Depremzede Çocuklar için Acil Bilimsel Eylem Planı Çağrısı

İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi, deprem bölgesinde kalan ve Türkiye’nin diğer illerine götürülen çocukların temel haklarının acilen sağlanması çağrısında bulunarak, özel ihtiyaç sahibi ve refakatsiz çocuklara ilişkin tüm çalışmaların ırk, dil, din ayrımı yapılmadan yürütülmesi gerektiği vurgusunda bulundu.

Konu hakkında İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezinden yapılan yazılı açıklama şu şekilde:

İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nin temsil faaliyetlerini yürüttüğümüz ve her çocuğun rahatça erişebileceği merkez birimini 6 yıl önce İzmir Adliyesinde faaliyete geçirmiştik. Merkezimizin yıldönümünü kutlamak ve faaliyetleri hakkında bilgilendirme yapmak için her yıl 14 Şubat günü merkez birimimiz önünde basın açıklaması yapıyoruz. Bu yılki basın açıklamamızda da yaptığımız çalışmaları sizlerle paylaşmayı umarken, 6 Şubat 2023 günü Kahramanmaraş merkezli olan ve çevre illerde yıkıcı etki meydana getiren deprem haberiyle uyanmış bulunmaktayız. Tarif edilemeyecek derecede bizi üzen, aklımızı ve ruhumuzu esir alan bu haberden beri kalbimiz depremden zarar gören illerimizde atmaktadır.

Ülke genelinde deprem felaketinin olumsuz etkilerinin devam ettiği bu süreçte dayanışma ve işbirliği ile çalışmalarımız devam etmektedir. Deprem afetinin çocuklara ilişkin sonuç verileri açıklıkla kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Bilindiği üzere depremin yol açtığı yıkıcı etkilerin ne yazık ki çok yönlü olması sebebiyle hepimizi çok önemli bir hukuki süreç beklemektedir. Bu etkileri en aza indirgeyebilmek ancak sorunların ve sonuçların doğru olarak ele alınıp, tartışılması ile mümkün olabilecektir.


Çocukların oyun hakkından bahsetmek istediğimiz bir çağda maalesef ki çocukların yaşam hakkından bahsetmek zorunda kalıyoruz. Çocuk Hakları Sözleşmesi ile kabul edilen; çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için gösterilmesi gereken azami çabanın; öncelikli olarak devletin yükümlülüğünde olduğunu, bu sözleşme ile diğer tüm insan hakları beyannamelerinden farklı olarak çocuğun gelişim hakkının ayrıca düzenlenmiş olduğunu, gelişmesi için uygun ortam ve imkanların sağlanmasının da yaşam hakkı kadar elzem nitelik taşıdığını hatırlatmak isteriz.

Yaşadığımız ve hazırlıksız olunduğu çok açık olan bu felakette koordinasyonun ve önceden kurulan merkezlerin ne derece önem taşıdığını da büyük acılar yaşayarak öğrenmiş bulunmaktayız. Bu süreçten çocukların en az etkiyle çıkmasının önemli olduğunu, haklarının askıya alınmasının söz konusu bile olamayacağını, çocukların risklerden korunması ve hak ihlallerinin önüne geçilmesinin devletin temel yükümlülüğü olduğunu tekrar hatırlatırız.

Deprem bölgesinde bulunan ve Türkiye’nin diğer illerine gitmek zorunda kalan çocukların doğuştan gelen yaşama ve gelişme hakkı, beslenme ve barınma hakkı, eğitim hakkı, sağlık hakkı, unutulma hakkı, eşitlik hakkı, aile bağlarının korunması ve ailesi ile birlikte yaşama hakkı, oyun oynama hakkı gibi temel hakları ivedilikle sağlanmalıdır. Tehlikede bulunan özel ihtiyaç sahibi ve refakatsiz çocuklara ilişkin tüm çalışmalar afetin çok dilli ve çok kültürlü bir bölgede gerçekleştiği unutulmadan ve ırk, dil, din ayrımı yapılmaksızın yürütülmelidir.

Bu kapsamda çocukların maruz bırakıldığı hak ihlallerinin derhal önüne geçilebilmesi amacıyla, önceden yapılmış olması gereken ancak yapılmadığı anlaşılan eylem planı ve projelerin hazırlanarak derhal çocuğun üstün yararı ilkesi ışığında hayata geçirilmesi gerekmektedir. Özellikle ifade etmek isteriz ki, deprem felaketinin meydana gelmesi, gerek uluslararası gerek ulusal mevzuat uyarınca devletin vatandaşlarına karşı sorumlu olduğu yükümlülükleri ortadan kaldırmamaktadır. Mağduriyetlerin artmaması ve telafi edilemeyecek boyutlara ulaşmaması için bir an önce gerekli önlemler alınmalı, çocuklara sahip oldukları haklar ivedilikle teslim edilmelidir. 

Deprem felaketinden zarar gören çocuklara dair kamuoyunda oluşan hassasiyeti dikkate alarak süreç şeffaf yönetilmeli, her türlü veri paylaşımı ve açıklamada çocukların insan haklarını ve üstün yararlarını temel alacak bilimsel bir yaklaşım geliştirilmeli, çocukların takibi açısından devreye alınan iletişim hatlarının kapasitesi arttırılarak, bu hatlar kalıcı hale getirilmeli, ailelerin ve yakınlarının bilgi edinmesini sağlayacak etkin bir sistem kurulmalı, barınma bölgelerinde yetişkinlere yönelik çocuklara dair sorumluluklarını hatırlatacak görseller hazırlanarak görünür kılınmalı, çocukların unutulma haklarını ihlal edecek paylaşımlar başta olmak üzere çocukları nesneleştiren her türlü söz ve eylemden titizlikle kaçınılmalıdır.  

İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak hem deprem nedeniyle İzmir iline getirilmiş olan ve getirilecek çocuklar için, hem halen deprem bölgesinde bulunan çocuklar için, hem de deprem öncesinde de var olan problemlerin çözümü noktasında diğer kurum ve kuruluşlar ile işbirliğine hazır olduğumuzu bildiririz. Bu süreçte bütün çocukların yanında olduğumuzu,  İzmir Adliyesi B Blok 3.katta yer alan 331 numaralı oda ve (232) 400 00 14 numaralı telefondan bizlere ulaşabileceklerini, haklarının sonuna kadar takipçisi olacağımızı ifade ediyoruz.

Kaynak