Bilirkişiler hâkimlerin ele almaları gereken özgün ve karmaşık sorunlar üzerine doğru ve bilimsel görüşler sunarak yargının adaleti gerçekleştirmesine ve verimli bir şekilde görevini yerine getirmesine katkıda bulunurlar. Bilirkişilerin seçimi hususunda değişik modeller olmakla birlikte pek çok ülkede bilirkişiler, mahkemeler veya adalet bakanlıkları tarafından seçilmektedir.
Avrupa Adaletin Etkililiği Komisyonu (CEPEJ) 2014 yılı raporundaki verilere göre Türkiye’de 100.000 kişi başına 252.6, hâkim başına ise 23.5 bilirkişi düşmektedir. Avrupa ülkeleri arasında bilirkişi sayısı bakımından ülkemiz birinci sıradadır.
Ülkemizde bilirkişilik sistemine yöneltilen eleştirilerin yanı sıra ayrıca, ilerleme raporlarında, bilirkişilik kurumunun yargılamaya alternatif ayrı bir adli sistem görüntüsü verdiği ve yargılama kalitesini de artırmadığı hususunda eleştiriler bulunmaktadır. Eleştiriler; hukukî konularda dahi hâkimler tarafından bilirkişi görüşüne başvurulduğu, tarafların itirazına bağlı olarak aynı konuda bir davada çok fazla bilirkişi görüşü alındığı, bu hususların yargılamaları uzattığı ve hâkimlerce bilirkişi mütalaalarının aynen gerekçelere geçirildiği konularında yoğunlaşmıştır.
Bu sorunların giderilmesine yönelik olarak Avrupa Birliği ile Adalet Bakanlığı’nın eş finansmanıyla ‘Geliştirilmiş Bilirkişilik Sistemi Projesi’ yürütülmüş, proje çıktıları da dikkate alınarak özellikle bilirkişilik müessesesi yönünden etkin bir bilirkişi denetim sisteminin oluşturulması, bilirkişi listesi veya sicili oluşturulurken akreditasyon ve sertifikasyon sürecini yönetecek kurumsal bir yapı sağlanması amacıyla mevzuat çalışması yapılarak bu konuda bir kanun taslağı hazırlanmıştır.
Bu konuda ayrıca uygulamada bilirkişilikten kaynaklanan sorunların tespiti ve çözümü amacıyla çalışmalar yürütülerek hâkim ve Cumhuriyet savcılarına bilirkişilik konusunda eğitim verilmesi hedeflenmektedir.
Adalet hizmetleri alanında önem taşıyan diğer bir alan ise Adli Tıp Kurumunca yürütülen hizmetlerdir. Adli bilimlere yönelik politikaların ana unsurlarını; hizmetlerin ülke geneline yaygınlaştırılması, teknolojik altyapı ile donanımın sürekli yenilenmesi ve bu konuda ülke genelinde standardın oluşturulması, adli tıp alanında uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi ve insan kaynakları yapısının sürekli güncellenmesi oluşturmaktadır.
Adli Tıp Kurumu’nun Türk yargı sistemindeki rolü dikkate alındığında insan kaynakları, fiziki ve teknolojik altyapısı ile teşkilât yapısının güçlendirilmesi gerektiği açıktır. Kurumun yürüttüğü hizmetlerin yurt çapına yayılması büyük önem taşımaktadır. Kurumun kapasitesinin güçlendirilmesi bakımından teşkilât yapısında birtakım değişiklikler öngörülmekte, Adli Tıp Kurumu grup başkanlıklarının tamamının faaliyete geçirilmesi ve şube sayılarının artırılması plânlanmaktadır. Anılan değişiklikler Kurum’da iç kontrol sisteminin kurulmasını ve stratejik yönetim anlayışına uygun bir yönetim yapısına kavuşmasını sağlayarak Kurumun iş yükünü daha iyi yönetmesi ile yargılamanın hızlanmasını temin edecektir.
Kaynak: Adalet Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Yargı Reformu Stratejisi 2015