Türkiye’de Çalışanların “Ulaşılamama Hakkı” Var mı?

Almanya, Fransa, İspanya, Şili ve Arjantin’de çalışanlara mesai saatleri dışında ulaşılamama hakkı tanınırken Avrupa Birliği (AB) Parlamentosu bu kararın tüm üye ülkelere yayılmasını önerdi. Son olarak Belçika’da çalışanlara, 1 Şubat 2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere mesai saatleri dışında “bağlantıyı kesme hakkı” tanındı. Bu gelişmelerle ilgili görüşlerine başvurduğumuz İstanbul Barosu Bağlı Çalışan Avukatlar Kurulu Üyesi Av. Pelin Pınar Kaya, Avrupa Parlamentosunun 21 Ocak 2021 tarihinde “irtibatı kesme hakkı”nın Avrupa Birliği üye ülkelerinde geçerli olacak bir hak olarak tanımlanması konusunda yayımlandığı raporun ayrıntılarını paylaştı:

“Avrupa Parlamentosu 21 Ocak 2021 tarihinde “irtibatı kesme hakkı”nın Avrupa Birliği üye ülkelerinde geçerli olacak bir hak olarak tanımlanması konusunda bir rapor yayımladı ve tavsiye kararı niteliğinde olan bu rapor Parlamento tarafından oy çoğunluğu ile kabul edildi. Bu karar bağlayıcı bir karar olmasa da irtibatı kesme hakkı açısından bir tanım getirmektedir. Bu önemli bir husus, ancak Covid-19 pandemisi ile daha da görünür hale gelen ulaşılamama hakkı – çevrimdışı olma hakkı – irtibatı/bağlantıyı kesme hakkı (right to disconnect) kapsamında dünyada pandemiden önce de yasal düzenlemeler üzerinde çalışılıyordu. Örneğin Fransa çevrim dışı olma hakkını bu tavsiye kararından önce tanıyan ülkelerden.” açıklamasında bulunan Av. Kaya; İtalya, İspanya, Kanada ve Portekiz’in de bağlantıyı kesme hakkında yasal düzenlemelere yer veren ve ihlali halindeki yaptırımı tanımlayarak uygulamaya geçen ülkeler arasında yer aldığını belirtti.

Türkiye’de “Ulaşılamama Hakkı”yla İlgili Bir Düzenleme Yok

Türkiye’de ulaşılamama veya irtibatı kesme hakkının doğrudan tanımlandığı bir yasal düzenlemenin henüz bulunmadığının altını çizen Kaya, buna rağmen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 24. maddesi gereğince her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı olduğu hatırlatmasında bulunarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Çalışma şartları ve dinlenme hakkı” başlıklı 50. maddesini işaret etti:

T.C. Anayasası’nın “Çalışma şartları ve dinlenme hakkı” başlıklı 50. maddesinde “Dinlenmek, çalışanların hakkıdır.” hükmü mevcuttur. Bunun dışında 4857 sayılı İş Kanunu ve İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nde çalışma sürelerinin sınırlandırılmasına ilişkin açık düzenlemeler bulunmaktadır. Ayrıca 2016 yılında İş Kanununun 14. maddesinde yapılan değişiklik ile 4. fıkrada uzaktan çalışma tanımlanmıştır. 2021 yılında da Uzaktan Çalışma Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir ve burada da uzaktan çalışmanın yapılacağı zaman aralığının iş sözleşmesinde belirlenmesi gerektiği hükmü mevcuttur.

Ancak bu düzenlemelerin hiçbirinin ulaşılamama hakkını tam olarak karşılamadığını; mesai saatleri dışında, ara dinlenmelerde ulaşılamama hakkının kapsamını ve ihlali halinde ne yapılabileceğini içermemediğini vurgulayan Kaya, söz konusu mevzuatın çalışma süreleri, fazla mesai ve kesintisiz dinlenme sürelerini açıkça tanımlamış ve koruma altına almış olmasına rağmen ulaşılamama hakkı açısından bir düzenlemeye yer vermediğine dikkat çekerek “Aslında Uzaktan Çalışma Yönetmeliği düzenlenirken bu hususa da yer verilmesi gerekirdi.” ifadelerini kullandı.

Dinlenme Hakkından Vazgeçilemez

Anayasa’da “Dinlenmek, çalışanların hakkıdır.” hükmü dolayısıyla dinlenme hakkından vazgeçilemeyeceğinin açık olduğunu belirten Av. Kaya, İş Kanunu 58. maddesinde düzenlenen izinde çalışma yasağıyla işçinin izin süresi içinde dinlenmesinin amaçlandığını, istirahat raporu olan işçi iş göremez durumda olduğu için söz konusu raporun iyileşme süreci için verildiğini söyleyerek “İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliğinin 3. maddesinin 2. fıkrasında dinlenme süresinin 24 saat içerisinde kesintisiz olarak 12 saat olduğu açıkça yazılıdır. Dinlenme süreleri ve çalışma süreleri mevzuatta muğlaklığa yer vermeyecek derecede nettir. Bu hususların ihlaline karşı başvurulabilecek hukuki yollar da açıktır.” hatırlatmasında bulundu.

Dinlenme Hakkı, “Zorunlu Haller” Bahanesiyle İhlal Ediliyor

Av. Kaya, işveren tarafından işçiye karşı kullanılan “acil durumlarda 7/24 ulaşabilme” durumunun ortaya çıkardığı hak ihlali ve suistimalle ilgili de şu görüşleri paylaştı:

Türkiye’de Covid-19 pandemisiyle birlikte hayatımıza “bitmeyen mesai” kavramı girdi. İşçinin fazla mesai yapma süreleri İş Kanunu ile açıkça belirlenmişken, özel hayatında sürekli ulaşılabilir olması beklenmeye başlandı. Aslında pandemiden önce de bu sorun işyerlerindeki uygulamalar ile görünür haldeydi. İşçinin öğle yemeği saatlerinde veya ara dinlenme zamanlarında da işvereni veya iş arkadaşları tarafından iş sebebiyle sürekli ulaşılabilir olması bekleniyordu. Bu hususlar “7/24 acil bir durum olursa” şeklinde, bazen ardı ardına mesaj ve aramalarla veya acil yanıtlanması gerektiği belirtilen e-postalarla işçilerin sorunu haline gelmişti.

Geri planda işveren tarafından işçiye karşı kullanılan “zorunlu haller” vurgusu var. İstisna gibi gösterilmeye çalışılarak, bu istisnaların tanımları ve saatleri gün geçtikçe genişletiliyor. İşçinin ulaşılamama hakkı ve bu hakkın ihlalinin tanımı mevzuatta yer almadığından, ihlalden kaynaklı durumlarda hukuki olarak neler yapılabileceğine ilişkin de mevzuatta bir düzenleme bulunmuyor. Oysa zorunlu olsun ya da olmasın bunların hepsi dinlenme hakkını ihlal ettiği gibi işçinin özel yaşamına ve kişilik haklarına da müdahale niteliği taşıyor. Bu konuda artık mutlaka yasal düzenlemelerin yapılması ve işçilerin ulaşılamama hakkı taleplerini yüksek sesle dile getirmesi gerekiyor. 

Hakların Kullanımı İşçinin, İşini Kaybetme Endişesiyle Zorlaşmakta

Ulaşılamama hakkı ve ihlali durumunda uygulanacak yaptırımların herhangi bir açığa yer vermeyecek şekilde düzenlenmesi durumunda işçilerin uğradığı hak ihlallerinin büyük oranda kesileceğini vurgulayan Av. Pelin Pınar Kaya, ulaşılamama hakkının ihlaline ilişkin düzenlenecek yaptırımların da caydırıcılığının çok önemli olduğunu söyledi. Aksi halde sorunun ortadan kalkmayarak söz konusu hakkın ihlaline yönelik uygulamaların devam edeceğini ifade eden Kaya, “Özellikle ekonomik olarak sıkıntı yaşanan zamanlarda işverenler daha az sayıda işçi çalıştırmaya yönelmekte, bu nedenle de hâlihazırda çalışan işçilerin iş yükü artmakta ve bunun sonucunda bitmeyen mesailer oluşarak ciddi hak ihlallerine sebep olmaktadır. Günlük hayatta bu hakkın uygulanmasına ilişkin yükümlülükler yasayla işverenin üzerinde bırakılmalıdır. Zira işçinin, işini kaybetme endişesiyle uygulamada bu hakkını kullanması zorlaşabilir.” açıklamasında bulundu.