler aldıklarını hatırlatan Bozdağ, buna rağmen Türkiye’de zihniyeti değiştirmeyi başaramadıklarının altını çizdi. Cinayetin muhatabının, maktulün kadın olması hâlinde katil kim olursa olsun en ağır ceza olan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasının yasaya eklendiğine işaret eden Bozdağ, “Konu yargıya gelene kadar kadın ya şiddete kurban oluyor, ya da cinayete kurban oluyor. Yargıya geldikten sonra cezanın caydırıcılığı üzerinden, bazıları bundan vazgeçebilir. Onun için ceza caydırıcı olsun. Biz de zaten öyle yaptık. Ve infazı da biz burada aynı şekilde daha nitelikli hale getirdik.” ifadelerini kullandı.
“Konu yargıya geldiyse iş işten geçmiş demektir. Esasında yargıya gelmeden kadınlarımızı koruyan ‘önleyici hukuk’ dediğimiz bir mekanizmayı daha güçlü bir şekilde hayata geçirmemiz lazım. Bu, sadece kolluğun her yerde olup anında müdahale etmesiyle önlenebilecek bir iş mi? Değil. Milyonlarca insanın yanında kolluk bulunduramazsınız.” diyen Adalet Bakanı Bozdağ, herkesin aynı hassasiyete yüksek düzeyde sahip olması ve bu hassasiyetin gereğini yapmasına ihtiyaç olduğunu, bu meselenin üstesinden de ancak seferberlik ruhu ve anlayışı içerisinde gelinebileceğini söyledi.
Bozdağ “Bir kadına bir erkek kötü muamelede bulunuyorsa ona tanık olanların ‘Aile içi biz karışmayalım. Bana ne.’ demek yerine bu konuda ‘Bu iş daha kötüye gidebilir. Biz karışalım. Bunu ilgililere, yetkililere haberdar edelim.’ dediğinde herkes etrafında bu kötülüğe meyyal olan veya kötülüğü fiilen uygulayan, şiddet yapan daha başka şeyler yapanlarla ilgili hukuka sığınmayı ve hukuku haberdar edip, yetkilileri haberdar edip gereğini tevessül etmiş ve kendisini herkes vazifeli gördüğünde ben eminim ki bu şiddet ve başka kötü eğilimleri olanlara karşı en büyük müdafaayı biz böyle yaparız. Burada çok büyük görev düşüyor hepimize.” çağrısında da bulundu.