Av. Tuğçe Duygu Köksal: Bizim Usulümüzde Mülakat Yoktur

İstanbul Barosu’nun Youtube kanalında “İnsan Hakları İhlalleri Kadın Hukukçular Tarafından Tartışılıyor” başlıklı bir canlı yayın düzenlendi. Yayına konuşmacı olarak Aynur Tuncel Yazgan, Benan Molu, Başak Çalı, Çiğdem Çımrın ve Tuğçe Duygu Köksal katıldı.

Avukatlar Bireysel Başvuruda İddiaları Dile Getirmeli

“Adil yargılanma hakkıyla ilgili yapılan bireysel başvuruda ben çok bir etki göremiyorum.” diyen Avukat Tuğçe Duygu Köksal “Eğer bireysel başvuruyu tamamlanmış, düzgün yürütülmüş, iç hukuk yolunda her türlü şikâyetler dile getirilmiş bir şekilde bireysel başvuru aşamasına kadar bir yargılamayı taşırsa bu anlamda düzgün bir başvuru formu doldurulması sonrasında dilediğimiz hak ihlalini sonuçlandırmamız mümkün olabilecektir. Burada en büyük rolün soruşturma ve yargılamayı takip eden avukatların bireysel başvuruda iddiaların dile getirilmesi noktasında olduğunu düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

Adil Yargılanmanın İhlal Edilme Oranı Yüzde 55

Köksal, Anayasa Mahkemesi’nin son dönemdeki içtihatında adil yargılanma hakkının bileşenlerinin de dile getirilmesi gerektiğini belirtti. Anayasa Mahkemesi’nin istatistiklerinden örnekler veren Köksal “Genel olarak Anayasa Mahkemesi’nin istatistiklerine baktığımızda yüzde 55’in üzerinde adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini görüyoruz. Herkes, bir yargılamayı yürütürken hep adil yargılanma boyutuna odaklanır. Elbette bunu devam ettireceğiz. Belirli konularda da ihlalleri tespit ettirip belirli usulsüzlüklerin uygulamadaki hatalı değerlendirmelerin değişmesi için belkide yasal düzenlemelerin yapılması için adil yargılanma kapsamında şikâyetlerimizi en başta dile getirmeye devam edeceğiz.” diye konuştu.

Kısıtlılık Kararı, Adil Yargılanmayla Sınırlı Değil

Soruşturma evresinde en çok yapılan hatalardan birinin savunma hakkıyla ilgili dile getirilen şikâyetler olduğunun altını çizen Köksal, soruşturma evresinde verilen kısıtlılık kararlarının; avukatların uzun süredir karşılaştığı, itiraz prosedürlerine etkilediğine inandığı, etkin itiraz yolunu tüketme yönünde engel teşkil ettiğini düşündükleri kararlardan biri olduğunu vurguladı. Köksal “Ceza Muhakemesi Kanunu’na baktığımızda kısıtlılık kararı verildiğinde belirli raporlara ve belgelere erişimin sağlanması gerekir. Ama biz ne yazık ki bazı soruşturmalarda çoğunlukla bu belgelere ulaşılamadığını görüyoruz. Fakat meslektaşlarımız tarafından bazen bu konu adil yargılanma boyutuyla sınırlı olarak algılanabiliyor. Bu da bazı sorunlara neden oluyor. Çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi, bu meseleyi kısıtlılık kararı verilmiş olması dolayısıyla dosyaya erişememe meselesini tutukluluğa itiraz prosedürünün etkili olmaması çerçevesinde değerlendiriyor. Yani Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin özgürlük, güvenlik hakkını düzenleyen 5. maddesinin 4. fıkrası, adil yargılanma hakkı kapsamında değil.” değerlendirmesinde bulundu.

Bizim Usulümüzde İfade Var

Kolluk tarafından adil yargılanmayı etkileyebilecek problemlerden birinin mülakatlar olduğunu belirten Köksal “Mülakat diye bir usül aslında bizim kanunumuzda yok. İfade vardır. O da Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda alınır. Fakat hakları hatırlatılmadan, avukata erişim hakkının hatırlatılması söz konusu olmadan, kişinin kendi kendini suçlayıcı beyanlarda bulunmasına müsaade edilerek bunlar mülakat, bilgi edinme tutanağı veya sadece tutanak adı altında yargılamalara konabiliyor. Bazı mahkemeler bunu yapıyor olabilir. Yapmamaları gerekir. Bildiğim kadarıyla artık buna dikkat ediyorlar. Mahkemeler kararlarında bu mülakatlara, bilgi edinme tutanaklarına dayandıkları ölçüde burada adil yargılanma hakkı kapsamında ciddi bir problemle karşı karşıya kalıyoruz.” dedi.

Gerekçe Göstermeden Gizli Tanığın Dinlenmesi Adil Yargılamayla Bağdaşmaz

SEGBİS’in (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) savunma hakkını ciddi şekilde etkilediğini belirten Köksal, gizli tanıkların dinlenmesi konusunda zaman zaman sorunlar yaşandığını ifade etti. Köksal “Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 58. maddesinin 3. fıkrası ‘Yazılı soru sorun. Biz savcıyla birlikte dinleyeceğiz. Müdafiler soru sorsun. Biz o soruları sorarız’ şeklindeki uygulamanın yaygınlaştığını görüyoruz. Bu konuyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Bakır Türkiye kararı var. Çok yeni. Gizli tanık uygulamasında Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 58. maddesinin 3. fıkrası çok açık bir şekilde savunma haklarına halel gelmemesi ve sesli görüntülü sistemin kullanılması gerektiğini söylüyor. Bu çerçevede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de eleştirdiği gibi savcının olduğu ama savunmanın olmadığı bir yerde gizli tanığın SEGBİS yöntemiyle gerekçesi gösterilse bile dinlenmesi adil yargılanma hakkıyla bağdaşmamaktadır.” şeklinde konuştu.