TRT Haber canlı yayınına katılan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, gündemin sıcak konularından başörtüsü, aile ve çocuk haklarıyla ilgili Anayasa’nın iki maddesinde yapılacak değişikliğe dair ayrıntıları paylaştı.

Bozdağ, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine verilen teklifin, bugün sorun olmayan konuyu ileride soruna dönüştürecek yasal bir dayanak teşkil ettiğini dile getirdi. Söz konusu teklifin ortaöğretim ve yükseköğretimde okuyan öğrenciler ile kamu ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları dışında olan yerlerdeki kadınları da tam kapsamadığına dikkat çeken Bakan Bozdağ, şu açıklamalarda bulundu:

“Üçüncüsü de kamu kurumu ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında sadece bir mesleği icra eden kadınları kapsıyor. Eğer bir meslek icrası yoksa mesela mühendislik, hekimlik, avukatlık gibi bir meslek icra etmiyorsa o zaman bunun kapsamı dışında kalıyor. Buraya baktığımız zaman kamu işçilerinde ve diğer alanlarda pek çok kişi kapsam dışı kalıyor. Bunların ne kadar olduğunu da tam bilemiyoruz. İkincisi bu tam da yasaklayamıyor, zorlayamaz diyor. Yani zorladığı zaman bunu bir müeyyidesi yok. Buradan hareketle pek çok yasağa daha önce Anayasa dayanak oluşturmaz iken herhangi bir yasa buna idari düzenleme ve uygulama yapması için yetki ve imkan tanımazken bu düzenleme bu açıdan yasakçı bir zihniyet geldiği zaman ona yasak koymak için yasal da dayanak oluşturmaktadır. Esasında olmayan bir sorunu yasal güvence ile bir daha hiç gündeme gelmesin düşüncesiyle getirilen bir teklif ama olmayan bir sorunu yasal dayanaklı yeniden soruna dönüştürme kabiliyeti yüksek ve zaten ortaöğretim ve yükseköğretimde yeniden başörtüsü yasağı konulmasına da hiçbir engel yok. Özel sektörde de hiçbir engel yok. Meslek icra etmeyen kadınlar bakımından da kamuda hiçbir engel yok. O açıdan bunu bir koymak lazım.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Eğer bir güvence istiyorsanız gelin daha iyisini yapalım. Anayasa değişikliği yapalım.” sözlerini hatırlatan Bozdağ, kanunun basit çoğunlukla her zaman değiştirilebildiğinin ancak Anayasa’nın nitelikli çoğunluk gerektirdiği için kolaylıkla değiştirilemediğinin altını çizdi. Bozdağ, Anayasa’da yapılacak söz konusu değişiklik sürecini şu sözlerle özetledi:

Biz bir çalışma yaptık. Önce siyasilerle, Grup Başkanımız, Başkan Vekillerimiz, Genel Başkan Yardımcılarımızdan hukukçu olan Genel Başkan Yardımcılarımız Anayasa ve Adalet Komisyonu Başkanımız katıldı. Arkasından Anayasa hukuku uzmanı profesörlerle, akademisyenlerle bir araya geldik. Daha sonra Kabine’de bir sunum yaptım. Pek çok vatandaşlarımızdan öneri, teklif geldi. Onları değerlendirmek için yeniden bize süre verildi. Biz onları da değerlendirdik. Sonra bu iki heyeti; hem siyasi hem uzman heyeti birlikte istişare yaptık. Milliyetçi Hareket Partisi’nden de Fethi Yıldız Bey bu toplantılara katıldı. Beraber bu çalışmaları yürüttük. Ve nihayetinde şu karara vardı bu çalışmalar sonrasında kararı varıldı. Tek maddede yapalım. Bunun doğru yeri din ve vicdan hürriyetini düzenleyen Anayasa’nın 24’ncü maddesidir. Zira bu sorun vatandaşlarımızın din ve vicdan hürriyetini Anayasa’da yer alan temel hak ve hürriyetlerini kullanırken Anayasa’nın teminatına uygun bir biçimde kullanamadığını gösteriyor. Onun için biz buraya koyduğumuzda doğru adres, doğru yer burası. Ve ona göre bir düzenleme yapılacak.


Anayasa’nın ilgili maddesinde yapılacak düzenlemenin sadece başını örten kadınları değil, başı açık kadınların da haklarını, hukuklarını koruyacağını; tüm kadınlarının haklarını teminat altına alacağını vurgulayan Bekir Bozdağ, hazırlanan düzenlemede son derece açıklık ve netlik olacağını şu sözlerle ifade etti:

“Bizim çalışmamızda başı örtülü, başı açık hiçbir kadının anayasadaki temel hak ve hürriyetleri kullanılmasını engelleyemeyeceğini, hiçbir şarta bağlanamayacağı çok açık ve net bir biçimde ifade ediliyor ve arkasından da tabii diğer bu dini inancı sebebiyle başını örten kadınlar veya kıyafet tercihinde bulunanların temel hak ve hürriyetleri kullanması kamuya sunulan özel, vatandaşa sunulan özel ya da kamu tarafından hizmetlerden yararlanması ki herhangi bir kısıtlamaya engellemeye maruz kalmadan din ve vicdan hürriyetinin tam da anayasamızda ifadesini bulunan laiklik ilkesinin teminatı altında özgürce kullanılmasını sağlayan ve hiç kimseye de bu alana müdahale hukuk dışı bir müdahale yapma imkanı vermeyen ancak hürriyeti teminat altına alma, daha etkin kullanma ve bunun engellenmesini önleme noktasında devlete yasama, yürütme ve yargıya görev veren bir düzenleme olacaktır.”

Haberin kaynağı