Filistin – İsrail arasındaki gerginlik, yıllardır dünyanın en sıcak konularının başında geliyor. İsrail’in yayılmacı politikası Filistin topraklarında insan hakları ihlallerinin yaşanmasına yol açarken Filistinlilerin yaşadıkları acı ve mağduriyetler son bulmak bilmiyor. Taraflar arasındaki tansiyon, 7 Ekim 2023 tarihinde zirveye ulaştı. Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugaylarının, 7 Ekim sabahı İsrail’e “Aksa Tufanı” adıyla kapsamlı saldırısına karşılık İsrail de Demir Kılıç Operasyonunu başlattı. Operasyondan doğrudan etkilenense yine Gazzeli siviller. Her dakika Gazze’den gelen korkunç görüntülerle sarsılan dünya kamuoyunun büyük çoğunluğu İsrail’in uluslararası hukuka aykırı davrandığı ve savaş suçu işlediği yönünde hemfikir.

Bölgede insanlık dramı en ağır seviyede yaşanmaya devam ederken 7 Ekim’de fitili ateşlenen olayların yol açtığı korkunç tablonun özetini çıkarmaya çalıştık.


7 Ekim 2023’te Gazze’ye Yönelik Başlatılan Yaşam Hakkına Aykırı Müdaheleler ve Uluslararası Tepkiler

  • İsrail’in Gazze ve Lübnan’daki askerî operasyonlarda hukuka aykırı olarak sivillere yönelik beyaz fosfor kullandığı tespit edildi.
  • Filistin Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in Gazze’de sivillere karşı uluslararası yasaklı silahları kullanarak soykırım suçu işlediğini belirtti.
  • Birinci haftanın sonunda 3 bine yakın Filistinli hayatını kaybederken yaralıların sayısı 10 bine yaklaştı.
  • Gazze’de yaşanan bir milyondan fazla sivile 24 saat süre verilerek şehri terk etmeleri zorunlu koşuldu. Şehri terk eden Filistinli sivillere ait bazı konvoylar İsrail güçleri tarafından vuruldu.
  • Gazze’deki 22 hastaneye tahliye baskınları yapılırken El-Ehali Hastanesi, İsrail savaş uçakları tarafından bombalandı. Gazze’deki 22 hastaneye tahliye baskınları yapılırken El-Ehali Hastanesi, İsrail savaş uçakları tarafından bombalandı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), İsrail’in bu tutumunun hasta ve yaralılar için “ölüm cezası” anlamına geldiğini kaydetti. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Ravina Shamdasan, “Uluslararası insani hukuk uyarınca tıbbi tesislere, sağlık personeline, yaralı ve hastalara yönelik saldırılar yasaktır.” hatırlatmasında bulunarak İsrail’in hastanelerin zorla tahliye edilmesi emriyle ilgili “Uluslararası insancıl hukuk, çatışmanın taraflarının, diğer sorumluluklarının yanı sıra yaralı ve hastaların ayrım yapılmaksızın gözetim altına alınması ve bakılması ilkesini uygulamasını gerektiriyor” değerlendirmesinde bulundu. Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), sağlık hizmetlerine yönelik saldırıları kesin bir dille kınadığını açıkladı.
  • Gazze’nin elektrik ve suyu kesilirken şehre gıda ve temel ihtiyaçlar başta olmak üzere insani yardım malzemelerinin girişi yasaklandı.
  • BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, söz konusu yasakla ilgili “Sivilleri hayatta kalmaları için gerekli olanlardan mahrum bırakarak hayatlarını tehlikeye atan kuşatmaların uygulanması, uluslararası insani hukuk uyarınca yasaklanmıştır.” hatırlatmasında bulundu.
  • BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, “Uluslararası insani hukuk ve insan hakları hukukuna saygı gösterilmeli. Siviller korunmalı ve kalkan olarak kullanılmamalı” çağrısında bulundu.
  • Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, İsrail’e kendisini savunma hakkını uluslararası insani hukuka göre yapması çağrısında bulundu.
  • İsrail, Gazze’de yerinden edilmiş aileleri barındıran BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansına (UNRWA) ait okulu vurdu.
  • İsrail’in Gazze kuşatması İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Orta Doğu ve Kuzey Afrika İletişim Direktörü Ahmed Benchemsi tarafından “savaş suçu” olarak nitelendirildi.
  • UNICEF, Gazze Şeridi’ndeki çocukların durumu için “felaket” yorumunda bulunurken çocuklara ulaşılması amacıyla acil insani ateşkes çağrısında bulundu.
  • BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, 7 Ekim’de İsrail’in Gazze’ye yönelik başlattığı saldırılarla ilgili “Bu çatışma durup dururken oluşmadı. Çok uzun zamandır süren ve sonunda siyasi çözüm görünmeyen 56 yıllık bir işgalden ötürü ortaya çıktı.” değerlendirmesinde bulundu.

Dünya, İsrail’in Filistin’e Yönelik Uyguladığı İnsan Hakları İhlallerine Yıllardır Tepki Gösteriyor

İsrail, yıllardır abluka altında tuttuğu Gazze’de milyonlarca sivilin yaşam hakkını ihlal ediyor. 7 Ekim’den öncesine de dönüp İsrail’in Filistinlilere yönelik insanlık dışı müdahalelerini ve uluslararası camiadaki yankılarını mercek altına aldık:

1979

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 22 Mart 1979 tarihinde 446 sayılı kararı ile, 1967’den bu yana işgal altında bulunan Filistin ve Arap topraklarında İsrail yerleşim yerlerinin kurulmasını öngören İsrail politika ve uygulamalarının uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve Orta Doğu’da kalıcı barışın önünde önemli bir engel teşkil ettiğini ilan etti.

1980

BM Güvenlik Konseyi 478 numaralı kararıyla, İsrail parlamentosu Knesset’in Kudüs’ü İsrail’in “bütün ve birleşik başkenti” ilan etme kararını geçersiz kılarken 465 sayılı kararıyla İsrail’e işgal altındaki yerleşimleri boşaltma çağrısında bulundu.

1993

Filistin’le imzalanan Oslo Barış Anlaşmasına rağmen Tel Aviv yönetimi yerleşimlerin Oslo Barış Anlaşmasına aykırı olmadığını savunarak yerleşim faaliyetlerine devam etti.

2002

(27-28 Mart 2002) Arap devletlerinin bir araya geldiği Beyrut Zirvesi’nde İsrail’den, 1967 yılından bu yana işgal altında tuttuğu topraklardan çekilmesi, başkenti Kudüs olan Filistin devletini tanıması ve 3 milyon 800 bin mülteciye geri dönüş hakkı vermesi karşılığında normal ilişkiler kurulması istendi.

2004

(9 temmuz 2004) Uluslararası Adalet Divanı, Batı Şeria’nın etrafını kuşatan “ayırıcı duvar”ın uluslararası hukuka aykırı olduğunu, bu sebeple yıkılması gerektiğini bildirdi.

2005

İsrail’in kendi yasalarına ve uluslararası hukuka aykırı olarak inşa ettiği yerleşimlerin büyüklüğünü ve yayılmasını araştırdığı Sasson Raporu, israilli bazı devlet kurumlarının ve yerel hükûmet birimlerinin yetkilerini aştığını, hükûmetin onayı olmadan yasa dışı yerleşim faaliyetlerinde bulunduğunu gözler önüne serdi.

2007

ABD ve AB, İsrail’in Beytüllahim yakınlarındaki Har Huma Mahallesinde 300 konut daha inşa etme kararını kınadı.

2008

Kudüs Belediyesinin, Doğu Kudüs’te 600 yeni konut inşası projesini duyurması üzerine dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, yerleşim faaliyetlerinin durdurulmasını, bu girişimlerin “yol haritası” planına aykırı olduğunu belirtti.

İsrail Yüksek Mahkemesi, Tel Aviv Yönetiminin, Migron’da yasa dışı kurulan karakolun “yol haritası” planına göre niçin kaldırılmadığını açıklaması için 45 gün süre vermesine rağmen Gazze Savaşı başlatıldı.

2009

Kahire ziyaretinde konuşan ABD Başkanı Barack Obama, İsrail’in devam eden yerleşim faaliyetlerinin meşruiyetini kabul etmediklerini; Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki yerleşim faaliyetlerinin tamamen durdurulması gerektiğini söyledi.

BM Genel Kurulu, “dökme kurşun operasyonu” kapsamında Gazze’de orantısız güç kullanması sebebiyle İsrail’in savaş suçu işlemekle itham edildiği Goldstone Raporunu kabul etti. (5 Kasım 2009)

2010

İsrail ziyareti sırasında, Doğu Kudüs’teki Ramat Şolomo bölgesinde bin 600 yeni konutun planlandığını öğrenen ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, “açıklamanın içeriği ve zamanlaması ihtiyaç duyduğumuz güveni baltalayacak türden” değerlendirmesinde bulunarak söz konusu girişimi kınadı. İlgili gelişmeye dair BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon da “‘işgal edilen topraklardaki yasadışı yerleşim faaliyetlerinin derhal durdurulması” çağrısında bulundu.

BM İnsan Hakları Konseyi, İsrail’in 9 Türk’ün ölümüyle sonuçlanan Mavi Marmara baskınını “yasa dışı, orantısız ve kabul edilemez gaddarlık” olarak nitelendirdiği bir rapor yayımlayarak Filistin toprağına deniz ablukası uygulanmasının “yasa dışı” olduğunu vurguladı. (22 Eylül 2010)

2012

Batı Şeria’daki Ulpana bölgesinde yer alan yerleşim birimlerinin yıkılmasını engelleyen yasa tasarısı, İsrail kabinesinin alt kanadı Knesset’te reddedildi.

Dünden Bugüne İsrail’in Gazze Saldırıları

Dünden Bugüne İsrail’in Gazze Saldırıları

İsrail tarafından ilk kez 1967’de işgal edilen Gazze, 2005 yılından bu yana hava, deniz ve karadan abluka altında defalarca işgale maruz kalmaya devam ediyor.

1917

Britanya Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour, 2 Kasım 1917’de Siyonist hareketin lideri Lord Rothschild’e gönderdiği mektupta Britanya’nın, Filistin topraklarında “Musevi devleti” kurulmasına destek vereceğini belirtti. Tarihe “Balfour Deklarasyonu” olarak geçen olayla günümüz İsrail’inin Gazze Şeridi, Ürdün ve Batı Şeria’yı kapsayan sınırları çizilmiş oldu.

1967

“Altı Gün Savaşları” sonrası Gazze Şeridi, ilk kez İsrail tarafından işgal edildi. sina yarımadası, gazze şeridi, batı şeria, doğu kudüs ve golan tepelerinde İsrail’in askerî egemenliği ile Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde yerleşimci programı resmen başladı.

1978

Dönemin Tarım Bakanı Ariel Şaron, işgal edilen topraklardaki Yahudi yerleşimci sayısını iki katına çıkarma politikasını başlattıklarını duyurdu. 

1979

BM Güvenlik Konseyi, 22 Mart 1979 tarih ve 446 sayılı kararında, 1967’den beri işgal altında olan Filistin topraklarında İsrail yerleşim yerlerinin kurulmasını öngören İsrail politikası ve uygulamalarının uluslararası hukuka aykırı olduğunu ilan etti.

1987

Filistinliler ilk intifadaya (başkaldırı) başladı. Gazze Şeridi’nden Batı Şeria’ya kadar yayılan sivil itaatsizliğe İsrail göz yaşartıcı gazlar, plastik ve gerçek mermilerle karşılık verirken Şeyh Ahmet Yasin, Mısır’daki Müslüman Kardeşler’in Gazze kanadı olarak Hamas’ı kurdu.

2001

Oslo Anlaşması ile kontrolü Filistin yönetimine devredilen Gazze şeridi, İsrail birlikleri tarafından tekrar işgal edildi. 

2002

Çoğu Batı Şeria’dan geçen ayırıcı duvarın inşasına başlandı.

2004

Hamas’ın kurucularından Şeyh Ahmed Yasin, İsrail’in Gazze saldırılarında hayatını kaybetti.

2005

İsrail, işgali sona erdirerek Gazze’den çekildi.

2006

İsrail, Gazze’ye hava saldırılarına tekrar başladı.

2007

Mayıs 2007’de Gazze’ye yönelik beş hava saldırısı düzenleyen İsrail, Hamas’ın iktidarını bahane ederek Gazze Şeridi’ni tamamen kuşatma kararını hayata geçirmek üzere Haziran 2007’de hava, kara ve denizden Gazze’yi tamamen abluka altına aldı.

2008

Gazze Şeridi’nde “dökme kurşun operasyonu” başlatıldı. 22 gün süren İsrail saldırısına maruz kaldı. 1.400 Filistinli yaşamını yitirdi.

2009

İsrail 3 Ocak 2009’da Gazze Şeridi’nde kara harekatına başladı. 5 Kasım’da BM Genel Kurulu israil’in, “dökme kurşun operasyonu”nda Gazze’ye orantısız güç kullanarak savaş suçu işlemekle suçlandığı Goldstone Raporunu kabul etti.

2011

İsrail, Gazze Şeridi’ni bir hafta boyunca hava saldırılarıyla bombaladı.

2012

İsrail, Batı Şeria’da 90’lı yıllarda kurduğu üç yerleşim bölgesine (Bruçin, Reçelim, Sansana) “yasal statü” verirken 14 Kasım’da Gazze’ye yönelik Bulut Sütunu Operasyonunu başlattı.

2014

İsrail, temmuz ayında 51 gün sürecek Gazze saldırılarını başlattı. 2.250’den fazla Gazzeli hayatını kaybederken on binden fazla sivil yaralandı.

2022

Gazze’ye Şafak Operasyonu düzenleyen İsrail, 50’den fazla kişinin yaşamını yitirmesine sebep oldu.

2023

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugaylarının, 7 Ekim sabahı İsrail’e “Aksa Tufanı” adıyla kapsamlı saldırı düzenlemesi üzerine Demir Kılıç Operasyonunu başlatan İsrail, Gazze’nin elektrik ve suyunu kesti. Gazze’nin kuzeyinde yaşayan 1.1 milyon Filistinli’nin 24 saat içinde güneye geçmesi istenirken gıda yardımlarının şehre girmesine izin verilmedi. 50 yıl sonra ilk kez resmen savaş ilan eden İsrail, aynı zamanda ilk kez tüm yedek askerleri de silah altına aldı.

Kaynaklar: