İstanbul Barosu’nda “Kabotaj, Mavi Vatan ve Türk Denizciliği” konuşuldu. Çevrim içi yayında konuşan Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Nuray Ekşi Kabotaj Kanunu hakkında ayrıntılı bilgiler verdi.
Nuray Ekşi ilk olarak Kabotaj Kanunu’nun tarihçesinden bahsetti. Ekşi “29 Nisan 1926 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe giren 815 Sayılı Türkiye Sahillerinde Nakliyat-ı Bahriye, Kabotaj ve Limanlarla Karasuları Dahilinde İcra-i Sanat ve Ticaret Hakkındaki Kanun.” Toplamda 7 maddesi var. Bu maddelerden 6 ve 7. maddeleri kanunun uygulanmasına ve yürürlüğüne ilişkin olduğu için Kabotaj’a ilişkin hükümlerin ilk 5 maddede yer aldığını görüyoruz.” dedi.
3 Defa Düzenleme Yapıldı
Kabotaj Kanunu’nun 2003,2008 ve 2013 yıllarında değişikliğe uğradığının altını çizen Ekşi, bu düzenlemelerin idari para cezaları ve idari tedbirlere yönelik yapıldığını ifade etti. Ekşi “Bu düzenlemeyle para cezalarının limitleri güncellendi. Diğer bir değişiklik Petrol Kanunu’yla yapılmıştır. 815 Sayılı Kanun’un 3. maddesine bir ekleme yapılıyor. Yabancı petrol arama ve üretim faaliyeti yapan gemilerin faaliyetine izin verilmiştir. Ancak bu izin limitsiz, sınırsız değildir. Uygulamada farklılık varsa da 815 Sayılı Kanun’un 4. maddesinde bunun ancak Cumhurbaşkanı izniyle geçici olarak ve hiçbir hak temin etmeksizin kullanılabileceğini söylüyor.” ifadelerini kullandı.
Kabotajın Tanımı Farklı Şekillerde Yorumlanmakta
Kabotaj’ın tanımını yaparken farklı kesimlerce görüş ayrılıkları olduğunu belirten Prof. Dr. Ekşi “Kabotajın tanımını yaparken kanun hükümlerini dikkate alacak olursak Türkiye’nin bir limanından başka bir limanına yolcu ve yük taşınması şeklinde tanımlayanlar olduğu gibi limanlar arası yolcu ve yükün taşınmasında hem römorkaj hem kılavuzluk hizmetinin verilmesi hem de nehirler, göller, iç sular, koylar ve körfezlerde denizle ilgili her türlü ticaretin, mesleğin, sanatın yapılmasını kapsayacak şekilde yorumlayanlar bulunmakta.” şeklinde konuştu.
823. Maddenin Yerini Yeni Kanunda 940. Madde Aldı
4490 Sayılı Uluslararası Gemi Sicili Kanunu 1999 yılında yürürlüğe girdi. Bu kanunun 7. maddesine göre ‘Türk Uluslararası Gemi Sicili’ne tescil edilen gemiler ve yatlar Türk Bayrağı çekerler.’ dedikten sonra 6772 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 823. maddesini saklı tutmuştur. Bu kanun artık yürürlükte değildir. 6772 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yerini 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 823. maddenin yerini de 940. madde almıştır.
Ekşi, gemilerin ve diğer deniz araçlarının Türk kara sularında yer alabilmesi için Türk Bayrağını taşımaları gerektiğini altını çizdi. Ekşi “Uluslararası Gemi Sicili’ne kayıtlı gemilerin Kabotaj hakkından faydalanabilmeleri için hem gerçek hem tüzel kişilerin sahibi oldukları gemilerin Türk Ticaret Kanunu’nun 940. maddesinde belirtilen şartlara göre Türk Bayrağı’nı taşımaları gerekiyor.” dedi.
Yalnızca Türk Bayrağı Taşımak Yeterli Mi?
Türk Bayrağı taşıyıp taşımamanın yeterliliğinin tartışıldığını ifade eden Prof. Dr. Ekşi “815 Sayılı Kanunun 1.maddesinde Türkiye sahillerinde Türk limanları arasında yolcu ve yük taşınması hakkının sadece Türk Bayrağı taşıyan gemilere ait olduğu ifade edilmiştir. Ama burada maliklerin vatandaşlığından söz edilmiyor. Yalnızca Türk Bayrağı taşımak yeterli olacak mı? Yoksa Türk Bayrağı taşıyan hem de gerçek ya da tüzel kişilerin tamamının Türk vatandaşı olması mı? Böyle bir sorun ortaya çıktı.” değerlendirmesinde bulundu.