Özgür TÜRKEŞ
Bir hakkın hukuk düzeninde korunabilmesi için hukuken tanınmış olması lazımdır. Ülkemizde resmi nikah yapılmadan imam nikahı yapılması dahi yasaktır. Bu o kadar böyledir ki, bir ara resmi nikah yapmadan imam nikahı yapılması şuç oluşturuyordu. Anayasa Mahkemesi, kişilerin nikahsız beraber yaşaması suç değilken imam nikahlı yaşamaları suç olamaz diye bu saçma maddeyi iptal etti, iyi de oldu. Uzun lafın kısası, imam nikahı hukuken tanınamadığı için, haliyle imam nikahlı eşe nafaka ödenmesi de söz konusu olamaz.
“Yani ben şimdi nafaka alamayacak mıyım, açıkta mı kaldım avukat bey?”. Ha, siz nafaka talep eden taraf mısınız, durun, bakarız bir çaresine de öncelikle söyleyin, sizin imam nikahı yapmaktaki amacınız ileride aile kurmak için miydi, yoksa 2. eş olmak için, dost hayatı yaşamak için miydi?
“Ne dost hayatı yaşaması ayol, tabii ki aile kurmaktı amacımız, ileride durumumuz düzelince hükümet nikahını da kıyacaktık, ne yapsaydık yani, nikahsız yaşayıp günaha mı girseydik?”. Ha bakın, o zaman olur, madem sizin amacınız aile kurmaktı ilerisi için, nafakaya hak kazanabilirsiniz. Nasıl mı oluyor? Vallahi ben demiyorum, AYİM, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi diyor.
Şimdi İdare Mahkemesi deyince sizin aklınıza “Kadroya Geçen Sözleşmeli Öğretmenin Eş Durumu” yazımız geldi, söyleniyorsunuzdur n’oldu hani idare hasta ruhlu ve insanlıktan uzak bir varlıktı, hani hâkimler iş devletin tazminat ödemesine gelince sanki kendi ceplerinden çıkıyormuş gibi devleti vatandaşına karşı koruyorlardı, nasıl olur da imam nikahlı eşe, bırakın nafaka gibi özel kişinin cebinden çıkacak parayı, devletin cebinden çıkacak destekten yoksun kalma tazminatını verebilir ki?
Vallahi işin tek sırrı, sizin amacınız aile kurmak mı yoksa 2. eş olarak dost hayatı yaşamak mı? Eğer aile kurmaksa aynen resmi nikahlı eş gibi nafaka da alırsınız, devletin cebinden çıkacak destekten yoksun kalma tazminatı da alırsınız, İdare Mahkemesi, üstelik Askeri İdare Mahkemesi, yetmezmiş gibi Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, var mı daha ötesi?
Peki hepsi güzel de hâkimler kanundan daha çok üst mahkemenin kararlarına bakarlar, böyle bir zorunlulukları yoktur, hatta bağlayıcı da değildir ama istemezler işte kararlarının bozulmasını. E 2017’de AYİM’i kapattığımıza göre ortada bozulma ihtimali olan bir karar da olamaz; zaten üst mahkemenin de her kararı doğru değildir, hatırlayalım Nişanlanmak İçin Tören Şart mı? yazımızı, yok mudur bunun bir kanuni dayanağı?
Güzel gidiyoruz. Gelin kanun maddeleriyle beraber bir de hukuki mütalaa sunalım hâkime. Efendim mütalaa ceza yargısında savcının iddianamesine denir aslında da, uygulamada avukatların, çoğunlukla da hâkimin hocasından, o konuyla ilgili aldıkları hukuki görüşe deniyor. E o kadar yıl okumuşsunuz hocanızla, belki hala yüksek lisans, doktora yapıyorsunuzdur, tevhid-i tedrisatından geçmişsiniz, daha bir ciddiye almaz mısınız bu mütalaayı?
Biz de İstanbul Üniversitesi’nden Mesut ÖCAL Hocamıza sorduk aynı soruyu, ne dersiniz hocam, imam nikahlı eşe nafaka ödenir mi?
“6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 5. Maddesi’nin 4. Fıkrası’na göre şiddet uygulayan, aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla hâkim, şiddet mağdurunun yaşam düzeyini göz önünde bulundurarak talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedebilir”.
Bir dakika, 4721 sayılı Kanun dediğimiz bizim Medeni Kanun, bu hüküm Medeni Kanun’a göre nikah kıyanları bağlamaz mı? İşte bizim ülkemizde herkes saplantı düzeyinde hukuku böyle yorumlamaya çalışıyor. Okuyor bir maddeyi, işte burada böyle yazıyor, olamaz diyor. Oysa 6284 sayılı Kanun’un 2. Maddesi’ni de okumuş olsaydı, şiddet mağdurunun bu kanunda şiddet olarak tanımlanan tutum ve davranışlara doğrudan ya da dolaylı olarak maruz kalan ya da kalabilecek kişiler olduğunu öğrenecekti. Kanun koyucu bilinçli olarak şiddet mağdurunu aile birliği içindeki kişilerle sınırlı tutmamış, resmi olarak bir evlilik birliği kurulmamış olsa dahi aile yaşantısı varsa (kanundaki ifadesiyle şiddet uygulayan aynı zamana ailenin geçimini sağlayan ya da katkıda bulunan kişiyse) bu kişileri de Medeni Kanun’a göre tedbir nafakası ödemekle yükümlü tutmuştur. Ülkemizde resmi nikahı olmayıp fiilen aile hayatı süren (bakınız işin sırrı aile hayatı sürmek, 2. eş filan değil ha) şiddet mağduru, çoğunlukla kadın olan, insanların faydalanacağı bir imkânı bu şekilde düzenlemiştir.
Ya tamam, güzel de yok mudur gene bir Yargıtay kararı? Biz işimizi sağlama alsak?
Peki efendim, bakın 13. HD’nin 2008/11804 Kararı; nikahsız yaşama gayesi ile verilenlerin iadesi istenemez (BK m. 81’den dost hayatı, 2. eş yani). Öte yandan 1. HD’nin aynı yılki 12596 Kararı resmi evlilik birliğini ileride kurma amacıyla birlikteliklik kurulmuşsa verilenlerin iadesi istenir diyor. 3. HD 2016/12340 Kararı ile dost hayatını affetmemişken 21. HD 2016/264 Kararı ile nikahsız eşe destekten yoksun kalma tazminatı bile veriyor. Neden, çünkü aile kurma amacı var. 4. HD 2010/11605 Kararı ile resmi nikahlı eş olduğu için imam nikahlı 2. eşe tazminat vermiyor.
Yalnız Yargıtay burada mağduru korumayı güdüyor. Mesela 13. HD 2006/6349 Kararı ile diş hekimini affetmemiş, verdiği dairesini geri aldırtmamış.
Tabii dedik ya Yargıtay’ın her kararı doğru değil diye. Nasıl ki “Nişanlanmak İçin Tören Şart mı” yazımızda annesinin babasının rızasını almayan kızı affetmemişse, başkasında da “kızın yaşında kadınla mı evlenmeye kalkmışsın, oh olsun sana” dememiş, korumuş mağduru (!)
Efendim bilmem dikkat ettiniz mi 70’li, 80’li yılların Türk filmlerindeki kumarhane, randevu evi sahnelerine, içerlerde bir yerlerde mutlaka ya kafeste ya da akvaryumda bir kuş ya da balık olur. Sebebi mi? Eh tabii hayvan sevgisi de acaba hukuken başka bir sebebi var mı, onu da bir sonraki yazımızda öğrenelim.
Özgür Türkeş Hakkında: 1978 İstanbul doğumlu. Ön lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Adalet, lisans eğitimlerini Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim ile Anadolu Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, yüksek lisans eğitimini BİST Spor Mali Durum ve Hisse Hareketleri Analizi adlı teziyle Beykent Üniversitesi İşletme Yönetimi’nde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde eğitimine devam eden Türkeş, Teknik Öğretmen olarak görev aldığı MEB’de Flekso Baskıda Maliyet ders kitabı modülünü hazırladı; Eğitim Kurumları Yöneticisi olarak çalıştı. Görevine Şubat 2023’ten itibaren Adalet Öğretmeni olarak devam eden Türkeş, Fransızca ve İngilizce biliyor.