1 -GİRİŞ
2- ZİYARETİN AMACI
3- YAPILAN GÖRÜŞMELER
Eski Adalet Bakanı ve Adalet Bakanı Yardımcısı ile Görüşme
Adalet Bakanlığında Yapılan Görüşme
Gazze Barosu Genel Sekreteri ve Baro Yöneticileri ile Görüşme
Parlamentoyu Ziyaret ve Parlamento Başkanı ile Yapılan Görüşme
İHH Gazze Bürosunu Ziyaret
Şer’i Hükümler Merkezini Ziyaret
Gazze İslam Üniversitesini Ziyaret
Filistin Başbakanı İsmail Heniyye ile Görüşme
4- GEZİLEN YERLER
14 Katlı Adalet Bakanlığı Binasının Enkazı
Şehitler Anıtını Ziyaret
Balıkçı Barınağı ve Sahildeki Bir Sivil Binanın Yıkıldığı Yeri Ziyaret
14 Kişinin Şehit Edildiği Yeri Ziyaret
Cezaevi Ziyareti
Barakalarda Yaşamak Zorunda Kalan Aaileler
İsrail Saldırılarında Şehit Olan Şeyh Ahmet Yasin ve Rantisi’nin Mezarlarını Ziyaret
5- GÖRÜŞMELERDEN ELDE EDİLEN BİLGİLER VE ZİYARETLER SONRASI YAPILAN TESBİTLER
a- Görüşmelerde Elde Edilen Bilgiler
b- Ziyaretler Sonrası Yapılan Tespitler
6- NETİCE
1 –GİRİŞ
Uluslararası Hukukçular Birliği (UHUB), Birlik Genel Sekreteri Sayın Avukat Necati CEYLAN başkanlığında Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. M. Refik KORKUSUZ, Yönetim Kurulu üyeleri Av. Necip KİBAR, Av. Yasin ŞAMLI, Av. Mustafa YAĞMUR, Av. İbrahim ÖZTÜRK ile birlik üyesi ve Hukukçular Derneği Başkanı Av. Cavit TATLI, yine birlik üyesi Mısırlı Av. Abdurrahman SEYYİD ve Av. Ahmet ABDULLAH ile yine birlik üyesi Suudi Arabistanlı Av. Muhammed Dibyan El UNEYZİ’den oluşan 10 kişilik bir hukukçu heyeti İsrail’in 14-21 Kasım tarihleri arasında GAZZE’yeyaptığı saldırılarla ilgili araştırma-inceleme amaçlıziyarette bulunmuştur.
-Yapılan saldırılarda Savaş Suçu işlenip işlenmediği ve bu saldırılarda insan hakları ihlalleri olup olmadığı;
-Bu saldırılarda tüm uluslar arası camia tarafından yasak kabul edilen silahların kullanılıp kullanılmadığı;
-Sivil ve askeri hedef ayrımı yapılıp yapılmadığı;
-Sivil ve askeri hedef ayrımı yapılmadı ise bunların ne tür neticelere sebep olduğu ve benzeri hususlarda araştırma, inceleme ve yerinde gözlemleme yapmak,Gazze’li yetkililerle de bu hususlarla ilgili görüşmelerde bulunmak;
-Savaş suçları ve insan hakları ihlalleri ile ilgilitoplanacak belge, bilgi ve her türlü delilin değerlendirilerek bunların uluslararası Mahkemelerde ve BM’de kullanılması;
Amaçlarına yönelik planlanan bu ziyaret oldukça verimli geçmiştir.
BM tarafından gözlemci statüsünde de olsa Devlet kabul edilen Filistin topraklarından Gazze’ye en kolay giriş Mısır üzerinden Refah sınır kapısı yoluyla olabilmektedir. Ancak bu kolay giriş çoğu zaman saatler, bazende günler almaktadır. Hatta Refah sınır kapısına vardığı halde Gazze’ye giremeden dönen insanların sayısı da oldukça fazladır. Bu husus Uluslar arası Hukukçular Birliği’nin yaptığı ziyaret sırasında bizzat Refah sınır kapısında müşahede edilmiş, yaşanmış ve gözlemlenmiştir.
12 Ocak 2013 Günü saat 15.00 Sularında Refah Sınır kapısına ulaşan Heyet Ancak Saat 19.30 Sularında bu kapıdan Gazze’ye giriş yapabilmiştir.
Heyet girişte Gazze’li yetkililerce karşılanmış, geçiş işlemlerinin tamamlanmasından sonra Gazze şehir merkezine gelinmiştir. Burada da heyeti Eski Adalet Bakanı Muhammed Faraş Goul ile Adalet Bakan yardımcısı Ömer El Bousrhkarşılamış ve bu karşılamada bir gurup Filistinli yetkili de hazır bulunmuştur. Gazze’ye gelinen ilk gün akşamıbu yetkililerle geliş amacı doğrultusunda ve heyetin kalış süresi de gözetilerek verimli bir araştırma, inceleme ve görüşmelerde bulunması hususunda görüş alış verişinde bulunulmuş, daha önce yapılan planlama gözden geçirilmiştir.
13 Ocak 2013 günü ilk olarak Adalet Bakanlığı ziyaret edilmiş, Burada Adalet Bakanı yardımcısı Ömer El Bousrh ve Bakanlık bünyesinde faaliyet Gösteren ve adı “Siyonist İsrail’in Yapmış Olduğu Savaş Suçlarını İzlemeye Yönelik Bağımsız Kurul” olan kurumun başkanı Usame SaadHusay ile görüşmeler yapılmıştır.
Yine aynı gün öğleden önce Gazze Barosu ziyaret edilmiş ve baro Genel Sekreteri Av. Selama Ömer Bissisio ile görüşme yapılmıştır.
Heyet daha sonra Parlamento binasına geçerek Parlamento başkanı Mervan Al Borsh ve M. Muhammed Eburasve diğer Meclis komisyon başkanları ile görüşmeler yapmıştır. Yapılan bu ziyarette Parlamentodan bazı gurup ve komisyon üyeleri de hazır olmuş vebu kişilerle de karşılıklı görüş alış verişinde bulunulmuştur.
Yine heyet; Gazze’ deki Filistin yönetiminin, Mavi Marmara Şehitleri anısına yaptırdığı ve şehitlerin isimlerinin tek tek yazıldığı, -Mavi Marmara Gemisinin yaklaşacağı limanın bulunduğu yere inşa edilen parkta bulunan- anıtı ziyaretetmiş ve aynı bölgede bulunan, sivil amaçlı olduğu belirtilen ve İsrail’in saldırısı sonunda yerle bir olan balıkçı barınağı ile bir binanın enkazını gezmiştir.
Anıtın bulunduğu yerin ziyaretinden sonra Heyet İsrail’in 14-21 Kasım 2012 Tarihleri arasındaki saldırıda DALWA AİLESİ ve HİCAZİ AİLESİNİN YAŞADIĞI, 14 kişinin bombalanarak öldürüldüğü binanın bulunduğu ve şu an yıkıntıları bulunan yeri ziyaret etmiştir.
Yine aynı gün akşam üzeri İHH Gazze temsilciliğine bir ziyarette bulunulmuş ve Gazze Temsilciliğinde, Temsilci Mehmet Kaya heyeti karşılayarak Gazze’de yaptıkları çalışmalarla ilgili heyete bilgiler vermiştir.
Heyet yine aynı gün akşamı Adalet Bakanı yardımcısı Ömer El BurshtarafındanGazze’de erkek ve kadın tutuklu ve hükümlülerin bulunduğu cezaevlerine götürülmüş ve bu yerler gezdirilerek tutuklu ve hükümlülerle görüştürülmüştür.
14 Ocak Pazartesi günü sabah Heyet Fetva ve Şer’i Hükümler Merkezi’ni (Bizdeki Yüksek Yargı Mercilerine Denk) ziyaret etmiştir. Burada Heyeti Merkez Başkanı Abdurrauf El Halebi ile görüşmüştür. Bu görüşmenin ardından Gazze İslam Üniversitesiziyaret edilmiş ve Rektör Dr. Kamalain K. Sha’ath ve bazı Dekan ve öğretim görevlileri ile görüşmeler yapılmıştır.
14 Ocak Pazartesi günü Heyeti saat 12.45 sularında Filistin Başbakanı İsmail Heniyye makamında kabul etmiştir. Verimli geçen bu görüşmenin ardından Heyet İsrail saldırıları sonrası şehit düşen Filistinli önderlerin bulunduğu kabristanlığa gitmiştir.Burada Şeyh Ahmet Yasin ve Rantisi’nin Kabrini Ziyaret ettikten sonraHeyet 14 Ocak akşam saat 17.00 sularında Refah Sınır kapısını kullanmak suretiyle Gazze Ziyaretini sona erdirmiştir.
2- ZİYARETİN AMACI
1948 yılında Filistin topraklarında İsrail Devleti kurulduktan sonra, İsrail yayılmacı politikalarını uluslar arası güçlerin de yardımı ve göz yumması ile en acımasız bir şekilde devam ettirmiş ve ettirmeye devam etmektedir. İsrail sık sık Filistin topraklarına saldırmakta, bu yerlerde yaşayanları yerlerinden sürmekte, direnen Filistinlilere karşı da en acımasız bir şekilde müdahale etmekte, çoluk çocuk, yaşlı, kadın dinlemeksizin bu saldırılarını sürdürmektedir.Bu saldırılar sonrası pek çok Filistinli, çocuk, yaşlı ve kadın ayrımı yapılmaksızın öldürülmekte, şehit edilmektedir.
İşgalci İsrail tarafından Gazze’ye yönelik yapılan ve “Dökme Kurşun Harekatı” olarak adlandırılan son saldırıda Uluslar arası gözlemcilerin verdiği rakamlara göre 1417 kişi öldürülmüştür. Yine bu kuruluşların verdiği bilgilere göre ölenlerin 926 sı sivil kişilerdir. Bu sivil kişiler ardasında da 91 kadın, 21 yaşlı erkek, 6 BM görevlisi, 2 sağlık görevlisi ve 189 tane de 15 yaşın altında çocuk vardır.
Yine bu saldırılarda uluslar arası alanda Kullanılması yasak pek çok kimyasal ve niteliği tanımlanamayan silah kullanıldığı yine uluslar arası saygın kuruluşlarca ileri sürülmüştür.
Yine İsrail’in Ölçüsüz ve Orantısız güç kullandığı her defasında dile getirilmiştir.
İsrail son olarak 14-21 Kasım 2012 Tarihleri arasında yine Gazze’ye saldırmış, bu saldırıda da 184 kişi öldürülmüştür. Bu 184 kişi arasında DALWA AİLESİ ve HİCAZİ AİLESİNDEN 14 kişi de bulunmaktadır ki bu ailelerin evleri saldırı sonrası yerle bir edilmiştir. Bu saldırıya yönelik de Uluslar arası camia tarafından İsrail’e yönelik aynı kaygılar dile getirilmiştir.
30 Kasım 2012 tarihinde Filistin’e BM’de “Üye olmayan Gözlemci Devlet Statüsü” verilmiştir.
Özellikle İsrail’in 14-21 Kasım 2012 Tarihleri arasında gerçekleştirdiği son saldırılarla ilgili olarak yerinde araştırma, inceleme ve tespitlerde bulunmak ve görüşmeler yapmak üzere 12-14 Ocak 2013 tarihleri arasında Gazze Ziyaretinde bulunmuştur.
Bu ziyarette;
– İsrail’in Saldırıda bulunduğu mahalleri görmek ve bu yerlerde incelemeler yapmak,
– Mümkün olursa öldürülenlerin yakınları ile görüşmek,
– İsrail tarafından her türlü ambargonun uygulandığı Gazze’de incelemeler yapmak ve yerinde tespitlerde bulunmak,
– Ölçüsüz ve orantısız güç kullanımı noktasında araştırmalarda bulunmak,
– Tüm bu iddialarla ilgili Filistinli yetkililerle görüşmelerde bulunmak, varsa onlardan belge, bilgi edinmek,
– Ve de en önemlisi İsrail tarafından işlendiği tespit edilen Savaş Suçları ve İnsan Hakları İhlallerine karşı Gerek Uluslararası Mahkemeler nezdinde ve gerekse BM ve Uluslararası camiada neler yapılabileceği hususunda temaslarda bulunmak derneğimiz tarafından AMAÇLANMIŞTIR.
3- YAPILAN GÖRÜŞMELER
a-Eski Adalet Bakanı ve Adalet Bakanı Yardımcısı ile Görüşme
İlk görüşme 12 Ocak 2013 Tarihinde saat 19.30 civarında Refah sınır kapısını kullanarak Gazze’ ye geçiş yapılıp Gazze şehir merkezine gelinmesinden sonra burada Eski Adalet Bakanı Muhammed Faraş Goul, Adalet Bakan yardımcısı Ömer El Bousrh ve bir gurup Filistinli yetkili arasında yapılmıştır. Sohbet ortamında gerçekleşen görüşmedegeliş amacı ve temenniler ile yapılabilecek hususlar konusunda görüş alış verişinde bulunulmuş,ertesi gün ve daha sonraki gün için yapılacak görüşme ve ziyaretler konuşulup planlar gözden geçirilmiştir.
b-Adalet Bakanlığında Yapılan Görüşme
13 Ocak Pazar sabahı saat 09.30 sularında heyet planlandığı gibi önce Adalet Bakanlığına gitmiştir. Adalet Bakanı Muoiz Heniyye görevden ayrılmış olduğu için Heyeti burada Adalet Bakan Vekili Ömer El Bousrh karşılamıştır. Görüşmede Ömer El Bousrh İsrail’in 2008 yılındaki 1. Saldırısı sonrası 14 katlı Bakanlık binasının da hedef alındığını ve İsrail tarafından bombalanarak yıkıldığını ifade ederek,bir müddet bakanlık hizmetlerini –İsrail’in saldırganlığını dünyaya gösterme amacıyla- yıkılan binanın önündeki bir çadırdan yürüttüklerini söylemiştir. Ancak şu anda, geçici de olsa bir binada çalışmalara devam ettiklerini belirtmiştir. İsrail saldırılarıyla ilgili ve özellikle Adalet Bakanlığı’na yapılan saldırıyla ilgili Bakanlık hakkında Slayt gösterimi ile birlikte heyetimize ayrıntılı bilgiler vermiştir.
Bu görüşmede Bousr;“Adalet Bakanlığına ait 4 milyon $ değerinde bir binamız vardı. İsrail burayı yıktı, eski yerimizi şimdi Adalet Bakanlığı olarak kullanıyoruz. İçinde bulunan bir milyon dolarlık mobilya, elektronik ve teknolojik malzeme dahil, kullanılan tüm ofis ürünleriyle birlikte hepsi yok edildi. Binada bulunan Hâkimler Enstitüsü de yerle bir oldu.”
“Bakanlık binası içerisinde savaş suçları ile ilgili çalışmalar da vardı, saldırı sonrası hepsi yok oldu. Sizlerin de katkılarınızla daha güzelini yapacağız inşallah.” Diyerek sözlerini tamamlamıştır.
Hukuk ve Toplum İşleri Geliştirme Komisyon Başkanı olan Adalet Bakanı’nın bir başka yardımcısı, Bakan adınavekili olarak heyete bazı bilgiler vermiştir. “… Yıkım zulümdür. Adalet Bakanlığının yerle bir edilmesi, İsrail’in adalet istemediğini gösterir. Sebebi ise, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar ile ilgili çalışma yapılmasını istememeleridir. 2008’den sonra hükümet, savaş suçları ile ilgili komisyon kurulmasına karar verdi. Daha sonra bu komisyon, insanlığa karşı işlenen ve savaş suçları heyeti olarak faaliyetini devam ettirdi. Halen çalışmalarına devam ediyor. Savaş ve insanlığa karşı suçlarla ilgili birçok belge ve doküman topladık, arşivledik. Çalışmalarımız neticesi şu anda TzipiLivni İngiltere’ye giremiyor. Bu heyetin çalışmaları devam edecektir.”
Adalet Bakanı yardımcısı görevini yürüten bakan ayrıca “İçişleri Bakanlığı’na bağlı İnsan Hakları Kurulunun da, savaş anında derhal Gazze Şeridinde hemen çalışmalara başladığını ve Tespitlerini yaptığını” belirtmiştir.
Bu görüşmede UHUB Genel Sekreteri Av. Necati CEYLAN şunları ifade etmiş “UHUB olarak 32 ülkeden üyemiz olan uluslararası bir kuruluşuz. İsrail, Filistin’i işgal etmesinin ötesinde, Uluslararası Sözleşmelere, Birleşmiş Milletler kararlarına aykırı davranmaktadır. Biz Birlik olarak, ihlalleri yerinde görmek ve uluslararası alanda dünya kamuoyunu bilgilendirmek istiyoruz. Filistin tamamen özgür oluncaya kadar çalışmalarımız, mücadelemiz devam edecektir. İnşallah bunu hep birlikte başaracağız.” demiştir.
Birlik Üyesi Suudi Arabistan vatandaşı Av. Muhammed D. El UNEYZİ “Son gelişmelerle birlikte uluslararası arenada davalar açılabilecektir. Ramallah’taki hukukçularla birlikte hareket ederek çalışmalara devam edilmesi gerekir. İsrail’in saldırması insanlık suçudur. Çok hızlı hareket edilmesi gerekir. Uluslararası baskı dışında İsrail’i durdurmak zordur.” demiştir.
Bakanlık binasına İsmi “Siyonist İsrail’in Yapmış Olduğu Savaş Suçlarını İzlemeye Yönelik Bağımsız Kurul” olan kurumun başkanı Usame Saad Husay de davet edilerek kurumun çalışmaları hakkında heyetimize bilgiler vermiştir. Husay; Saldırılar sonrası İsrail’in işlediği 1.500 civarında Savaş Suçu ve İnsanlığa Karşı Suç tespit ettiklerini, ellerinde çok sayıda belge, bilgi ve doküman gibi ciddi savaş suçu belgelerinin bulunduğunu söylemiştir. 2008 yılında çalışmalara başladıklarını söyleyen Husay çalışmalarını tamamlamak üzere olduklarını ifade etmiştir.
Husey konuşmasında;“Gazze’den göreceğiniz ve karşılaşacağınız durumlardan alacağınız bilgiler sizlere faydalı olur inşallah. Savaş suçları ile ilgili kurul hakkında bilgi vermek istiyorum. Başkanı olduğum kurum ilk önce komisyon olarak kurulmuştu. Dahasonra Filistin Hükümeti 2008 sonu 2009 başında, İsrail saldırısından sonra, kurumumuzun resmi bir kurum olması noktasında bir karar aldı ve komisyonumuz Resmi bir kurum oldu. 2008 yılına kadar böyle bir kurum/komisyon yoktu. Bu komisyon kuruluncaya kadar İsrail’in işlediği suçlar ile ilgili belgelendirme yapılmamıştır. Şüphesiz savaş suçları ile ilgili STK’ların çalışmaları vardı ama bunlar çok sınırlıydıve güçleri de sınırlıydı. Bilgilere ulaşmakta sıkıntı çekiliyordu. 2008’den, yani kurumumuz kurulduktan sonra toplanan belge ve delilleri hukukçular inceledi. Toplanan belge ve delillerle savaş suçları kapsamında 1.500 tane -savaş suçu işlendiğini tespit ettiğimiz- dosya oluşturduk.”
“Bu çalışmalar için önce, komisyon kurulmuştu yetersiz olduğu görülünce BakanlarKurulu karar aldı. Heyet kuruldu. Adı da; “Siyonist İsrail’in Yapmış Olduğu Savaş Suçlarını ve İnsanlığa Karşı İşlenen Suçları İzlemeye, Belgelendirme ve Delillendirmeye Yönelik Bağımsız Kurul oldu”.
“Özellikle bu son 2012 saldırısından sonra, heyetimiz saldırı yapılan her yere dağıldı, delil toplamaya başladık. Delilleri hastanelerden topladık, mağdurlardan topladık, binalardan topladık. Dosya açılmasına yakın bir noktaya geldik. Bir konuda savaş suçu işlendiği haberi gelirse, savcı, fotoğrafçı ve bilirkişiden oluşan bir heyet oluşturup mahalle gidiyoruz. Önce fotoğraf ve kamera görüntüleri alınır/kaydedilir. Kroki resmi çizilir. O çevredeki görgü tanıklarının doğrudan ifadeleri alınır yazıya dökülür. Aynı şeklide bunlarla ilgili olarak patlamaların sonuçlarına ilişkin teknik komitemiz var. Hastane raporları var, adli tıp raporları var, sivil insanların raporları var. Hepsiyle birlikte uluslararası yargılamaya konu olacak hale getirilir. Binaları yıkım öncesi varsa fotoğrafları ile sonrası fotoğraflarını koyarız dosyasına. Mukayese olsun diye. Kurul toplanılan delillerde eksiklik varsa, onları da toplar. Bittiğinde yazıya dönüştürüp raporlama yapılır. Hazırlanan dosyalar savaş suçlarıyla ilgili işlem yapılmak üzere Başsavcılığa verilir.” Demiştir.
Ayrıca Belçika ve İngiltere’nin bu tür davalarda tecrübeleri olduğunu, elde edilen belgelere dayalı olarak kararlar çıkarıldığını ifade etmiş ve TzipiLivni hakkında Mahkeme kararı çıkarıldığını, Britanya polisininTzipiLivni’yi kaçırdığını ve yargı kararlarının yerine getirilmesini bizzat engellediğini belirtmiştir.
İsrail’in işlemiş olduğu Savaş Suçları ve İnsanlığa Karşı İşlediği Suçlara karşı uluslar arası bazı devletler harekete geçince ABD ve İsrail’in baskısı neticesi bu devletler var olan kanunlarını değiştirmeleri sonucu müracaatlarınbir işe yaramadığını belirtmiştir. Bu durumla ilgili Belçika, İspanya ve İngiltere’de yaşananları konuşmasında örnek olarak göstermiştir.
Husey;“Dost ülkelerden istediğimiz İsrail’in masum Filistinlilere karşı işlediği suçlara karşı, yargılama yapacak mahkemeler kurulsun, Kanunlar çıkartılsın. Biz Mavi Marmara davasının Türkiye’de açılmasından çok memnunuz ve takip ediyoruz.”
“… Bir sıkıntımız da şudur, bu davalara, yani İsrail’in işlemiş olduğu Savaş Suçları ve İnsanlığa Karşı Suçlara bakan insanların sayısı az ve bunlar anormal paralar istiyorlar. Bu nedenlerle biz de ancak; dostlar, arkadaşlar parasal yardımda bulunurlarsa İsrail’i uluslararası Mahkemelere şikâyet edip davalar açabiliriz. Bizim başka bir sıkıntımız da şu: İsrail uluslararası arenada güçlü. İsrail hakkında bir karar çıkartılamıyor. Filistinlilere karşı işlenen suçlar hiçbir zaman gündeme getirilemiyor, Sesimizi duyuramıyoruz.”
“Bu olumsuzluklara rağmen insanlığa kaşı işlenen suçlar zamanaşımıyla ortadan kalkmıyor. Bu bizim için iyi bir durum. Biz şunun farkına vardık, İsrail’in yaptıkları yanlarına kar kalmayacak. Bugün ya da yarın nerede olursa olsunlar bir şekilde yargılanacaklar. Sizlerle birlikte çalışmak, yargılamanın gelişmesini ve genişletilmesini istiyoruz. Biz bu konuda bize yardım eli uzatan herkese bu hazırladığımız dosyalarımızı sunabiliriz. Geldiğiniz için çok teşekkür ederiz.” Diyerek sözlerini tamamlamıştır.
Bir soru üzerine; “Çalışmalara, delil toplamalara gidildiğinde ilk önce bombanın parçası alınıyor numune olarak. İnsanların vücutlarından çıkan parçalar alınıyor yaralı ve şehitlerden. Gelişmiş labratuarlarımız yok. Bunların sonuçlanması delillerin ortaya konması için Mısır labratuarlarından ve Adli Tıp Kurumundan yararlanılıyor. Bombalarla ilgili uzmanlar var ama imkânlar çok sınırlı. Bazı bombalar patlamıyor. İçine bakılıp, ayrıştırılıp kimyevi etkileri dosyalara yazılıyor. En ileri labratuarımız savaş suçları ile ilgili delilleri topluyordu. Burayı da İsrail yerle bir etti.” Şeklinde cevap vermiştir.
c- Gazze Barosu Genel Sekreteri ve Baro Yöneticileri ile Görüşme
Adalet Bakanlığındaki görüşmelerden sonra Heyet Gazze Barosunagitmiş, burada heyeti Gazze Barosu Genel Sekreteri (Zira orda baro başkanlığı yok Genel Sekreterlik var) ve aynı zamanda Arap Ülkeleri Avukatlar Birliği Genel Sekreter Yardımcısı da olan Av. Selama Ömer Bissisio karşılamıştır.
Bissisio, Baro hakkında malumat verdikten sonra Gazze’de 3.500 civarında avukat olduğunu, bunların bir kısmının bakanlıklarda çalıştığını, bir kısmının da avukatlık yapmadığını, 1.500 civarında fiilen avukatlık yapan meslektaşlarının olduğunu ve bunların da ancak kısıtlı ekonomik imkanlara sahip olduklarını söylemiştir. Daha sonra İsrail saldırıları ile ilgili gerek uluslararası arenada ve gerekse İslam dünyasında yapılması gerekenler hususunda baro merkezinde görüşmelerde bulunulmuştur. Av. Selama Ömer Bissisio Heyetle görüşmeden üç gün evvel (9 Ocakta) Fas’ın başkentiKazaplanka’da Arap Avukatlar Birliğinin tertip etmiş olduğu bir toplantıda olduğunu ve bu toplantıda bütün dünyadaki Avukatlarla işbirliği yapma kararı aldıkları söylemiştir. Kendisi, ayrıca, Batı ve Doğu Filistin yönetiminin (Gazze yönetimi ile Ramallah yönetimi) birleşmesi için büyük gayret gösterdiğin beyan etmiştir.
Bu görüşmede baro Genel Sekreteriolan Av. Selama Ömer Bissisio şunları söylemiştir;“Biz özellikle Türk, Arap ve diğer milletlerden, adil yargılama, insan hakları konusunda çalışma yapan kişilerin bizimle ilgilenmesi ve buraya gelmesinden çok memnunuz. Çünkü 60 yıldır İsrail tarafından adil bir yargılama yapılmadı, ciddi bir saldırı ve savaş içerisindeyiz. Olumlu gelişmeler oluyor sürekli. İnşallah daha da iyi olacak. Gerek birinci 2008 ve sonrasındaki 2012 saldırılarında sürekli insan hakları ve savaş suçlarına ilişkin bombalamalar oldu, sivil insanlar yaralandı ve öldü. Savaş suçlularının yargılanmaları için bize yardım ve destek olmanızı istiyoruz. Özellikle insanlığa karşı suçlar konusunda önderliği bırakmamış olan İsrail’in uluslararası yargılamalara taşınması için birçok insan hakları kuruluşlarıyla temasımız oldu. Bundan sonrada sizlerle birlikte olmaktan ve çalışmaktan memnun olacağız. Kazablanka’dayaptığımız görüşmelerde tüm dünyadaki örgütlerle, uluslararası hukuk örgütleriyle birlikte çalışmamız gerektiğini düşündük. İsrail’in yaptıklarını yanlarına kar bırakmamak için. Bizim çalışılmalarımız sınırlı. Sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarından yararlanmalı ve tecrübelerinden faydalanmalıyız diye karar aldık. Filistin BM’de Gözlemci Devlet Statüsü kazandıktan sonra, BM’nin tüm birimlerine ve ICC’ye (Uluslararası Ceza Mahkemesi) katılacağız. Artık devlet olduk. İlişkilerimizi arttırmakla insan hakları ve savaş suçlarını uluslararası arenaya taşıyıp yargılatmak istiyoruz. Biz Türkiye’ye çok müteşekkiriz. İlk defa İsrail hakkında bir dava açılmasını sağladınız. Mavi Marmara olayında Türkiye’ye geldim, dava çok ciddi bir şekilde devam ediyor. Bunu görmekten dolayı çok mutluyuz, Türk halkına ve hükümetine çok teşekkür ederiz. İnşallah bu gelişmeler devam eder, görüşmelerimiz ve sizin gelişiniz tek olmaz, sürekli sizlere birlikte olmak ve uluslararası alanda birlikte çalışmak istiyoruz.”
Uluslar arası Hukukçular Birliği Genel Sekreteri Av. Necati CEYLAN; “UHUB 32 ülkeden üyesi bulunan bir birliktir. Tunus, Mısır, Sudan, Suriye, Malezya, Endonezya, Pakistan, Bangladeş, Bosna Hersek, Makedonya gibi dünyanın her yerinden oluşan üyelerimiz var. İnsan hakları ihlalleri konusunda çalışmalar yapıyoruz. Filistin davası da; Dernek olarak bizim açımızdan, İslam dünyası açısından ve tüm insanlık açısından çok önemli bir davadır. Hukukçular olarak uluslararası alanda birlikte hareket ederek bu konuda başarıya ulaşacağız inşallah. Filistin’e özgürlük gelmedikçe dünyaya da barış gelmez. Filistin bağımsız olmalıdır.” Demiştir.
Filistin Barosu Genel Sekreteri toplantıda aynı zamanda Filistin’in bölünmüşlüğüne vurgu yapmış “…bu bölünmüşlüğün vermiş olduğu eksiklik sadece hukuk alanında değil, eğitimden tarımda kadar her alan ve her yerde problem oluyor. Normal günlük hayatta bu büyük bir problem teşkil ediyor. Bütünlüğü sağlayacağız inşallah.” Demiştir.
Sözüne devamla; “Son saldırıdan sonra 3 tane kazanımımız oldu:
1.si Füzelerimiz Kudüs ve Telaviv’e kadar ulaşmaya başladı.
2. si Birleşmiş Devletlerde üyelik, yarı devlet statüsü kazandık,
3. sü de bölünmüşlüğün bitirilmesi için bir vesile olacaktır.”Diyerek sözlerini tamamlamıştır.
d-Parlamentoyu Ziyaret ve Parlamento Başkanı ile Yapılan Görüşme
Heyet daha sonra Parlamento binasına geçerek Parlamento başkanı Mervan Al Borsh ve M. Muhammed Eburas ile diğer Meclis komisyon başkanları ile görüşmeler yapmıştır. Oldukça sıcak geçen görüşmelerde parlamento yetkilileri Nehirden (Şeria nehri) denize kadar bir karış topraklarından bile vazgeçmediklerini ve vazgeçmeyeceklerini özelikle vurgulamıştır. Görüşmede, Gazze’ye yapılan saldırılar ve Filistin halkının meşru haklarının nasıl ve ne şekilde ihlal edildiği hususu, Meclis başkanı ve diğer üyeler tarafından heyetimize anlatılmıştır.Yine Parlamento başkanı dünyadaki hukuk örgütlerinden bu yönde yardım talep ettiklerini ve beklediklerini belirtmiştir. Ayrıca, yeni dönemde, Türkiye’den olan beklentilerini ve Türkiye’nin Filistin’in haklı davasına olan önemli katkısını belirtmiştir. Ziyaretçi heyetin tarihi bir mesuliyeti olduğuna ifade ederek, heyetin geldiği ülkenin geçmiş tarihi ile övündükleri hususuna da önemle vurgu yapmıştır. Yapılan bu ziyarette Parlamentodan bazı gurup ve komisyon üyeleri de hazır bulunmuş, Bu kişilerle de karşılıklı görüş alış verişi yapılmıştır.
Meclis Başkanı heyetle yaptığı konuşmasında şunları söylemiştir; “Böyle insan haklarıyla ilgilenen, hukuk alanından ziyarete gelen sizlere teşekkür ediyoruz. Seçim sonuçları açıklandığı tarihten itibaren dörtlü çete Amerika, Rusya, İngiltere ve Fransa bize karşı çıktı. Bizi tanımıyorlar. Buna rağmen, yıkım ve ambargoya rağmen, Filistin halkı dik durdu. 2008 yılındaki savaşta Filistin halkı sabırla hareket etti, Ve yine Filistin’e karşı İsrail’in uluslararası arenada yasaklanmış silahları kullanmış olmasına rağmen, Filistin halkı dik durdu. Yine sizin bildiğiniz gibi İsrail Mavi Marmara olayında görüldü ki kendisini uluslararası hukukun üstünde görüyor. İnsanları katlediyor. Ve uluslararası hukuku her şekilde çiğneyebiliyor. İnsan hakları alanında hassasiyetinizden dolayıFilistin halkı adına sizi tebrik ediyoruz. Siz öyle bir zamanda geldinizki 2008 yılındaki birinci harbin 4. Yıl dönümünde geldiniz. Ondan sonraki aşamaları da gördünüz. İsrail bu yaptıkları ve özellikle direnişe son vermeyi, Filistin geleceğini karartmayı istiyordu ama başaramadı. Filistin halkının onurlu direnişi bu zaferi kazandı. Bu sadece Filistinlilerin başardığı bir şey değil. Tüm dünyadaki hürriyet aşığı insanların, sizlerin başardığı bir durumdur. Bu İsrail’in Filistin’e karşı yapmışı olduğu katliamı ve hukuk dışılığının tespiti için ulusal ve uluslararası çalışmalarda katkı yapmak üzere geldiğiniz için bir kez daha sizi tebrik etmek istiyorum. Biz inşallah İsrail’in bu yapmış olduğu savaş suçlarına karşı, cürümlerinin uluslararası mahkemelerde yargılanması için sizin önemli bir faal etken olacağınızı düşünüyoruz. Kilometre taşı olacağınızı düşünüyoruz. Bizimle sizin aramızdaki iletişimin sürekli olmasını istiyoruz. Aynı zamanda kanun yapım başkanımız ve komisyonuyla da görüşüp onlarla da ilişkinizin devam etmesini istiyoruz.”
UHUB Genel Sekreteri Av. Necati CEYLAN Meclis Başkanı ve hazır bulunan Parlamento üyelerine Birlik hakkında bilgi vermiş ve amaçlarını anlatmıştır. Av. Necati CEYLAN ; “İslam Ümmetinin bir parçası olan Filistin halkının uğradığı bu zulme karşı insan hakları alanında çalışmalar yapan sivil toplum örgütü olarak yerinde tespit yapmaya geldik. Bu problem sizin probleminiz değil, bizim problemimiz, İslam ümmetin problemi, tüm insanlığın problemidir. Bu davayı dışarıdan takip ediyorduk, şimdi yerine gelerek, görerek bir rapor hazırlamayı düşünüyoruz. Sizin de bahsettiğiniz gibi uluslararası alanda, Birleşmiş Milletlerde, Uluslararası Ceza Mahkemesinde hep birlikte hukuk mücadelesi vereceğiz. Filistin özgür olmadığı müddetçe, bağımsız olmadığı müddetçe dünyada barış olmaz, sulh olamaz. İnşallah Filistin’in bağımsızlığını hep birlikte göreceğiz ve yaşayacağız.” Diyerek sözlerini tamamlamıştır.
Birlik Üyesi Av. Necip KİBAR söz alarak; “Buraya ziyarete gelen avukatlar, Mavi Marmara Davasına giren takip eden avukatlardır. Bu avukatlar aynı zamanda, UHUB kurulmazdan evvel de, bu Mavi Marmara davasından önce de, İsrail’in işlemiş olduğu suçlar konusunda Türkiye’de faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarında da gönüllü olarak çalışan avukatlardır. Bu konuda İsrail hakkında daha önce de sivil toplum kuruluşlarından Mazlumder, Özgürder gibi sivil toplum kuruluşları, gerek İsrail ve gerek Ariel Şaron ve Türkiye’yi ziyaret etmek isteyen diğer İsrailli yetkililer ve görevliler hakkında suç duyurularında bulunmuşlardır. Mavi Marmara Davasının açılmasıyla beraber, UHUB ve üye avukatlar olarak bizler çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bundan sonra da Filistin Devletinin uluslararası arenada tanınmasından sonra, BM’de üye olmasından sonra daha fazla gayret sarf edeceğiz.” Demiştir.
S. Arabistan’lı Av. Muhammed D. El UNEYZİ’de; “Suudi Arabistan ve Krallık olarak sizin arkanızdayız. Uluslararası alanda da hakim güçlerle mücadele edeceğiz. Bu bölünmüşlüğü sona erdirmenizi istiyoruz. Bölünmüşlüğü sona erdirmenizin vakti geldi. Mısır sizi destekliyor ama artık tek bir bütün devlet olmanız lazım.” Demiştir.
Bu görüşmede Meclis Kanun Yapım Komisyonu Başkanı Muhammed F. Goul; “Filistin’in bir parçası olan Özgür Gazze’de sizi görmekten çok memnun olduk. Uluslararası Hukukçular Birliği tarafından gerçekleştirilen bu ziyaret, bize ve bizim sorunlarımıza önem verdiğinizi gösteriyor. Bize uygulanan siyasi, askeri ve diğer ambargoların önemli bir kısmını kırdık, sizin gelmenizle inşallah hukuki ambargoyu da kıracağız. İsrail’in bize karşı işlediği suçlar güneşten daha açık ve net ortadadır. İsrail’in insanlığa karşı yapmış olduğu suçlar nedeniyle mutlaka yaptıklarının hesabı sorulacaktır. Son bir asırdır İsrail, Roma Sözleşmesinde yazan, insanlığa karşı suçları ve savaş suçlarını işlemiştir. Biz Filistin halkı ve meclisi olarak, İsrail’in yaptığı bu savaş ve insanlığa karşı suçlardan dolayı kaçamamalarını, muhakeme edilmelerini istiyoruz. Bunlar sadece bize Filistinlilere karşı böyle davranmadılar 36 değişik ülkeden yolcuları bulunan Mavi Marmara’ya da saldırdılar. Amerikan vetosuna rağmen, İsrail’in bu işgalleri, suçları sonuna kadar gitmemesi gerekir.”
“Halkların hakları zamanaşımıyla düşecek haklar değildir. İşlenen suçlarla ilgili bir an önce dosyaların tamamlanarak Uluslararası Ceza Mahkemesine sunulması, İsrail’in yargılanması gerekir. Genel olarak İsrail’e haddini bildirmek gerekiyor. Bu anlamda Uluslararası Ceza Mahkemesine başvurmak önemli bir parametre olacaktır. Düşünebiliyor musunuz, bugüne kadar 800.000 (sekiz yüz bin) Filistinli, İsrail’in cezaevlerinde tutuklu kaldı, şu anda da 500.000’in üzerinde tutuklu var. Yaşlı kadınlar, çocuklar, Filistin Parlamenteri olan, uluslararası yargı bağışıklığı olan kişiler bile tutuklandılar. Filistin Parlamento Başkanını içeri alacak kadar ileriye gittiler. 15 Ocakta gerçekleştirilen bu savaşta, sadece gözaltına alınma, tutuklanmayla yetinmediler, bu kişilerin evlerini, işyerlerini, çalışma ofislerini yıktılar. 15.01.2009 da ise Meclis Başkanını, kardeşini ve evinde bulunan herkesi öldürdüler. Bu şekilde saldırılarına devam ediyorlar.”
“Birleşmiş Milletlerde 114 tane karar İsrail’in aleyhine çıktı, fakat hiçbiri uygulamaya geçirilemedi. Özellikle bu kararların büyük çoğunluğu Filistin’den göç ettirilen kişilerin geriye dönmesi ve yerlerinin verilmesi ile ilgilidir. Bırakın yer vermeyi İsrail halen yerleşim yeri açmayı sürdürüyor. Son harpte (2012’de) 184 kişiyi öldürdüler. Dewlu ailesi ve Hicazi ailesinden tüm fertleriyle birlikte çoluk çocuk demeden 14 kişiyi öldürdüler. Bunları Amerika’nın desteğiyle yapıyor, biz de elele verip İsrail’i yargılatabilirsek, bu tür katliamların kan dökmelerin önüne geçeriz. Bu öldürülenlerin % 50 – 60 ‘ı kadın ve çocuk, %20’si gençlerden oluşuyor.”
“Son uluslararası raporlarda İsrail açıkça eleştirilmesine rağmen, İsrail’in hiçbir şekilde yargılanması söz konusu olmuyor. Değişik devletlerden değişik kuruluşların hazırlamış olduğu raporlarda İsrail’in saldırıları tespit edilmiştir. İsrail hukuk dışılığına bakmaksızın cinayet ve katliamlarına devam etmektedir. İnşallah komisyonun (“Siyonist İsrail’in Yapmış Olduğu Savaş Suçlarını İzlemeye Yönelik Bağımsız Kurul”u kast ediyor) çalışmaları size ulaşır, bu raporu ulusalararası hukuk gereğince değerlendirip İsrail’in muhakemesini sağlarsınız.” Diye görüşmeye önemli katkılarda bulunmuştur.
Görüşmede MISIRLI AVUKAT ABDURRAHMAN; “ICC’nın Roma Sözleşmesini imzalayarak ilkin işe başlayalım. Bunun için de sizin bir an önce birleşmeniz ve Meclisinizde kabul etmeniz lazım. Ve bu noktadan başlamanız lazım. Bunu yapmazsanız sizin adınıza birilerini başvurmasının pek anlamı kalmaz.” Diye öneride bulunmuştur.
Görüşme sırasında İsrail’in suç işlemesi konusunda en büyük destekçinin ABD olması dolayısıyla öncelikle ABD’nin de dava edilmesi gerektiğinin dillendirilmesi üzerine, Birlik Genel Sekreter Yardımcısı Av. Refik KORKUSUZ söz almış ve; “Biz neyi hedefleyeceğiz, öncelikli hedefimiz ne olacak. Gerçekleştiremeyeceğimiz hedefleri önümüze koyarak gerçekleştirebileceğimiz hedefleri ötelemiş veya ıskalamış olmuyor muyuz? Hayatın gerçeklerinin dışına çıkmak bize ne kadar fayda sağlar.” Demiştir.
Görüşmede hazır bulunan diğer yetkili ve grup temsilcileri de Uluslar arası Hukukçular birliğinin Gazze’ye yapmış olduğu bu anlamlı ziyaretten memnuniyetlerini dile getirmişlerdir.
Meclis başkanı, ziyaretin anısına, ziyaret heyetinin hepsine “Filistin atkısı” hediye etmiş ve bun hediyenin maddi değerce küçük ve manevi olarak önemli olduğunu sözlerine eklemiştir.
e- İHH Gazze Bürosunu Ziyaret
Yine aynı gün akşam üzeri İHH Gazze temsilciliğine bir ziyarette bulunulmuş, İHH Gazze Temsilciliğinde Temsilci Mehmet Kaya heyeti karşılayarak yaptıkları çalışmalarla ilgili heyete bilgiler vermiştir. Mehmet Kaya Gazze’de 22.000 Civarında yetim bulunduğunu ve bu yetimlerin yarısıyla İHH’nın ilgilendiğini hususunda heyeti bilgilendirmiştir. Aynı zamanda Gazze’de bazı eğitim ve mesleki kurslarla pek çok insana meslek öğrettiklerini ve bu çalışmalara aralıksız devam ettiklerini ifade etmiştir. Buradaki görüşmede Filistinli yetkililerİHH’nın ve CANSUYU derneğinin çalışmalarından ve diğer Türk kuruluşlarının çalışmalarından stayişle bahsetmeyi ihmal etmemişlerdir.
İHH Gazze Temsilcisi Mehmet KAYA görüşmede şunları önemle vurgulamıştır; “Böyle bir topluluğun buraya gelmesi ve buradaki insanlara hem siyasi anlamda hem moral anlamında destek vermesi gerçekten çok güzel bir şey. IHH Gazze sorumlusu olarak da, yaklaşık 7 yıldan beri bu topraklarda çeşitli faaliyetlerimiz var ama dört yıldan beri de resmi olarak buradaki kanunlar doğrultusunda ofisimizi açtık. Burada çalışmalarımıza başladık. Ve ilk açtığımızda küçük bir dairede işe başladık, sonra üst tarafta dört katlı bir yer kiraladık, tuttuk. Orada bayan eğitim merkezi yaptık, bayanlara dikiş nakış kursu veriyoruz, bilgisayar merkezi, Osmanlı kültür merkezi yaptık, o kültür merkezinde bilgisayar kursu soft ve hard çalışmaları yapılıyor, aynı zamanda İngilizce kursu veriyoruz, aynı zamanda ofis yöneticiliği kursu veriyoruz. Bununla birlikte Gazze’nin 5 noktasında aynı hizmeti verdiğimiz yerlerimiz var, bu çalışmalar aynı şekilde yaklaşık 4 seneden beri devam ediyor. Bu sene yıl sonunda iş öğrenerek mezun olan kişi sayısı 1750 kişi.”
“Bu merkezin bulunduğu yerin arsasını hükümetten istedik, binayı kendimiz inşa ettik. En üst katında yetim katı var. Yetimler için gönderilen ödemelerin yapıldığı birim. Gazze’de yetim sayısı 22.000 kadardırve biz 11.000’nin sorumluluğu üstlendik.”
“Biz aslında bu tür topraklarda insanlara yiyecek içecek dağıtılmasından ziyade meslek öğretilmesinden yanayız. Ondan dolayı bizbu insanlara meslek öğretmek için bu merkezlerimizi açtık. Bu merkezlerde de her sene insanlar yetişiyor. Bu bayan eğitim merkezlerinden mezun olan bayanlara dikiş makinesi hediye ediyoruz. Evinde kendi işlerine devam ediyorlar, kendi işlerine evinde devam edemiyorsa, bizim merkezlerimize geliyor, iş alıyorsa burada dikiyor.”
“Biz şuna inanıyoruz ki, Türkiyeli Müslümanlar olarak, özelde de İHH olarak, hizmet vermek için, çalışmak için bir şeyi sevmek gerekiyor, biz bu toprakları çok seviyoruz. Bu topraklarda yaşamanın izzet ve şeref olduğuna inanıyoruz. Bu topraklara hizmet vermenin de, Türkiyeli Müslümanların desteklerini buraya getirmenin ve onların desteklerini burada yeşillendirmenin çok büyük bir manevi sorumluluğu olduğuna inanıyoruz. Bu direnişe destek olmak için İHH olarak burada ayakta kalmak sanatını öğretmek için elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışıyoruz.”
f-Şer’i Hükümler Merkezini Ziyaret
Ziyaretimizin 3. Günü olan 14 Ocak Pazartesi günü sabah Heyet Fetva ve Şer’i Hükümler Merkezi’ni (Bizdeki Yüksek Yargı Mercilerine Denk) ziyaret etmiştir. Burada Heyeti Merkez Başkanı Abdurrauf El Halebi karşılamış, El Halebi heyete Adalet Bakanlığı binası gibi kendi Merkezlerinin de İsrail tarafından bombalandığı için şu an çalışmaların yapıldığı yerin geçici ve Ulaştırma Bakanlığına ait 100 m2’lik bir yer olduğunu söylemiştir. Filistin’in özgürleşmesi için özellikle Hukukçulara önemli görevler düştüğü hususu üzerine vurgu yapan El Halebi Heyetle bu konuda her türlü işbirliği yapmaya hazır olduklarını belirtmiştir.
Herkesin Filistin’i unuttuğu bir zamanda Türkiye halkının yanlarında olduğunu söyleyen Halebi 2008 Yılındaki İsrail saldırısı sırasında 30 kişilik bir gurubun savaş anında Gazze’ye gelerek savaş süresince Gazze’yi terk etmediklerini, bu durumun kendilerine büyük bir mutluluk ve cesaret verdiğini, bunu hiçbir zaman unutamayacaklarını da sözlerine eklemiştir.
Görüşmede Müsteşar, Yargıtay Başkanı, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu Başkanı, Fetva ve Şer’i Hükümler Başkanı olan ABDÜLRAUF HALEBİ Şunları söylemiştir:“Bu gün bizim için çok önemli bir gündür. Sizlerle karşılaştık, önemsediğimiz bir gün bu gün. Bizim kalplerimizin sevgiyle yoğrulduğu, Filistin halkıyla diğer barış isteyen, huzur isteyen halkların sevgiyle yoğrulduğu bir gün. Bilhassa Arap ve İslam toplumundan gelen kardeşlerimiz olması bu muhabbeti daha da arttırır. Gazze çok defa saldırıya uğradı. En son sekiz günlük Kasım 2012 de saldırıya uğradı. İsrail Maddi zarar ve insan öldürme noktasında hedefine ulaştı. Ama Filistin halkının şerefine ve onuruna dokunma noktasında hedefine ulaşamadı. Filistin halkı yaşamayı seviyor, ama yaşamayı yaşatmak için seviyor. Yeryüzünü imar etmek için seviyor, kendi inancı ve akidesinin kendisine emrettiği gibi. Çok zalimce bir ambargoya maruz kaldı Gazze halkı, fakat Gazze Halkı buna direndi. Biz bir şekilde hayatta zor şartlar altında da olsa yaşamayı öğrendik. En zalim, hiçbir şeyin olmadığı dönemlerde bile biz bir şekilde yaşamak zorunda kaldık. Bizim birçok binalarımız bombalandı. Adalet Bakanlığının yok edildiği gibi bizim Darül Fetvamız vardı, fetva ve şer-i konularda en yüksek makamımızın yeri de yok edildi. Dolayısıyla biz de Ulaştırma Bakanlığı’nın bir köşesinde toplam yüz metre kare bir yerde çalışmak zorunda kalıyoruz. Sizin gelişiniz bize büyük bir güç verdi, sebat verdi. Ambargonun kırılması noktasında manevi desteğe büyük ihtiyacımız vardı, bu noktada da çok önemli bir fonksiyonu oldu. Biz biliyoruz ki siz devamlı bizim yanımızdasınız. Dualarınızda bizi hiç eksik tutmuyorsunuz. Biz kalplerimizin derinliğinde sizlere yer verdik, sizin de bize kalplerinizin derinliğinde yer olduğunu düşünüyoruz. Size teşekkür ediyoruz, sizin yöneticilerinize teşekkür ediyoruz. Hassaten Filistin’e Gazze’ye yardım eden desteğini esirgemeyen hayır kuruluşlarına teşekkür ediyoruz.”
Av. Necati CEYLAN’de bu görüşmede; “Uluslararası Hukukçular Birliği olarak, kardeşlerimizi, sizleri görmekten çok memnunuz. İnsan hakları konusunda çalışmalar yapan bir birliğiz.Hak ihlalleri noktasında özellikle İslam coğrafyası kan ve ateş içerisinde, bunların başında da Gazze geliyor. Bu Gazze halkının değil bizim problemimiz, hepimizin problemi. İnşallah hep birlikte Gazze’nin Filistin’in bağımsız, hür bir devlet olarak, tamamını göreceğiz. Özellikle bizlere hukukçulara görev düşüyor.” Demiştir.
Görüşmede ABDÜLRAUF HALEBİ’de;“Herkesin Filistin’i unuttuğu bir zamanda Türkiye halkı yanımızda olmuştur. İlk Gazze savaşı olan Dökme Kurşun operasyonu yapıldığı zaman 2008 yılında, IHH Başkanı Bülent Yıldırım 30 kişilik bir grupla Gazze’ye gelmişti. Onlara evlere girin dışarıya çıkmayın demiştir. Bizim yanımızda bombalar yağarken, canları pahasına burada kalmışlardı, gitmeyi reddetmişlerdi. Evlerde oturup bombalanmayı bekliyorduk. Savaş sırasında, Gazze’ye gelerek silahsız bir şekilde Gazze’de bekleyerek, Gazze’yi terk etmediler. Bu durum bize büyük bir mutluluk ve cesaret verdi. Bunu hiçbir zaman unutamayacağız.” Diye sözlerini tamamlamıştır.
g- Gazze İslam Üniversitesini Ziyaret
Bu görüşmenin ardından Gazze İslam Üniversitesine gidilmiş, Heyeti kapıda Üniversite Rektörü Dr. Kamalain K. Sha’ath karşılamıştır. Daha sonra görüşmelere geçilmiştir. Rektör Heyete Üniversite hakkında ayrıntılı bilgi vermiş; Tıp Fakültesi, Fen Fakültesi, Hemşirelik Fakültesi, Eğitim Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, Kanun ve Şeriat (Hukuk) Fakültesi, Ticaret Fakültesi, İslami Bilimler Fakültesi gibi 11 Fakültenin bulunduğu Üniversite’de 20.000 civarında Öğrenci bulunduğunu söyleyen Rektör bu öğrencilerin yüzde atmışbeşini kız öğrencilerin oluşturduğunu, kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı fakültelerde eğitim gördüklerini ifade etmiştir. Üniversitenin oldukça modern ve donanımlı olduğu ve ayrıca kapalı devre TV ve aynı zamanda FM bandından yayın yapan bir radyo istasyonuna da sahip olduklarını belirtmiştir. Rektörlük, özellikle, üstün vasıflı ve Hukuk Fakültesini dereceyle bitirmiş olan bazı öğrencileri, Türkiye’ye mastır ve doktora eğitimi için göndermek istediklerini ve fakat ekonomik durumlarının yetersiz olması nedeniyle, bu yönde adım atamadıklarını belirtmiştir. Türk yetkililerinin bu konuya duyarlı olacaklarını ümit ettiklerini, heyetimiz marifeti ilebu taleplerini bir kez dahaifade etmek istediklerini sözlerine eklemiştir.
Rektör Üniversitenin bir devlet kuruluşu olmadığını, tamamıyla halkın yardım ve destekleri ile kurulan bağımsız bir kurum olduğunu ayrıca ifade etmiştir.
Uluslararası Hukukçular Birliği Genel Sekreteri Av. Necati CEYLAN Üniversite Heyetine Uluslararası Hukukçular Birliği hakkında ve Birliğin amaçları hakkında kısaca bir bilgilendirme yapmıştır.
Bu toplantıda: Gazze Üniversitesi Rektörü Dr. Kamalain K. Sha’ath, Genel Bilimler – Fikirler Bilimi Başkanı; YUSUF ESAD Dış İlişkilerden Sorumlu Rektör Yardımcısı;Hayır Cemiyeti Müdürü;Besim Boşnak Hukuk Bölümü Başkanı; Refik Rıdvan Şeriat ve Hukuk Eğitimi Dekanı ve Muhammed Şebab Rektör Yardımcısı hazır bulunmuştur.
Toplantıda önce Üniversitenin tanıtımı ile ilgili video ve slayt gösterisi izletildikten sonra Görevlilerden biri Üniversitenin 1978 yılında kurulduğunu söyleyerek söze başlamıştır. İlk kurulduğunda çadırlarda derslere başladıklarını 1994 yılında da binalarda ders yapmaya başladıklarını belirtmiştir.
Görme özürlüler için çalışmalar yaptıklarını, bu kişilerin interneti kullanarak Kur’an-ı Kerim öğrenerek okuduklarını söylemiştir.
“2008’deki bombalamada üniversitenin çok sayıda binası yıkıldı. 74 tane labarotuvar yerle bir oldu. Sonra yeniden yapmaya başladık. 15 milyon dolardan fazla ek külfet oldu. Sadece bina maliyeti bu. Diğer malzeme ve içindekiler hariç.” Demiştir.
Daha sonra Gazze Üniversitesi Rektörü Dr. Kamalain K. Sha’ath Söz alarak;“Evrensel bazda bir hukuk işine soyunan bu birliğin, yüksek seviyedeki arkadaşları burada görmekten çok mutlu olduğumuzu söylemek istiyorum. Şu anda Filistin’in ihtiyacı olan şey ne diye sorarsanız, hak ve adalet diye cevap veririm. Bu Uluslararası Hukukçular Birliği’nin genelde insan hakları özelde Müslüman insan haklarıyla ilgilenmesi, bize İslam’ın bu topraklarda tekrar hakim olması noktasında umut veriyor. Bütün dünyanın İslam’a ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Çünkü İslami kavramlara eğer hakim olunursa, İslam inşallah bu topraklara hakim olur, insanlık da eksik olan bu hususu, manevi boşluğu İslam ile gidermiş olur. Harvard’da Hukuk Fakültesi kapısında Nisa Suresinin 135. ayeti yazılıdır. “Ey Allah’ın kulları, şahitlik yapmaktan kaçınmayın, ister yakınlarınız, kardeşlerinizin ister ailenizin, ister zenginlerin, ister güçlülerin aleyhine olsun. Allah onların hepsinden daha güçlüdür, daha zengindir, daha mülk sahibidir”. Bu Harvard Üniversitesince, Adalet konusunu anlatan en güzel ifade olarak kabul edilmiş ve kapısına asılmıştır. Bütün dünya artık yavaş yavaş İslam’ın güzelliğinden de bahsetmeye başlıyor. İslam medeniyetinin zirve yaptığı Endülüs örneğini de yavaş yavaş görmeye başlayacaklar. Hak, hukuk ve adalet gibi mefhumlar, eğitime ihtiyacı olan kavramlardır.
Özellikle biz de Filistin olarak bunların eğitimini vermek zorundayız. Filistin’in 3. dünya ülkelerinden belki de bir çok dünya ülkesinden daha fazla eğitime ihtiyacı var. Biz hem eğitim hem de İslami değerlerimizi birleştirip kaynaştırma noktasındaki başarımız nedeniyle övünüyoruz. Şu an 11 fakültede 20.000’nin üzerinde kız erkek olarak öğrencimiz bulunmaktadır. Bunlar değişik alanlarda ihtisası gerektiren konularda eğitim görüyorlar. Tıp, mühendislik, hukuk gibi ana dallarda çalışmalarına devam ediyorlar. Bunları öğrenmek tek başına pek bir şey ifade etmiyor. Eğer bunlar İslami değerlerle kaynaşmazsa, bunlar bizim toplum için çok geçerli bir şey olmaz. İlim İslami değerlerle birleşmeli ki toplumun ihtiyacı ve beklentisi olduğualanlarda topluma hizmet götürebilsinler. Üniversitemizin bütün bölümlerinde Kuran-ı Kerim, Hadis-i Şerif, tefsir, Kuran’ı anlamaya yönelik eğitim verilmektedir. Bu konuda üniversitemiz hassastır. Aynı şekilde kız ve erkek öğrencilerimizin ayrı ayrı binalarda eğitim ve öğretim görmesi ile İslami değerlerle yetişmesi konularında hassasiyetimiz vardır. Bütün bunları yaparken, eğitimi alırken, esas unsurun İslami değerlerin olduğunu, İslami değerlerle bezenmiş bir eğitim olduğunu gözden kaçırmamamız gerekiyor. Üniversite bir bütün olarak, bütün eğitim ve İslami değerleri birlikte topluma sunma, toplumun beklentilerine cevap verme noktasındaki çalışmalarına devam ediyor. Bu hizmetleri verirken, en son teknoloji ve en son yeniliklerin de üniversite eğitiminde verilmesi gerektiğini düşünüyoruz ve vermeye çalışıyoruz. Biz bunu yaparken değişik branşlardan değişik ihtisas gerektiren konularda, Arap üniversitelerinden veya diğer dünyadaki üniversitelerden yetişmiş insanların da çalışmalarından istifade ediyoruz. İçinde bulunduğumuz İslam Üniversitesi, hükümetin kuruluşu değildir, tamamen özel sektöre aittir, halkın yaptırmış olduğu bir üniversitedir. Vatandaşların yardımıyla ayakta durmaktadır. Öğrencilerimizden almış olduğu sınırlı miktardaki üniversite öğrenim bedeli de yine üniversitemize harcanıyor. Tabi ki Filistin’de yaşanan ekonomik zorluk, sıkıntı nedeniyle bu almış olduğumuz sınırlı miktar hiçbir şekilde bizim harcamalarımıza yetmiyor. Bunun için iç-dış veya diğer yardımları almak durumundayız. Bu anlamda Türk Hükümeti başta olmak üzere, üst düzey yöneticilere, Türk hayır kuruluşlarına, vakıflara ve Türkiye halkına üniversitemize yapmış oldukları katkılardan dolayı ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. En önemlisi burada bu bölgenin en büyük ve en gelişmiş hastanesini bu yılın sonunda inşallah eğitime açıyoruz. Aynı şekilde Türk Hükümetinin yardımıyla, en gelişmiş hastanenin yanında gelişmiş laboratuvar da yapıldı. Bir çok öğrenciye burs başta olmak üzere değişik alanlarda yardım yapılıyor.
Türk Hükümeti bu katkıların dışında 400 tane savaş mağdurunun tedavisini üstlendi.Türk Hükümetinden bazısı ihtisas gerektiren alanlarda bazısı da akademik konularda bu çalışmalarda yardım ettiler. Böylece harbin oluşturmuş olduğu sıkıntının giderilmesi noktasında ortaya çıkan boşluk giderilmiş olacak.” Diye sözlerini tamamlamıştır.
Heyet Adına UHUB Genel Sekreteri Av. Necati CEYLAN’da yaptığı konuşmada; “Gazze İslam Üniversitesinin Rektörü Sayın Prof.Dr. Kamalain K. Sha’athve üniversitenin hocalarına, 32 ülke hukukçularından oluşmuş Uluslararası Hukukçular Birliği’nin hem selamını getirdim hem de kendilerini tebrik ediyorum, saygı ve hürmetlerini sunuyorum. “İlim Çin’de de olsa alınız” hadisi şerifi gereği, böyle bir inancın mensupları olarak bilimsel çalışmalara, bilimsel eğitim ve öğretim anlamında -bu güne kadar gelen, materyalist kapitalist,liberalist, insan fıtratına uymayan, toplumun problemlerini çözmeyen ve daha çok problem doğuran bir çok batı zihniyetinin yerine- bu gün elhamdülillah insan fıtratına uyan, Kuran ve sünnet doğrultusunda toplumu, insanın yapısına uygun, kanunların uygulanması sonucunda bilimsel çalışmalar yapılmasını sevinçle görmekten memnunuz ki bunu burada Gazze’de görmekten de memnun ve mutluyuz. Bilimsel çalışmaların önemi ileriki günlerde görülecektir, insanları buhrana sürükleyen sistemlerden insanların kurtuluşu olan, toplumların kurtuluşu olan sistemlere geçilecektir inşallah. Bu temel doğrultusunda bilimsel yuvalar inşallah sadece Gazze halkının değil insanlığın da kurtuluşuna rehberlik yapacaktır. Gazze’nin Filistin’in insanlığını kurtuluşu olacaktır. Çalışmalarınızda başarılar diliyor teşekkür ediyorum.”
Diyerek üniversitenin çalışmaları hakkında memnuniyetini belirtmiştir.
Görüşme Sonrası Rektör Heyeti temsilen heyet başkanı Sayın Av. Necati Ceylan’a bir plaket takdim etmiştir. Daha sonra Rektör Heyete Üniversitede kısa bir çevre gezisi yaptırdıktan sonra heyet Üniversiteden ayrılmıştır.
h-Filistin Başbakanıİsmail Heniyye ile Görüşme
14 Ocak Pazartesi günü Heyeti saat 12.45 sularında Filistin Başbakanı İsmail Heniye Makamında kabul etmiştir. Bu görüşmede Sayın Başbakan Heyetin ziyaretinden duyduğu memnuniyeti ifade ettikten sonra;
-İsrail zindanlarında bulunan Filistinli esirlerle ve özellikle şu an açlık grevinde bulunan tutsaklarla ilgilenilmesi hususunda hukukçulara büyük görevler düştüğünü,
-Heyetin Bütün Bakanlık ve Kurumlardan her türlü yardım ve belge temin edebileceğini ve bu hususta heyete her türlü yardımcı olunacağını,
-Mavi Marmara olayından söz ederek Şehitlerin kanının kendi kanları olduğu ve yerde kalmayacağını,
-Bu konuda Türkiye’de dava açılmış olmasının çok önemli olduğunu ve İsrail’in yaptıklarının artık karşılıksız kalmayacağının bir göstergesi olduğunu söylemiş ve Türkiye halkına ve Hükümetine desteklerinden dolayı teşekkürlerini ifade ederek Selamlarını iletmiştir.
Sayın İ. Heniye görüşmede şu hususlar üzerinde durmuştur; “Uluslararası Hukukçular Birliği olarak bizi ziyaret etmeniz, Filistin Halkına, Gazze Halkına, yaşamlarına manevi bir destektir, büyük bir destektir. Özgürlük filosuna saldıran, Filistin halkına saldıran İsrail’in İstanbul’da yargılanıyor olması bizi çok mutlu etti, bundan dolayı çok memnunuz. Bu duygularımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu davanın açılması Filistin halkına çok büyük bir destektir. Aynı zamanda işgalcilere de iyi bir ders oldu. Mavi Marmara’da Özgürlük Filosunda bulunan şehit olmuş insanları tekrar hatırlatmak istiyorum. Bunlardan Allah razı olsun. Filistin halkına, Gazze halkına destek olmak için geldiler. Bunlar aynı zamanda bizim, Filistin’in şehitleridir. Burada şehit olanların aileleriyle İstanbul’da görüştüm, onlara da dedim ki, sizin kanlarınız, sizin şehitleriniz, bizim boynumuzun borcudur. Hukuk ve kanuni cenah özellikle işgalcilerin yaptıkları noktasında önemli bir alan teşkil etmektedir. Bunu İsrail Hükümeti de fark etti ve ilk defa bu konuda endişelerini sürekli olarak ifade etmeye başladılar. Biz bununla ilgili olarak bir kanun çıkarttık. İsrail’in yaptıklarının uluslararası suç olarak tespit edilmesi ve cezalandırılması konusunda bir komisyon kurduk. Bu komisyonun faaliyetleri sizin çalışmalarınızda önemli olacaktır. Arap ve Müslüman olarak, bizim yapmamız gereken İsrail’in bu yaptıklarını yanlarına kar kalmamasını sağlamak. İsrail sadece birinci harpte yaptıklarıyla kalmadı, özgürlük filosuna saldırdılar. 15-21 Kasım da bir daha saldırdılar. F-16 savaş uçaklarıyla bütün bir aileyi yok ettiler. Suçluların muhakeme edilmesi gerekir. Biz burada Filistin halkı olarak topraklarımız korumak için direnişimiz sürdürüyoruz. Hukukla yargılamayla ilgili konu uzmanların işi. Bu üç ayrı devletten arkadaşların iştirakiyle gelen heyet inşallah iyi bir hizmet üçgeni olur. Aynı şekilde şu anda İsrail’in zindanlarına kapatılmış, güneş yüzü görmeyen çok sayıda Filistinli esir var, bunlarla ilgili ne yapılabilir, ona da bakmak lazım. Beş altı aydır açlık grevi yapan esirlerimiz var. Sizi burada görmekten memnuniyetimi tekrar ifade etmek isterim. İnşallah en kısa zamanda hep birlikte Kudüs’te birlikte bulunacağız. Uluslararası Hukukçular Birliği’nin İslam âleminin temel taşını teşkil eden Filistin sorununa duymuş olduğu hassasiyet sebebiyle teşekkür ederiz. Yapacağınız çalışmalarda bütün bakanlıklarımız imkanları seferber edilecektir. Bunu da bilginize sunmak istiyorum.”
Bu ziyarette Heyeti temsilen UHB genel sekreteri ve heyet başkanı Av. Necati Ceylan; tüm ziyaret ve temaslarda oluğu gibi Ziyaretçi Kurumu ve Kurumun amaçlarını kısaca ifade ettikten sonra; Heyetin ziyaret sebebini de Birliğin kuruluş amaçları doğrultusunda, kimliğine bakılmaksızın her türlü insan hakları ihlalleri ve savaş suçları konusunda araştırma ve inceleme yapmak olduğun ve Gazze’ye de bu amaçla geldiklerini belirtmiştir. Yapılan ve yapılacak bu çalışmaları gerek ulusal ve gerekse uluslar arası alanda kullanmak amacında olduklarını söylemiştir. Özellikle Filistin Coğrafyasında İsrail’in İnsanlığa karşı Suç ve Savaş Suçları işlediğini de ifade eden Av. Necati Ceylan bu alanda yapacakları çalışmaları da bir rapor haline getirerek dünya kamuoyuna duyuracaklarını söylemiştir.
Görüşmede Av. Necati CEYLAN şunları ifade etmiştir; “Filistin davası, Gazze davası, dost ve kardeş Filistin’in değil tüm İslam âleminin davasıdır. Özellikle Mavi Marmara Davasında, Uluslararası Hukukçular Birliği olarak suç duyurusunda bulunduk. Gazze Derneği kurarak Birleşmiş Milletlerdeki kararları, son çıkan raporu kamuoyuna duyurduk. Aynı zamanda Gazze Derneğinin Başkan Yardımcısıyım. Hukuk alanında İsrail uluslararası kararlara, kanunlara uymuyor. Bu boşluğu 32 ülkeden üyemizin olduğu Uluslararası Hukukçular Birliği olarak doldurmaya çalışıyoruz. Gazze ile ilgili bir rapor hazırlamayı düşünüyoruz. Uluslararası kamuoyuna bu raporu duyurmayı ve ulaştırmayı düşünüyoruz. Birleşmiş Milletler, Uluslararası Ceza Mahkemesi, İnsan Hakları Kurumları gibi. Hep birlikte başarıya ulaşacağız inşallah.”
S. Arabistan’lı Av. M. D. El UNEYZİ bu görüşmede söz almış ve;“Bu işin içinde Amerika var, ilk önce Amerika’ya karşı dava açılması lazım. İsrail’e Amerika yardım ediyor. Suudi halkı olarak, sizin hep yanınızdayız. Siz de birlikteliği bir an önce sağlayın. Uluslararası Ceza Mahkemesine başvurmak için ICC Roma Sözleşmesini imzalayın.” Diye sözlerini ifade etmiştir.
UHUB üyesi ve Hukukçular Derneği başkanı Av. Cavit TATLI söz almış ve şunları ifade etmiştir;“Bir Müslüman olarak bir hukukçu olarak her zaman Başbakanın ve Filistin halkının arkasında olacağımızı belirtiriz. Mavi Marmara’dan evvel de Filistin bizim için önemliydi, Mavi Marmara’da ölenlerin kanları önemliyse burada ölen Filistin’liler de bizim için önemlidir. Biz Özgür Filistin’in gerçekleşmesi için hiçbir baskıya boyun eğmeden, buradaki insanların madden manen arkasında olduğumuzu belirtmek istiyorum. Ben Allah razı olsun diyorum, İslam adına mücadele ediyorlar, bizim yapmadığımız bir şeyi bizim adımıza yapıyorlar, ümmet adına yapıyorlar. Rabbim yar ve yardımcıları olsun”.
Yine Birlik Yönetim Kurulu Üyesi Av. Mustafa YAĞMUR; “Ben kendi payıma çok ümit varım. Buraya gelince ümidim daha da arttı. Şöyle düşünüyorum; dünyada Müslüman ülkelerin, şimdiye kadar şu gelen süreçte, halkı ile yöneticilerinin arasındaki hedef farkı kapanıyor. Halkın talepleri yönetime olduğu gibi yansıyor. Bu münasebetle de Müslümanların arasındaki kurulan yapay sınırlar önemsizleşiyor. Müslümanlar arasındaki dayanışma mukavemet daha da kuvvetleniyor. İnşallah bunun Müslümanların çok yakın gelecekte geçmişteki kötü hallerinden kurtulacaklarının sebebi olacak diye düşünüyorum.” Diye düşüncelerini ifade etmiştir.
Daha sonra Sayın İsmail Heniyye UHUB Genel Sekreteri Av. Necati Ceylan’a birlik adına bir plaket takdim etmiş yaklaşık bir saat kadar süren bu görüşme sona ermiştir.
4- GEZİLEN YERLER
a-14 Katlı Adalet Bakanlığı Binasının Enkazı
Uluslar arası Hukukçular Birliği Heyeti: yol güzergahında bulunan ve 2008 Yılındaki
İsrail saldırısı sonucu yıkılan Adalet Bakanlığı binasını, 13 Ocak günkü görüşmelere giderken,
İsrail saldırılarının belgesi olarak kamuoyuna göstermek amacıyla, halen bir moloz yığını halinde tutulduğunu bizzat gözlemlemiştir.
Ayrıca Adalet Bakanlığındaki görüşmeler sırasında, bu binanın eski hali ve yıkımdan sonraki durumu ve yıkılan bina önünde kurulan çadırda bakanlığın bir müddet çalışmalarını sürdürdüğüne dair slayt görüntülerini izlemiştir.
b-Şehitler Anıtını Ziyaret
Yine heyet; Gazze’deki Filistin yönetimi tarafından, Mavi Marmara Şehitleri anısına,Geminin yanaşacağı limanın bulunduğu yere yapılan parkın içerisine inşa edilen şehitlerin isimlerinin tek tek yazılı olduğu anıtı ziyaret etmiş, halen çevre düzenlemesine devam edilen ve Mavi Marmara Gemisinin yanaşması için günlerce gerekli ikmal ve istihkam çalışmaları yürütülen, ancak İsrail saldırısı nedeniyle ulaşılamayan Liman gezilmiştir. Kötü bir tesadüf, ziyaretten 3 Gün önce vuku bulan tayfun neticesinde bir çok balıkçı teknelerinin alabora olduğu ve işlevsiz hale geldiği bu ziyarette görülmüştür. Gazze’de 3.000 kişinin balıkçılıkla geçimini sağladığı düşünüldüğünde, kullanılamaz hale gelen teknelerinFilistin için ne büyük bir ekonomik kayıp olduğugözden kaçmayacaktır. Duygulu anların yaşandığı bu alandaayrıca Şehitler yad edilmiştir.
c-Balıkçı Barınağı ve Sahildeki Bir Sivil Binanın Yıkıldığı Yeri Ziyaret
Heyette bulunan üyeler tarafından; Şehitler adına yapılan ve bu parkta inşa edilen Şehitler anıtını gezdikten sonra Parka ve Şehitler Anıtına yakın, hatta bitişik bir yerde bulunan Balıkçı barınağı ile sivil amaçlı olduğu belirtilen ve İsrail’in saldırısı sonunda yerle bir olan binanın enkazı da gezilmiş, burayı da belgelemek amacıyla fotoğraflamıştır.
d-14 Kişinin Şehit Edildiği Yeri Ziyaret
Anıtın bulunduğu yerin ziyaretinden sonra Heyet İsrail’in 14-21 Kasım 2012 Tarihleri arasındaki saldırıda DALWA AİLESİ veHİCAZİ AİLESİNDEN 14 kişiyi bombalayarak katlettiği/şehit ettiği binanın bulunduğu ve şu an yıkıntıları bulunan yeri ziyaret etmiştir. Saldırı sonrası binanın tamamen yok edilmiş olduğu ve çevresinde bulunan binaların da tamamıyla oturulamaz hale gelmiş olduğu heyetçe gözlemlenmiştir. Konu ile ilgili Filistinli yetkililer, yok edilen iki aile ile ilgili olarak halen çalışmalarını devam ettirildiğini ve ölenler üzerinden DNA testi ve diğer silahların niteliği ve kullanılan maddelerle ilgili Kahire’ de laboratuvar çalışmalarını yaptırdıklarını ifade etmişler, halen laboratuvar sonuçlarının beklendiğini söylemişlerdir.
e-Cezaevi Ziyareti
Heyet 13 Ocak akşamı Adalet Bakanı yardımcısı Ömer El Bousrh ile birlikte Gazze’de bulunan Kadın ve Erkek Tutuklu ve hükümlülerin bulunduğu cezaevlerini ayrı ayrı ziyaret etmiş, Bakan yardımcısı ve Cezaevleri yetkilileri heyete cezaevleri hakkında ayrıntılı bilgiler vermiştir. Ayrıca Hem kadınların kaldığı ve hem de erkeklerin kaldığı Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerle de görüşmeler yapılmıştır.
Gezilen bu Cezaevlerinde adli mahkumlar diye bilinen tutuklularla birlikte, özellikle İsrail’e istihbari anlamda bilgiler veren siyasi tutuklu ve hükümlülerin de var olduğu görülmüştür. Bu ziyarette İsrail’e ajanlık yaptığı ileri sürülen ve bizim ziyaret ettiğimiz gün hakkında da mahkumiyet kararı verilen kişiyle de kısa bir görüşme yapılmıştır.
f-Barakalarda Yaşamak Zorunda Kalan Aileler
Ziyaret sırasında heyetimiz; İsrail’in işgal etmiş bulunduğu topraklardan kaçarak
bir anlamda kendi topraklarında mülteci konumuna düşen ailelerin yaşadığı çok sayıda tenekeden yapılmış baraka evlerin varlığını gözlemlemiştir. Bu ailelerin yemeklerini dışarıda yaptıkları ve çocukların da derslerini baraka evlerdeki imkansızlıklar dolayısıyla dışarıda yaptıklarına şahit olunmuştur. Bunları da fotoğraflamıştır.
g-İsrail Saldırılarında Şehit Olan Şeyh Ahmet Yasin ve Rantisi’nin Mezarlarını Ziyaret
14 Ocak 2013 günü İ. Heniye ile görüşüldükten sonra buradan topluca Şehit Şeyh Ahmet Yasin ve Rantisi’nin Mezarlarının bulunduğu Kabristanlığa geçilmiş ve Şehitlerin mezarları ziyaret edildikten sonra, İkindi vakti sonrası Heyet çalışmalarını tamamlayarak 14 Ocak akşam saat 17.00 sularında Refah Sınır kapısını kullanmak suretiyle Gazze Ziyaretini sona erdirmiştir.
– GÖRÜŞMELERDEN ELDE EDİLEN BİLGİLER VE ZİYARETLER SONRASI YAPILAN TESBİTLER
Uluslar arası Hukukçular Birliği; 12-14 Ocak 2013 Tarihinde yedisi Türkiyeli, ikisi Mısırlı ve biri de Suudi Arabistanlı olmak üzere toplam on kişiyle gerçekleştirdiği; İsrail’in işlediği ileri sürülen Savaş Suçları ve İnsan Haklarına yönelik suçlar konusunda, araştırma ve incelemelerde bulunmak, İsrail’in saldırıları ile ilgili gözlemlemeler yapmak ve bu saldırılarla ilgi Filistinli yetkililerle görüşmelerde bulunmak, Görüşmeler Sonrası Elde Edilen Bilgileri gerekli gördüğünde Uluslar arası kamu oyunda ve mahkemeler nezdinde kullanma amacına yönelik gerçekleştirilen bu ziyaret sonrası aşağıda iki ana başlık altında sıraladığımız hususları tespit etmiş, gözlemlemiştir.
Öncelikle şu hususu vurgulamak gerekir: Mısır üzerinden Refah Sınır kapısını kullanarak Gazze’ye ulaşmak başlı başına bir sorundur. Zira; Gazze’ye ulaşmak için en önemli sınır kapısı olan Refah Sınır Kapısında, en azından saatlerce, bazen günlerce beklemeniz gerekmektedir ki girmeyi başara bileseniz, Gazze’ye ulaşabilesiniz. Hatta bu kapıdan Gazze’ye giremeden dönenlerin sayısı küçümsenemeyecek kadar fazladır.
Tüm işlemlerimiz günler öncesinden hazır olmasına rağmen Mısırlı sınır görevlileri tarafından son ana kadar heyetimizin Gazze’ye girişi engellenmeye çalışıldı. Ancak mesai saati sonrası Mısırlı yetkililer bizim geçiş muamelelerimizi yapmak zorunda kaldılar.
Edindiğimiz izlenim ve daha sonra yaptığımız görüşmelerde bu uygulamaların, Refah Sınır kapısında yapılan olağan muameleler olduğunu öğrendik. Yine öğrendiğimiz kadarı ile Mısır’da mübarek dönemi memurları, önceki uygulama ve muamelelerine devam etme gayreti içerisindeler.
Bu durum hem Gazze’ye özellikle insani yardım ve benzer amaçlarla gelen insanlara karşı ve hem de bu yardımlara ihtiyaç duyan Filistin halkına karşı çok ciddi bir İnsan Hakları İhlali ve İNSANLIK SUÇUDUR. Başlı başına çok ciddi bir problemdir.
a-Görüşmelerde Elde Edilen Bilgiler
Heyetimiz Gezze’de kaldığı süre içerisinde ve ayak bastığı andan itibaren yoğun bir tempo ile faaliyetlerini sürdürmüştür. Bu süre zarfında başta Filistin Başbakanı İsmail Heniyye olmak üzere, Gazze Parlamentosu, Adalet Bakanlığı, Yüksek Mahkeme, Filistin Barosu, Gazze İslam Üniversitesi ve İHH Gazze temsilciliği nezdinde görüşmelerde ve ayrıca karşılıklı görüş alış verişinde bulunmuştur.
İsrail işgal ettiği Filistin topraklarında; işgal politikalarına ve bu topraklarda yaşayaninsanlara karşı öldürme, yer ve yurtlarından sürme, sindirme ve sair her türlü insanlık dışı uygulamalarına aralıksız devam etmektedir. 14-21 Kasım 2012 tarihleri arasında Gazze’ye yönelik yapmış olduğu saldırı, İsrail’in bu zamana kadar yapmış olduğu saldırıların sadece küçük bir örneğidir.İsrail her defasında değişik bahaneler üreterek işgalci, yayılmacı politikalarını özellikle saldırılar yoluyla sürdürmektedir.
1-İsrail yapmış olduğu saldırılarda hiçbir ölçü gözetmemektedir. Asker-sivil ayrımı yapmamaktadır. Zira saldırılar sonrası ölenlerin kahir ekseriyeti yaşlı, kadın ve 15 yaşından küçük çocuklar olmaktadır. 14-21 Kasım tarihleri arasında yaptığı son saldırıda hedef gözetilmemiş, Dalwa ve Hicazi ailelerinden 14 kişi katledilmiştir. Yine“Dökme Kurşun Harekatı” olarak adlandırılan 2008 yılındaki saldırıda Uluslar arası gözlemcilerin verdiği rakamlara göre 1417 kişi öldürülmüştür. Bu kuruluşların verdiği bilgilere göre ölenlerin 926 sı sivil kişilerdir. Bu sivil kişiler ardasında da 91 kadın, 21 yaşlı erkek, 6 BM görevlisi, 2 sağlık görevlisi ve 189 tane de 15 yaşın altında çocuk vardır.
2-Başta ABD olmak üzere pek çok batılı güç İsrail’e destek vermekte, saldırılar
sonrası sessiz kalmaktadır. İsrail Aleyhine BM’de bu zamana kadar çıkarılan kararlar – ki bu kararların çok önemli bir kısmı işgal edilen topraklardan sürülen Filistinlilerin topraklarına geri dönmelerine yönelik kararlardır- bu ülkelerin İsrail yanlısı tutumları dolayısıyla uygulanamamaktadır.
Son olarak İsrail’in Uluslar arası sularda Mavi Marmara Gemisine yaptığı saldırı sonrası BM tarafından oluşturulan Komisyon’da İsrail yanlısı tutumunu sürdürmüştür. Bu durum İsrail’in halen uluslararası alanda etkinliğini sürdürdüğünün bir göstergesidir.
Bu komisyon Yeni Zelanda eski Başbakanı GeoffreyPalmer başkanlığında 4 üyeden oluşuyordu. İsrail, Joseph CiechanoverItzhar’ı, Türkiye ise emekli büyükelçi Özdem Sanberk’i temsilci olarak atadı. Başkan yardımcılığını ise Kolombiya eski Devlet Başkanı AlvaroUribe yaptı. Ancak 4 kişilik komisyon baskın konusunda uzlaşma sağlayamadı. Bu nedenle raporun sonuna itirazlarını birer sayfalık metinlerle dile getiren İsrailli ve Türk temsilcinin imza koymadığı rapor sadece Palmer ve Uribe’nin imzalarıyla yayınlandı.
Bu raporda Filistin ve Gazze ile ilgili şu kısım dikkat çekicidir;
– Gazze’deki silahlı örgütler İsrail için gerçek bir tehdit oluşturmaktadır ve İsrail’in Gazze’ye deniz yoluyla silah girişini engellemek için ambargo uygulamaya yasal olarak hakkı vardır. Söz konusu abluka uluslararası yasalarla da bağdaşmaktadır.
– İsrail, Gazze’de insani sorumluluklarını yerine getiriyor. Ambargo Gazze halkının toplu cezalandırılması anlamına gelmiyor.
Bu düşünce de gösteriyor ki İsrail’in kendi varlığını gayrimeşru bir şekilde sürdürmesi için meşru hiçbir hakka -her türlü uluslararası müdahale de dahil olmak üzere – siyasi imkan vermek istememektedir. Bu sebeple İsrail uluslararası hiçbir mahkeme ve sözleşmeyi kabul etmemekte, uluslararası yargı ve çözüm arayışlarını reddetmektedir. Sadece kendi bildiğini hukuk ve kural tanımaksızın yapmaktadır.
3- Gazze ziyareti sırasında görüşme yaptığımız tüm kurum ve kuruluş yetkilileri Türkiye halkına şükranlarını ifade etmişlerdir. Ta başından bu yana Türk halkının kendilerinden hiçbir yardımı esirgemediklerini, sürekli kendilerinin yanlarında olduğunu özellikle vurgulamışlardır.
4-Türk Hükümetinin son yıllarda özellikle Mavi Marmara Gemisine yapılan
saldırıdan sonra izlemiş olduğu politikalara yönelik memnuniyetlerini Filistinli görüşmeciler ifade etmişler ve bu konuda da müteşekkir olduklarını söylemişlerdir. Özellikle 32 ülke vatandaşının bulunduğu Mavi Marmara Gemisine yapılan saldırıdan dolayı Türkiye’de İsrailli yetkililer aleyhine açılan davaya vurgu yaparak, bu davanın kendileri açısında ve İsrail’in yapmış olduğu haksızlıklara karşı sessiz kalınmaması açısından çok önemli bir dava olduğunu ifade etmişlerdir.
İsrailli yetkililer aleyhine İngiltere, Belçika ve İspanya’da açılan davalara karşı baskılar dolayısıyla bu ülkelerin, İsrail’i ve İsrailli yetkilileri zor durumdan kurtarmak için, yasal değişiklik yapmak durumunda kaldıklarını da vurgulamışlardır.
5-Filistin’e BM nezdinde “Gözlemci Devlet Statüsü” verilmiş olması çok önemlidir.
Filistin artık uluslar arası kurum ve kuruluşlara ve özellikle Uluslar arası Ceza Mahkemesi’ne (ICC) üye olma hakkına sahiptir. Bu statü ile artık Filistin Devleti’nin; kısmen de olsa önünün açıldığı ve İsrail’in işlemiş olduğu Savaş Suçları ve İnsanlık Aleyhine işlemiş olduğu suçlar dolayısıyla uluslar arası alanda yargılanması için baş vuru haklarının olduğunu bir hakikattir.
Bu konuda yani İsrail’in işlemiş olduğu suçlar dolayısıyla ZAMANAŞIMININ işlemiyor olmasının da çok önemlidir.
Er veya geç işlenen tüm suçların hesabının İsrail’den sorulacağına inançlarının tam olduğu, İsrail’in de bunun farkında olduğu Filistinli yetkililerce büyük bir kararlılık ve ümitle ifade edilmiştir.
Yetkililer; kendileri açısından, uluslar arası alanda, bu konularla ilgilenen hukukçuların çok az olması ve bu kişilerin astronomik rakamlar istiyor olmasının en önemli problemlerden biri olduğunu söylemişlerdir. Yapılan görüşmelerde bu konuda da ziyaretçi hukukçu heyete büyük sorumluluklar düştüğü vurgusu yapılmıştır. Ziyaretçi heyet de bu konuda üzerlerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirmeye hazır olduğunu görüşmelerde ifade etmiştir.
6-İsrail’in işlemiş olduğu suçlar dolayısıyla ellerinde bulunan her türlü belge ve
bilgiyi paylaşmaya hazır olduklarını ve bunların istenilen kurumlardan her zaman tedarik edilebileceği Filistinli yetkililer tarafından görüşmelerde ifade edilmiştir. Bu konuda çalışma yapan ve ellerinde 1.500 civarında dosya bulunan İsmi “Siyonist İsrail’in Yapmış Olduğu Savaş Suçlarını İzlemeye Yönelik Bağımsız Kurul”; olan kurul,ellerinde bulunan belgelerin birer örneğini tamamlayınca uluslar arası alanda kullanılmak üzere Birliğimize vereceğini söylemiştir.
Yaptığımız tüm görüşmelerde bu hususların altı özellikle çizilmiştir.
7- Gazze İslam Üniversitesi Rektör’ü, Üniversitelerinden yetişen Öğrencilere,
özellikle Hukuk eğitimi almış öğrencilere, Türkiye’de mastır imkanı sağlanması konusunda yardımcı olunması talebinde bulunmuşlardır. Rektör; İsrail saldırıları sonucu üniversite bünyesinde bulunan çok sayıda binanın ve 74 adet labaratuarın da hedef alındığını ve bu bina ve labaratuarların da tamamen kullanılamaz duruma geldiğini söylemiş ve bu konuda da imkansızlıklarını dile getirmiştir.
8-İHH Gazze temsilcisi; Gazze halkının maddi ve manevi desteğin ötesinde, kendi
ayakları üzerinde duracak şartların ve imkanların sağlanmasının daha önemli olduğu hususu üzerinde durmuştur.İHH’nın son yıllarda bu konuda ciddi çalışmalar yaptığını ve halen yapmaya devam ettiğini –bu faaliyetlerden örnekler vererek- izah etmiştir.
b-Ziyaretler Sonrası Yapılan Tespitler
Heyetimiz Gazze çevresinde, İsrail’in saldırıları sonucu tamamen yıkılan, kullanılamaz duruma gelen enkazla karşılaşmıştır. Bunlardan en önemlisi 14 katlı Adalet Bakanlığı binası, Dalwe ve Hicazi ailelerinin ikamet ettiği binanın enkazı, Gazze Limanındaki balıkçı barınağı ve barınak bitişiğindeki ikamet edilen konutlar. Ayrıca heyetimiz seyahat sırasında seyahat güzergahında bulunan pek çok bina enkazı ile de karşılaşmıştır.
Yine İşgal edilen Filistin topraklarından sürülen pek çok ailenin teneke barınaklarda ve iptidai şartlarda ikamet ettiklerine ve yaşam mücadelesi verdiklerine şahit olmuşlardır.
1-İsrail 2008 yılındaki saldırıda 14 kattan müteşekkil Filistin Adalet Bakanlığı binasını da hedef almış ve bu binayı tamamı ile kullanılamaz hale getirmiştir.Filistin’li yetkililerin ifadelerine göre; binaya yapılan saldırının en önemli amacı, Filistin devletini yok etmek amacının yanında bu binada bulunan ve İsrail’in işlemiş olduğu Savaş Suçları ve İnsan Haklarına yönelik suçlar dolayısıyla, bakanlıkta ellerinde bulunan ve muhafaza edilen belgeleri tamamıyla yok etmeye yöneliktir. Bu konuda İsrail’in ciddi endişeleri vardır.
2-Dalwa ve Hicazi ailesinin bulunduğu bina tamamı ile yerle bir edilmiş, bu saldırıda 14 aile ferdi şehit edilmiştir. Hedef alınan ve tamamen moloz yığını haline gelen bina şehir merkezindedir. Bitişiğinde de binalar ve konutlar bulunmakta olup bu konutlar da tamamı ile oturulamaz hale gelmiştir. Tamamı ile sivil amaçlı olduğu şüphe götürülemez bu yere yapılan saldırı İsrail’in asıl amacının Filistin halkını topraklarından sürmek, sivil Filistin vatandaşlarına da gözdağı vermek olduğu açıktır.
Bu yere yapılan saldırı ile ilgili, mahalden alınan numunelerin ve DNA örneklerinin Mısır’a gönderildiği ve neticelerinin halen beklendiği yetkililerce tarafımıza ifade edilmiştir.
3-Gazze’de yaklaşık üç bin aile balıkçılıkla geçinmekte olup, Gazze limanındaki balıkçı barınağı İsrail saldırıları sonucu tamamen yerle bir edilmiş, kullanılamaz hale gelmiştir. Saldırının şiddeti ile yerde çukur oluştuğu da tespit edilmiştir. Yine balıkçı barınağına yakın, muhtemelen balıkça ailelerine ait bu mahalde bazı konutların da hedef alınarak yok edildiği tespit edilmiştir.
Bu saldırının da Gazze ekonomisine ciddi bir darbe vurma ve yine Filistin halkına bu bölgenin yaşanmaz olduğunu gösterme amacına yönelik olduğu kanaatine varılmıştır.
4-Gazze’de Yahudilere yerleşim yeri açmak amacıyla, İsrail saldırıları sonucu kendi topraklarından sürgün edilen çok sayıda ailenin barınaklarda yaşadığı gözlemlenmiştir. Bu aileler çok zor barınma ve beslenme problemi yaşamaktadır. Bu da Filistin/Gazze halkı için çok ciddi bir insanlık sorunudur. Filistin halkının en ciddi problemlerinden birisidir.
5-İsrail saldırılarda Filistin’in seçkin insanlarını, düşünürlerini, önderlerini özellikle hedef almaktadır. İsrail her saldırıda mutlaka bu tür insanları hedef almakta ve bu yolla Filistin/Gazze halkının hafızalarını yok etme, halkı ümitsizliğe sevk etme amacı gütmektedir. Şeyh Ahmet Yasin, Rantisi de bu kişilere birer örnektir. Bu kişilerin mezarları da heyetimizce bu nedenle hasseten ziyaret edilmiştir. Ziyaret edilen Mezarlıkta İsrail tarafından şehit edilen çok sayıda Filistinli önder ve düşünürün mezarlarımevcuttur. Yine aynı mezarlıkta İsrail işgaline karşı fiili mücadele eden bu mücadele sırasında hedef seçilen çok sayıda Filistinlinin de mezarı vardır.
6- NETİCE
Uluslar arası Hukukçular Birliği’nin (UHUB) 12-14 Ocak 2013 tarihleri arasında yapmış bulunduğu Gazze ziyareti dolayısıyla yapılan görüşmeler ve ziyaretlerle ilgili ayrıntılı bilgiler yukarda verilmiştir. Bu ziyarette Saldırılarla ilgili en üst düzeyde Filistinli yetkililerle görüşmeler yapılmış, onlarla yapılabilecekler hususunda görüş alış verişinde bulunulmuştur. Yine İsrail’in yapmış olduğu saldırılarla ilgili saldırı yapılan mahallerde gözlemleme yapılmış, fotoğraflar çekilmiş ve bu yerlerle ilgili bilgiler toplanmıştır. Arcak;
Asıl amaç olan İsrail’in işlemiş olduğu iddia olunan savaş suçları konusunda, İnsan hakları ihlalleri konusunda, kullandığı silahların Uluslar arası camia tarafından yasak silahlar olup-olmadığı noktasında heyetimiz raporda izah olunan hususlar dışında yeterince maddi belge ve bilgilere henüz vakıf olamamıştır. Bu konuda Filistinli yetkililer ve özellikle “Siyonist İsrail’in Yapmış Olduğu Savaş Suçlarını İzlemeye Yönelik Bağımsız Kurul” başkanı Huseyellerinde bulunan ancak henüz tam ikmal edilememiş olan 1.500 civarında dosyanın birer suretini, dosyalar tamamlanır tamamlanmaz tarafımıza ileteceklerini söylemiştir. Filistin/Gazze ile ilgili hazırlamayı planladığımız RAPOR bu dosyaların tarafımıza gelmesinden sonra hazırlanacaktır. Bu konuda Filistinli yetkililerle temaslar devam etmekte olup, eksiklikleri giderdikten sonra en kısa zamanda tarafımıza iletileceği yetkililerce söylenmiştir.
*Uluslararası Hukukçular Birliği’nin (UHUB) 12-14 Ocak 2013 tarihleri arasında yaptığı Gazze Ziyareti; Uluslararası Hak İhlalleri, 2013-İstanbul