Dr. Öğretim Üyesi İbrahim Nihat Bayar: Avukatlar, Vergi Hukukuna Karşı Mesafeli

Mersin Barosu’nun Youtube kanalında “Vergi Uyuşmazlıkları Temel Eğitimi” başlıklı bir yayın gerçekleştirildi. Mersin Barosu Başkanı Avukat Bilgin Yeşilboğaz’ın moderatörlüğünü yaptığı yayına katılan TOBB Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Dr. Öğretim Üyesi İbrahim Nihat Bayar vergi hukukuna dair önemli bilgiler aktardı.

Vergi Hukuku Alanı Avukatlara Karşı Mesafeli

Avukatların vergi hukuku alanına karşı mesafeli olduğunu belirten Dr. İbrahim Nihat Bayar, bu sorunun hukuk fakülteleri öğrencilerinden kaynaklanmadığını ifade etti. Bayar “Barolarda sohbet ederken genç meslektaşlarımıza en sevmediğiniz ders hangisiydi diye sorarım. En karışık gördüğümüz alan, en az dosya alınan ya da en az dosya almayı ümit ettiğiniz alan vergi hukuku cevaplarıyla karşılaşıyorum. Bu sorun Türkiye’deki hukuk fakülteleri öğrencilerinden kaynaklanmıyor. Vergi hukukunun eğitimi ve formasyonundan kaynaklanan bir sorun var.” değerlendirmesinde bulundu.

Vergi Uyuşmazlıkları Hep Benzer Konulardır

“Vergi uyuşmazlıklarının konusu yüzde 90 aynıdır” diyen Bayar “İlk olarak tarh idari işlemine dava açıyoruz. Re’sen tarh veya ikmalen. O halde bu işlemi tanımak, bu işlemin düzenlendiği kanunu tanımak ve bu kanunun diğer kanunlarla olan ilişkisini anlamak lazım. Yani özetle vergi kanunlarını birbirinden ayrıştırmak lazım.” diyerek kapsamlı bir incelemenin yapılması gerektiğini vurguladı. 

Vergiler, Doğduğu Andan Başlayıp Tahakkukla Biter

Vergilendirme sürecinin ve uyuşmazlıkların bir bütün içerisinde gerçekleştiğinin altını çizen Dr. Bayar “Vergi kanunları derken kastettiğimiz şey aslında vergi uyuşmazlıklarında kullandığımız kanunlar. Bu kanunlar bize bir vergilendirme süreci bir sistematik sunuyor. Uyuşmazlık mutlaka bu sürecin bir yerlerinde gerçekleşiyor. O halde o sürecin başladığı ve bittiği an itibariyle tanıyor olmamız lazım. Bu süreç vergiyi doğrulamayla başlar. Tahakkukla biter. O sürecin herhangi bir yerinde idarenin tek taraflı tesis ettiği bir tarh işlemi vardır. Benimde o işlemi silme amacım vardır” dedi.

Anglosakson Hukukunu Kullanan Ülkelerde Bile Var

Bayar konuşmasında Türk hukukunda idari usul kanununun olmadığını belirtti. Hukukçuların bu kanunun hukuk sistemimizde yer almasını destekleyeceklerini ifade eden Bayar “Bizim hukuk sistemimizde son iki bin yıldır kullandığımız Roma hukukunun mantığı ve felsefesi var. Roma hukukunu günümüz kapitalist sistemiyle örtüştürmüşüz. Bütün dünyanın yaptığı gibi maddi kanunlarımız ve usul kanunlarımız var. Yani kurallar, kuralların da yaptırımları var. Bunlara da maddi kanunlar diyoruz. İdare Hukuku tedvin edilmediği için ülkemizde bir idari usul kanunu yok. Bütün Avrupa ülkelerinde hatta Anglosakson Hukuk tercihi yapmış ülkelerin bile idari usul kanunu var. Her nedense Türkiye’de yok. Akademisyenler, yargıçlar, avukatlar, kime sorarsanız böyle bir kanunun mevcut olması gerektiğini söyler. Ancak TBMM istemediği için böyle bir kanunumuz yok.” yorumunda bulundu.

Norm İsrafını Tercih Ediyoruz

İdari usul kanununun sağlayacağı avantajları sıralayan Dr. Bayar “Eğer böyle bir kanunumuz olsaydı bütün bütün idari işlemlerin hangi usulle tesis edileceğine dair ortak kurallar olurdu” dedi. Bayar konuşmasının devamında “Nasıl tebliğ edileceği, ne zaman icrai sonuçlar doğuracağı, yetki unsuruna ilişkin temel kurallar, hukuk dünyasından nasıl ortadan kaldırılacağı, geri alınacağı, düzeltileceği, değiştirileceği tüm kurallar idari usul kanunumuzda olurdu. Biz bunu yapmayı tercih etmeyerek norm israf etmeyi tercih etmişiz.” dedi.

Yönetilenlerin Güvencesi Vergi Kanunlarıdır 

Çok sayıda vergi kanununun bulunduğunu belirten Bayar “Elbette ki çok fazla vergi kanunu var. Karşımızdaki tek kanun vergi usul kanunu değil. Çok fazla vergi kanunu olması da yönetilenlere güvence yaratır. İdarenin keyfi işlem yapmasının önündeki tek engel belki de vergilerin yasallığı ilkesi. Bu ilke sebebiyle temel kurallar kanunlarla arz edilmiş durumda” ifadelerini kullandı.