Yeni Sosyal Medya Kanunu

Altınbaş Üniversitesi’nin çevrim içi yayınında Yeni Sosyal Medya Kanunu ele alındı. Yayında Doç. Dr. Hasan Sınar, Av. Gökhan Ahi ve Doç. Dr. Murat Volkan Dülger, Temmuz 2020’de yürürlüğe giren yasayla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Yayında “ifade özgürlüğü”nün önemine vurgu yapıldı.

2007’de başlayan “erişim engelleme” siyasi alana evrildi

Av. Gökhan Ahi, 2007’de yürürlüğe giren 5651 sayılı kanunun 8.maddesini hatırlatarak “katalog suçlara doğrudan erişimi engeli” getirildiğini, bu erişim engelleme tecrübesinin 2014 yılında gerektiğinde kamu düzeni, millî güvenlik, halk sağlığı gibi gerekçelerle de engellenebilir bir noktaya dönüştüğünü belirtti. “O dönemde erişim engelleme denilen tuhaflık siyasi alana da girdi.” diyen Av. Ahi, çocukları korumak, özel hayatın gizliliğini korumak, aileyi korumak gibi gerekçelerle genişletilen erişim engelinin aslında siyasileri korumak, eleştirileri engellemek olduğunu dile getirdi. 

2020 yılında getirilen yeni kanunun benzerlerinin Almanya ve İtalya’da da olduğunu vurgulayan Ahi söz konusu ülkelerde sosyal ağ sağlayıcılarından temsilcilik açmalarını değil kullanıcıların taleplerine 24 saat içinde cevap verilmesinin ve belli aralıklarla raporlama yapılmasının istendiğine dikkat çekti. 

“Diyelim ki bir sosyal medya şirketi sizi temsilci olarak atadı. Geldi dedi ki avukat olarak Türkiye’ye bir temsilci atacağız, bizim atacağımız adımın herhangi bir gözaltına alınma, herhangi bir arama kararına konu olmama, herhangi bir şekilde buradaki temsilcilerin eşyalarına arşivlerine el koymama veya bir kullanıcı bilgilerini biz vermiyoruz veremiyoruz deme şansı var mı?” sorusunu gündeme getiren Ahi, bunun garantisinin verilemeyeceğini ifade etti. 

Kişisel verilerin Türkiye’de tutulmasını kendisinin de istediğini ancak bunu hukuk güvenirliğinin olması durumunda isteyeceğinin altınızı çizen Av. Ahi, “Benim de kişisel verilerim yurt dışına çıkmasın Türkiye’de dursun ki benim daha fazla kontrolümde olabilsin. Bu hal ve şart altında bu temsilci niye gelsin nasıl gelsin?” dedi.

“İfade özgürlüğü”ne Avrupa ve ABD’den farklı bakıyoruz

“Hukukçuların değil halkımızın anlamadığı bir husus var: Ceza hukukunun temel ilkelerinden biri ikincillik ilkesidir.” diyen Doç. Dr. Murat Volkan Dülger ceza hukukunun haksızlık veya hukuka aykırı bulduğumuz her mevhumu düzenlemeyeceği söyleyerek ifade özgürlüğünün ülkemiz ve yurt dışında farklı algılanışını şu cümlelerle dile getirdi:

“Avrupalı ve Amerikalılar özellikle ifade özgürlüğüne çok fazla önem verdikleri için ifade özgürlüğünün kısıtlanmaması adına, ifade özgürlüğünü en çok kısıtlayabilecek enstrüman hakaret suçunu, bir ceza hukuku normu, suç olarak düzenlenmemiş. Uluslararası hukukta belirli işlemleri yapabilmeniz için karşılıklık/mütekabiliyet esastır. Sizin Amerika Birleşik Devletlerinden, Almanya’dan veya İngiltere’den bir suç soruşturmasıyla ilgili bilgi alabilmeniz için sizin suç diye nitelendirmiş olduğumuz eylemin o ülkelerde de suç olarak nitelendiriliyor olması lazım. Amerika’dan İngiltere’den ve Almanya’dan biz bir hakaretle ilgili herhangi bir şekilde IP istediğimizde size şu cevabı veriyor: Bu eylem bizim ülkemizde de suç olarak düzenlenmediği için bu konuda size yardımcı olamıyoruz.” 

Bunun başıboşluk olmadığını, hukukun böyle işlediğini ifade eden Dülger, buna karşılık söz konusu sosyal ağ sağlayıcılarının çocuk pornografisi, özel yaşamınıza ilişkin bir görüntünün ifşa olması  gibi diğer suç soruşturmalarında anında müdahalede bulunarak hesapları engelledikleri ve görüntüleri kaldırdıklarına dikkat çekti.

Yayının tamamını seyretmek için: