Av. Arda Yılmaz: Stajyer avukatların hak ihlalleri normalleştirilmemeli

Stajyer Hakları Farkındalık Yılı kapsamında Stajyer Avukatlar Dayanışması kurucu üyelerinden Av. Arda Yılmaz’la bir söyleşi gerçekleştirdik.

Konu; stajını yapan avukatlar olunca Barolar’ın, hakları konusunda bilgilendirilmeleri, olası hak ihlallerinde destek olunması gibi konularda avukatlara karşı sorumlu olup olmadığı, akla ilk gelen soru oluyor. Baroların, stajyer avukatlara karşı sorumluluğunun net bir şekilde bulunduğunu Avukatlık Staj Yönetmeliği üzerinden açıklayan Av. Yılmaz’a göre ilgili yönetmelik zenginleştirilmeli çünkü uygulamada kaçışa imkan tanıyan yüzeyselliğe sahip.

Bu konuda baroların sorumluluğu net bir şekilde bulunmaktadır. Avukatlık Staj Yönetmeliği’ne bakıldığında ilgili maddeler var. 17-19-21. maddeler ilk aklıma gelen maddeler. Burada ihlallerin karşılaşıldığı hususlar da önemli. Çünkü bu konuda stajyer avukatların karşılaştığı ihlaller doğrudan meslek kurallarına yönelik ihlaller olabiliyor. Baroların bu noktada görevi, avukatlığın meslek kuralları ve Staj Yönetmeliği uyarınca eğitmek. Bu yüzden de barolar bunun denetimini yapmak durumunda. Fakat bu noktada biraz etkinlik problemi gözümüze çarpıyor. Çünkü en başta bu ihlaller devam ediyor ve ihlaller devam ettiği için de bu mekanizmaların ne ölçüde etkin çalıştığı konusu çok büyük bir problem. Kendi gördüğümüz hususlarda da bu devam etmekte. Bunun çözüm yöntemi olarak aynı zamanda barolardaki değişikliklerin bir noktada engellenmesi gerekiyor. Çünkü Ankara Barosu’ndan İstanbul Barosu’na, İzmir Barosu’na ve diğer tüm barolara tüm eğitim sistemleri ve baroların işleyiş tarzları değişebiliyor. Bu konuda herhangi bir birlik olduğunu söyleyemeyiz. Bahsettiğimiz Staj Yönetmeliği’ndeki maddeler içerik açısından biraz daha zenginleştirilmeli. Çünkü çok fazla yüzeysel kalabiliyor. Yüzeysel kaldığı zaman da uygulamada kaçış çok mümkün olabiliyor. 

Normalleştirmek için mobbinge kılıf uyduruluyor

Bir yanda vatandaş, haklarını öğrenmek için avukata başvururken, diğer yanda bir stajyer avukat, yine bir başka avukatın yanında hak ihlaline uğrayabilmekte. Oysa avukatlar, haklar, yasalar konusunda toplumun en bilinçli meslek grubu. Ancak zaman zaman yanındaki stajyer avukatın haklarını ihlal eden avukatlarla ve hak ihlali karşısında hakkını savunmayan stajyerlerle karşılaşılabilmekte. Peki, bu kısır döngü niçin hâlâ yaşanmaya devam ediyor? Yılmaz, bu kısır döngüyü kırmanın ilk yolunun “yaşananları normalleştirmemek” olduğunu söylüyor:

Çok doğru bir yaklaşım. Bunu ben çevremde de bahsettiğiniz gibi duyuyorum. Öncelikle kısır döngüyü kırmak için normalleştirmemek birinci adım olmalı. Bunu bizim Stajyer Avukatlar Dayanışması’nda yazdığımız manifesto metninde “Kabul etmiyoruz” olarak dile getirmiştik. Kabul etmemek ve normalleştirmemek en önemli husus. Çünkü bu aslında dışarıdan bakıldığında mobbing veya mobbingin içinde yer alan ekonomik şiddet belki cinsel ve fiziksel şiddet. Bunların bazı insanlara normal geldiği bir düzenin içinde olduğumuzu söylemem gerekiyor.

Dışarıdan bakıldığı zaman “Bu nasıl olurmuş?” deniyor. Ama bir stajyer avukat veya hukuk öğrencisi için bunlar çevresinde hemen hemen her gün duyduğu olaylar olarak kalıyor. Bunu bitirmek için de buradaki normalleştirmeyi kırmak gerekiyor. Bunun yanı sıra iş imkanları da tehdit olarak kullanılıyor. Çünkü hukuk fakültelerinin sayısının çoğalmasıyla birlikte artan stajyer avukat sayısı var. Bu sürekli olarak stajyer avukatlara “Bakın iş imkanı kısıtlı. Çalışabileceğiniz ofisler sınırlı ve birbirinizle rekabet etmek zorundasınız.” şeklinde normalleştirmeye kılıf uyduruluyor. Stajyer avukatların susması isteniyor. Başlarına bir şey geldiği zaman hakkını aramaması tabiri caizse haline şükredip devam etmesi isteniyor. Ama bunun en başta normalleştirilmemesi gerekiyor. Aynı zamanda normalleştirilmemesinin de en büyük koşulu itiraz mekanizmasının doğru işlemesi.

Bir insan haksızlığa uğradığı zaman niçin itiraz eder? Çünkü karşılığında bir sonuç almak için. Fakat bu sonucu alamayacağını düşündüğü zaman bunu kendi içinde veya çevresinde halletmeye çalışır ve susar. Bu yüzden tüm problemlerin etkin bir şekilde soruşturulacağı ve mobbing yapan avukatların ve diğer çalışanların etkin bir şekilde denetime tabi tutulması ve cezalandırılması konusunda ciddi adımların atılması gerekiyor. Stajyer avukatların da günün sonunda kendini yalnız hissetmemesi, yalnız yürümediğine inandıracak birlikteliğe ihtiyaç duyuluyor.Bizim de aslında en büyük amaçlarımızdan bir tanesi bu. 

Stajyer avukatın staj sırasındaki kazası, iş kazası sayılmamakta

Stajyer avukatlarla ilgili gündeme getirilen sorunlardan biri de sağlık güvencesi. Türkiye Barolar Birliği’nin Avukatlık Staj Yönetmeliği’nde “13.02.2011 tarihinde kabul edilen 6111 sayılı kanun ile eklenen 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 60. maddesi uyarınca avukatlık staj yapmakta olanlardan bu kanuna göre genel sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olunan kişi durumunda olmayanlar staj süresi ile sınırlı olmak üzere genel sağlık sigortalısı sayılır. Bu şekilde genel sağlık sigortalısı sayılanların genel sağlık sigortası primleri Kanunun 82.maddesine göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük tutarının % 6’sıdır. Bu primler Türkiye Barolar Birliği tarafından ödenir. Bu kapsamdaki stajyerler, staja başladıkları tarihten itibaren 1 ay içerisinde Türkiye Barolar Birliğince genel sağlık sigortası giriş bildirgesi ile kuruma bildirilir.” ibaresi var. İlgili yönetmelikteki bu ifadeye rağmen stajyer avukatların sağlık güvencesinin olmadığı söylenebilir mi? Staj sırasında yaşanacak iş kazasında stajyer avukat nasıl bir sağlık güvencesiyle korunmakta?

Burada genel sağlık sigortası baz alındığı zaman biraz daha farklı bir husus var. Çünkü bir noktada dile getirilmesi gereken konular iş kazası gibi değerlendirilmesi gerektiğini düşünen insanlar var. Çünkü İş Kanunu’na baktığımızda “Staj süresince karşılaştığımız kazalar, iş kazası olarak değerlendirilmiyor.” Genel sağlık sigortası kapsamında ancak normal çalışma karşılığında yapılan sigortadan faydalanabiliyor. Bunun yanı sıra emekliliğe de pek bir etkisi olmadığını söyleyebiliriz. Sadece genel sağlık sigortası kapsamındaki sağlık hizmetlerinden faydalanılabiliyor. Onun dışında fazla bir artısı yok.

Stajyer avukatların karşılaşabileceği pek çok meslek kazası var. Mesleğimizi yerine getirirken aslında pek çok tehlike ve riskle karşı karşıyayız. Çok yakın bir zamanda stajyer olmasa da bir avukat meslektaşımıza silahlı saldırıda bulunuldu ve vefat etti. Bu olayların ve buna benzer kazaların stajyer avukatların başına gelmeyeceğinin garantisi yok.

Stajyer avukata ücret verilmesini yasaklayan bir yasa yok

Stajyer avukatların sıklıkla dile getirdiği konuların başında staj sürecinde ya düşük ücret almaları ya da hiçbir ücret almamaları geliyor. Avukatlık stajı sırasında stajyere ücret ödemek, yanında staj yapılan avukatın inisiyatifine bırakılmış gibi görünüyor. Arda Yılmaz da kanunda stajyer avukatlara ücret ödenmesinin zorunlu tutulmadığını ama staj karşılığında ücret ödenmesini de yasaklamadığına dikkat çekerek, bazı avukatların bu boşluğu stajyerin lehine kullanmayı tercih etmediklerini dile getirdi.

Kanunda maalesef zorunlu bir ücret belirlenmemiş. Hatta işin daha da garip kısmı bazı meslektaşlarımız kanuna dayanarak stajyer avukatlara ücret verilmemesi gerektiğini savunuyor. Neden ücret vermediğini de yasal bir sebebi olduğunu izah ediyor. Ama bu da tabii ki yanlış bir şey. Bizim camiamızda aslında pek çok doğru bilinen yanlışlar var. Hatta bizde sosyal medyalarımızda özellikle “Doğru Bilinen Yanlışlar” kısmı yapmış, pek çok noktayı açıklığa kavuşturmuştuk. Ücret de bunlardan biri.

Zorunlu bir ücret olmamasına rağmen “Ücret vermeyiniz” şeklinde bir yasal zorunluluk yok. Bunun yanı sıra verilen ücretler tamamen insafa kalmış vaziyette. Ücretler barodan baroya değişebiliyor. Ankara’da bin lira kazanan bir arkadaşımıza “Çok zenginsin. İyi para kazanıyorsun. Maaşallah. Bize ne ısmarlayacaksın?” şeklinde şaka yaptığımızı hatırlıyorum. Topladığımız anket verileri ışığında da bunu görebiliyoruz. Bırakın asgari ücreti çok düşük miktarlar 300-500 lira gibi miktarlar verenler var. Hiç vermeyenler var. Bunun sebebini de “Biz size deneyim sunuyoruz ve bu deneyimin maddi karşılığı olamaz” şeklinde savunuyorlar. Yanında stajyer olarak çalışıp üzerine para isteyen bile duyduk. Mobbing ve o psikolojik durumu yansıtan başka bir örnek olarak farklı su sebilinden su içiren, günlük içeceği çay kahveyi sınırlayan ofisler var. 

Olması gereken kısma geldiğimiz zaman pek çok tartışma noktası var. Zaman zaman Meclis’te verilen yasa teklifleri var. Stajyer avukatlara belli bir miktar para verilmesine ilişkin. Fakat bunlar pek fazla değerlendirilmeye alınmıyor. Çünkü miktar üzerinde de uzlaşılamıyor. Aslında asgari ücret diye bir gerçeklik var. Esasında yapılan asgari ücret hesaplaması çalışan bir insanın en az olması gereken miktar. Çalışan bir insanın en az alması gereken miktar olarak görünüyor. Stajyer avukatlık da haftanın beş, altı, yedi günü günde sekiz, on, on iki saat çalışılan bir müessese olduğu için yarı zamanlı (parttime) bir iş değil. Bu yaptığımız işle yaşamımızı devam ettirmek zorundayız. Buna ilişkin belirlenmiş ücret asgari ücret. Bunun karşılanması gerektiğini düşünüyorum. Fakat bu konuda iki büyük problem var. Çoğu meslektaşımız stajyer avukatlar ve hukuk öğrencileri bile staj süresince asgari ücret elde etmeyi hayal gibi görüyor. Bunun yanı sıra bu talebimizi konuştuğumuz pek çok meslektaş “Evet haklısınız. Devlet verirse neden olmasın.” diyor. Bu stajyer avukatların talebinin haklılığını ama çözüm yöntemlerinde kiminin topu devlete, devletin topu avukatlara atması üzerinden oynanan bir oyun gibi görünüyor.

Çözümün anahtarı: Sorunları kanıksamamak

Stajyer Avukatlar Dayanışması, stajyerlerin haklarıyla ilgili farkındalık oluşturma ve konunun tüm muhataplarını bilinçlendirme çalışmaları yapıyor. Ancak aynı sorunlar yaşanmaya devam ediyor. Yılmaz’a hem bireysel olarak hem üyesi olduğu dayanışma kapsamında Stajyer avukatların haklarının iyileştirilmesi ve onlara yeni haklar kazandırılması için daha başka neler yapılabileceğini sorduk.

Bu çok önemli bir soru bence. Çünkü asıl sorunun çözümü buradan kaynaklanmakta. Biz de bu dayanışmamızı oluştururken, kendi aramızda tartışırken bunun çok uzun soluklu bir hedef olduğunun farkındaydık. Çözüm yöntemlerinin birinin “kanıksamamak” olduğunun farkına vardık. Çünkü bunun aslında hukuk fakültesinde öğrenciyken bizim içimize işlendiğini biz kendi aramızdaki konuşmalardan fark ettik. Ücret hususunda bahsettiğim gibi belli miktarların bize normal gelmeye başlaması, hukuk fakültesi öğrencisiyken oluyor. Şöyle bir yanlış anlaşılma da olmasın. Her hukuk fakültesi mezunu avukat olacak diye bir kural yok. Bu yüzden doğrudan buna yönelik bir çalışma yapmak yerine hukuk fakültesi içinde ilgilenen öğrencilerin yer alabileceği tanıtımlar düzenlenebilir. Bu konuda çok ciddi bir şekilde insanlarda hukuk fakültesini bitiren, ileride avukatlık yapmak isteyen belki istemeyen öğrencilerin zihninde bu bilincin oluşturulması gerekiyor. Çünkü bu bilinç oluşturulmadan her şey kanıksamaya ve en temel problem olarak görülen normalleştirmeye gidiyor.

Zaten bir yıllık staj, Onu bitirdikten sonra kafam rahat eder. Ülkemizdeki erkeklerin genel olarak düşüncesi kafasındaki problem olarak görülen askerlik olabilir. Askere gittin mi geldin mi? Ne oldum ne olacağım? Eskilerden çok duyarız. Staj süreci hep böyle atlatılması gereken bir süreçmiş gibi geliyor. Genel olarak stajyerlerin yaş ortalaması 22-23 bandında. Bu aslında hayatımızın en verimli yaşları. Öğrenmeye açık olduğumuz yaşlardan biri. Bunun bir senesini tamamen çöpe atıp “Bu ızdarıp bir gün bitecek. Ben de bir gün avukat olacağım” diye harcamak çok içler acısı bir durum. En büyük problem burada. Tamamen yazık olmuş bir sene gibi gözüküyor insanlar arasında. Öncelikle bunun böyle olmayabileceğini kendi aramızda yapacağımız dayanışmalarla, toplantılarla bunların üstesinden gelebileceğimizi çalışmalarımızı hem Stajyer Avukatlar Dayanışması olarak belki başka dayanışmalar olarak stajyer avukatların hangi haklara sahip olması gerektiğine ilişkin, nasıl çalışması gerektiğine ilişkin kulüpler kurulabilir diye düşünüyorum. Çünkü bunu bu şekilde yapmadan insanlarda hem stajyer avukat olacak camiada hem stajyer avukatlara iş verecek meslektaşlar camiasında hem de tüm Türkiye’de düşündüğümüzde böyle bir farkındalığın oluşması gerekiyor. Çünkü bu olmadan görüyoruz ki hiçbir problem çözülmüyor. Çözülmediği gibi de artarak devam ediyor.

Stajyer avukatların haklarıyla ilgili taraflarda farkındalık oluşturma, stajyer hakları konusunda bilinçlendirme çalışmaları bir yere kadar mı yeterli? Daha etkili olmanın yolu yönetmelik çıkarmaki kanunları değiştirmekten geçiyor olabilir mi? Yılmaz, tüm çözüm yollarının öncelikle farkındalık oluşturmaktan geçtiği konusunda ısrarlı.

Doğru. Bu da pek çok insanın sahip olduğu bir bakış açısı. Ama bunun ana çözüm yöntemi olup olmayacağı konusunda çok büyük problemler var. Öncelikle bizim olaylarda gördüğümüz şekilde farkındalık oluşturmadan ve bu konuda belli bir bilince, birlikteliğe erişmeden kanun çıkarmakta bir çözüm olmayabiliyor. Çünkü yine Avukatlık Kanunu’na baktığımızda az önce bahsettiğim Stajyer Yönetmeliği’nde pek çok madde var. Uygulanabilir mi? Uygulanabilir. Ama uygulanmıyor. Yarın bir gün ücret konusu ya da başka bir konuda bir yasa çıktığında bu yasanın da uygulanabilirliği konusunda problemler ortaya çıkabilir. Bu yüzden en önemli yol olarak tabii ki tek yol farkındalık, bilinçlendirmek değil. Bunun yasal zeminde de karşılık bulması gerektiğinin farkındayız. Fakat bu olmadan diğerinin pek bir anlamı kalmayabiliyor. Doğrudan Avukatlık Kanunu’ndaki haklarımızdan faydalanamıyoruz. Burada bir noktada klişeleşmiş ama durumu açıklayan bir örnek verecek olursak ‘Kırmızı Pazartesi’ romanı gibi. Herkes ne olacağını biliyor. Hiçbir şekilde eyleme geçmiyor. Çünkü insanların bu durumu, kötü şartları engelleyebileceğine ilişkin aslında bir umudu da yok. Bu olmadan siz istediğiniz kadar yasa da çıkarsanız hukuk fakültelerini kapatsanız da avukatlığa giriş için sınav da getirseniz bu çözümler sorunun temeline inmeyen çözümler olduğu için çok başarılı olabileceğini düşünmüyoruz. Ben ve arkadaşlarım bahsettiğimiz bu konularda çok tartıştık. Mesela hukuk fakültelerindeki eğitim kalitesinin artırılması gerekiyor. Bu illa sayıyla alakalı bir durum olmayabilir. Fakat söylediğim gibi farkındalık, bilinç özellikle birliktelik oluşmadan bu sorunların aşılmasını çok geç görüyorum. Bu arada haksızlık yapmış olmayayım. Bazı diğer stajyer avukatlara ilişkin hakkını arayan, savunan kuruluşlar da var. Fakat bizim genel olarak gördüğümüz şey şu: Belli başlı farklı kuruluşların farklı amaçların yanında duruyor. Yani doğrudan ‘Biz stajyer avukatların sorunlarını çözeceğiz. Bu sorunların çözümüne ilişkin çözüm önerileri getireceğiz’ şeklinde ortaya çıkmış sadece buna dayanan bir kuruluş olmadığını görüyoruz. Bizde zaten dayanışmamızı bu yüzden kurmuştuk. Şu ana kadar da maalesef çevremizden duyduklarımız bu yönde oluyor. Çok da önemli değişikliklerle gittiğimizi söyleyebilirim. 


Türkiye Hukuk olarak 2021 yılı içerisinde stajyerlerle ve stajyerlerin hakları, uğradıkları hak ihlalleri üzerine çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşlarıyla hem bilgi hem deneyim paylaşımı hem de bilinçlendirme çalışmaları için iş birliği yapmaktan büyük mutluluk duyacağız. Konu hakkında bizimle bu form üzerinden iletişime geçebilirsiniz.