Kolluğun Durdurma ve Kimlik Sorma Yetkisi

Feridun Yenisey Hukuk İhtisas Seminerleri Youtube kanalındaKolluk Hukukunda Durdurma ve Kimlik Sorma’ konulu bir seminer gerçekleştirildi.

Prof. Dr. Ferudun Yenisey’in Youtube kanalındaki canlı yayına konuşmacı olarak Av. Dr. Salih Oktar, Av. Naim Karakaya, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Fahrettin Demirağ, Prof. Dr. Veli Özer Özbek ve Av. Vehbi Kahveci katıldı. 

Yargıtay’ın Doğrudan İncelediği Bir Kararı Yok

Yargıtay’ın doğrudan doğruya incelediği durdurma ve kimlik sormayla ilgili bir kararına rastlamadığını söyleyen Fahrettin Demirağ “Ama temyizen incelediği konularda durdurma sonrası yapılan aramalarda ister kontrol niteliğinde ister önleme arama niteliğinde yapılan üst araması, kişinin eşyasının aranması veya araç içi aramalarda hukuka aykırılık sorununun gündeme getirildiği ve bunun ileri sürüldüğü durumlarda Yargıtay konuyu detaylı olarak incelemekte. Bu bağlamda Polis Vazife ve Sâlahiyet Kanunu’nun 4/A maddesi de durdurma ve kimlik sorma üzerinde de açıklamalar yapmaktadır.” dedi.

Kolluğun kimlik sorma ve durdurma ve yetkisini kullanabilmesi için makul sebep şartının oluşması gerektiğini söyleyen Demirağ “Yargıtay’ın 2013 yılına kadar genel hatlarıyla verdiği kararlarda eğer durdurmanın koşulları oluşmamışsa (makul sebep yoksa) durdurma sonrası kontrolle yetinmesi gerekirken bu sınırı aşarak kişinin üzerini ya da eşyasını aramaları şeklinde gerçekleşen eylemleri hukuka aykırı olarak nitelendirmiş ve bunların hükmen esas alınamayacağını vurgulamıştır.” diye konuştu.

Mevzuatla İlgili Düzenleme Gerekiyor

Veli Özer Özbek ise mevzuatta karmaşanın olduğunun altını çizerek “Mevzuatın bu kadar karışık yapısı ve 4/A’nın da kendi içerisinde çapraşık düzenlemesi, uygulamada bazı zorluklar ortaya koyuyor. Uygulamanın ortaya koyduğu özellikle Antalya Baro Başkanı’nın karşılaşmış olduğu sorunla ilgili olarak Polis Vazife ve Sâlahiyet Kanunu’nun bir kısım hükümlerinin yeni hükümler içermesi ve CMK ile paralellik göstermesi, bazı hükümlerinin ise mesela eğlence yerlerinde asayişin sağlanmasına ilişkin restoran ve kafelerde kişilere kimlik sorma hükmü. Bununla ilgili düzenleme çok eskilere dayanıyor. Şuanki 4/A hükmüyle ve önleme aramaları yönetmeliği ile çok uyumlu değil. Konuya açıklık getirilmesi ve uygulamadaki sorunların giderilmesi açısından öncelikle Polis Vazife ve Sâlahiyet Kanunu’nun yeniden gözden geçirilmesi ve yeni bir mevzuata yer verilmesinin doğru olacağını düşünüyorum.” ifadelerini kullandı. 

Önleme Niteliği mi Koruma Tedbiri mi?

Kolluk kuvvetlerinin önleme niteliği ile koruma tedbiri almaları konusunda sorun yaşadıklarını belirten Özbek “Durdurmanın en büyük sebeplerinden bir tanesi kişinin kim olduğunu tespit etmek. Ama üzerinde herhangi bir suç unsuru var mı bununla ilgili de bir bilgi tespit etmemiz lazım. Mecburen durdurma, aramayı da içerecek bir anlama sahip. Burada en büyük sorun söz konusu aramanın bir önleme niteliği mi taşıdığı yoksa koruma tedbiri niteliği taşıdığı.” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Özbek, konuşmasının devamında “Son zamanlarda ceza genel kurulunun vermiş olduğu kararlar kolluk hukukuna yaklaşmış durumda. Uyuşturucu çıkarsa suç üstü hali nedeniyle arama kararına gerek yok diyerek elde edilmiş olan kanıtlar hukuka uygun sayılıyor ve mahkumiyet kararlarının bu şekilde onaylandığını görüyoruz. Biraz mevzuattan kaynaklanan karmaşanın bulunduğunu ve kolluk kuvvetlerinin meslek içi eğitime tabi tutulmamasından kaynaklanan bir uygulamasının bulunduğunu söyleyebiliriz.” dedi.

PVSK Anayasa’yı İhlal Ediyor

Polis Vazife ve Sâlahiyet Kanunu’nun Anayasa’yı ihlal ettiğini savunan Özbek, “Anayasa Mahkemesi’nin 4/A fıkrasının iptal etmesinin sebebi gecikmeli sakınca hal kavramına yer vermeksizin olağan bir halde de doğrudan arama yetkisini kolluk amirine vermiş olmasıydı. Anayasa’nın 20.maddesi açıkça aramanın kural olarak hâkim, gecikmeli sakınca olması halinde Cumhuriyet Savcısı, ona ulaşılamaması halinde kolluğun karar verebileceğini ifade ediyor. PVSK’nın 4/A maddesi gerçekten Anayasa’nın 20.maddesini bu yönüyle açıkça ihlal ediyor.” diyerek bu açıdan bir karmaşanın oluştuğunu ifade etti.. 

Savcı Her Zaman Ulaşılabilir Olmalı

“Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki düzenlemeyi de eleştiriyoruz.” diyen Özbek “Kendisine ulaşılamayan bir Cumhuriyet Savcısı’ndan bir hukuk devletinde söz edilemiyor olması lazım. Ama biz bu durumu maalesef yasalaştırdık. Savcıya ulaşılmadığı hallerde kolluk ta karar veriyor. Böyle bir düzenleme olmamalı. Çünkü savcı ulaşılabilir olmalıdır. Cumhuriyet savcısı gerekirse sözlü olarak gecenin bir saati de olsa emir verebilir olmalıdır. Çünkü hukukçu ne olursa olsun temel hak ve özgürlükler müdahalelerinde tarafsız konumu sebebiyle en güvenilir kişi. Bu yüzden hem Anayasa’da hem Ceza Muhakemesi Kanunu’nda bütün koruma tedbirlerinde aynı formülü kullanmış. Kural olarak hâkim kararı. Çünkü hâkimin tarafsız ve bağımsız kimliği kişi hak ve özgürlükleri açısından bir güvence oluşturmuştur.” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Savcısı Bilgilendirilmeli

Özbek kimlik sormada uygulanan düzenlemeyi şu cümlelerle aktardı: “Kişinin kimlik belgesinin bulunmaması, açıklama yapmaktan kaçınması, gerçeğe aykırı beyanda bulunması halinde derhal Cumhuriyet Savcısı durumdan haberdar edilir. Bu çok önemli bir düzenleme. Neden Cumhuriyet Savcısı haberdar edilir? Çünkü çok kritik bir nokta bu. Savcı eğer “Getirin” derse önleme tedbiri koruma tedbirine dönüşecek. Bu bir yakalama ve gözaltına dönüşecek. Polis eğer böyle bir dirençle karşılaşıyorsa vakit kaybetmeden derhal Cumhuriyet Savcısı’nı haberdar etmeli ve ona göre hareket etmek zorunda. Bunu zaman zaman kolluğun gözden kaçırdığını söyleyebiliriz.” şeklinde konuştu. 

Kolluğun Tek Vazifesi Kimlik Sorma Değil

Mevzuatın karmaşık olduğunu ve sadeleştirilmesi gerektiğini belirten Özbek “Çok karmaşık ve çok sayıda fıkraya yer verildiğinde uygulamada güçlükler ortaya çıkıyor. Çünkü 1’inci fıkra ile 6’ncı fıkrayı nasıl bağdaştıracağız? Bunu bir de kolluğun yapmasını istiyoruz. Kolluğun tek vazifesi bu değil. Bir sürü vazifesi var. Hukukçular bile içinden kolay çıkmazken kolluğa böyle bir yetkinin verilmiş olması birazda uygulamadaki karmaşıyı oluşturan hususlardan bir tanesi.” ifadelerin kullandı.