Adalet Bakanı Gül: Kanunlar, Ülkelerin Demokrasi Çıtasını Belirler

Yargıtay ile İstanbul Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Türk-Alman Üniversitesi ve İstanbul Kültür Üniversitesi tarafından üç gün sürecek “16. Türk Ceza Hukuku Günleri” çevrim içi ortamda başladı. 

Kanunların Temelinde Birey Vardır

Etkinliğin ilk konuşmacılarından olan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Türk Ceza Kanunu’nun temelinde bireyin yer aldığını ifade etti. Gül “Ceza kanunları, ülkelerin demokrasi çıtasını belirler. Hukuk devleti ilkesine ayna tutar. Bir ülkede suç ve cezanın şahsiliği, cezaların orantılılığı, özgürlük ve güvenlik dengesi gibi temel ilkeler, ceza kanunlarının yaklaşımıyla ortaya çıkar. Bu açıdan baktığımızda 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu, nasıl bir yaklaşım sergilediği, nerede durduğu gibi sorular bizim ciddiye aldığımız sorulardır. Özel hükümlerin en başında insanlığa karşı suçları sonrasında kişilere karşı suçları koyarak bireyi merkezine aldığını göstermiştir. Devlete karşı suçlar kanunun en sonunda yer almaktadır. Bu sistematik tercihin sembolik bir önemi vardır.” dedi.

İnsan Onuru, Adalet İdealimizin Temel Pusulası

“Ceza kanunları, özgürlük ve güvenlik dengesinde kantarın topuzunu ayarlayabildiği ölçüde başarılıdır” diyen Gül, başarının sahiplenilmesi gerektiğini hatırlattı. Adalet Bakanı “İnsan onuru her zaman her şeyin üzerindedir. Bu aynı zamanda adalet idealimizin temel pusulasıdır. Atacağımız her adımda yaptığımız işin doğruluğunu test etmemizi sağlayan temel ölçü de budur. Adaletin yerini bulmasının bu hassas dengeye bağlı olduğunu biliyor, çalışmalarımızı bu düşünceyle sürdürüyoruz.” ifadelerini kullandı. 

Toplumun Beklentilerini Karşılayıp Doğru Okumalıyız

Hukuk ve toplumun zaman içerisinde değişim gösterdiğini vurgulayan Abdülhamit Gül, “Siyaset kurumu olarak bize düşen toplumun beklentilerini zamanın gereklerini doğru okumaktır. Bunun için adalet hizmetlerini geliştirmek ve doğru stratejileri belirlememiz şarttır. Ceza kanunlarının ihtiyaçlar temelinde gözden geçirilmesi ve değiştirilmesi gereken hususların tespit edilmesini de bu çerçevede değerlendiriyoruz. Uygulama ve mevzuatta görülen sorunların çözümü için hukuk camiasının istişari zemininde ortak çabanın izini sürmeyi çok önemsiyoruz.” diyerek kanunların günümüz koşullarına uygun hale getirilirken bunun tüm hukukçularla birlikte yapılması gerektiğine değindi.

Suç Normları Özel Ceza Kanunlarında Tanımlanmakta

Adalet Bakanı Gül’den sonra söz alan ve belgede sahtecilik suçuyla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Mahmut Koca, bu suçların yalnızca Türk Ceza Kanunu’nda yer almadığını, özel ceza kanunlarında bu tür suç normlarının tanımlandığını ifade etti. Koca “5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nda özel bir suç tanımına rastlıyoruz. Keza bu tebliğin konusunu oluşturan 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinde de belgede sahtecilik suçuna ilişkin suç tanımlarına yer verildiğini görüyoruz.” dedi.

Vergi Usul Kanunu’nda yer alan özel sahtecilik suç tanımını açıklayan Koca “Vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen, saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri tahrip edenleri, gizleyenleri, muhteviyatı itibariyla yanıltıcı belge düzenleyenleri, bu belgeleri kullananlar ile bu belgeleri yok edenlerin defter ve sahifeleri yok edip yerine başka yapraklar koyanları, hiç yaprak koymayanları, belgelerin asıl veya suretlerinin tamamını veya kısmen sahte olarak düzenleyenleri ve bu belgeleri kullananları cezalandırdığını görüyoruz.” diyerek belgede sahteciliğin kapsamlı tanımını aktardı.

Ayrı Düzenlemeler Farklı Cezalara Yol Açar

Belgede sahtecilikle ilgili Türk Ceza Kanunu’nda hükümlerin olduğunu belirten Koca, özel kanunlarla yapılan düzenlemelerin farklı cezalar verilmesine yol açtığının altını çizdi. Koca “TCK’da tanımlanan suç tiplerinin aynı unsurları taşıyan başka suçların özel kanunlarda düzenlenmesinin her zaman isabetli olmadığını belirtmek gerekir. Bu tür ayrı düzenlemeler aslında aynı nitelikteki belgelerin farklı cezalandırılmasına da yol açmaktadır. Çeşitli içtima sorunlarına, çıkarılacak af kanunlarının uygulanmasında problemler oluşabilmektedir. TCK’daki suçlardan farklı unsurlara ihtiva etmeyen vergide sahtecilik suçlarına ayrıca yer verilmemesi gerekir. Nitekim Vergi Usul Kanunu’nun tanımlanan suçlar kanundan çıkarılmış olsa dahi bu tür fiillerin cezalandırılmasında önemli bir boşluk meydana gelmeyecektir.” değerlendirmesinde bulundu.