Haber: Taha Ahmet Özel
Avukat Hakları Grubu’nun çevrim içi yayınında “Türkiye’de Kadın Hareketi” konuşuldu. Canlı yayına katılan Av. Hülya Gülbahar, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının doğurabileceği sonuçlarla ilgili görüşlerini aktardı.
Kanunla Yürürlüğe Giren Sözleşme Kanunla Yürürlükten Kalkar
Son günlerde sıkça konuşulan İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanı tarafından yürürlükten kaldırılamayacağını belirten Hülya Gülbahar “Hem ulusal hem uluslararası hukukta usulde eşitlik, paralellik diye bir kavram var. Bir uluslararası sözleşme hangi yöntemle yürürlüğe girerse iç hukukun bir parçası olursa aynı yöntemle iç hukukun bir parçası olmaktan çıkması lazım. Kanunla yürürlüğe soktuğunuz bir şeyi kanunla yürürlükten kaldırmak gerekir. İstanbul Sözleşmesi Türkiye’de kanunla yürürlüğe sokuldu. Dolayısıyla kanunla yürürlükten kaldırılması lazım. Sadece bir Cumhurbaşkanlığı kararıyla yürürlükten kaldırılamaz.” dedi.
Fesih Yetkisi Meclis’e Ait
Uluslararası sözleşmelerin yürütmeye ait olduğu şeklinde çıkan tartışmayla ilgili olarak Anayasa’da bu konuyla ilgili olarak açık hüküm bulunduğunun altını çizen Gülbahar “Anayasa’nın 104. maddesi Cumhurbaşkanına onaylama ve yayımlama yetkisi veriyor. Feshetme yetkisi vermiyor. Feshetme yetkisi Meclis’e ait olduğu için anayasal olarak Meclis’in yetkisi gasp edilmiş oluyor. Bu yüzden sadece Cumhurbaşkanı kararıyla sözleşme yürürlükten kaldırılamaz.” şeklinde konuştu.
Sözleşmelerden Çıkmak İnsan Haklarına Olan Güvenilirliği Azaltır
Sözleşmeden çıkılmasının temel insan haklarına saldırı olduğunu belirten Gülbahar “Sözleşmeler, Birleşmiş Milletler Viyana Sözleşmeler Hukuku Anlaşması’nda olduğu gibi özel olarak korunurlar. Korunmaları gerekiyor. Bu bir dünya sistemi. Birtakım ülkeler hükûmet ya da cumhurbaşkanı değiştiğinde bu sözleşmelere girip çıkmaya başladığı zaman uluslararası insan hakları sisteminin güvenilirliği kalmaz ve çökmesine neden olur. İstanbul Sözleşmesi temel yaşam haklarıyla ilgili bir sözleşmedir.” ifadelerini kullandı.
Daha Kötüsü İstenmeyen Bir Anlaşmaya Taraf Olabiliriz
Gülbahar, Cumhurbaşkanı’nın İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararı almasının diğer sözleşmelere iyi bir örnek olmadığını belirtti. Gülbahar “Bizi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi dahil olmak üzere bütün sözleşmelerden çıkarabilir. Daha kötüsü hiç istemediğimiz sözleşmelere taraf edebilir. Uluslararası sözleşmelerden kopma adımı olabilir.” diyerek gelecekte alınacak kararların insan haklarına zarar verebileceğine vurgu yaptı.
Toplumsal hayatta adaleti ve eşitliği sağlamak için çalıştıklarını söyleyen Hülya Gülbahar, bu konuda çok emek verdiklerini ifade etti. Gülbahar “İstanbul Sözleşmesi’nin taslakları yazılırken sürecin içerisindeydik. Kadın hareketi olarak bundan sonra da Avrupa Konseyi nezdinde girişimlerde bulunmaya devam edeceğiz. Bu mücadele içerisinde Avrupa Konseyi’nde yer alan erkekler de var.” diyerek sözleşmenin yürürlükte kalması için ellerinden gelen mücadeleyi vereceklerini belirtti.
Anayasa’da Yazan Maddeler Uygulanmak Zorunda
Av. Gülbahar, kadın haklarıyla ilgili Anayasa’da yazan her maddenin devlet tarafından uygulanmak zorunda olduğunu belirtti. “Anayasa’nın 10-11-41. maddeleri olduğu sürece İstanbul Sözleşmesi’nde yazan her kelimeyi devlet uygulamak zorunda. Uygulamadığı takdirde sorumlu olur. Anayasa’nın bütün bu maddeleri yürürlükte. 6284 Sayılı Kanun yürürlükte. Belediyeler Kanunu’nda büyükşehir belediyelerine ve nüfusu 100 bini aşan belediyelere sığınma evi açması gerektiğini söylüyor. 2004 yılında İstanbul Sözleşmesi’nden önce çıkarılan bir kanun. Tüm bu kanunların kaldırılması mümkün olabilir mi?” diyerek kanunlarla uluslararası sözleşmelerin bir bütün olduğunun altını çizdi.