Boşanma Davalarında Hukuka Uygun – Hukuka Aykırı Delil Kavramı

Elif AYDIN

Hukuk düzenimizde bir davanın kazanılıp kazanılamaması, iddia edilen olguların ispat edilip edilememesi hususlarının cevabı genellikle bizi bir paydada birleştirir. Bu da mevcut bir davanızda iddia ettiğiniz olguların ispatında hangi delili ne şekilde mahkeme dosyasına sunacak olmanızdır. Mahkeme dosyasına sunmuş olduğunuz delilleriniz dilekçenizde bahsettiğiniz olaylara ışık tutabilecekken aynı zamanda ibraz ettiğiniz delillerinizin davanızın kazanılıp kaybedilmesinde de büyük bir paya sahip olacağı da tartışmasız bir gerçektir. Bu bağlamda sunduğunuz delillerinizin güçlü, inandırıcı ve somut olması gerekirken aynı zamanda delillerin ne şekilde meydana getirildiği ve nasıl elde edildiği de büyük bir öneme sahiptir. Hangi delilin hukuka uygun hangi delilin ise hukuka aykırı olması durumu her somut olayın özelliğine göre değişkenlik göstermekte olup güncel içtihatlar uyarınca bir değerlendirme yapmak ve bu delillerin ne amaçla ve hangi yoldan elde edilmesi olgularının net ve düzgün bir şekilde analiz edilmesi gerekmektedir. 

Örneğin bir boşanma davasını ele alalım. Acaba mevcut bir boşanma davasında davacı eşin iddialarını ispat edebilmesi açısından diğer eşin konuşmalarını ondan habersiz bir şekilde ses kaydına alması durumunda davacı eşin elde ettiği bu ses kayıtlarını mahkemeye sunması hukuka uygun bir delil olarak değerlendirilebilecek midir? Bu sorunun cevabı gerek Anayasa gerek de HMK başta olmak üzere ilgili kanun maddeleriyle kolaylıkla bulunabilecektir. Anayasamızın koruduğu ilkelerden biri de özel hayatın gizliliği ilkesidir. Bu noktada karşı taraftan habersiz bir şekilde onun görüntüsünün veya ses kaydının alınması, telefonuna casus program yükleyerek mesajlarına erişilmesi veya karşı tarafın umuma açık olmayan bir yerdeki görüntülerine mahkeme kanalı olmadan ulaşılması kesin ve net bir şekilde karşı tarafın özel hayatının gizliliği ilkesini bariz ölçüde ihlal etmektedir. Bir kimsenin özel hayatının gizliliği ilkesini ihlal ederek elde edilen deliller hukuka aykırı delil sayılacak ve mahkemece hiçbir şekilde hükme esas alınamayacaktır. Burada akıllara bir soru gelebilmektedir. Şayet iddialarını ispat etmek isteyen birinin delil elde etme olanağı darsa ve iddialarını sadece hukuka aykırı olarak kabul edilen deliler kapsamında elde edebileceğini düşünüyorsa bu kişi hangi yollara başvurarak iddiasını ispat edebilecektir? Yargıtay bu soru karşısında önceleri böyle bir durum mevcutsa yani kişi iddiasını ispat etmek için hukuka aykırı olarak kabul edilen yollardan birine başvurmaya mecbursa, delil elde etmenin başka herhangi bir yolu yoksa kişinin mahkeme dosyasına sunduğu delilleri hukuka uygun olarak kabul ediyordu. Ancak güncel içtihatlar tarandığı zaman Yargıtay’ın yaklaşımın da artık son derece keskin ve net olduğunu görmekteyiz. Hukuk davaları açısından konuşacak olursak bir kimsenin özel hayatının gizliliğini ihlal niteliği taşıyan delillerin başka bir delil elde etme imkânı yoksa bile hukuka aykırı delil olarak kabul edildiği görülmektedir. Nitekim Yargıtay’ın da yaklaşımının olayın şartlarına göre değişkenlik gösterdiği ve çelişkili olduğunu söylemek yanlış bir yorum olmayacaktır. Peki bir kişi iddiasına ışık olacak ve davasını kazanmasında kendisine büyük ölçüde yardım edebilecek delillerini kendisini sıkıntıya sokmadan nasıl mahkeme dosyasına sunabilecektir?

Burada önemli bir parantez açmak gerekiyor ki, tesadüf eseri elde ettiğiniz deliller hukuka aykırı olarak kabul edilmemekte ve rahatlıkla mahkemeye sunulabilmektedir. Bir olayda çocuğunun tesadüf eseri babasının cebinde karşı cinsle otelde kaldığına dair bir fiş bulması ve bunu annesine göstermesi sonucunda annesinin sonrasında açtığı boşanma davasında bu fişi delil olarak ileri sürmesi durumunda mahkemece bu delil hukuka uygun olarak kabul edilmiştir. Başka bir örnek vermek gerekirse bebek odasına yerleştirilen telsizin eşin karşı cinsle sadakat yükümlülüğüne aykırı şekilde gerçekleştiği konuşmaların kaydedilmesi olayında bu telsiz kayıtlarının mahkemeye delil olarak sunulması neticesinde mahkemece bu delil de hukuka uygun olarak kabul edilmiştir. Yani anlaşılacağı üzere şayet bir delil elde etme kastınız yokken tesadüf eseri olarak ulaşabildiğiniz delillerinizi mahkeme dosyasına sunmanızda herhangi bir problem yoktur. Ne yazık ki her zaman böyle tesadüf eseri delillere denk gelmek mümkün olmamaktadır. Böyle bir durumda iddialarınızı ispat etmek açısından mahkeme kanalını kullanmanız ve tanık beyanlarına başvuracak olmanız en doğru çözüm yollarından biridir. Anlattıklarımızı somutlaştırmak gerekirse bir kimsenin örneğin davacının dilekçesinde değindiği hususları ispat etmesi açısından davanın karşı tarafıyla gerçekleştirdiği Whatsapp yazışmalarının mahkeme dosyasına sunulmasında herhangi bir problem yokken davanın karşı tarafının dava dışı üçüncü bir kişiyle olan yazışmalarının veya telefon kayıtlarının davacı tarafından herhangi bir mahkeme kararı olmadan dosyaya verilmesi önemli ve büyük bir problem olacak ve bu husus suç teşkil edecektir. Şayet karşı tarafla üçüncü bir kişinin iddianıza delil olacağını düşündüğünüz bir yazışmaları veya konuşmaları varsa iki telefon numarası arasındaki yazışmaların mahkeme kararıyla ilgili kurumlardan istenilmesini talep etmek en mantıklı ve en doğru yol olacaktır. Öte yandan boşanma davasından ilerleyecek olursak dava dilekçesinde davacının eşinin karşı bir cinsle bir otelde kaldığını ve sadakat yükümlülüklerine aykırı davranışlar sergilediğini iddia ettiğini düşünelim .Davacı eş bu durumda mahkemeye  karşı tarafın hangi otelde hangi aralıklarda kaldığının bilgisini verecek ve mahkeme emniyet genel müdürlüğüne bir yazı yazarak karşı tarafın otel kayıtlarının kendisine iletilmesini talep edecek emniyet genel müdürlüğü de mahkemeye istediği bilgileri ulaştıracaktır. Şayet davacı bahsettiği olaylara ışık olabilecek kamera kayıtlarının mevcut olduğunu da biliyorsa mahkemeden çevredeki kamera görüntülerinin de dosyaya alınmasını talep edebilecektir. 

Değinildiği üzere hukuk davalarında ve özellikle boşanma davalarında mahkemeye ibraz edeceğiniz deliller davanın seyrini bariz ölçüde etkilemektedir. Tam ve doğru şekilde analiz edilmeden sunulan deliller sebebiyle haklı davanız reddedilebilirken çeşitli problemleri de beraberinde getirecek olması (örneğin özel hayatın gizliliğini ihlal nedeniyle suç duyurusunda bulunulması gibi) kuvvetle muhtemeldir. Bu bağlamda delillerin ne şekilde ve hangi yollardan elde edildiği olguları detaylıca araştırılarak mahkeme dosyasına gönderilmelidir. Her halin şartlarına göre bu sebepler değişkenlik gösterebilmektedir. Mahkeme kanalıyla ve olayı gören tanık beyanlarıyla iddia ettiğiniz olgulara ulaşmak sizi daha garantiye alacak olup kötü sürprizler yaşamanıza da engel olacaktır.


Elif Aydın Hakkında: 1999 Konya doğumlu. 2018 yılında Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanmasıyla birlikte çeşitli çalıştay ve kariyer günlerinde görev yaptı, öğrenciliği süresince hukuk bürosunda staj eğitimi aldı. Temmuz 2022’den itibaren Konya Barosu’na kayıtlı olarak avukatlık stajını sürdürmekte.